Ailelerin Sağlık Koçu: Kadınlar
Bizi Takip Et
Esra Kazancıbaşı İle Sağlık
Şu bir gerçek ki, ailelerin sağlık koçluğunu kadınlar yapıyor. Babamızın, kardeşimizin, çocuğumuzun ya da eşimizin tedavisini üstlenecek hekimi araştırıp bulan, muayene, tetkik randevularını organize eden hep biz kadınlar değil miyiz?
Tüm enerjimizi, dikkatimizi, zamanımızı sevdiklerimizin sağlığına verirken, konu kendimiz olunca nedense aynı özeni göstermiyoruz. Evdeki, işteki sorumluluklar derken, meme kontrollerimizi, smear testi yaptırmayı hep yarınlara erteliyoruz. Yaşamla 90 yaşına kadar kontratımız varmış gibi, vücudumuza yüklendikçe yükleniyoruz. Çocuklarımızın kursu, eşimizin doktoru, evin yemeği, alışverişi derken bir robot gibi zamana karşı yarışıyoruz. Söyler misiniz hangi vücut dayanır böylesine hoyrat, acımasız bir tempoya?
SEVDİKLERİ UĞRUNA RUHLARINI PASPAS EDENLER…
İhmal ettiğimiz sadece beden sağlığımız mı? Peki ya ruhumuz? Acaba kaçımız içimizdeki çocuğu mutlu etmenin yollarını arıyoruz? Çok arzu etmemize karşın kaçımız fitness merkezine, yoga, meditasyon ya da takı kursuna kaydolabiliyoruz veya masaja gidiyoruz? Deniz kenarındaki bir balık lokantasında çoktandır görmediğimiz en yakın arkadaşımızla sohbet etmenin keyfini yaşayabiliyoruz? Bırakın bunları; çoğu kadının ayaklarını uzatıp televizyonda sevdiği bir filmi seyredecek zamanı bile olmadığına eminim.
Sevdikleri uğruna, yaşamdaki sorumlulukları adına ruhlarını paspas edenlerin sadece bedenleri değil, ruh sağlığı da tehlikeye giriyor ne yazık ki! Depresyondan panik atağa ve fobilere kadar çeşitli ruhsal sorunların esiri olabiliyorlar.
Peki, biz kadınların sağlık problemlerinde kim yönlendirici ve yardımcı olacak? Hastalıklarının neden olduğu yakınmaları görmezden gelen, hayatlarındaki kadının dürtmesiyle oflaya poflaya doktora giden erkekler mi? Çocuğuna yapılan alerji testinin sonuçlarının nasıl olduğunu sormayı unutan kocalar mı? Ya da yaşlandıkça giderek çocuklaşan, hafıza sorunları yaşayan, her geçen gün daha çok bakıma ve ilgiye muhtaç hale gelmeye başlayan annelerimiz ya da babalarımız mı?
KEŞKE DEMEMEK İÇİN…
Yaşamının odak noktası yaptığı aile bireylerinin sağlığı, mutluluğu, iyililiği derken, kendi sağlığından olan çok kadın tanıdım. Hep yarınlara erteledikleri sağlık kontrollerinin, doktor randevularının bedeli ağır oldu. Kimi kanser, kimi kalp krizi, kimi Tip 2 diyabet gerçeği ile yüzleşti. Kapılarını çalan ciddi hastalıklar “keşke” dolu cümleleri de getirdi beraberinde.
“Keşke, korkmayıp tiroit biyopsisi yaptırsaydım.”
“Keşke, üç ay önce aldığım mamografi randevumu iptal etmeseydim.”
“Keşke, ağrılarım ilk başladığında hekime gitseydim.”
Keşke dememek için bugün yapılması gereken hiçbir şeyi yarına ertelemeyin, özellikle de sağlıkla ilgili konularda. Ruhunuzu beslemeyi, yüreğinizin sesine kulak vermeyi ihmal etmeyin. Yeter ki eşinizin, çocuklarınızın, arkadaşlarınızın kaprislerine, alınganlıklarına gösterdiğiniz anlayışı içinizdeki çocuktan esirgemeyin. Yeter ki, yaşamın merkezine sevdikleriniz kadar kendinizi de koyun. Yeter ki, sağlığınıza ve yaşamınıza sahip çıkın ve doktor randevularınızı aksatmayın!
Esra Kazancıbaşı Öztekin
sagligimicin@gmail.com
Not: Bu yazı 26 Haziran 2016 tarihinde Yenibirlik Gazetesinde yayımlandı.
İçeriği Paylaşın