Derin ven Trombozu’nun Tanı ve Tedavisi

Derin ven Trombozu’nun Tanı ve Tedavisi

Derin ven Trombozu’nun Tanı ve Tedavisi

Bizi Takip Et


Toplardamarda pıhtı oluşumu (derin ven trombozu) nasıl bir hastalıktır? Görülme oranı nedir? Derin ven trombozu ne tür belirtilerle ortaya çıkar? Derin ven trombozu hangi hastalıklarla karıştırılır? Demir eksikliği anemisi ile derin ven trombozu arasında nasıl bir ilişki vardır? Derin ven trombozu aniden ortaya çıkarsa ya da kronikleşirse tedaviye yaklaşım nasıl olmaktadır? Akut dönemde, hangi tedaviler yapılır? Hastalık kronikleşmeye başladıktan sonra ne gibi tedavi seçenekleri vardır? Derin ven trombozunun tedavisinde kullanılan stentlerin kalp stentlerinden farkı nedir? Tıkanma riskleri var mıdır? Derin ven trombozu geçirmiş bir hastada bir daha tekrarlama riski var mıdır? Hastalar yaşamlarında nelere dikkat etmelidir?

Kolan Bayrampaşa Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Ümit Ergenoğlu merak edilen soruları Sağlığım İçin Herşey’de yanıtladı.

. Toplardamarda pıhtı oluşumu (derin ven trombozu) nasıl bir hastalıktır? Görülme oranı nedir?
‘‘Derin ven trombozu, toplardamarlar içerisinde pıhtılaşmayla seyreden oldukça ciddi bir sorundur. Tanı konulmadaki güçlüklerden dolayı ihmal edilen de bir hastalıktır. Toplardamarlar vücudun hemen her yerinde vardır. Bacaklardaki toplardamarda derin ven trombozu daha fazla görülür. Çünkü yer çekiminde dolayı bacaklarda kan akımı yavaşlar. Bununla beraber birtakım risk faktörleri de vardır. Bunların başında obezite (şişmanlık), gebelik, hareketsizlik, doğum kontrol haplarının aşırı miktarda ve bilinçsizce kullanımı gelir. Bu faktörler vücutta kanama pıhtılaşma dengesini bozar ve bundan sonrasında da pıhtılaşmaya eğilimi arttırır. Son yıllarda ciddi oranda derin ven trombozu ile karşılaşılmaktadır. Aşağı yukarı 10 venöz yetmezlikli veya varis hastasının yaklaşık 2’sinin, yaşamlarının bir döneminde derin ven trombozu ile karşılaşmaları kaçınılmazdır.’’

BACAKTA AĞRI EN ÖNEMLİ BELİRTİ

. Derin ven trombozu ne tür belirtilerle ortaya çıkar?
‘‘Derin ven trombozu belirti vermesine rağmen birçok hastalıkla karıştığı için tanının konulmasında zaman kaybedilir; sonrasında da tedavi imkanları zorlaşır. Derin ven trombozu şu kendini gösterir:

  1. Belirtilerin başında bacakta ağrı gelir. Özellikle bacak bölgesinde diz arkasındaki toplardamar içerisinde olduğunda, aniden ortaya çıkan, bıçak saplanır tarzda bir ağrı olur. Örneğin geceleyin birden olup hastayı uyandırır. Ancak insanların çoğu bunu bel fıtığına veya o gün gün içerisinde bir darbe almışsa ona bağlarlar.
  2. Diğer bir belirti bacağın birden şişmesidir. Renk değişimi olur ve bacak birden morarır. Toplardamarla ilgili bir hastalık olduğu için damarı tıkama derecesine bağlı olarak toplardamarın içerisindeki kan akımı bloke olup durur. Durduğu zaman morarma; eğer çok şiddetliyse beyazlaşma olur. Yani artık kan gidemez ya da hiç dönemez; atar damarı da bloke eder ve beyazlaşma oluyor. Ağrı ile beyazlaşma veya morarma bazen atar damar hastalığı olarak görülür. Ama burada derin venlere de bakılması gerekir. Çünkü bu iki hastalık ileri dönemde birbirine karıştırılabilir. O zaman atlanır ve tedavi de gecikir.
  3. Bir başka belirti ayağın üzerine basamama halidir. Hasta hiçbir şekilde ayağını bilek seviyesinden ileri geri oynatamaz. Bununla beraber çok ciddi bir ağrı olur.

6-8 saat bu tür bir hastalığın tedavisinde kritik bir dönemdir. Çünkü pıhtılaşma başta gevşek sonra zaman içerisinde sertleşen bir yapıya bürünür. Bu pıhtının erken dönemde teşhisinin konulabilmesi çok önemlidir. Tanı, venöz doppler ultrasonografi ile konur. Jel sürülüp toplardamarın içine bakılarak ilaç verilir. Bu basit tanı ile hastanın bundan sonraki hayatında derin ven trombozuna bağlı olarak yaşayabileceği bütün olumsuzlukların önüne geçilir.’’

HANGİ HASTALIKLARLA KARIŞTIRILIYOR?

. Derin ven trombozu hangi hastalıklarla karıştırılır?
‘‘Bu hastaların en sık beyin cerrahisine ve bel fıtığı ile karıştırarak ortopediye müracaat ettikleri görülür. Çünkü morarma olmadığı veya morarma hastalığın ileriki döneminde ortaya çıktığı zaman sadece bacak ağrısını bel fıtığına bağlarlar veya ortopedik durumlarla karıştırırlar. Miyalji kas ağrıları, topuk dikeni ya da dizdeki herhangi bir patoloji bacak ağrısı yaparlar. Böyle 10-15 tane hastalık vardır. Acile başvuran böyle bir hastada bu hastalıkların ayrımını yapmak çok mümkün olmaz. Onun için böyle bir hastada doppler ultrasonografi yapılmalıdır.’’

. Demir eksikliği anemisi ile derin ven trombozu arasında nasıl bir ilişki vardır?
‘‘Derin ven trombozu, demir eksikliği anemisi olan hastalarda, kanama pıhtılaşma faktörlerinin de bozulmasından dolayı daha sık gözlemlendiği saptanmıştır. Buradaki kritik nokt,a demir eksikliğiyle tedavi edilen hastalarda derin ven trombozunun daha yüksek oranda gözlenebilir olduğudur. Herhangi bir şekilde demir hapı alan veya demir iğnesi vurulan kişiler derin ven trombozu açısından risk altındadır. Çünkü demir eksikliği anemisinden dolayı zaten bir eğilimi vardır ve bu eğilim tedavi sırasında daha belirgin hale gelir. Dolayısıyla bacak ağrısı demir eksikliğiyle beraber olduğunda ihmal edilmemelidir.’’

AKUT VE KRONİK DÖNEMDEKİ TEDAVİLER

. Derin ven trombozu aniden ortaya çıkarsa ya da kronikleşirse tedaviye yaklaşım nasıl olmaktadır?
‘‘Erken dönemde derin ven trombozunda en büyük risk, akciğer embolisi yani akciğere kan yoluyla pıhtının atmasıdır. Geç dönemde ise maalesef tanının geç konulması veya tedavinin tam yapılamaması nedeni ile toplardamarların içerisindeki kapakçık bozulur. Bu durum da postflebitik sendromu denilen çok ileri derecede bir varis ya da venöz yetersizliğini ortaya çıkarır. Hastaların çoğu tanı konulamadığı ve etkin tedavi yapılamadığı için hayatlarının sonuna kadar ilaç ve çorap tedavisine mahkum olurlar.’’

Doç. Dr. Mehmet Ümit Ergenoğlu

. Akut dönemde, hangi tedaviler yapılır? Hastalık kronikleşmeye başladıktan sonra ne gibi tedavi seçenekleri vardır?
‘‘Erken dönemde derin ven trombozu görülürse çok hızlı bir şekilde kan sulandırıcı ilaçların verilmesi gerekir. Eğer akut dönemdeyse bir ince plastik borucukla kasıktan ya da koldan girilerek, toplardamar içerisinden pıhtının olduğu bölgeye kadar gidilir; o pıhtı emilir ve toplardamar içerisinden çıkarılır. Günümüzde kabul edilen bu yöntem hastalığın kronikleştiği dönemde de uygulanır. Bu yöntemin şu avantajı vardır: Toplardamar içerisindeki pıhtı çok yoğun ve büyük olduğu için vücudun savunma sistemi yani kanı sulandırma sistemi ilaçlara rağmen maalesef yeterli olmaz. Çok uzun zaman süreci içerisinde o pıhtının erimesini beklemek de rasyonel bir uygulama değildir. Kronik dönemdeki tedavisinde ise eğer derin ven trombozu zamanında yeterli şekilde tedavi edilmezse pıhtı sertleşir. Bu pıhtı sertleştikten sonra o pıhtıya bağlı damar tıkanır. Yine ince tellerle kasıktan girilir ve o pıhtının içerisinden geçtikten sonra o pıhtıya balon tedavisi uygulanır. Balonla bu pıhtının damar duvarına yapıştırılması sağlanır. Sonrasında gerekirse toplardamar içerisine stent takılarak o damarın içerisindeki kan akımı yeniden sağlanır.’’

STENTLERİN TIKANMA RİSKİ VAR MI?

. Derin ven trombozunun tedavisinde kullanılan stentlerin kalp stentlerinden farkı nedir? Tıkanma riskleri var mıdır? Hastaların, ömür boyu stent takılmışsa, derin ven trombozu nedeniyle kan sulandırıcı kullanmaları gerekir mi?
‘‘Atardamarlarda kullanılan stentler teknolojinin gelişmesiyle birlikte toplardamarlarda da kullanılmaya başlanmıştır. Ancak atardamar ve toplardamar stentleri hem tasarım hem de uygulama aşamasında birbirlerinden tamamen farklı yapıdadırlar. Toplardamarda stent uygulaması, çok etkin bir tedavidir. Stentlerin toplardamar içerisinde kullanım riski vardır ama zaten pıhtılaşmış bir toplardamar içerisinde kullanılır. Günümüzde uygulanan kan sulandırıcılarla toplardamar içerisine konulan stentin tıkanma ihtimali, hastalığın kendisine göre çok düşüktür.’’

‘‘TEKRARLAMAYA EĞİLİMLİ BİR HASTALIK’’

. Derin ven trombozu geçirmiş bir hastada bir daha tekrarlama riski var mıdır? Hastalar yaşamlarında nelere dikkat etmelidir?
‘‘Derin ven trombozu tekrarlamaya eğilimli bir hastalıktır. Çünkü, toplardamar içerisinde oluşan pıhtı, damar yüzeyinin akışkanlığının düzgünlüğünü bozar. Günümüzde erken dönemde tedavi edilse de orada birtakım pıhtı parçaları kalır ve bundan dolayı da tekrarlama eğilimi vadır. Ayrıca, eğer genetik olarak kanın pıhtılaşma mekanizmasında bir bozukluk söz konusu ise tam tedavi etme imkanı yoktur. Sadece kan sulandırıcı ilaçlar verilebilir. Eğer onların dozlarında bir yetersizlik olursa pıhtılaşma olabilir.

Derin ven trombozu hareketsizlikten dolayı ortaya çıkan bir hastalıktır. Günümüzde ise maalesef teknoloji insanları hareketsizliğe mahkum etmektedir. Televizyon ve bilgisayar başında uzun süre geçirilip baldır kaslarının çalışmasının engellenmesi durumunda bu hastalıkla karşılaşmak kaçınılmazdır. Uçak yolculuğunda, pencere kenarı koltuk seçimi derin ven trombozu için uygun değildir. Genellikle iki saati aşan uçak yolculuklarında koridorda yeterli miktarda dolaşmak ve bol su içmek önemlidir. Çünkü az su içmek, kanın pıhtılaşma faktörlerinin miktarını arttırır.’’


İçeriği Paylaşın