Bel ve Boyun Fıtıklarının Ameliyatsız Tedavisindeki Gelişmeler

Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Fatih Kırar, bel-boyun fıtıkları ve tedavisindeki son gelişmeleri Sağlığım İçin Herşey'e anlattı.

Bel ve Boyun Fıtıklarının Ameliyatsız Tedavisindeki Gelişmeler

Bizi Takip Et


Bel-boyun fıtıklarını ve tedavisindeki gelişmeleri Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Fatih Kırar anlattı.

FITIKTAN KAYNAKLANAN AĞRILARIN ÖZELLİKLERİ

. Fıtıktan kaynaklanan ağrıların ayırıcı bir özelliği var mıdır?

‘Öncelikle her ağrı bel ya da boyun fıtığı değildir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünyada baş ağrısından sonra bel ağrısı gelmektedir. Ayrıca bel ve boyun fıtığına yakalanma yaşı da düşmüş durumdadır. Dolayısıyla dünya ekonomisini de ciddi sarsan bir sağlık problemidir. 30 yaşında hayatın en aktif döneminde olan bir kişi bel fıtığı gibi bir sorunla aktif bir çalışma gerçekleştirilemez ve dünyaya katkı sağlayamaz. Her ağrı bel fıtığı değildir ancak her bel fıtığı bir şekilde ağrı yapar. Tabii burada ayırıcı tanı çok önemlidir. Ancak toplumumuzda boyun ya da bel fıtığının tanı ve tedavisi konu komşu tarafında konulmaktadır. Böyle yanlış yönlendirmeler sonucu da bel ve boyu fıtıklarının tedavileri geçiştirilmektedir. Bel fıtığı teşhisi ile gelip omurgada tümör bulduğumuz hastalarımız vardır. Dolayısıyla her bel ağrısı ciddiye alınmalıdır. Ağrı vücudun alarmıdır. Bel ya da boyun ağrısı bir hafta yatmakla, ağrı kesici almakla geçmez. Kafamıza göre kullandığımız ilaçlar ve uyguladığımız yöntemler bel ağrısının sebebinin bulunmasını geciktirir ve sorunların daha da büyümesine neden olur. Sırt ağrısı çeken birisi, kas gevşekliğidir ya da fıtığım vardır deyip geçiştirdiğinde bir süre sonra ayaklarında güç kayıpları başlıyor ve gecenin bir yarısında tamamen ayaklarını kaybetmiş bir vaziyette karşımıza geliyor. Muayene edip MR çektikten sonra mesela bir tümör büyümüş çok ciddi anlamda hasar oluşturmuş olabiliyor. Sonuç olarak bel ve boyun ağrıları ciddiye alınmalı; gerçek sebebi doktorlar tarafından ortaya konulmalıdır.’’

NE ZAMAN BİR HEKİME BAŞVURMALI?

. Beli ağrıyan bir kişi ne zaman bir hekime başvurmalıdır?

‘‘Bel ve boyun ağrılarının dereceleri vardır. Eğer bir fıtıksa birinci ve ikinci derecede bacağa ya da kola fazlasıyla vurmaz. Ancak ikinci dereceden sonra kalçaya ya da bacağa vuran bir ağrı varsa sorun ilerliyor anlamına gelir. Eğer ciddi anlamda kol ve bacak ağrısı oluşmuşsa artık inanılmaz bir düzeyde ilerlemiş demektir. Sadece boyun ağrısı ya da sadece bel ağrısı fıtığın başlangıç düzeyinde görülür. Mesela bel fıtığı, otururken, ayağa kalkarken, yemek yaparken tutulma ile 5-10 dakika yataktan zor kalkma ile başlar. Bunlar geçici olup ilk alarmlardır. Ancak bu zaman içerisinde fıtık ilerleyecektir. Herhangi bir tedavi olunmadığı takdirde de derece atlayacak üçüncü, dördüncü derecelere gidecek ve bacak ağrısı olacaktır. Eğer bacak ağrısı varsa, beraberinde kollarda bacaklarda uyuşmalar başladıysa sorun büyüyor demektir. Uyuşmalardan hemen sonra kasılma ve kramplar gelir. Kramplar varsa sorun daha da büyüyordur. Artık sinir sıkışmış, bir fıtığın altında ezilmiş ve zaman içerisinde sinirde de bir hasar meydana gelmeye başlamış demektir. Bunlara yanma da eklendiyse artık fıtık dördüncü dereceye neredeyse ilerlemiştir. O kadar gecikilmiştir ki sinirler artık yanmaya kadar gitmiştir. Hasta bacağının, belinin yandığı şikayetinde bulunur. Bir müddet sonra ev içerisinde bile bir odadan diğer odaya geçemez hale gelir. Yürüme zayıflar. 100 metre yürüdüğünde bile durup dinlenme gereği hisseder. Bu durumda dışarı çıkmak istemeyen sosyal hayatı ve aile hayatı biten, psikolojisi bozulmuş insanlar vardır.’’

AMELİYATSIZ TEDAVİLER

. Bel ve boyun fıtıklarının ameliyatsız tedavisindeki gelişmeler nelerdir?

‘‘Bel fıtığı ameliyatları önceleri çıplak gözle ve 5-10 santimlik yarıklarla yapılıyordu. Sonra küçük gözlüklerle siniri, damarı vs. daha büyük görerek ve ameliyatları daha küçük kesilerle yapmaya başladık. Hayatımıza son beş yıldır mikrocerrahi girdi. Artık bir santimlik kesilerle oraya girerek ve  40 katı büyüterek rahat ameliyatlar yapar hale geldik. Şimdi de minimal invaziv girişimsel tedaviler var. Vücudun hiç doğal yapısına dokunmadan fıtığın içerisine ulaşarak gerçekleştirdiğimiz  yöntemlerdir. Bunlar regresyon tedavisi dediğim ve kendi şahsımda özelleştirdiğim tedavilerdir.’’

AMELİYATSIZ TEDAVİLERİN AVANTAJLARI

. Regresyon tedavileri ameliyata alternatif midir? Avantajları nelerdir?

‘‘Omurganın içerisinde bir kanal vardır ve bu kanalın içerisinden sinir geçer. Omurganın iki görevi vardır. Biri vücudu ayağa dikmek, ikincisi de bu kanal vasıtasıyla beyinde üretilen elektriği tüm vücuda götürmektir. Fıtık siniri altına alarak kanalı tıkar. Bu regresyon tedavisiyle tedavi edilebilir. Regresyon tedavisinde vücudun doğal yollarından küçücük kıl gibi iğnelerle girip tam fıtığın içerisine ulaşarak buraya yaptığımız bir enjeksiyonla bu fıtığın geriye çekilmesini ve oradan kaybolmasını sağlıyoruz. Bunları önceden ameliyatla yapıyorduk ve hastayı ameliyat riskine sokuyorduk. Önceden birçok hastaya ameliyat kararı verebiliyorduk ama şu an bu tedavileri yapmadan eğer güç kaybı yoksa ameliyat kararı vermek son derece zordur. Regresyon tedavisinin avantajları 15- 20 dakikada, lokal anestezi altında, hiç hastane yatışı olmadan, kan tahlilleri yapılmadan ve hasta ile konuşularak gerçekleştirilmesidir. Hasta 15 dakika sonra kalkıp yürüyebilir. İşine ve sosyal hayatına hızlı döner. Ameliyatla kıyas edilemeyecek kadar konforlu bir tedavidir.’’


İçeriği Paylaşın