Böbrek Taşlarının Teşhisi ve Tedavisi

Böbrek Taşlarının Teşhisi ve Tedavisi

Böbrek Taşlarının Teşhisi ve Tedavisi

Bizi Takip Et


Böbrek taşları özellikle ülkemizde sık karşılaşılan sağlık sorunlarından biridir. Dünya genelinde bir insanın hayatı boyunca yüzde 12 börek taşı oluşturma olasılığı vardır.Ülkemizde bu oranın daha yüksek olduğu ve özellikle güneydoğu bölgemizde yüzde 30’lara çıktığı gözlenmektedir. Taş hastalığının en büyük özelliği ya da tehlikesi nüksü önleyici tedbirler alınmadığı takdirde yüzde 50 tekrarlama olasılığının olmasıdır. İdrar yolu taşlarının genellikle böbrek taşı olarak söylenmesinin nedeni taşın her zaman ilk oluşum yerinin böbrek olmasıdır. Ancak oluştuktan sonra böbrekten sonraki idar kanallarina veya idrar kesesine hareketlenerek yer değiştirebilir. En sık görülen taşlar sıklık sırası ile kalsiyum oksalat, kalsiyum fosfat, magnezyum amonyum fosfat, ürik asid ve sistin taşlarıdır.

TANISI:
Böbrek taşlarının tanısı hastaların yakınması sonrası yapılan idrar tahlili ve rontgen tetkikleri ile konur. Bir kısım tanı ise tesadüfen yapılan check-up’lar sırasında veya başka  amaçla yapılan tetkikler esnasında konur. Taşların tanımlanmasında esas olarak kullanılan tanısal inceleme yöntemleri IVP, Spiral Bilgisayarlı Tomografi ve Ultrasonografi’dir.
IVP: Damardan verilen bir maddenin böbrekten süzülmesinin röntgen yöntemi ile görüntülünmesi ile elde edilir. Böbreğin çalışması ve taş hakkında detaylı bilgi verir. Damardan verilen maddeye karşı alerjik reaksiyon gelişebileceği için tedbirli olunmalı ve iyot alerjisi olanlarda yapılmamalıdır.
Spiral Bilgisayarlı Tomografi: Özellikle akut ağrı ile gelen hastalarda tercih edilen yöntemdir. Çok küçük taşlar bile net olarak görülür. Herhangi bir ilaç kullanılmadığı için alerji riski yoktur, ancak böbreğin çalışması hakkında bilgi vermez.
Ultrasonografi: Diğer iki yöntem kadar hassas değildir ancak her yerde yapılabilmesi ve hiçbir riski olmaması nedeni ile  ilaçsız bir karın grafisi ile kombine edilerek kullanılabilir.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ:
Böbrek taşlarının çoğu kendiliğinden düşer ve ağrı dışında ciddi bir sorun yaratmazlar. Bazı özel durumlar hariç. 6 milimetreden daha büyük taşlar  kendiliğinden düşemez kabul edilir tedavi gerektirir. Tedavi taşın yerine, büyüklüğüne, cinsine göre seçilir. Dışarıdan şok dalgaları ile taşı kırma, perkütan böbrek cerrahisi ve üreteroskopi tedavi seçenekleridir.

Dışarıdan şok dalgaları ile taş kırma tedavisi: Bu tedavi yönteminde vücudun dışında bir makine tarafından oluşturulan şok dalgaları taşa odaklanarak taşın ufak parçalara kırılmasını sağlanır. Bu ufak parçalar kendiliğinden idraryolu ile dışarı atılır. Bu yöntem 2 santimden küçük böbrek taşları ve böbrek ile mesane arasındaki kanalın üst kısmında olan taşlar için uygundur.Böbrek üzerine kalıcı bir zararlı etkisi yoktur.
Perkütan Böbrek Cerrahisi: Böbreğin üstünden ufak bir delik açılarak böbreğe sokulan bir optik alet yardımı ile taşın parçalara ayrılarak vücudun  dışına alınması ameliyatıdır. 2 santimden büyük böbrek taşlarına uygulanır.
Üreteroskopi: İnce ve uzun bir optik alet ile idrar yapılan delikten idrar yollarına girilip taşa ulaşılır ve tercihan lazer aleti ile ufak parçalara ayrılır ve vücuttan çıkarılır.Daha çok böbrekten sonraki idrar yolu taşları için uygundur ancak böbrek taşlarını tedavisinde de kullanılabilir.
Oluşmuş bir taşı ilaç tedavisi ile küçültmek veya yok etmek olasılığı genellikle yoktur. Sadece nadir bir taş olan saf ürik asit taşında ağızdan alınabilen ilaçlar ile başarılı sonuçlar alınabilir. Önemli olan taş hastalarında yüzde 50 olan nüks olasılığını azaltmaktır. Bu açıdan ufak bir taş parçasından yapılabilen taş analizi ve risk faktörlerini ortaya koyabilen detaylı kan ve idrar analizleri çok önem taşır. Bu analiz sonuçlarına göre ilaç ve diyet ile nükslerin önüne geçilebilir. Bütün taş cinslerinde çok su içilmesi taşın nüksünü azaltan ana tedavilerden biridir.

Kaynak: Anadolu Sağlık Merkezi web sitesi


İçeriği Paylaşın