Beyin Sağlığında Kontrollü Açlığın Yeri…


Bizi Takip Et


Kapı çaldı. Kargocuydu gelen. Paketi açtığımda muhteşem bir kitap çıktı karşıma: “Alzheimer’dan Korkma, Geç Kalkmaktan Kork.” Kitabın yanında el rehabilitasyonu için kullanılan, stres topu olarak da bilinen minik bir beyin maketi vardı. Üzerinde yazan ise çok anlamlıydı: “Beynini kullan ya da kaybet…”

Kitabın sayfalarını çevirdikçe, yazımda bu konuya yer vermeye karar verdim. Çünkü alzheimer tanısında erken davranmanın ve yaşam tarzının önemine dair çarpıcı bilgiler yer alıyordu. Üsküdar Üniversitesi Nörobilim Ana Bilim Dalı Başkanı ve aynı zamanda NP İstanbul Beyin Hastanesi Nöroloji uzmanı Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, bir tür oruç benzeri uygulama olan kontrollü açlığın alzheimer hastalığının önlenmesindeki etkisine değindiği bölümde bakın neler söylüyor:

“Eğer, kalori kısıtlaması yaşlanmayı metabolik yönden yavaşlatıyorsa, erken ya da hızlı yaşlanma süreçlerinin söz konusu olduğu “alzheimer” gibi hastalıklar da neden bu kısıtlamadan olumlu yönde etkilenmesin! Aralıklı ya da kontrollü açlık, düzenli bir öğünden sonra 16-24 saat süreyle kalori girişinin kısıtlanması olarak tanımlanmaktadır. Hayvan deneylerinde bu tür uygulamalardan sonra beyin hücrelerinin ortaya çıkış hızının arttığı ve yaşlılığa bağlı öğrenme probleminin azaldığı gösterilmiş. İnsanlarda ise sadece su alımına izin verilen 24 saat süreli kontrollü açlık uygulamaları sonucunda önce büyüme hormonu düzeyinin yükseldiği, bunun yağ yoluyla enerji kullanımını azalttığı ve insülin düzeylerini kontrol altına aldığı gösterilmiş. Bu arada diyabet, hipertansiyon ve kalp damar hastalığı riski de azalmış.”

“ÇOCUKLUĞUNUZUN YA DA GENÇLİĞİNİZİN GEÇTİĞİ YERLERE GİDİN”

Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, beyin sağlığını korumak isteyenlere çocukluk ya da gençlik günlerinin geçtiği mekanlara gitmelerini, müzik dinlemelerini ve mümkünse şarkı söylemelerini, televizyonda dizi, belgesel, yemek ve müzik programı izlemelerini öneriyor. Düzenli cinsel yaşamın da beyin sağlığı için faydalı olduğu kadar, felç riskini azalttığını, uykusuzluk problemini giderdiğini, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve yaşlanmayı geciktirdiğini vurguluyor.

Alzheimer hastalığının erken tanısında doğru branş ve doktor seçiminin önemine de değiniyor Prof. Dr. Tanrıdağ. 50 yaşın üzerinde ve özellikle ailesinde alzheimer ya da “bunama” tanısı olan kişilerin bazı belirtiler gösterdiklerinde öncelikle demansla uğraşan bir nöroloji uzmanına yönlendirilmelerini tavsiye ediyor. Peki, böyle bir uzmanı nasıl bulacaksınız? Prof. Dr. Tanrıdağ, alzheimer derneklerine ya da Türk Nöroloji Derneği’nin web sitesinde “Davranış Nörolojisi ve Demans Çalışma Grubu’ndaki hekimlere öncelikle ulaşılmasını öneriyor.

“ALZHEIMERDA ERKEN TANI İÇİN BEYİN CHECK-UP’I ŞART”

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, alzheimer konusunda farkındalık yaratmak amacıyla kitabı yayınladıklarını belirterek, hastalığın erken tanı ve tedavisi için beyin check-up’ının önemine değiniyor. Prof. Dr. Tarhan’ın şu sözleri ile bu haftaki yazımı bitiriyorum:
“Sinsi başlayan ve ciddi hafıza kayıplarına yol açan alzheimer, beyin check-up’ıyla erken belirti verdiği dönemde anlaşılarak yine erken dönemde tedaviye başlanıyor. Erken tanı sayesinde zamanında uygulanacak tedavi ile dikkat ve konsantrasyon arttırılıyor, öğrenme ve kavrama yeteneği geliştirilerek, hafıza güçlendiriliyor. Gerekli durumlarda hastalara ilaç da öneriliyor.”

Esra Kazancıbaşı Öztekin

sagligimicin@gmail.com

Not: Bu yazı 23 Eylül 2018 tarihinde Yenibirlik Gazetesinde yayımlandı.


İçeriği Paylaşın