Bel ve Boyun Ağrılarının Tedavisinde Ameliyatsız Yöntemler
Bel ve boyun ağrılarının tedavisinde uygulanan ameliyatsız yöntemleri Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Fatih Kırar anlattı.
Bizi Takip Et
Sağlığım İçin Herşey'in sorularını yanıtlayan Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Fatih Kırar, bel ve boyun ağrılarında uygulanan ameliyatsız yöntemler hakkında önemli bilgiler verdi.
Bel ve boyun ağrılarının tedavisinde geç kalındığı durumlarda hangi sorunlar ortaya
çıkabilir?
‘‘Bel ve boyun ağrıları eğer omurgayla ilgili bir soruna bağlıysa erken müdahale hayat kurtarır. Omurga vücudun ana kolonudur; vücudu ayakta tutar. İnsanı diğer bütün varlıklardan ayıran temel özelliktir. Bütün vücudun çalışması için omurilik dediğimiz ana sinire yataklık yapan bir yapıdır. Omurga hastalıkları problem çıktığında tedavi edilmesi gereken hastalıklar değildir. Sorun çıkmaması için emek verilmesi gereken hastalıklardır. Onun için omurga estetiği cümlesini belki ilk dillendiren hekimlerden biriyimdir.
Omurganın dengede olup olmadığını, matematiğinin ve mimarisinin bozulup bozulmadığını tespit ettirmek zorundasınız.
‘‘20 YAŞ ALTI HERKES MUTLAKA BİR RÖNTGEN ÇEKTİRMELİ’’
20 yaş altı herkes mutlaka bir röntgen çektirmelidir. Skolyoz dediğimiz omurganın mimarisinin bozulduğu hastalıkların dünyada görülme oranı yüzde 14 iken bizim tespit ettiğimiz oran yüzde 2’dir. Çünkü 15-20 derecelik ve bunun altındaki omurgadaki mimari bozukluklar tespit edilemiyor. Annesi fark etmiyor; öğretmeni görmüyor. Yaş geliyor 35’e 40’a 50’ye bir müddet sonra özellikle kadınlarda kemik erimeleri başlıyor. 15 derecelik açı 40 dereceye çıkmaya başlıyor. Dolayısıyla o dönemde tespit edilmeyen problem 20-30 yıl
sonra kişinin karşısına çok büyük bir sorun olarak çıkıyor. 20-40 yaş arası kişiler hayatında mutlaka bir defa bel ve boyun MR’ı, omurgasını gösteren bir tetkik çektirmeli ve muayene olmalıdırlar. 40 yaş üstünde olanlar ise en azından 10 yılda bir MR çektirmelidirler. Hatta bu tetkikler zorunlu check-uplara girmelidir.
EVDE OMURGA KONTROLÜ
Omurganın balans kontrolünü aslında evde herkes yapabilir. Kafanızla birlikte kendinizi duvara yaslayacaksınız. Omurganın 1. noktası boynumuzun en çıkıntılı yeridir. Bel bölgesinin tam ortası 2. noktamız, kalçanın uylukla birleştiği yer de 3. noktamızdır. Bu üç noktayı yukardan aşağı birleştirdiğinizde 90 dereceyse siz balansı düzgün bir omurgaya sahipsiniz demektir. Normalde omurgamızın bel bölgesi çukur, sırt bölgesi kambur, boyun bölgesi çukurdur. Yani bir S çizer. Ancak şu an toplumsal yaşam biçimimizi
değerlendirdiğimizde omurgamızın şekli değişmiş; birçok insanın boynu ve beli düzleşmiş ve omurgası U şekline dönüşmüş durumdadır. Boyun düzleşmesi, bel düzleşmesi olan, mimarisi bozulmuş belki de sağa sola yatan bir omurgadan uzun vadeli hayır beklemek mümkün değildir. Ondan sonra boyun ve bel ağrıları başlar. Çünkü mimarisi bozulduğu zaman eklemlere yönelen basınç yükselir. Eklemler bu basınca karşı koyamaz ve bozulmaya, yıpranmaya başlarlar. Kapkara olurlar ve beraberinde bağ dokuları bu eklemlerdeki basıncı tutamaz. Fıtık dediğimiz hadise buradan meydana gelir. Dolayısıyla bu değerlendirmeler yapılmadığı takdirde gelecekte sorunlarla karşı karşıya kalırsınız.
OMURGA ESTETİĞİ İÇİN ÖZEL TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Omurga hastalıklarının tedavisi erken teşhistir. Bu mimariyi ölçtüreceksiniz rot balansınıza baktıracaksınız. Şimdi bu balansı bozulan hastalarda biz omurga estetiği yapıyoruz. Omurganın insan anatomisine uygun yapıya sahip olabilmesi ve gelecekte daha büyük sorunlar karşımıza çıkarmaması için özel tedavi yöntemlerimiz var. Ne kadar yüzünüz güzel olursa olsun omurganız bozuksa o yüzü taşıyamazsınız. Elegans bir duruşunuz yoksa o güzelliğiniz fayda vermez. Yüzünüze baktığınız kadar duruşunuza ve omurganın estetiğine önem vermek zorundasınız.’’
PROLOTERAPİ YÖNTEMİ
Proloterapi nasıl bir yöntemdir?
‘‘Proloterapi omurga şekli bozulmuş hastalarda kas gücünü arttırarak omurganın normal şekline dönmesini ve vücudun yükünü sadece eklemlere değil kaslara da binmesini sağlayan özel bir yöntemdir. Proloterapi yöntemleri omurga etrafındaki kaslara uygulanan ve poliklinik ortamlarında yapılan basit enjeksiyonlardır. Bel bölgesindeki kaslardan ve eklemlerden çıkan ağrıları önleyen yöntemlerden biridir.’’
KRİYOTERAPİ
Kriyoterapi hakkında bilgi verebilir misiniz?
‘‘Ağrının pek çok sebebi olabilir. Bir fıtık ağrı yapabileceği gibi bir kas spazmı da, omurganın mimarisindeki bozukluklar da ağrı yapabilir. Daha ileri gidersek omurgadaki tümörler hatta romatizmal durumlar da ağrı yapabilir. Kriyoterapi, özellikle fıtık kaynaklı kanal daralması ya da kayma gibi omurganın mimarisiyle ilgili bozukluklarda omurganın alarm mekanizmaları dediğimiz özel mekanizmalarına ulaşılarak uygulanan yöntemlerdir.
Bunlar da lokal anestezi altında 15 dakika içinde gerçekleştirilir. Özel cihazlar o bölgeye ulaşarak ağrı noktalarını teşhis edip o alarm noktalarını bir anlamda sessizleştirir. Yani omurganın o bölgedeki sorununu beyne iletmesini önlediğimiz yöntemlerdir. Ancak bir ağrı yöntemi olduğu için temel bir tedavi yöntemi değildir. Ağrı bizim için değerlidir; vücut ağrı üretiyorsa orada bir sorunu bize bildiriyordur. Dolayısıyla kontrolsüz bir radyofrekans kullanımı da doğru değildir. Önce ağrının sebebi tespit edilmeli sonra ağrının asıl
problemine müdahale etme planlanmalıdır. Radyofrekans da ağrı kesme açısından son derece üstün bir teknolojiye sahiptir.’’
OZON TERAPİ
Ozon terapi herkese uygulanabilir mi?
‘‘Ozon son 5-6 yıldır omurga hastalıklarında kullanılıyor. Ozon terapisi, özel bir yöntemle kas içerisindeki fıtığa ulaşarak eklem içerisine yerleştirdiğimiz teknolojik cihazla uygulanan bir yöntemdir. Bu cihazın kendi ozon üretimini sağlayıp vücuda verme özelliği bulunuyor.
Dolayısıyla eklem içerisine yaptığımız ozon burada yıpranmış olan eklemde öncelikle tamir olayını gerçekleştiriyor. Beraberinde fıtıklaşan bölümün kurumasını, küçülmesini ve emilmesini sağlıyor. Oradaki fıtığı emme özelliğine sahip vücutta özel hücreler var. Orayı parçalayacak güce sahip ama oraya ulaşamıyorlar. İşte ozon yüksek oksijen gücüyle vücudun oradaki fıtığı parçalama gücünü oraya ulaştırma yetisi sağlıyor. Buranın damarlanmasını arttırıyor. Bel fıtığı eklemin kurumasının hastalığıdır. Dolayısıyla buradaki eklemin beslenmesini sağlayan çok özellikli uyguladığımız son teknolojik yöntemlerden
birisi de intradiskal ozondur.’’
ROBOTİK LAZER
Bel ve boyun ağrılarının tedavisinde uygulanan robotik lazer nasıl bir de yöntemdir?
‘‘Omurga içerisinde fıtık omurganın derinliklerinde meydana gelir. Fıtığa ulaşmak için beş tane dokuyu geçmek gerekir. Cilt, cilt altı, bağ dokusu, kemik dokusu ve eklem dokusunu geçip oraya müdahele edilir. Lazer dalga boylarıyla çalışır. Özel dalga boyları gönderir. Şimdiye kadar lazerlerde o eklem dokularına ulaşma gücünü sahip teknolojik alt yapı çok mümkün değildi. Dolayısıyla lazer tedavileri daha çok ağrı kesmeye yönelikti. Son teknoloji ile sadece tek yönlü bir dalga uygulaması değil, darbeli bir dalga uygulaması yani hibrit bir yöntemle fıtığın kendisine ulaşmak hedefleniyor. Hedeflemeyi biz yapıyoruz yani nasıl tedavi edeceğini robota öğretiyoruz. Robot elindeki son teknolojiyle fıtığı yok ediyor.’’
Ameliyatsız yöntemler kesin çözüm getirir mi?
‘‘Ameliyatsız yöntemler doğru hastada yüzde 100 çözüm getirir. Ortalama hastalarda yüzde 95’in üzerinde başarımız var.’’
Robotik lazer tedavisi hakkında detaylı bilgi için 'daha fazlasını görüntüle'yi tıklayınız...
İçeriği Paylaşın