Diyabet Gelişimini Engellemek İçin Ne Yapmalı?
Diyabet Gelişimini Engellemek İçin Ne Yapmalı?
Bizi Takip Et
En son ne zaman kan şekerinizi ölçtürdünüz ya da hiç ölçtürdünüz mü? Görme bozukluklarından böbrek yetmezliğine ve kalp rahatsızlıklarına kadar birçok hastalığa davetiye çıkaran diyabet, sinsi bir şekilde ilerlediği için belirtileri ortaya çıktığında iş işten geçmiş olabiliyor.
Bayındır İçerenköy Hastanesi’nden Endokrinoloji Uzmanı Dr. Demet Özgil Yetkin “En yakın sağlık kuruluşuna giderek kandaki şeker oranınızı ölçtürün ve riskinizi öğrenin” diyor.
Sağlıksız beslenme, obezite ve hareketsiz yaşam gibi bazı olumsuz alışkanlıklar nedeniyle ortaya çıkan diyabet konusunda önceden önlem almanın çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Demet Özgil Yetkin şöyle konuştu:
“En yakın sağlık merkezine giderek kan şekerinizi ölçtürün. Belki siz de diyabet hastasısınız ya da bu hastalığa adaysınız. Önceden bileceğiniz risk, hayatınızı değiştirebilir.”
BOZULMUŞ GLİKOZ TOLERANSI
Kişideki diyabet hastalığı geçmişinin genellikle tanı konmasından 10 yıl öncesine uzandığını ve bu süreçte de vücutta birçok organda hasar meydana gelebildiğinin altını çizen Dr. Yetkin, araştırmaların diyabet öncesi dönem olarak adlandırılan ‘bozulmuş glikoz toleransı’ sıklığında yüzde 100’e varan artışı gösterdiğini ifade ediyor. Yetkin, vücuttaki şeker üretimi hakkında şu bilgileri veriyor:
“Yediğimiz besinlerin çoğu vücutta enerji için kullanılmak üzere şekere dönüştürülür. Bu şeker kan dolaşımında bulunur. Pankreas tarafından salgılanan insülin hormonu, şekerin vücuttaki hücrelerin içine girmesini sağlar. Hücreler şekeri yakıt olarak kullanır. Diyabet, pankreastan yeterli miktarda insülin hormonu salgılanamaması ya da üretilen insulin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda oluşur ve yaşam boyu sürer. Gıdalardan alınan şeker kullanılamaz ve kan şekeri yükselir.”
DİYABET, TANISI İÇİN AÇLIK KAN ŞEKERİ ÖLÇÜLÜR
Hastalığa yol açan etmenlerin arasında giderek daha önemli bir yer tutan obezitenin yüzde 32 sıklığında görüldüğünü ve erişkin Türk toplumunun üçte ikisinin kilolu ya da obez olduğunu dile getiren Yetkin, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Diyabet, tanısı kolay konulan bir hastalıktır. Bunun için açlık kan şekeri ölçülür ya da oral glikoz intoleransı testi yapılır. Diyabeti olmayan kan şekeri aç iken 126 mg/dl, tok iken de 200 mg/dl değerlerinin üzerine çıkmaz. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üstünde olması diyabetin varlığını gösterir. Glikoz intoleransı testinde de glikozdan zengin sıvı aldıktan 2 saat sonraki kan şekeri değeri önemlidir. İkinci saat kan şekeri ölçümü 140-199 mg/dl ise gizli şeker, 200 mg/dl veya daha yüksek ise diyabet tanısı konulur.”
Kan şekeri kontrolünün sağlanamamasının kısa ve uzun dönemli sonuçları var. Diyabet küçük ve büyük damarlar ile sinirlerde hasara yol açabiliyor. Bunlar da genellikle görme fonksiyonlarında azalma, böbrek yetmezliği, sinir uçlarında harabiyet ve kalp damar hastalıkları olarak ortaya çıkıyor.
Hastalığın tedavisi erken evrede beslenme ve yaşam tarzında değişikliğin yanı sıra egzersiz ile mümkün olabilirken ilerleyen evrede şeker düşürücü ilaçlar ya da insülin kullanmak gerekebiliyor.
Dr. Yetkin, şeker hastalığında tedaviden daha önemli olan noktanın hastalıktan korunmak olduğunu vurgulayarak, “Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersize dayanan bir yaşam tarzı değişikliği ile şeker hastalığı gelişimini önlemek mümkün. Tanıdan sonra da hastalığın seyrinde sağlıklı beslenme ve egzersizin yeri büyük” diyor.
DİYABET BELİRTİLERİ
Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere iki türü bulunan diyabetin belirtileri şunlar:
• Aşırı susama ve ağız kuruluğu
• Çok su içme
• Çok idrara çıkma
• Kilo kaybı
• Aşırı iştah ve çok yeme
• Bulanık görme
• Halsizlik, yorgunluk
• Cilt enfeksiyonları
• İyileşmeyen yaralar
RİSK GRUPLARI
Diyabet herkeste gelişebilir. Ancak bazı kişiler özellikle risk altındadırlar. Bu grupları şöyle sıralamak mümkün:
• Ailesinde diyabet hastası olanlar
• Obezite
• Daimi fiziksel aktivite azlığı
• Bozulmuş Glukoz Toleransı tanısı olanlar
• Gebelik şekeri öyküsü olan veya 4 kg dan büyük çocuk doğuran kadınlar
• Hipertansiyonu olanlar (>140/90 mmHg)
• HDL kolesterol değeri <35 mg/dl (iyi kolesterol) ve/veya trigliserid düzeyi >250 mg/dl olanlar(kan yağı)
• Polikistik over sendromu olanlar
Şeker Hastalığında tedaviden belki daha da önemlisi hastalıktan korunmaktır. Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizin içinde bulunduğu bir yaşam tarzı değişikliği Şeker Hastalığı gelişimini önleyebilmektedir. Şeker hastalığı tanısı aldıktan sonra Endokrinoloji doktoru tarafından takip ve tedavinin düzenlenmesi de uzun dönem komplikasyonların gelişimini azaltabilmektedir.
İçeriği Paylaşın