Biyonik Göz ve Retina Hastalıkları
Biyonik Göz ve Retina Hastalıkları
Bizi Takip Et
Retina hastalıklarının yaygınlığı nedir? Gözümüzde retina tabakası nerededir? Ne gibi bir fonksiyonu vardır? Retina hastalıklarının ortak belirtileri var mıdır? Hasta hangi yakınmaları söylediğinde retina problemleri düşünülmektedir? Retinaya bağlı kanamalar neden olur? Bu kanamalarının tedavisi günümüzde nasıl yapılıyor? Biyonik göz nedir? Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nur Acar retina hastalıkları ve biyonik göz ile ilgili merak edilenleri Sağlığım İçin Herşey’de anlattı.
‘‘RETİNE HASTALIKLARI YAŞA GÖRE DEĞİŞİR’’
. Retina hastalıklarının yaygınlığı nedir?
‘‘Retina hastalıklarının yaygınlığı yaşa göre değişir. Örneğin erken doğumlarda (prematüre) bebeklerin retina gelişimi, doğumdan sonra tamamlanır. Çocukluk yaşlarında, kalıtsal hastalıkları varsa yüzde 1-2 oranında retina hastalıkları eşlik edebilir. 40 yaşına kadar, özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde retinada kanama, yırtılma gibi travmalar retina hastalıklarının başında gelir. 40 yaş ve sonrasında da daha çok vücuttaki diğer sistemik hastalıklara bağlı olarak retina etkilenir ve hastalıkları ortaya çıkar. Bunlardan en sıklıkla görüleni, diyabettir. Hipertansiyon, damar tıkanıklıkları, buna bağlı kanamalar, ödem ile 60 yaş ve sonrasında yaşa bağlı sarı nokta hastalığı en sık karşılaşılan durumlardır. Yine 45-50 yaş sonrasında, gözün içinde jel boşluğunu dolduran retina ile bağlantılı olan kısımda yaşanan sıkıntılar, retinada yırtık, retinanın ayrılması da en sık görülen sorunlardır.’’
‘‘RETİNADAKİ SİNİR HÜCRELERİ HASAR GÖRÜRSE TEKRAR YERİNE GELMEZ’’
. Gözümüzde retina tabakası nerededir? Ne gibi bir fonksiyonu vardır?
‘‘Gözün en önünde cam tabaka, içeride ortada da bir mercek bulunur. Katarakt ameliyatlarında bu merceğe müdahale edilir. Ama asıl gözün ana hacmini, bizim göremediğimiz, gözün arkasındaki yer oluşturur. Burası jel kıvamındaki saydam bir tabakayla doludur. Retina ise gözün iç çeperini saran, 200 mikron; yani milimetrenin beşte biri kalınlığında bir dokudur. Milyonlarca sinir hücresi vardır. Fonksiyonu ise şöyledir: Işık gelir, optik ortamlardan geçerek retinanın üzerine odaklanır, merkez buna yardım eder ve her odaklanan hücre buradaki ışık algılayıcı sinir hücreleriyle beyindeki merkeze gider. Retinanın önemi; oradaki hücreler, milyonlarca ışık algılayan sinir hücreleridir ve bir hasar görürse tekrar yerine gelmez. Günümüz teknolojisiyle de bunu yerine getirmek mümkün değildir. Yüzde 95 görmemiz ve görme keskinliğimiz retina sayesindedir.’’
İKİ GÖZ ARASI GÖRMEDE FARK VARSA…
. Retina hastalıklarının ortak bir takım belirtileri var mıdır? Hasta hangi yakınmaları söylediğinde retina problemleri düşünülmektedir?
‘‘Retinanın neresi bozulduysa, nerede sıkıntı varsa o kısım görülemez. Yaşa bağlı, sarı nokta merkezi kapsayan hastalıklarda, özellikle merkez görme bulanır. Sonuçta, görmede bir bozulma varsa retina hastalıkları düşünülebilir. Gözlerimizi, birisini kapatıp diğerini açık bırakarak kendi kendimize kontrol etmeliyiz. Renk tonlarına bakmak gerekir. Çünkü renk tonları özellikle donuklaşır ve solar. İki göz arası görmede fark varsa bu bizim için sarı nokta rahatsızlığı açısından büyük bir belirti olabilir. Yine bulmaca çözerken çizgilerde eğrilmeler, yamulmalar, bazı alanları görememe, kısmen görüş ve kısmen siyah alan görme gibi durumlar genelde merkezdeki problemlere işaret ederler. Çok önemli ışık çakmaları, gözün önünde uçuşan siyah noktacıklar gibi problemler ise daha çok mekanik sorunların habercisidir. Yani gözün içindeki jel tabakanın değişmesi, hareketlenmesi sonucu ortaya çıkan yaşın ilerlemesine de bağlı olan problemlerdir.’’
RETİNA KANAMALARI NASIL TEDAVİ EDİLİYOR?
. Retinaya bağlı kanamalar neden olur? Bu kanamalarının tedavisi günümüzde nasıl yapılıyor?
‘‘Retina kanamalarının pek çok sebebi olabilir. Öncelikle kanamanın nerede olduğu ayırt edilmelidir. Retina muayenesinde göze bir damla damlatıp, göz bebeğini büyüterek her yeri görebilmek mümkündür. Retinanın önünde ya da içinde kanamalar olabilir. Bunların sebebi daha çok şekere bağlıdır. Uzun ve kontrolsüz giden diyabetlilerde retinanın yüzeyinde kanamalar olabilir. Yine damar tıkanıklarına veya hipertansiyona bağlı, sistemik hastalıklarda retina içinde kanamalar görülür. Kanama olduğunda ve tedavi edilmediğinde buradaki büyüyen damarlar gözün içindeki jel boşluğuna kanar. Bu duruma göz içi kanama, vitreus kanaması denir. Bütün bu boşluğun kanla dolması durumunda ani bir görme kaybı olabilir. Tedavide ise yeri tespit edildikten sonra genelde lazer uygulaması yapılır. Lazer tedavisinde amaç, kanamayı durdurmak ve yeni kanamaların olmasını engellemektir. Ama mutlaka dahiliye ile işbirliği içinde çalışılır. Çünkü altta yatan problem düzelmezse, sorunun tekrarlama riski vardır. Eğer göz içinde büyük kanamalar varsa, vitrektomi denilen ameliyatlarla, laparoskopik cerrahilerdeki gibi çok ince borularla gözün içine girilerek kanama temizlenir.’’
BİYONİK GÖZ NEDİR?
. Biyonik göz nedir?
‘‘Biyonik göz; tavukkarası gibi, genetik geçiş gösteren ve görme yetisinin giderek azaldığı hastalıklarda uygulanan bir yapay görme rehabilitasyon sistemidir. Gözde görme azalınca ya da bir el hareketini zar zor seçebilecek seviyeyi kadar düştüğünde uygulanır. Ameliyatla gözün hem etrafına hem de içine elektronik çip yerleştirilir. Daha sonra merkezinde kamera olan özel elektronik bir gözlük takılır ve bu kamerayla görüntülü alınır. Bu alınan görüntüler bir kablo vesilesiyle gözlüğün bağlı olduğu, küçük bir bilgisayar görevi gören cihaza iletilir. Burada veriler dönüştürüldükten sonra kablosuz olarak gözlüğün yanındaki antenlere iletilir. Bu gözlük takıldığında ise gözün içine yerleştirilen elektrotlara iletilir. Görme siniri ile de görme merkezine giderek önce ışık algılar. Daha sonra ciddi bir rehabilitasyon süreci başlar. Hasta önce hastanede sonra da kendi evinde bu rehabilitasyon sürecini sürdürür. Günlük aktivitelerine bu cihazı kullanarak devam eder. Eskiden görmemediği şekil ve objeleri seçmeye başlar.’’
. Bugüne kadar uygulanan vakalar incelendiğinde ne oranda görme yetisi kazanılıyor?
‘‘Genelde çok az gören hastalar oldukları için harf okutmak pek mümkün olmaz. Çünkü görme oranı yüzde 2-5 civarındadır. Ancak bu, onlar için çok büyük bir fark yaratır. Yemek yiyebilir, bir odaya girdiklerinde cisimleri tanıyıp, kapı ve pencere nerede, kaç kişi var, nerede koltuk ve masa var bunları fark edebilirler. Birine ihtiyaç duymadan özgürce yürüyebilirler.’’
İçeriği Paylaşın