Alkole Bağlı Olmayan Karaciğer Yağlanması: “NASH”
12 Haziran, dünya genelinde NASH (Non-alkolik SteatoHepatit) Günü olarak kabul edilir. NASH yani alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması artık dünyada en yaygın karaciğer hastalığı olarak görülüyor ve “Sessiz Katil” olarak biliniyor. Peki karaciğer yağlanması nedir, sebepleri ve alınması gereken önlemler nelerdir? Tüm bunları ve karaciğer yağlanmasında etkili fitoterapötik takviyeleri Uzman Diyetisyen Ebru Çağıl anlattı.
Bizi Takip Et
Karaciğer vücutta oldukça önemli görevleri olan bir organdır. Karaciğerimiz; her gün yediğimiz yiyeceklerden, ilaçlardan, soluduğumuz havadan, içtiğimiz sudan, derimize sürdüğümüz şeylerden, kullandığımız kimyasallara ve toksin yüklere kadar vücudu korumak için çalışır.
Uzman Diyetisyen Ebru Çağıl, sağlıksız yaşam şeklinin karaciğerin zamanla yağlanmasına ve görevini yapamamasına, karaciğer dokularının hasarlanmasına sebep olduğunu söyledi. Alkole bağlı olan karaciğer yağlanması ve alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması (NASH) şeklinde 2 tür karaciğer yağlanmasının görüldüğünü belirten Çağıl, “Ülkemizde çok fazla görülen ve alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasının birçok sebebi olabilir. Oldukça geç belirti gösterdiği için ‘Sessiz katil’ demek yerinde bir benzetme olacaktır. Bu evreden sonraki karaciğer hasarı maalesef geri döndürülemez.” dedi.
Karaciğer yağlanmasına sahip bireylerde; yorgunluk, halsizlik, karın sağ üst kadran ağrısı, iştahsızlık, bacaklarda şişme gibi belirtiler görülebildiğine vurgu yapan Çağıl, “Özellikle fazla kiloya sahip, bel çevresi yağlanması olan, diyabet, insülin direnci ve yüksek kolesterole sahip bireyler, öncelikli riskli gruplardır. Bu bireylerde karaciğer parametrelerinin bozulmuş olduğunu görürüz.” derken en önemli sebeplerini ise sağlıksız yaşam şekli, obezite ve fazla kilo olarak sıraladı. Çağıl sözlerini, “Bunu takip eden diyabet varlığı, insülin direnci, hiperlipidemi, hepatit, steroid kullanımı, yoğun enfeksiyon varlığı, fazla sentetik ilaç kullanma, alkol tüketimi karaciğerin yağlanmasını artıran sebeplerin başında gelir” diyerek sürdürdü.
Karaciğer yağlanmasının, karaciğer ultrasonografisi alınarak veya kan parametreleri değerlendirilerek tespit edilebildiğini belirten Çağıl, “Karaciğer yağlanmasına sahip bireylerde bel çevresi yağlanmasına çok sık rastlandığı için bir ön değerlendirme olarak bel çevresi mezura yardımıyla ölçülebilir. Bu ölçüm kadınlarda en fazla 88 cm, erkeklerde ise 102 cm olmalıdır. Bu şekilde ufak bir ön test ile bel çevresi yağlanması fazla olan bireyler vakit kaybetmeden kan parametrelerine baktırmalıdır.” şeklinde bilgi verdi.
Sebze tüketiminin artırılması ve fiziksel aktiviteye daha fazla vakit ayrılması gerektiğinin altını çizen Çağıl, “İnsülin direnci karaciğer yağlanması olan bireylerde çok sık rastlanan bir durum olduğu için beslenme düzenleri protein, yağ, karbonhidrat yönünden dengeli ve yeterli düzeyde olmalıdır. Sağlıklı yağlardan omega-3 yağ asidinden zengin olan balık, ceviz, bitkisel yağlar, keten tohumu, zeytin, fındık, avokado diyet planında yer alabilir. Aynı zamanda karaciğer yağlanmasında uzak durulması gereken şeylerin başında ise alkol gelmektedir. Yine bunu takiben basit karbonhidrat, şeker, kızartılmış besinler, şarküteri ürünleri, hayvansal gıdaların yağlı kısımlarından uzak durulması gerekir.” dedi.
NASH İLE SAVAŞTA EN KUVVETLİ SİLAH; “BİTKİSEL TAKVİYELER”
Uzm. Dyt. Ebru Çağıl, karaciğer yağlanması için standardize bitkisel desteklerden yararlanılabileceğini vurguladı. Ve “Her ne kadar beslenme düzenini iyileştirsek de karaciğer dokuları NASH evresinde oldukça zarar görmüş hale gelmektedir. Karaciğer yağlanmasında konvansiyonel tedaviler kısıtlıdır. Bu nedenle NASH ile savaşmak için en kuvvetli silahımız bitkisel preparatlardır. Bu noktada en güçlü destekler ise ‘Devedikeni, Turmeric (Zerdeçal) ve Kolin’ dir. Devedikeni, karaciğer yağlanmasını önlerken karaciğer dokularının kendini yenilemesine destek olur. Antioksidan özelliği ile oksidatif stresi önler ve karaciğer hasarına karşı korur. Yalnız her deve dikeni aynı etkiyi göstermez, kullanacağınız deve dikeninin içerisindeki silibin oranı yüzde 80 olmalıdır. Zerdeçal da çok güçlü antioksidan bitkilerdendir ve glutatyon üretimine destek olur. Yüksek karaciğer parametrelerinin ve LDL kolesterol, trigliserit değerlerinin düşürülmesine yardımcı olur. Ancak, bu bitkiler mutlaka eczanelerde bulunan standardize destekler halinde kullanılmalıdır. Kolin ise yağların karaciğer dokularından uzaklaştırılmasını sağlar ve karaciğer fonksiyonlarının korunmasına destek olur.
İçeriği Paylaşın