Çocuğa Ölümü Anlatmak

Çocuğa Ölümü Anlatmak

Çocuğa Ölümü Anlatmak

Bizi Takip Et


Çocukların yaşları ne olursa olsun ölümle karşılaşmaları kaçınılmazdır. Ölümü algılamaları ve verdikleri yanıtlar içinde bulundukları takvim yaşına, gelişim düzeyine göre farklılık gösterir. Her gelişim aşamasında ölümü algılamaları farklı olacağı gibi verecekleri yanıtlar da farklı olacaktır. Bilişsel olgunlukları ölüme verilen yanıtları belirler.

Ölümle karşılaşan çocuğa ölümü anlatmaktan çok onu algılamasına yardımcı olmak ve ölümün yarattığı kaybı göğüslemesinde yardımcı olmak çevresindeki yakınları için önemlidir. Bu yardımı çocuğun ve özellikle ailesinin karşılaştığı ya da yaşamakta oldukları gerginlikleri karşılama becerileri önemli oranda belirler.

İlk 3 yaş içinde ölüm kavramından söz etmek imkansız

Kabaca ilk 3 (üç) yaş içinde ölüm kavramından söz etmek olanaksızdır. Bilişsel gelişim olarak ölüm kavram olarak algılanmaz. Yok olan bir birey söz konusudur. Geri gelebileceği ya da gelmeyeceği sorgulanmaz. Kısaca yok olmuştur. Çocuğun kavramakta zorlanacağı ve anlamlandırmakta zorlandığı durum ölüm karşısında yakınlarının, ailenin verdiği tepkilerdir. Özellikle çok yakın bir ilişki içinde olduğu annesinin yas tepkisini anlamakta yaşanan kederi kavramakta zorlanacaktır. Yaşanan ağır matem havasına bir biçimde uyum yapsa da kavramadan yaptığı bu uyumdan kurtulmaya, bir biçimde ailenin matemini dağıtmaya çalışır. Ne denli başarılı olacağı görceği tepkiler belirleyecektir.

3 -5 yaş ya da okul öncesi dönemdeki çocuk bedensel bilişsel ve zihinsel olarak eriştikleri gelişim düzeyi göz önüne alındığında dış dünyayı algılama becerilerine sahip olmaya başlamışlardır. Ancak sık karşılaşmadıkları hatta ilk kez karşılaştıkları ölümü algılarken bu durumu alışkın oldukları uyku gibi algılayıp değerlendirirler. Nasıl uyuyunca hareketsiz, sessiz kalınıyor ve bir süre sonra yani uyanınca tekrar yaşama kaldığımız yerden başlıyorsak ölüm bir şekilde buna benzer olarak algılanır. Yaşamı somut olarak algılayan, soyut kavramalara yakın olmayan ve kavrayamayan çocuk ölümün somut tarafını uyumak olarak algılayacaktır. Soyut algılama becerisi gelişmediği için kaybı somutlaştırarak algıladığı için ölümle başa çıkmasını da somut yapacaktır. Bu çabasını sergilerken yapılacak yardım da somut çerçeve içinde olmalıdır.

6 yaşından sonra ölümün uyku olmadığını kavrıyor

6 -10 yaş, okul döneminde ki çocuklar ölümün uyku gibi olmadığını geri dönülmez bir yok olma olduğunu kavramışlardır. 6 – 7 yaş civarında ölüm ancak yaşlılar için geçerli, çocuklar için söz konusu olmayan bir durum olarak değerlendirilirken, 8 – 10 yaşta ölüm kavramı evrensel özellikleri ile kavranır olmaya başlamıştır. Bu dönem çocukların soyut düşünme ve algılama özellikleri belirmeye başlamasına karşın somut algı ön plandadır. Bu dönmede ölümün hastalık ve kazalar gibi iç ve dış nedenleri ayırt edilmiştir. Ölüm sonrası sorgulanır olmaya başlamıştır ancak bu süreç daha çok somut olarak değerlendirilmektedir. Diğer yandan çevrenin ölümü algılaması ve gösterilen tepkiler daha kavranır olmaya başlamıştır.

11 – 13 yaş, ön ergenlik döneminde bulunan genç için ölüm soyut tarafı ile algılanmaya başlamıştır. Soyut düşünme becerileri gençin verdiği tepkilerinde büyük yer tutmaya başlamıştır. Düşünme yeteneğinde ki bu gelişmeler ölüm karşısında sergilenen tepkinin de büyük olmasına yol açacaktır.
14 Yaş, ergenlik ile ölümü algılama ve göğüsleme nerdeyse erişkin ile eş değer düzeydedir. Ergen erişkinden farksız becerileri ile ölümü algılar ve yanıtlar.
E. K. Ross tarafından 5 aşamada belirtilen yas tepkisi çocuklar ve ergenlerde de gözlenir:

1- İnkar: “Bu bana olmaz, bu durum doğru değil” tepkisi ilk tepkidir. Genellikle uzun süreli değildir.

2 – Öfke:Yaşanan kayıp nedeniyle her nesneye ve kişiye yönelebilir.

3 – Pazarlık: Gerçekte Allah’la ölümü erteleme konusunda yapılan bir pazarlıktır.

4 – Depresyon: Klasik anlamda bir klinik tablodur.

5 – Kabullenme: Yaşanan bu durumu her yönüyle kabullenme ve geleceği yeniden yapılandırma dönemidir.

Kaynak: Anadolu Sağlık Merkezi web sitesi
(www.anadolusaglik.org)


İçeriği Paylaşın