Bina Yıkımlarında Asbest Tehlikesi’ne Dikkat
Bina Yıkımlarında Asbest Tehlikesi’ne Dikkat
Bizi Takip Et
Ankara’daki Maltepe Havagazı Fabrikasının yıkımı ile ilgili haberlerin, fabrika enkazının yoğun asbest içerdiği iddiaları nedeniyle ortaya çıkması muhtemel çevre ve sağlık sorunları açısından kaygıya yol açması üzerine, Türk Toraks Derneği’nden açıklama geldi.
Türk Toraks Derneği adına açıklama yapan Dernek Başkanı Prof. Dr. Ali Fuat Kalyoncu, Ülkemizdeki mevzuata göre (25 Ocak 2013 tarih ve 28539 sayılı Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik) Asbestin her türünün çıkarılması, satılması ve ithalatı; asbest içeren her türlü ürünün ithalatı ve satılması; asbest ürünlerinin veya asbest ilave edilmiş ürünlerin üretimi ve işlenmesi yasak olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Günümüzde en büyük tehlike, habere konu olan Havagazı Fabrikası gibi eskiden yapılmış ve asbest içeren malzemelerin kullanıldığı binaların sökümüdür. Asbest, iyi bir yalıtım malzemesi olduğu için eski binaların yapımında sıkça kullanılmıştır. Binalarda en yaygın kullanım alanları çatı, yer ve tavan kaplamaları, yalıtım amaçlı püskürtme kaplamalar, yangına dayanıklı yalıtım panelleri, kaloriferler, kazanlar, asbestli çimentodan imal edilmiş ürünler, conta elemanları, atık su boruları ve derzlerdir. Asbest lifli yapıda inorganik bir maddedir. İnsan vücuduna genellikle solunum yoluyla girmekte ve başta akciğer olmak üzere birçok organda kanser dahil pek çok sağlık sorununa yol açabilmektedir. En sık karşılaşılan sağlık sorunları akciğerin katılaşmasına yol açan asbestozis hastalığı, akciğer kanseri ve malin mezotelyoma olarak adlandırılan akciğer zarı kanseridir. Asbest solunduktan sonra etkisi hemen ortaya çıkmadığı, hastalık oluşumu için yaklaşık 10-40 yıl gibi bir süreç gerektirdiği için başlangıçta tehlikenin farkına varılamamaktadır.”
ASBESTLİ BİNALARIN KONTROLSÜZ YIKIMI SAĞLIK AÇISINDAN RİSKLİ
Türk Toraks Derneği Çevresel ve Mesleki Akciğer Hastalıkları Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Metin Akgün ise eski binalardaki yoğun asbest içeriği nedeniyle, eğer usulüne uygun söküm yapılmaz ise sadece söküm sırasında çalışanların sağlığını tehdit etmekle kalmayıp, asbest liflerinin yayıldığı yakın çevrede yaşayanlar için de risk oluşturabileceğini belirterek şunları söyledi:
“Birçok ülkede 1980 öncesi yapılan tüm binalar asbest açısından riskli kabul edilirken, insan sağlığını önceleyen bazı ülkeler daha temkinli davranarak bu tarihi 2000 yılı ve öncesi olarak dikkate almaktadırlar. Ülkemizde de Asbest kullanımının 2010 yılı itibariyle yasaklandığı göz önüne alınırsa eski binalarda asbest riski yabana atılamayacağı aşikardır. İlgili yönetmelikte belirtildiği gibi sökümler bu konuda deneyimli uzmanlar gözetiminde yine bu konuda uzman çalışanlar tarafından belirli şartlara riayet edilerek yapılmalı ve çevreye asbest liflerinin yayılımı engellenmelidir. Bu tür binalarda öncelikle asbest bulunan alanlar belirlenmeli; mümkün olduğu kadar bu asbest içeriği (uygun elbise, koruyucu maske, havalandırma, negatif basınç gibi çalışan sağlığını koruyucu önlemlere dikkat edilerek) temizlenmeli; çıkarılan asbestli malzeme özel kapalı ambalajlarda taşınmalı; yine asbest için özel hazırlanmış hafriyat alanlarına dökülmeli; sonrasında da olası bir yayılımı engellemek için bina uygun şekilde ıslatılarak yıkım gerçekleştirilmelidir. Islatma işlemi de uygun yapılmazsa asbestli içerik akan suyla çevreye yayılabilir ve kuruduktan sonra yine çevredekiler açısından zararlı olabilir. Sökümün ve hafriyat temizlenme çalışmalarının usulüne uygun ve kamuoyundaki kaygıları azaltacak şekilde şeffaf bir şekilde yapılması diliyor; çalışanların ve çevredekilerin sağlığı açısından gerekli görüyoruz.”
İçeriği Paylaşın