Üreme çağındaki kadınların yüzde 15’inde, çocuk sahibi olmakta güçlük çekenlerin ise yüzde 30’unda çikolata kistine rastlanıyor. Rahim iç katmanının değişik organlarda yerleşmesi sonucu ortaya çıkan çikolata kisti çeşitli sağlık sorunlarına yol açabiliyor.
Çikolata kistinin en sık görülen jinekolojik problemlerden biri olduğuna dikkat çeken Neolife Tıp Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Gonca Saraç, üreme çağındaki kadınların hastalığı olarak tanımlanan çikolata kistinin iyi huylu bir hastalık olmasına karşın yumurtalık kanseri ile ilişkisinin sorgulandığına dikkat çekiyor.
Op. Dr. Gonca Saraç, çikolata kistiyle ilgili soruları yanıtladı.
. Çikolata kisti nedir?
Rahim içinde yer alan ve adet kanamasını oluşturan dokunun (endometrium), rahim dışında vücudun farklı bir noktasında bulunması durumuna endometriozis denir. Endometriozisin yumurtalıklarda ortaya çıkması ile çikolata kistleri (endometrioma) oluşur. Çoğu zaman kronik ağrı ve kısırlık sebebiyle belirti veren hastalık; üreme çağındaki kadınların yüzde 15’inde, adet sancısı yaşayanların yüzde 60’ında, hamile kalma problemi olan kadınların ise yüzde 30’unda görülüyor.
. Çikolata kisti kansere yol açar mı?
Çikolata kistinde, hastaların en büyük endişesi, kansere dönüşebilme ihtimali. Çikolata kisti oluşturan bir yumurtalık, kanser de oluşturabilir. Ancak çikolata kistinin kansere neden olduğunu söylemek doğru olmaz. Son yıllarda yapılan araştırmalarda, çikolata kisti hastalarında yumurtalık kanseri gelişmesi için özel bir genetik mutasyon veya biyolojik bir ipucuna rastlanmamıştır.
Diğer bir deyişle iki hastalık arasında bir sebep-sonuç ilişkisi ortaya konamamıştır. Çikolata kisti ve yumurtalık kanserinin birlikte bulunması ortak risk faktörleri (genetik özellikler, çevresel faktörler vb.) sebebiyle olabilir. Çikolata kisti problemi yaşayanlarda yumurtalık kanserlerinden özellikle endometrioid ve clear-cell tipleri, 1.32 - 1.9 oranında daha sık görülür.
. Yumurtalık kanseri risk faktörleri nelerdir?
Bir kadının hayat boyu yumurtalık kanserine yakalanma riskinin yüzde birdir. Bu oran; ırk, sosyoekonomik durum, tümörün yerleşim yeri ve bazı faktörlerin etkisi ile değişebilir. Söz konusu faktörler şu şekilde sıralanıyor:
* Doğum kontrol haplarının uzun süre kullanımı ile risk yüzde 40 düşer.
* Gününü tamamlamış hamileliklerde risk yüzde 40 düşer ve her hamilelikte risk giderek azalır.
* Yumurtalıklar bırakılarak rahimleri alınmış ve/veya yumurtalık kanalları bağlanmış kadınlarda risk yüzde 50 düşer.
* Yumurtalıklardan birinin alınması durumunda kanser görülme riski değişmez.
* Yumurtalıkların uyarılması için kullanılan fertilite (kısırlık) ilaçları, bu riski artırabilir.
* Ailede meme veya yumurtalık kanseri öyküsü olması, yumurtalık kanseri riskini yükseltir.
* BRCA1 ve BRCA2 genleri pozitif olan her 3 kadından 1’i yumurtalık kanseri riski taşır.
* Yumurtalık kanseri riski yaşla birlikte artar. 60’lı yaşların ortasında en yüksek orana ulaşır. Genç kadınlarda yumurtalık kanseri oldukça ender görülür. 30 yaşın altındaki her 10.000 kadının 5’inde rastlanmaktadır.
Portalımız daha iyi bir deneyim için çerez kullanmaktadır. Portalımızda ziyaretinize devam etmeniz durumunda çerez politikamızı kabul etmiş sayılırsınız.