Alerjisi Olan Bebekte Neler Görülür?
Araştırmalara göre her 100 bebekten 6'sında besin alerjisi görülüyor. Uzmanlar ebeveynleri iyi bir gözlemci olmaları gerektiği konusunda uyarırken, "Bebeklerde besin alerjisi neden olur, bebeklerde besin alerjisi belirtileri nelerdir" gibi merak edilen soruları Acıbadem Maslak Hastanesi Çocuk Alerjisi Uzmanı Prof. Dr. Gülbin Bingöl yanıtladı.
Bizi Takip Et
Değişen yaşam koşulları, çevre kirliği ve genetik nedenler, çocuklarda besin alerjisi görülme sıklığını son 10 yılda iki kat artırdı. Besin alerjisi her 100 bebekten 6’sında görülen bir sorun haline geldi. Alerjinin pek çok farklı belirtisi olduğunu dile getiren Acıbadem Maslak Hastanesi Çocuk Alerjisi Uzmanı Prof. Dr. Gülbin Bingöl, "Özellikle bebekler ve küçük çocuklar şikayetlerini dile getiremediği için anne babaların dikkatli bir gözlemci olmaları gerekiyor" dedi.
BEBEKLERDE BESİN ALERJİSİ BELİRTİSİ
- Besini reddetme
- Yutma güçlüğü
- Sebepsiz ağlama
- Uyku bozukluğu
- Karın ağrısı
- Kusma
- İştah azalması
- Kabızlık
D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ BESİN ALERJİSİNİ TETİKLİYOR
Bebeklik döneminde maruz kalınan alerjenlerin; zamanlaması, miktarının yanı sıra erken dönemde mikrobiyal çevredeki değişiklikler ve D vitamini eksikliği gibi etmenlerin alerjinin artış nedenleri arasında sayıldığını ifade eden Prof. Dr. Gülbin Bingöl, alerjiler hakkında ayrıntılı bilgi verdi.
EN ALERJİK 8 BESİN
Besin alerjisinin de doğal olarak alınan gıdalara karşı vücutta meydana gelen tepkimelerin genel adı olduğunu anlatan Prof. Dr. Gülbin Bingöl, besin alerjisinin giderek artan bir sağlık sorunu olduğunu vurguluyor. Bu alerji türünün son 10 yılda iki kat daha çok görüldüğünü anlatan Prof. Dr. Gülbin Bingöl, “En sık görülen 8 besin alerjisini; inek sütü, yumurta, yer fıstığı, ağaçta yetişen kuru yemişler, buğday, soya, kabuklu deniz ürünleri ve balık olarak gruplamak mümkün. Bu alerjenler, ülkemizde sayısı 6,5 milyonu bulan 0-4 yaş grubundaki çocukların 350 binini etkiliyor. Bebeklerin yüzde 6’sında, çocukların yüzde 4’ünde görülen bu alerji türü, ergenlikte yüzde 2 oranına, yetişkinlikte ise yüzde 1’e düşüyor” dedi.
BESİN ALERJİSİNİN EN YAYGIN BELİRTİSİ: CİLTTE KIZARIKLIK
Besin alerjisi sıklıkla cilt, mide-bağırsak ve solunum sisteminde meydana gelen bulgularla kendini gösteriyor. Kaşıntı, kızarıklık, ürtiker (kurdeşen), egzama, dudaklarda ve göz çevresinde şişlik gibi belirtilerin alerjik bünyeye sahip bebek ve çocukların yüzde 50-60’sında ortaya çıktığını ifade eden Prof. Dr. Gülbin Bingöl, “Yine aynı oranda görülen mide ve bağırsak sisteminde de kanlı dışkılama, dışkıda mukus, bulantı, kusma, karın ağrısı, kolik, kabızlık ve ishal gibi bulgular görülüyor. Solunum sistemindeki belirtilere ise daha az rastlanıyor. Hastaların yüzde 20-30’unda burun akıntısı, kaşıntısı, hapşırma, boğazda kaşıntı hissi, sesin kabalaşması, yutma güçlüğü, öksürük, hışıltı ve nefes darlığı izleniyor. Ancak tüm bunların ötesinde anaflaksi (şok tablosu) durumunda tansiyon düşüklüğü, bayılma, çarpıntı, solukluk, baş ağrısı ve bilinç bulanıklığı yaşanıyor” dedi.
Prof. Dr. Gülbin Bingöl, 4 yaşından küçük çocuklarda besini reddetme, yutma güçlüğü, sebepsiz ağlama, uyku bozukluğu, karın ağrısı, kusma, iştah azalması ve kabızlık gibi şikayetlerin de gözden kaçırılmaması gerektiğini vurguladı.
Besin alerjisi, çok önemli sağlık sorunlarına yol açabileceğinden ciddiye alınması gerekiyor. Erken tanı ile alerjiye neden olan besinlere yönelik önlemlerle ciltte, mide-bağırsak ve solunum sistemindeki şikayetlerin giderilebileceğini ve bunun da hem çocuğun hem de ailesinin hayat kalitesinin düzelmesine yardımcı olacağını ifade eden Prof. Dr. Gülbin Bingöl, “Ciddi besin alerjilerinde şok tablosu ve hayatı tehdit edecek reaksiyonlar önlenebilir” dedi. .
BEBEĞİNİZİ GÖZLEMLEYİN VE HEKİME BAŞVURMAKTA GEÇ KALMAYIN
Bebek ve çocuklardaki bulguların yakından takip edilmesinin önemine değinen Prof. Dr. Gülbin Bingöl,“Anlattığımız belirtiler varsa yani bebeklerde kakada kan, mukuslu (sümüklü) kaka, düzelmeyen kusma, nedeni belli olmayan ağlama ve huzursuzluk, ciltte döküntü izleniyorsa mutlaka hekime başvurulmalıdır. Bu bulgular anne sütü alırken bile olabilir. Çünkü besin proteinleri anne sütünden bebeğe geçer. Bu tür bulguları olanlar özellikle şok tablosu yaşayanların doktor kontrolünde olması gerekir" ifadelerini kullandı.
ALERJİ YAŞ İLERLEDİKÇE AZALIYOR
Genel olarak yaşam kalitesini etkileyen bu sorunların ve besin alerjisinin yaşla birlikte azalması, hatta tamamen ortadan kaybolması mümkün. İnek sütü, yumurta, buğday ve soya alerjilerinin bir kısmının ilk bir yaşta düzeldiğini, 5-10 yaş civarında da iyileşme oranının yarıyı geçtiğini kaydeden Prof. Dr. Gülbin Bingöl, “Ancak ergenliğe kadar tolerans gelişimi devam edebilir. Yer fıstığı, ağaçta yetişen kuru yemişlerin vücut tarafından kabul edilmesinde gelişim daha yavaş olur. Bazen de alerji hep devam eder. Aynı şekilde, balık ve kabuklu deniz hayvanlarına karşı alerji de genellikle sürer” dedi.
BESİN ALERJİSİNİN KESİN TEDAVİSİ YOK
Besin alerjisinin kesin tedavisi bulunmuyor. Ancak önlenmesine yönelik kimi tedbirlerin Avrupa Alerji ve Klinik İmmunoloji Akademisi’nin çeşitli çalışmaların ardından rapor oluşturduğunu kaydeden Prof. Dr. Gülbin Bingöl, “Varılan sonuçlara göre, ilk bir hafta bebeğe inek sütü içeren formül mama verilmemeli. İyi pişirilmiş yumurta, ek gıdaya geçiş döneminde verilebilir. Ayrıca yer fıstığı alerjisi sıklığı yüksek toplumlarda beslenmeye geçişte yer fıstığı da verilecek gıdalar arasına eklenebilir” dedi.
ANAFLATİK ŞOKA KARŞI TEDBİRLİ OLUN
Besin alerjisi tedavisi sürecinin temelini, alerjiye neden olan yiyeceğin beslenmeden çıkarılması oluşturuyor. Bebek anne sütü ile besleniyorsa annenin de o yiyeceklerden uzak durması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Gülbin Bingöl, uyarılarını “Egzama gibi besin alerjisinin neden olduğu bulguların tedavisi de önemlidir. Yine şok riski olan hastalarda adrenalin otoenjektörlerinin (adrenalin kalemleri) taşınması gerekir. Çocuk okula ya da kreşe gidiyorsa, bu kalemlerden oralarda da bulundurulmalı ve hangi durumlarda kullanılması gerektiği konusunda çocuğa ve öğretmenlere bilgi verilmelidir” dedi.
"İKİLİ ALERJEN HİPOTEZİ"
Alerji konusunda yapılan çalışmalar da yaşam kalitesinin artırılmasına yönelik bulguları ortaya koyuyor. Son yıllarda “ikili alerjen hipotezi” üzerinde durulduğunu ifade eden Prof. Dr. Gülbin Bingöl, “Buna atopik dermatit (egzama) birlikteliği deniyor. Bu konuda yapılan çalışmalar egzama görülen kişilerde, deri yoluyla alerjen temasının besin alerjisi gelişimini artırdığını gösteriyor” diye bilgi verdi.
Besin alerjisinin nedenlerine yönelik araştırmalara da dikkat çeken Prof. Dr. Gülbin Bingöl, Avustralya’dan yapılan geniş kapsamlı "Healthnuts" çalışmasında D vitamini eksikliğinin de önemli bir risk faktörü olarak belirtildiğini söyedi.
İçeriği Paylaşın