Doğum Sonrasında Cinsel Sorunlar

Doğum Sonrasında Cinsel Sorunlar

Doğum Sonrasında Cinsel Sorunlar

Bizi Takip Et


Aileye yeni bir bireyin katılması hamilelik döneminde yaşanan tüm sıkıntıların artık geride kaldığını düşündürür çiftlere. Oysa minik bir bebeğin sorumluluğunun yanı sıra yaşanan hormonal değişiklikler hem erkek hem de kadın için cinsel yaşamda ciddi sorunlara sebep olabilir…
Dokuz ay heyecanla beklenen minik bebek, birçok çiftin yaşamında bir dönüm noktasını oluşturuyor. Aslında bu durum eşler arasında büyük bir heyecan ve mutluluk yaratsa da madalyonun bir de öbür yüzü var.

Çünkü bebek pek çok sorunu da beraberinde getiriyor. Bebeğin getireceği ek sorumluluklar, hormonal ve bedensel değişimler gibi faktörler eşlerin dünyasını bir anda altüst edebiliyor. Bunun sonucunda da ortaya hiç de iç acıcı olmayan bir tablo çıkıyor: cinsel sorunlar.
Doğum sonrasındaki değişimler en çok kadını etkiliyor demek hiç de yanlış olmaz. Doğum, başta cinsel isteksizlik olmak üzere, disparoni ve vajinismus gibi önemli pek çok soruna yol açabiliyor.
Aslında bu durumdan kadınlar kadar olmasa da erkekler de etkileniyor. Onlar da yeni bir düzene alışmaya çalışırken cinsel yaşamlarında sorunlar başlıyor.

Cinsel İsteksizlik
Cinsel isteksizlik ve ereksiyon kaybı, doğum sonrasında erkekler arasında en sık görülen cinsel sorunları oluşturuyor. Peki doğum sonrasında gelişen cinsel sorunların altında hangi faktörler yatıyor, tedavi yöntemleri neler? Sorularımızın cevabını Acıbadem Poliklinik Etiler ve Cinsel İşlev Bozuklukları Merkezi’nden Psikiyatri Uzmanı Dr. Özay Özdemir verdi. Doğumun ardından geçirilen uykusuz geceler, iki üç saatte bir tekrarlanan emzirme işlemi, bebeğin sık sık hastalanması derken ailenin yaşantısı tam anlamıyla altüst olabliyor. Bununla birlikte o güne dek sadece birbirine odaklanan çiftler, doğumun ardından neredeyse tüm ilgiyi çocuğa yöneltiyor. Bir yandan yeni bir yaşama uyum sağlamaya çalışmanın gerginliği, bir yandan da eşinden eskisi kadar ilgi görememenin yarattığı sıkıntı cinsel isteksizliğin oluşmasına yol açıyor.

Estetik Kaygılar
Doğum sonrasında daha fazla salgılanan ve bebeğin emzirilmesinde büyük rol oynayan "prolaktin" hormonu da cinsel isteksizlik ve vajinal kuruluğuna neden oluyor. Kadında doğal olarak bu hormonun aşırı salgılandığı emzirme dönemi boyunca cinsel isteksizlik sorunu baş gösteriyor.
Bebeğin doğumuyla birlikte cinsel partner imajına bir de aile kavramının  eklendiği düşünülürse, özellikle kadınlar annelik rolünü gereğinden fazla kutsallaştırabiliyor ve doğumdan sonra cinselliğe karşı daha mesafeli yaklaşabiliyorlar.

Psikiyatri uzmanı Dr. Özay Özdemir, doğum sonrasında ortaya çıkan cinsel isteksizlik sorunlarında estetik kaygıların son derece önemli rol oynadığına dikkat çekiyor ve şunları söylüyor: “Estetik kaygılar yüzünden kendini beğenmeyen kadının sevişme sırasında zihnini sürekli bedeniyle meşgul etmesi cinsel ilişkiden zevk almasını önlüyor. Bunun yanı sıra eşini eskisi kadar bakımlı bulmayan erkek de cinsel yaşamdan uzaklaşıyor"
Göğüsler ve vajina cinsel yaşamda erkeği en çok heyecanlandıran iki önemli bölge. Doğumla birlikte bu bölgeler artık tahrik unsuru olma özeliğini kaybedebiliyor.

Doğuma kadar sadece cinsel uyarı noktaları olarak algılanan vajina ve göğüsler aniden bebeğin doğumunu ve beslenmesini sağlayan bölgelere dönüştüğü için bunun sonucunda erkek eşinden uzaklaşabiliyor.
Ayrıca bebeğin doğumu, kadın ya da erkeğin o zamana dek bastırdıkları ruhsal çatışmalarını tetikleyebiliyor ve bu sorunlar cinsel isteksizliğe neden olabiliyor.

Disparoni
Disparoni, kadında cinsel ilişkiye yineleyici biçimde ya da sürekli olarak genital ağrının eşlik etmesi şeklinde nitelendiriliyor. Bu sorundan yakınan kadınlar, acının verdiği korkuyla ilişki kurmaktan kaçınıyor.
Hatta ağrının çok şiddetli oluşması, vajinismusa bile yol açabiliyor. Doğum sonrasında gelişen disparoninin en önemli nedeni ise, doğum sonrası kadının sağlığına tam kavuşmadan cinsel ilişkiye girilmesi. Bunun yanı sıra bir diğer neden cinsel isteksizlik sorunu yaşayan kadınlar ilişki sırasında uyarılma sorunu yaşadıkları için vajinal bölgelerinde yeterli ıslanma oluşmuyor. Vajinadaki kuruluk da disparoniye, yani ağrılı cinsel birleşmeye  yol açıyor. Bunun sonucunda cinsel isteksizlik daha da şiddetleniyor ve böylece bir kısır döngü oluşuyor.

Vajinismus
Vajinusmus ise vajinal kasların, penisin içeri girmesine engel olacak kadar sıkı şekilde kasılması olarak nitelendiriliyor. Örneğin cinsel ilişkide yeniden ağrı hissedeceği kaygısına kapılan kadın bir kaçınma davranışı olarak kendini istem dışı kasabiliyor. Bir başka neden de kadının ruhsal dünyasında yaşanan çatışmaların canlanması ile ortaya çıkan endişe, korku, kygı duyguları. oluşturuyor.

Nasıl Tedavi Ediliyor?
Cinsel sorunların tedavisi, altta yatan nedene göre değişiyor. Kimi zaman kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ile psikiyatristin birlikte çalışması yarar sağlıyor.
Erkekte bir sorun varsa, devreye ürolog da girebiliyor. Önce kadın ve erkeğin iç dünyasında ne tür sorunlar yaşadığı belirleniyor.

Psikoterapi Veriliyor
Cinsel soruna yol açan faktörler tespit edildikten sonra çifte cinsel terapi uygulanabiliyor, nefes ve gevşeme egzersizleriyle bazı cinsel egzersizler veriliyor. Genellikle 6-12 hafta sonrasında tedaviden başarılı sonuçlar alınabiliyor. Bunların yanı sıra, kadın ya da erkeğin iç dünyasında bastırılmış olan ruhsal çatışmalar   ön planda ise tıbbi tedaviyle birlikte yoğun bireysel psikoterapi öneriliyor.

Erkek Dünyası
Peki doğum sonrasında erkeklerin dünyasında neler oluyor? Erkekler cinsel isteksizlik dışında başka hangi tür sorunlarla karşılaşıyor?

       
    • Erkeklerde de cinsel isteksizlik başta olmak üzere uyarılmayla ilgili sorunlar (sertleşme bozukluğu, erken ya da geç boşalma) ortaya çıkıyor.

       
    • Nadiren de görülse cinsel ilişki sırasında peniste ağrı oluşabiliyor.

       
    • Erkeklerde ortaya çıkan cinsel sorunların kaynağında da yeni hayata uyum sağlamak, kadının bedenindeki değişimler, cinsel bölgelerin imajının değişmesi gibi faktörler rol oynuyor.

       
    • Ancak doğum sonrasında ortaya çıkan cinsel sorunlar erkeklerde kadınlara oranla çok daha nadir görülüyor".


İçeriği Paylaşın