Aile Hekimliği Derneğinden Seyyar Sandık Talep Formu Açıklaması
Aile Hekimliği Derneğinden Seyyar Sandık Talep Formu Açıklaması
Bizi Takip Et
İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kutbettin Demir Seyyar Sandık Talep Formu hakkında yaptığı açıklama;
Sağlık Bakanlığı 30.04.208 tarih ve 2018/14 sayılı “Yatağa bağımlı kişiler için durum bildirir tek hekim raporu” konulu bir genelge yayınlamış ve bu genelge ile seçimlerde sandığa gitmesi sağlık açısından mümkün olmayan kişilerin kendilerinin veya bir yakınlarının talebi halinde “Seyyar Sandık Talep Formu” ile aile hekimlerine başvurmaları istenmektedir. Genelgeye göre Aile Hekimleri de başvuru sırasında getirilen “engelli nedeniyle ya da hastalığı nedeniyle yatağa bağımlıdır” ibareli rapora dayanarak başvurusu yapılmış şahsın “hastalık nedeniyle yatağa bağımlı olup olmadığına” karar vermemiz istenmektedir.
Öncelikle seçimlerde oy kullanmak her vatandaşın anayasal bir hakkı daha da ötesi bir ödevidir. Dolayısı ile seçimlerde bu hakkı kullanmak isteyen fakat sağlık koşulları sebebi ile kullanamayan kişilerin önündeki engellerin kaldırılması, bu amaçla sağlanacak her türlü teknik destek takdir edilmeli ve desteklenmelidir. Bu nedenlerle oy kullanmaya gidemeyen vatandaşların evlerinde oy kullanabilmelerinin sağlayan seyyar sandık uygulamasını destekliyoruz.
Ne var ki genelge içeriğine bakıldığında Aile Hekimlerine bu genelge ile verilen görevin içeriğinde ve uygulanmasında bazı sıkıntılar olduğu da aşikârdır.
- Öncelikle süre açısından verilen son tarih bu işlemin sağlıklı yapılmasına engeldir zaman kısıtlıdır.
- Zaten yatağa bağımlı olduğuna dair elinde bir hastane raporu olan kişilerin tekrar tek hekim durum bildir raporu alması hem zaman hem iş yükü anlamında gereksiz bürokratik bir işlemdir.
- Bu konuda elinde raporu olan kişilerin talepleri varsa beyan ettikleri raporlara güvenilmeli ayrıca bir rapor istenmemelidir.
- İstenen raporun içeriği belli değildir. Kimlere bu haktan faydalanabilmeleri için rapor verilmesi kimlere verilmemesi gerektiği tıbbi algoritma ile açıklanmamıştır.
- Dolayısı ile yapılan işlem ile verilmesi gereken evrakın aslında bir sağlık raporu değil bir bildirim kâğıdı olduğu anlaşılmaktadır, bu kâğıdı vatandaşın kendisinin doldurarak elindeki belgelerle birlikte seçim kurulu ya da muhtarlıklara tesliminin yeterli olabileceği ancak genelgeye “sağlık raporu “ibaresinin konması nedeniyle bu işin aile hekimlerine yüklendiği anlaşılmaktadır.
- Genelgede aile hekimlerine gerekirse vatandaşın elindeki belgelere bakarak ya da mümkünse evinde ziyaret ederek değilse de bir yakınını davet etmek sureti ile bu raporu düzenleyebileceği ve çıktısını gelen kişiye verebileceği söylenmektedir. Bundan da anlaşılmaktadır ki “bir yandan tespitlerin doğru yapılması istenirken” diğer yandan da “zaman kısıtlı, imkân yoksa zorluk çıkarmadan ya da gerçek bir tespit yapmadan da verin” denmektedir.
- Bu durumda yeterli muayene veya en azından evde ziyaret yapılmadan verilecek olası hatalı raporlarla ilgili raporu veren hekime ne tür bir işlem yapılacağı bilinmemektedir. Yine bu kadar kısıtlı zaman içinde planlı ev ziyaret saatlerinde, olası yüksek sayıdaki talebin karşılanması sadece bir imza olarak görülen bu raporların ileride raporu düzenleyen hekime ne tür sorumluluklar yükleyebileceği bilinmemektedir.
- Tüm bu gerekçeler ışığında zaman darlığı ve raporun içeriğinin de yetersiz olduğu dikkate alınırsa Anayasal bir hak ve ödev olan seçme hakkını kullanmak isteyen bunu beyan edebilen yatağa bağımlı vatandaşlarımızın “beyanına” da güvenmeli onları bu beyanlarının doğruluğu konusundaki sorumluluğunu almalarını içeren bir düzenlemenin yapılarak hayata geçirilmesi kısıtlı süre nedeniyle olabilecek mağduriyetleri engelleyecektir.
Biz Aile Hekimlerinden talep edilen bu raporlar idarece her ne kadar basit bürokratik bir işlem olarak görüldüğü anlaşılıyor olsa da, son haliyle bu tıbbi bir işlemin altına imza atılması olduğundan hekimlerimizin bu raporların düzenlenmesi esnasında titiz davranacakları, karar verirken bağımsız olmak isteyecekleri, gerektiğinde ek tetkik görüntüleme ve uzmanlık desteği isteyebilecekleri açıktır. Bu durumda oy kullanmak isteyen hareket kısıtlılığı olan veya yatağa bağımlı vatandaşlarımızın tek birinin dahi gereken bu rapora ulaşamadığı için mağdur olması kimsenin kabul edemeyeceği bir durumdur.
Halkımızın OY KULLANMA hak ve ödevini gerektiği gibi yapabilmesi adına, evden çıkamama ve/veya yatalak olma gibi durumları ile ilgili beyanları doğrultusunda aynı zamanda bunun kötüye kullanımının sorumluluğu da verilerek konunun çözülebileceği açıktır.
İçeriği Paylaşın