Alarko Carrier, Eko-Anksiyeteye Karşı Harekete Geçti
Küresel iklim değişikliğinin insan psikolojisi üzerine etkilerini ölçmek amacıyla 10 farklı ülkede, 10 bin çocuğun katıldığı anket düzenlendi. Anket sonuçlarına göre her üç çocuktan ikisi doğanın geleceğinden oldukça endişeli; çocukların yüzde 40’ı çocuk sahibi olmak istemiyor, katılımcıların yarısı ise yakın gelecekte yaşanabilir bir dünya olmayacağını düşünüyor.
Bizi Takip Et
İklimlendirme sektörünün öncülerinden Alarko Carrier, Taş Kâğıt Makas Atölyesi iş birliği ile, küresel iklim krizinin olumsuz etkileri ile mücadele etmek ve en çok çocukların yaşadığı eko-anksiyetenin azaltılmasına destek olmak amacıyla başlattığı sosyal sorumluluk projesi “Doğaya İyi Bak, Geleceğe Gülümse” kapsamında yıl sonuna kadar devam edecek webinar serisinin ilkini oyuncu Ceyda Düvenci moderatörlüğünde gerçekleştirdi.
Ebeveynlerin ilgiyle takip ettiği webinar kapsamında Yuvam Dünya Bilim Kurulu Üyesi Dr. Gizem Sürenkök, eko-anksiyetenin nasıl ortaya çıktığı, bu duyguyla başa çıkmak için neler yapılabileceği, çocukların doğa bilincini kazanmaları ve sağlıklı düzeyde bir eko-kaygı duygusunu barındırmalarını sağlamak için neler yapılabileceği konusunda önemli bilgiler verdi.
“ÇOCUKLARIMIZIN DOĞA İLE EMPATİ KURMASINI SAĞLAMALIYIZ”
Küresel iklim değişikliğinin insan psikolojisi üzerine etkilerini ölçmek amacıyla The Lancet Planetary Health tarafından 10 farklı ülkede, 10 bin çocuğun katılımıyla gerçekleşen ankete göre; her üç çocuktan ikisi doğanın geleceğinden oldukça endişeli; çocukların yüzde 40’ı çocuk sahibi olmak istemiyor. Farkındalığı yüksek çocuklar yetiştirmek için çocukların doğaya dönmeleri gerektiğine vurgu yapan Yuvam Dünya Bilim Kurulu Üyesi Dr. Gizem Sürenkök, webinara katılan ebeveynlere şunları aktardı: “Çocuklarımızın eko-anksiyete ile baş etmesine yardımcı olmak için önce konu ile ilgili ne hissettiğini anlamaya çalışmalıyız. Sonrasında bununla ilgili ne yapabiliriz, neler iyi gelir üzerine beraber düşünebileceğimiz alanlar açmamız gerekir. Çocuklarımızın esnek, problem çözmeye odaklı olması için bizim de doğru rol model olmamız son derece önemli. Öte yandan takım çalışması için yönlendirme yapmak ve gönüllü çalışmalara katılmasını sağlamak da konuya dair farkındalık yaratmak açısından faydalı olacaktır.
Sadece kendisi için değil ihtiyacı olan herkes için ve doğa için ne yapabileceğini düşünen çocuklar yetiştirmek iklim mücadelesinde en önemli konularından biri olacaktır. Önce doğanın içinde olalım, sonra doğa ile birlikte olalım ve en son doğa ile çalışalım.” dedi.
“ÇOCUKLARIN İKLİM ENDİŞESİNİ KÜÇÜMSEMEYİN”
Küresel İklim değişikliğinin yarattığı duygusal etkileri yönetmek için çocukların endişelerinin küçümsenmemesi gerektiğini belirten Dr. Gizem Sürenkök “Çocuklara “hayır, dünyaya bir şey olmuyor; sen de böyle şeylere üzülme” gibi cümleler yerine, yaşanan olaylar gerçekçi bir şekilde ve yaşına uygun olarak anlatılmalı. Çocukların mutlaka sürecin bir parçası olması gerekiyor. Çocuklarımızla alışverişe gittiğimizde onlara plastik poşet kullanmadığımızı, onun yerine birçok kez kullanılan bez çantayı neden tercih ettiğimizi ayrıntıları ile anlatmamız gerekiyor. Örneğin, bez çanta kullanıyoruz çünkü, plastik doğa için zararlı diyebilmeliyiz, evden çıkarken su mataralarını yanlarına almalarını sağlamalı ve neden plastik şişe tercih etmemeleri gerektiğini anlatmalıyız.” şeklinde konuştu.
EVCİL HAYVAN SAHİBİ OLMAK ÇOCUKLARIN DOĞA İLE BAĞ KURMASINI SAĞLIYOR
Çocukların doğa ile bağ kurmak için yaş gruplarına göre yapılacaklar oldukça basit fakat ebeveynlere oldukça iş düşüyor. Dr. Sürenkök’e göre çocukların evcil hayvan sahibi olmaları, onların ihtiyaçları konusunda sorumluluk sahibi olmaları, evde bitki bakımı gibi konular çocukların ben merkezci yapıdan uzaklaşmalarını ve çevresiyle iletişim halinde olmasını sağlıyor. Doğa ile empati kuran çocukların kaygılarını ve endişelerini yönetmelerinin daha kolay olduğunu dile getiren Dr. Gizem Sürenkök, küçük adımların büyük değişimleri getirdiğini çocuklara en doğru şekilde anlatılmasının önemini vurguladı.
İçeriği Paylaşın