Diyabetik Hastaların Ayaklarında Ölümcül Risk!

Diyabetik Hastaların Ayaklarında Ölümcül Risk!

Diyabetik Hastaların Ayaklarında Ölümcül Risk!

Bizi Takip Et


Diyabetik hastalarda ortaya çıkan kronik ayak yaralarının takibi ve tedavisi hayati önem taşıyor. Tedaviye rağmen 4-6 hafta içerisinde iyileşmeyen yaralar, tedavi edilmezse ayağın kaybına kadar uzanan sonuçlara yol açabiliyor. Diyabet hastalarında ayak bakımının önemini vurgulayan uzmanlar, şeker düzeyinin kontrol altında tutulmasını, ayakların her gün sabunlu suyla yıkanmasını, yumuşak ayakkabı kullanılmasını tavsiye ediyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Uzm. Dr. Abdullah Şarlak, diyabet hastalarında ortaya çıkan kronik ayak yaralarının tedavisinin önemli olduğunu vurguladı.

“Kronik yara, geç ya da güç iyileşen ya da iyileşmeyen tüm yaralara verilen isimdir” diyen Uzm. Dr. Abdullah Şarlak, “Bir yara tedaviye rağmen 4-6 hafta içinde iyileşmiyorsa bu isimi alır. Altta yatan hastalıklar diyabet, damar tıkanıklığı, yatak bası yaralarıdır. Eşlik eden faktörler ise obezite, sigara kullanımı, genel durum bozukluğu, ileri yaş, kanser ve kullanılan bazı ilaçlardır. Ayrıca uygun olmayan ayakkabı ve ayak şekil bozukluğu artırıcı nedenlerdir” diye konuştu.

AYAKTAKİ KÜÇÜK KIZARIKLIK BİLE ÇOK ÖNEMLİ!

Diyabet hastalarında başlayan küçük bir kızarıklık ve yaranın çok önemli olduğunu belirten Uzm. Dr. Abdullah Şarlak, “Dokunun yeterince beslenmemesine bağlı olarak iyileşmeyen bölgeye ayrıca enfeksiyon yerleşmesi sonucu yaranın tedavisi daha da güçleşir. Diyabet hastalarında bacak sinirlerinin bozulması (nöropati), damarların tıkanması ve savunma sisteminin zayıflaması sonucu yaraların iyileşme sorunu artar. Diyabetik hastalarda başlayan küçük bir kızarıklık, başlayan yara bile çok önemlidir. Dikkatli bir takip ve tedavi gerektirir. Bu durumdaki hastaların çoğunda ayakta kronik yaralar oluşur. Kronik yara oluşan hastaların yarısında yeterli tedavi yapılmazsa amputasyona kadar ulaşan kötü sonuçlar görülür” uyarısında bulundu.

ŞEKER KONTROL ALTINDA TUTULMALI

Uzm. Dr. Abdullah Şarlak, diyabet hastalarının, kronik yara oluşmasından korunmak için alması gereken önlemleri de şöyle sıraladı:

– Şekerini kontrol altında tutmaları gerekir.

– Bu hastalarda koruyucu his duygusu kaybolacağı için her gün dikkatli ayaklarında yara kontrolü yapılmalı (Ayna yardımı ve yakınlarının yardımı ile)

AYAKLAR HER GÜN YIKANMALI, BEYAZ HAVLU İLE KURULANMALI!

– Her gün ayak ılık su ve sabunla yıkanıp, yumuşak beyaz havlu ile kurulanıp, yumuşatıcı krem ile bakımı yapılması gerekir. Havlunun beyaz olması ufak bir kanamayı fark ettirecektir.

– Tırnaklar dikkatli ve düz kesilmeli, lastiksiz pamuklu dikişsiz çoraplar günlük değiştirilmeli.

YUMUŞAK AYAKKABI GİYİLMELİ

– Ayakkabıları yumuşak, yuvarlak ve kapalı burunlu, sıkmayan modelde olmalı. Parmak arası terlik, yüksek topuklu, dar önü açık ayakkabı giyilmemelidir. Mutlaka çorapla (en az iki ayakkabı dönüşümlü) giyilmelidir.

– Oluşan nasır, tırnak batığı, mantar hastalıklarını kendisi tedavi etmemeli, uzman hekim yardımı almalı.

– Kesinlikle çıplak ayakla dolaşılmamalı. Isıtıcılara, sıcak su torbalarına temas etmemeli.

UZUN YÜRÜYÜŞ VE UZUN SÜRE OTURMA SAKINCALI

– Uzun süre oturmalarda ayak yukarı kaldırılmalıdır (iki üç saatte bir), istirahat ve egzersiz dengesi iyi sağlanmalıdır. (Uzun yürüme ve uzun oturma süreleri uygun değildir.)

– Antibiyotikli kremler kontrolsüz uygulanmamalı. Kesinlikle flaster, yara bandı ile kapatma yapılmamalıdır.”

KRONİK YARA TEDAVİSİ HASTANEDE YAPILMALI

Uzm. Dr. Abdullah Şarlak, bu hastalarda yara oluşunca multidisipliner bir yaklaşımla tedavi edilmesi gerektiğini vurgulayarak ilerleyen kronik yara hastalarının tedavilerinin hastanede yatarak yapıldığına dikkat çekti. Uzm. Dr. Abdullah Şarlak, “Bu kronik yara hastalarında öncelikle şeker düzeltilir, yara tedavisi yapılır. Kültür sonucuna göre antibiyotiğe başlanır. Yara bakımında günlük pansuman ve debritmana ek olarak vakum tedavisi, hiperbarik oksijen tedavisi gibi ek tedaviler uygulanır. Hastaların damar yapısı gerekli tetkiklerle USG, BT, anjiyografi gibi girişimler yapılıp araştırmalıdır. Bu konuda girişimsel radyolojik işlem yapılır. Gerekirse damar cerrahı uzmanı müdahale eder. Daha sonra kontrol altına alınan yara gerekirse greftler ile kapatılır. 5 yıl içinde yüzde 75 tekrar yaraların oluşma riski bulunmaktadır. Bu nedenle çok sıkı takip edilmeli” diye konuştu.


İçeriği Paylaşın