Covid-19 Pandemisinde Sağlık Çalışanları İçin Koruyucu Önlemler Yeterli Mi?
Covid-19 Pandemisinde Sağlık Çalışanları İçin Koruyucu Önlemler Yeterli Mi?
Bizi Takip Et
Türk Toraks Derneği’nin Sağlık Kurumlarında Koruyucu Önlemlerin Durumu Üstüne Pandeminin Birinci Ayında (10 Nisan 2020) Yaptığı Anket Çalışmasının Sonuçları Açıklandı.
Dünyada üç milyona yakın insanın hastalanmasına ve yaklaşık iki yüz bin ölüme yol açan COVID-19 pandemisi nedeniyle sağlık çalışanları ve aileleri yüksek risk grubunda yer aldığını belirten Türk Toraks Derneği Mesleksel Akciğer Hastalıkları Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Akkurt, “Ülkemizde hem Sağlık Bakanlığı hem de Tabip Odalarının yaptığı açıklamalara göre sağlık çalışanlarında Korona virüs tespit edilme oranı azımsanmayacak sayıdadır. Türk Toraks Derneği olarak salgının başından beri, enfekte olan, hastanede veya evde tedavi görmekte olan ve ölen sağlık çalışanlarına ilişkin bilgilendirmenin yeterli düzeyde yapılmadığı kanaatindeyiz. Bu açıdan hepimizi aydınlatacak tutum, bu verilerin ilk elden net ve düzenli olarak verilmesidir. Kişisel koruyucu ekipmanların yeterli düzeyde olması ve çalışılan kurumlarda gerekli önlemlerin alınması, sağlık çalışanlarına bulaşın önlenmesiyle doğrudan ilintilidir.” dedi.
Prof. Dr. Akkurt, Türk Toraks Derneği’nin ilk ölüm vakasının görüldüğü günden bir ay sonra, 10 Nisan tarihinde sağlık kurumlarında pandemi sonrasında alınan koruyucu önlemleri ve sağlık çalışanlarının kişisel koruyucu ekipmanlara ulaşım durumunu değerlendiren bir anketi üyelerine e-posta yoluyla göndererek sorular yönelttiğini ifade ederek, “Ankete 295 üyemiz yanıt vermiş olup yanıtlardan, katılımcıların sırasıyla Eğitim Araştırma Hastaneleri (yüzde 26,1), Üniversite Hastaneleri (yüzde 24,1), Devlet Hastaneleri (yüzde 22,4) ve özel hastanelerde (yüzde 15,2) çalışan göğüs hastalıkları uzman ve asistanları, göğüs cerrahisi ve çocuk hastalıkları uzmanları oldukları öğrenildi. Katılımcıların yüzde62’si kadın, yüzde 38’i erkekti. Ortalama yaş 43 olarak bulundu.” dedi.
“SAĞLIKÇILARIN YÜZDE 65.4’Ü TESTTEN GEÇTİĞİNİ BELİRTTİ”
Prof. Dr. Akkurt, Katılımcıların ‘çalıştıkları kurumun COVID-19 salgınına hazırlıklı olup olmadığını değerlendirmeleri amacıyla’ sorulan sorulara yanıtlarına göre aşağıdaki sonuçların elde edildiğini belirtti:
- Sağlık kurumlarında COVID-19 şüpheli veya bilinen hastaların ayırılması ve COVID-19 polikliniklerinde değerlendirilmesi için özel mekanların ayırıldığını bildirenlerin oranı yüzde 71 iken, hayır ve bilmiyorum yanıtları yüzde 30’a yakındı. Eğitim ve Araştırma (yüzde 74), Üniversite (yüzde 80) ve Devlet hastanelerinde (yüzde 73) bu oran göreceli olarak yüksekken, Özel hastanelerde yüzde 60 gibi düşük orandaydı.
- Sağlık kurumlarında şüpheli COVID-19 vakalarında yüksek riskli olan balgam alma, sürüntü alma, etrafa damlacık saçan tanı işlemleri için izolasyon odasının varlığı katılımcıların yaklaşık yüzde 40’ı tarafından bildirildi. Eğitim ve Araştırma Hastaneleri, Devlet Hastaneleri ve Özel Hastanelerde çalışanların yüzde 60’ı enfeksiyonu bulaştırma riski yüksek olan işlemlerin özel olarak ayırılmış bir odada yapılmadığını veya yanıtı bilmediklerini bildirdi.
- Sağlık kurumunda yatarak tedavi edilecek COVID-19 hastaları için özel servis bulunduğunu belirten katılımcılar yüzde 87 oranındaydı. Eğitim ve Araştırma, Üniversite ve Devlet Hastanelerinde bu oran yüzde 90’ın üstündeyken, Özel Hastanelerin özel servis açma oranları daha düşük bulundu.
- Kurumda sağlık çalışanlarına temas halinde COVID-19 testi uygulandığını belirtenler yüzde 65,4 oranındaydı. Bu açıdan Üniversite çalışanları (yüzde 80) ve Eğitim Araştırma Hastanesi çalışanları (yüzde 72), daha yüksek oranlara sahipken, Devlet Hastaneleri ve Özel Hastanelerde temaslıların yaklaşık olarak yüzde 40’ına test yapılmadığı saptandı.
- Katılımcıların yüzde 57’sine göre, kurumlarında hasta veya gebe sağlık çalışanlarına idari izin kullandırma hakkı tanınmaktaydı. Bu açıdan Üniversite ve Eğitim Araştırma Hastaneleri çalışanları, yüzde 60’a yakın oranlarda idari iznin kullandırıldığını bildirirken, Devlet Hastaneleri katılımcılarının idari izin kullanma haklarının yüzde 50’nin altında olduğu saptandı.
- Kurumlarında sağlık çalışanlarına COVID-19 eğitimi verildiğini bildirenlerin oranı yüzde 60’a yakındı. Özel Hastanelerde (yüzde 73) ve Üniversitelerde (yüzde 63) eğitim verme düzeyleri daha yüksekken, Eğitim ve Araştırma Hastaneleri ve Devlet Hastanelerinde COVID-19 eğitim oranları yüzde 50 civarındaydı.
- Kurumlarda sağlık çalışanlarına psikolojik destek sunulduğunu belirtenler yüzde 11,5 oranındaydı. COVID-19 hastalığına karşı kurumsal yanıtın en düşük olduğu alan psikolojik ve danışmanlık hizmetinin sunumuydu.
- Kurumlarda sıvı sabun ve yüzde 60 alkol içeren dezenfektan bulundurma oranları yüzde 90 civarında bildirildi.
“N95 MASKE TEMİNİNDE YETERSİZ KALINIYOR”
Kişisel koruyucu ekipman temini açısından katılımcıların yanıtlarına göre yapılan çıkarımlar şu şekilde sıralandı;
- Kurumda eldiveni talep ettiği her zaman temin edebildiğini söyleyen katılımcılar yüzde 56 oranındaydı. Bu oran hastane tipleri arasında önemli farklılık göstermiyordu.
- Kurumda tıbbi maskeyi talep ettiği her zaman temin edebildiğini söyleyen katılımcılar, yüzde 30 oranındaydı. Diğer yanıtlar, ‘idarenin belirlediği üst sınıra kadar’ ve ‘günde rutin olarak 1 veya 2’ gibi seçeneklerde toplanmıştı. Tıbbi maskenin günde kaç adet kullanılacağı yapılan işin niteliğine göre değiştiği için talep edildiği her zaman ulaşılabilir olması kabul edilebilir yanıt olduğundan bu açıdan da kurumların hazırlıksız olduğu anlaşılmaktadır.
- Kurumlarda N95/FFP2/FFP3 gibi sağlık çalışanlarını koruyan maske temini sorusuna yüzde 60 oranında evet, günde bir kez (yüzde 31), idarenin belirlediği üst sınıra kadar (yüzde 18) veya talep ettiğim her an temin ediliyor (yüzde 10) yanıtları verilmişti. Bu tip koruyucular ortalama 8 saat kullanılabildikleri için, çalışma süresine ve yapılan işin niteliğine göre (maskenin nemlenmesini hızlandıran zorlayıcı tıbbi işlemler) günde en az 1 adet teminleri uygundur. Bu soruya verilen yanıtlara göre N95 temininde yüzde 40 oranında yetersiz kalındığı görüldü.
- Kurumlarda siperlik temini yüzde 56, gözlük temini yüzde 56, önlük temini yüzde 66, iş tulumu temini ise yüzde 45 oranındaydı.
‘YETERSİZLİKTE ÖZEL HASTANE VE KAMU HASTANESİ ARASINA BELİRGİN FARK YOK’
Türk Toraks Derneği Mesleksel Akciğer Hastalıkları Çalışma Grubu Üyesi Uzm. Dr. Abdülsamet Sandal ise, anket çalışmasının sonuçlarını özetle şu şekilde değerlendirdi: “Türk Toraks Derneği’nin sağlık kurumlarında COVID-19’a yönelik koruyucu önlemler alınmasına ilişkin ilk anketi, salgının birinci ayının sonunda yapılmış olup,
-Sağlık kurumlarının COVID-19 pandemisinde sağlık çalışanlarını korumayı hedefleyen önlemleri almakta çok yeterli olmadıkları ve yetersizlik sıralamasında Eğitim ve Araştırma, Üniversite, Devlet ve Özel Hastaneler arasında belirgin bir fark olmadığı,
-Kişisel Koruyucu Ekipman temini konusunda, sağlık çalışanlarının talep ettiği her an malzemeye ulaşma düzeylerinin yüzde 10-30 arasında bulunduğu saptanmıştır.”
Uzm. Dr. Sandal, “Ülkemizde COVID-19 tanılı ilk vakanın görülmesinden bir ay sonra yapılan bu anket, hekim ve diğer sağlık çalışanlarının COVID-19 nedenli hastalık ve ölüm ile sonuçlanan verileri dikkate alındığında, kişisel koruyucu ekipman ve hastane iç organizasyonlarındaki eksikliklerin acil olarak giderilmesinin önemine işaret etmektedir. Çalışmamız sağlık çalışanlarının koruyucu ve idari önlemlerle bu büyük pandemide ne ölçüde iş sağlığı ve güvenliği önlemleri şemsiyesi altına alındığını araştırmayı amaçlamıştır. Türk Toraks Derneği, pandemi süresince koruyucu ekipman temini ve idari önlemlerin etkililiğini belirli zaman aralıklarıyla değerlendirmeyi sürdürecektir.” dedi.
İçeriği Paylaşın