Ameliyathane Yerine Televizyona Koşan Doktorlar…
Bizi Takip Et
Geçireceği ameliyatın heyecanıyla sabahı zor eden arkadaşım, hastanedeki odasında doktorunun gelmesini dört gözle bekliyor. İstiyor ki, bir an önce ameliyata alınsın ve yaşadığı stres bitiversin… Operasyon geçireceği için geceden beri bir şey de yiyemiyor. Ameliyat heyecanı bir yana, açlığın neden olduğu stres de cabası…
Hemşire, hekimin gecikme nedeni ile ilgili ısrarlı sorular karşısında “Doktor Bey, iki saat kadar gecikecek. Sağlık açısından sorunlu bir hasta ile uğraşıyor” diyor.
Hasta yakını olarak odada bulunan anne, kızının daha fazla gerilmemesi için televizyonu açıyor. Bir de ne görsünler! Doktor, televizyondaki kadın programlarından birinde canlı yayında!
Yakın bir arkadaşımın yaşadığı bu tatsız deneyim, sayıları çok az da olsa bazı hekimlerin medyanın çekim gücüne kendilerini ne kadar teslim ettiklerinin en somut ve en acı örneklerinden biri.
Hastaları muayene etmek ve tıbbi gelişmelerden haberdar olmak amacıyla kongrelere katılmak yerine kanal kanal dolaşan bir hekime kendinizin ya da bir yakınınızın sağlığını emanet etmek ister misiniz? Sizi bilmem ama ben böyle doktorlardan uzak dururum hep. Hasta olarak da, sağlık programı yapan bir gazeteci olarak da…
Televizyondan bir davet aldığında “Bugün ameliyat programımım çok yoğun, maalesef katılamam” demeyip, iki cerrahi müdahale arasına bir canlı yayın sığdıran hekimler var. . Önce hastasının ameliyatını gerçekleştirip, sonra televizyon stüdyosuna koşan doktorlar da…
Türkiye’de sağlıkta özel sektörün payının ve etkisinin artması, sayıları bir avuç olsa da bazı hekimleri maalesef ki medyanın esiri yapıyor. Hastanedeki görevlerini, hastalarının sorumluluğu ikinci plana itip, gazete, dergi ve televizyon üçgeninde dolaşıyorlar.
Bu gruba giren hekimlerin çoğu ne kadar tanınırsa, teşhiş ve tedavi için kendisine başvuran hasta sayısının, buna bağlı olarak da kazandığı paranın katlanarak artacağını düşünüyor. Televizyon programlarında, gazete söyleşilerinde boy göstermek için can atmalarının en büyük nedeni de bu…
Bir diğer neden ise; bazı hekimlerdeki bir televizyon starı olma tutkusu. Bu tutku yüzünden tıp fakültesi, uzmanlık eğitimi derken senelerini verdiği hekimlik mesleğine neredeyse sırtlarını dönenler bile var.
Medyatiklik sevdası bazı hekimlerde öyle boyutlara ulaşıyor ki, uzman olmadıkları konularda kameralar önünde bilgi vermekte hiçbir sakıca görmüyorlar. “Bu konu benim uzmanlığım değil” demek yerine, otorite edasıyla ahkam kesiyorlar.
Medyada daha çok yer almak isteyen bazı hekimler ise kendi tanıtımları için profesyonellerle çalışıyor. Ortalık, ekrana çıkmak isteyen doktorlardan ve onların piarcılarından geçilmiyor. Bir yanda doktor Mehmet Öz gibi televizyon starı olma aşkıyla yanıp tutuşan doktorlar… Diğer yanda hayatında hiç haber yazmamış; haberin, iletişimin ne olduğunu bilmeden sağlık piarında para var diyerek bu işe giren kişiler…
“Efendim, falanca doktorumuzu, falanca konularda programınıza çıkartmak istiyoruz”
“Merhaba, filanca hekimle, selilütleri yok etme yöntemiyle ilgili bir söyleşi yapmayı düşünür müsünüz?
Her hafta böyle onlarca telefon geliyor. Meğerse, halkımızda sağlık bilinci oluşması için ekranda dakikalarca konuşmaya hevesli ne kadar çok fedakar (!) hekimimiz varmış! Hastaları muayene ya da cerrahi müdahale için bekleye dursun, onlar önce sabah mesaisine şarkılı türkülü kadın, magazin programlarında başlıyorlar. Bir göbek havası, bir yemek tarifi arasında halkımızı hastalıklar, nedenleri, tedavileri konusunda sözde aydınlatıyorlar. Aile içi sorunlarının irdelendiği programlarda hergün uzman bilirkişi gibi yer alıyorlar.
Hastalıkların önlenmesinde, erken teşhiste sağlık haberlerinin ve sağlık programlarının etkisi, önemi çok büyük. Elbette, hekimler toplumda sağlık bilinci yaratılmasına katkıda bulunmak için sağlık programlarında yer alacaklar. Sağlık programı yapan bir gazeteci olarak bunun aksini söylemem mümkün değil. Ancak işini ciddi yapan bir hekim, hiçbir zaman medya söyleşileriyle muayene ve ameliyat saatlerini aynı zamana denk getirmez. Hergün kanal kanal dolaşıp ekranlarda olmaz… Yer alacağı programların içeriğine, kalitesine dikkat eder. Uzmanlık alanıyla ilgili bilgi verir. Ekranlarda talep yaratmaya, hasta çekmeye yönelik konuşmaz. Ancak, maalesef ki yasak olmasına rağmen katıldığı programda ilacın ismini, etken maddesini söyleyen hekimlere de rastladım…Muayenehanesini taşıdığını söyleyip, semtin adını verene de, “Şu sıra bel ameliyatlarında indirim yaptık” diyene de…
Hasta hakkına, tıp etiğine, Hipokrat Yemini’ne sadık, mesleki bilgilerini sürekli yenileyen hekimlerle, medyatiklik peşindeki, reklamcı doktorları birbirinden ayırmak lazım. Bu konuda en büyük sorumluluk ise medyaya, özellikle de sağlık programı yapanlara, sağlık haberi hazırlayanlara düşüyor.
İçeriği Paylaşın