Dinmeyen Kemik Ağrıları Tümör Belirtisi Olabilir
Dinmeyen Kemik Ağrıları Tümör Belirtisi Olabilir
Bizi Takip Et
Kontrolsüz olarak bölünen hücrelerin oluşturduğu kitle ya da şişlik olarak tanımlanan tümörlerin görüldüğü yerlerden biri de kemikler. Ancak kemiklerde de tümör oluşabileceği çok da bilinen bir durum değil. Oysa, ailesinde kemik kanseri görülen kişiler başta olmak üzere, bu rahatsızlık bir çok kişide görülebiliyor. Özellikle, dinlenmeye rağmen geçmeyen kemik ağrıları, kemik tümörü belirtisi olabiliyor.
Anadolu Sağlık Merkezi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Kaan Erler, günümüzde uygulanan yenilikçi sağlık teknolojileriyle kemik tümörleri tedavisinde büyük başarı sağlandığını, ancak bu konuda erken teşhisin önemli olduğunu belirtiyor.
Kemik tümörlerinin çoğu kez tesadüfen ve geç bir aşamada teşhis edilebildiğini belirten Prof. Dr. Erler, özellikle dinmeyen kemik ağrıları olanların bir hekime başvurmalarını öneriyor.
KEMİK TÜMÖRLERİ ÇOĞU KEZ, YA BİR KIRIK SONRASINDA YA DA ELE GELEN ŞİŞLİKLER HALİNDE TESADÜFEN ORTAYA ÇIKIYOR
Değişik tip ve karakterlerde oluşan kemik tümörlerinde hastaların çektiği ağrıların daha çok ‘künt’ olarak ifade edilen şiddeti az daha çok sızı şeklinde ve sürekli ağrılar olduğunu dile getiren Prof. Dr. Erler, kemik tümörlerinin çoğu kez, ya bir kırık sonrasında ya da ele gelen şişlikler halinde tesadüfen ortaya çıktığını belirtiyor.
Prof. Dr. Erler, kemik tümörüne tanı koymak için ilk olarak hastadan düz röntgen filmi istedikleri belirterek “Değişik kemik tümörleri, düz röntgen filminde farklı görüntü oluşturur. Bazıları aşırı kireçlenme, bazıları ise kemikte erime gösterecektir. Bazen de bu iki durum birbirine karışmış olarak karşımıza çıkabilir. Bazı tümörler düz röntgen filminde görünebilse de, tam olarak tümör tipini ayırt etmek için ayrıntılı görüntüleme yöntemleri gerekir. Bazen de bu iki durum birbirine karışmış olarak karşımıza çıkabilir. Bazı tümörler düz röntgen filminde görünebilse de, tam olarak tümör tipini ayırt etmek için ayrıntılı görüntüleme yöntemleri gerekir” diye konuşuyor.
ONKOLOJİK TEDAVİDEN SONRA UZVUN FONKSİYONEL HALE GETİRİLMESİ
Prof. Dr. Erler, son dönemlerde tıptaki gelişmelere bağlı olarak kemik kanseri tedavisinde de büyük yol alındığını belirterek şunları söylüyor:
“Eskiden kemik kanserlerinde hastayı kurtarmak için organlar kesiliyor ve kanser vücuttan böyle uzaklaştırılıyordu. Ancak artık uzvu koruyan, tümörü uzaklaştıran bir cerrahi anlayışı var. Uygulanacak cerrahi tedavi, sadece tümör odağının boşaltılması şeklinde olabileceği gibi, tümör dokusunun etrafındaki dar veya geniş alandaki sağlam dokuyla birlikte çıkarılması şeklinde olabilir.
Burada amaç hastanın onkolojik tedavisini sağladıktan sonra, uzvunu fonksiyonel hale getirmektir. Bunu yaparken rekonstrüktif cerrahideki son teknik gelişmelerden faydalanılır. Protez, kemik greftleri yani iskelet sisteminin bir yerinden alınarak hastalıklı bölgenin iyileşmesi için kullanılan kemik parçaları ve biyolojik yeniden yapılanma yöntemleri günümüzde sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak bazı kötü huylu kemik tümörleri, radyoterapiye, yani ışın tedavisine duyarlıdır. Radyoterapi tek başına ya da diğer tedaviler ile beraber yapılmalıdır.
Koterapi, hastalığın biyolojik davranışına yönelik olarak bazen tedavi edici bile olabilir. Genellikle cerrahi öncesi ya da sonrasında uygulanabilir. Ayrıca, eğer kötü huylu bir kemik tümörü ile karşı karşıyaysanız, her zaman ikinci bir görüş almakta fayda vardır. Kemik kanserlerinin tedavisi takım halinde yapılır. Ortopedik onkolog, tıbbi onkolog, radyolog, radyasyon onkoloğu, patolog bu ekibin başlıca üyeleridir. Tedavide amaç kanseri yenmek ve uzvu korumaktır.”
Prof. Dr. Erler, kemik tümörleriyle yaşamın her evresinde karşılaşılabileceğini vurgulayarak “Birincil kemik hastalıklarında en sık karşılaşılan türler Multiple Myeloma, Osteosarkoma, Ewing’s Sarkoma ve Kondrosarkomadır. Bu tümörlere daha çok, kalça, omuz, üst ve alt uzuvlar, leğen kemiği ile göğüs kafesinde rastlanır. 5 yaşındaki bir çocukta da bu tür kemik tümörlerine rastlarken, 70 yaşındaki birinde de kemik tümörüne rastlarız” diyor.
Kaynak: Anadolu Sağlık Merkezi web sitesi
(www.anadolusaglik.org)
İçeriği Paylaşın