Down Sendromlu Uğur’un Zayıflama Öyküsü

Down Sendromlu Uğur’un Zayıflama Öyküsü

Down Sendromlu Uğur’un Zayıflama Öyküsü

Bizi Takip Et


RÖPORTAJ: Demet DEMİRKIR

24 yaşında down sendromlu olan Uğur Gençal, zor denileni başardı ve 148 kilodan sıkı bir diyet ve akupunkturla 77 kiloya indi. Aşırı kilo nedeniyle kalbi yağ bağlayan, zorlukla nefes alan ve oturarak uyumak zorunda kalan Uğur, vitrinlere bakıp beğendiği kıyafetler ona olmadığı için ağlıyordu. Artık beğendiği kıyafetleri alıp giyebiliyor.

Gittikleri bir kadın programında kağıda yazdıkları “Zayıflamak istiyorum” mesajı ile Uğur’a akupunktur takıldı ve o günden sonra doktorunun sözüne de sadık kalarak zayıflamaya başladı.

Uğur’un zayıflama macerasını bize anlatan annesi Huriye Gençal, “Uğur ne yiyorsa ben de aynısını yedim ve ben de 5 kilo verdim. Uğur da ben de zayıfladığımız için çok mutluyuz” diyor…

Down sendromlu çocuğu olanlara, çocuklarını sosyal hayattan uzak tutmamaları gerektiğini hatırlatan Uğur Gençal’ın annesi Huriye Gençal, oğlunun zayıflamasıyla ilgili sorularımızı yanıtladı.

. Uğur kaç yaşında, diyete başladığında kaç kiloydu; şimdi kaç kilo?
Huriye Gençal: Uğur 24 yaşında, bir dönem 153 kilo oldu… 148 kiloyken Murat Topoğlu’na başvurduk; şimdi 77 kiloya indi. Uğur 153 kiloyken evde birtakım yöntemler denedim ama olmadı. Yeme isteğini köreltemedim. Ben ekmeği ondan saklarken o, cebine koyup benden saklıyordu. Abur cubur ne bulursa yerdi, etraftan da Uğur’u çok severler; sürekli yiyecek bir şeyler ısmarlıyorlardı.  Uğur’da her ısmarlanan yemeği kabul ediyordu.

. Uğur’un zayıflamasına karar verdiren şey neydi? Niçin zayıflama kararı aldınız?
Birtakım rahatsızlıklar belirdi. Yorgunluk, nefes almada zorluk, hareketsizlik, yürümede zorluk gibi… Bana tutunmadan yürüyemiyordu ve o kadar ağırdı ki koluma sürekli yaslandığından boyun fıtığı oldum. Kolum uyuşuyordu, hiçbir şey tutamıyordum, kavanoz kapağı bile açamıyordum. Hastalıklar nedeniyle Uğur’u kesinlikle zayıflatmaya karar verdim.

Bir gün bir kadın programına gittik, o programda katılımcılar, zayıflamaları için kliniklere gönderiliyorlardı. Uğur bana, “Anne, biz de kağıda yazıp verelim ama kimseye söylemeyelim duymasınlar” dedi. Ben de kağıda yazıp verdim. Ertesi gün bizi aradılar ve birtakım tetkikler istediler, tüm sonuçlar yüksek çıktı. Tiroidi de yüksek çıktı, ilaç kullandı ve her hafta akupunkturu değişti.
Uğur’un yemek yeme isteği azaldı ve çok fazla su içmeye başladı. Üçüncü seneye girdik hala gidiyoruz. İlk haftada beş kilo verdi, doktor her 10 kilo verdiğinde Uğur’u ödüllendirdi. Uğur da yediklerine dikkat etti. Birkaç yüz gram kilo bile almış olsa, çok üzülüyor ve öyle durumlarda doktora gitmek istemiyordu. “Kilo verince gideyim” diyordu ama ben o zaman da götürüyordum.

. 148 kilo olmasının altında yatan bir hastalık var mıydı? Kilo ailenizde genetik mi?
Kilo ailede genetik değil, beslenme tarzının yanlışlığından oldu. Her gün misafir gelirdi sürekli pasta, börek, poğaça yapıyordum, eve gelen misafirlerle birlikte çocuklar da yiyordu. Yemeyi de çok seviyordu, gece 01.00’de bile yemek yiyordu, babasına sipariş verir istediğini getirtirdi. Bir de bakmışız ki çocuk 153 kilo olmuş, “bugün 153 ise yarın 200 kilo olur” diye düşündüm.

Kilo vermeye başlayınca o da çok sevindi biz de çok sevindik. Kilo verdikçe hareket etme kapasitesi arttı, eskiden susadığında su getireyim diye bana bas bas bağırırdı, mutfağa bile gidemiyordu şimdi ise her işini kendi yapıyor.

. Aşırı kilolu olması sağlığını ve yaşantısını nasıl etkiliyordu?
Sağlığını kötü etkiliyordu. Şekeri ve kolesterolü çıktı, kalbinde yağlanma meydana geldi. Şişmanlıktan dolayı vücudunda yaralar çıkmaya başladı. Yürüyemiyordu, yürüyemeyince de sinirleniyordu. Gezmeye götür beni diyordu, otura otura gidiyordu, yürüyemeyince de bana sinirleniyordu; beni niye buraya getirdin diye…

Uğur giyinmeyi çok seviyor, 150 tane tişörtü var. Aşırı kilo alınca sevdiği kıyafetlerin hiçbiri üzerine olmuyordu. O nedenle giysilerini terziye diktiriyorduk; kötü kötü kıyafetlere bir dünya para alıyorlardı. Bir dönem göbek ve vücut bir görünüyordu, beline lastik askı takıyorduk.
Kilo verdikten sonra istediği kıyafetleri alıp giymeye başlayınca çok mutlu oldu. Sürekli mağazalara bakıyor, yeni kıyafetler istiyor. “Oğlum senin bir çok kıyafetin var” deyince de “olsun, koleksiyon yapacağım” diyor.

. Uğur’un zayıflaması için akupunkturdan başka bir şey denediniz mi? Daha önce diyet yaptı mı?
Televizyonda gördüğüm diyetleri uyguluyordum, devlet hastanesindeki diyetisyenlere götürdüm hiçbir sonuç alamadık. Uğur hiç kimseyi dinlemedi, şimdiki doktorunu ise çok dinliyor; zaten doktoru motive ediyor. Mesela bir hafta kilo verdiği zaman “bugün serbestsin” diyor, ben de onu fast food yemeye götürüyorum.

. Spor yapıyor muydu, şu an yapıyor mu?
Spor yapıyordu ama çok az yapıyordu kilolu olduğu için. O dönem yürüyüş yapıyordu, diyete başladıktan sonra ben Uğur’u fitness salonuna gönderdim. Altı ay diyet yaptıktan sonra doktoru spor önermişti şu an sıkıldığı için bıraktı ama her akşam bir ya da iki saat yürüyüş yapıyoruz.

. Uğur’un dansla zayıfladığı hakkında bilgi aldık. Dans bir öneri miydi, yoksa dansa karsı ilgisi mi var? Dansın Uğur’un kilo vermesi üzerindeki etkilerini anlatır mısınız?
Dansa karşı ilgisi çok fazla, sokakta bile müzik duysa hemen oynamaya başlıyor. Müziği çok seviyor ben de ona müzik açıyorum, dans sonuçta hareket etmek demek. Çok dans ediyor ama şu ara yaz sıcaklarından ötürü pek dans etmiyor. Dans etmeden önce daha yavaş kilo veriyordu, dansla birlikte daha çabuk zayıflıyor. Yemeği biraz fazla kaçırdığı zaman onu yakması gerektiğini biliyor ve ya yürüyüş yapıyor ya da dans ediyor. Üç dört yıldır dans ediyor.

. Hedef kiloya ulaşması için kaç kilo daha vermesi gerekiyor?
Doktor şu an kilosunun yeterli olduğunu söyledi ve koruma taktı, ayda bir kez gitmemiz gerektiğini söyledi. Ben ise 75 kiloya inmesini istiyorum, biraz yağları var o zaman onlar da gidiyor. Boyu ise 1.64 cm o yüzden 75 kilo olması daha iyi olur.

. Nasıl bir diyet programı uyguluyorsunuz? Yasak gıdalar var mı, yoksa her şeyden azar azar mı yemek gerekiyor?
Her haftanın bir diyeti oluyor. Mesela bize 5. hafta diyetini uyguluyor doktor, sabahları bir dilim peynir, domates, salatalık, dört tane zeytin, hiç yağsız biber közlüyorum tost makinesinde, tuz da kullanmıyor.

Öğlen yemeğinde ise çorba, salata ya da çorba, yoğurt şeklinde tüketiyor. Kışın ise brokoli yoğurtluyorum o şekilde yiyor. Maydanoz, kiraz sapı, ısırgan otu ve lahanayı kaynatıp suyunu içiriyorum. Bunu zaten doktor önermişti; ödem söktürücü diye…
Akşam yemeğinde ise bu haftaki listeye göre bir çeşit sebze yemeği öneriliyor. Bir gün fasulye pişirdiysem ertesi gün, et ya da tavuk pişiriyorum.
Fasulyenin yanına pilav, makarna gibi bir durum söz konusu değil. Yemeğin sonrasında da üç çeşit meyvesi oluyor.
Yasak gıdalar var; unlu, şekerli, tuzlu gıdalar yasak. Pasta, kek, börek, kurabiye, çikolata yasak ama canı çok hamburger çekerse ayda bir alıyorum. Dondurma haftada iki kez serbest o da vanilyalı olmak zorunda.

. Uğur’u bu diyet programına ve akupunktura yani yeme alışkanlığını değiştirmesine kim ikna etti, nasıl oldu bu?
Kendisi zayıflamak istedi, doktorunu da çok sevdi ve dinledi. Onların da desteğiyle zayıfladı.

. Bu arada Uğur kilo veriyor diye siz de ailecek yemek yemenize dikkat ettiniz ve siz de 5 kilo verdiniz. Bu durumdan memnun musunuz?
Hep aynı şeyleri yedik, ben de kendime özel olarak bir şey pişirmedim. O ne yiyorsa ben de onu yedim. O, çorba-salata yiyorsa ben de çorba salata yedim. 60 kiloya indim, bir kilo bile alsam rahatsız oluyorum o nedenle halimden memnunum.

. Down sendromlu çocuğu olan kişilere ne önerirsiniz?
Beslenme programı çok önemli, genelde pasta, börek, hamurlu yiyecekler yiyorlar ve herkes şişman. Şu an benim kolesterolüm ya da bir başka hastalığım yok çünkü dengesiz beslenmiyorum. Katı yağlar vs. çok zararlı, biz hayatımızdan yağı çıkardık, kullanırsam da zeytinyağı kullanıyorum.
Çocuğu down sendromlu olan kişilere, çocuklarını toplumdan uzaklaştırmamalarını öneriyorum. Çocuklarını sürekli her yere götürsünler, çocuklar sosyal faaliyetlere girsinler. Ben Uğur’u yedi yaşından beri sürekli her yere götürüyorum. Okul olsun, terapiler olsun her yere götürüyorum ve asla utanmıyorum. Kendime zaman ayırmıyorum, Uğur’u bırakayım da kahve içmeye gideyim demiyorum. Eğer bir yere gideceksem onun da gelebileceği bir yere giderim. Sosyal faaliyetlere katılmalarına müsaade edip onları anlamaya çalışalım.
Kesinlikle boş vermemek lazım, eğer ben boş vermiş olsaydım Uğur 200 kilo olurdu. Eğer insanların çocukları kiloluysa, nedeni anneleridir. Çocuğunuzun sevdiği yiyecekleri yaparak onun kilo almasına neden olmayın derim annelere…

“ÇOK YEMEK YEMEK ZARARLI”

Çok yemek yemenin insan sağlığına zararlı olduğunu belirten Uğur Gençal’a nasıl zayıfladığıyla ilgili sorular sorduk.
İşte Uğur’un yanıtları…

. Zayıfladığınız için mutlu musunuz?

UĞUR: Zayıfladığım için çok mutluyum.

. Yemek yemeyi seviyor musunuz?

UĞUR: Yemek yemeyi seviyorum.

. Bu beslenme tarzıyla acıkıyor musunuz?

UĞUR: Acıkmıyorum. Sabah, öğlen, akşam yiyorum. Bazen de aralarda yiyorum.

. Zayıfladıktan sonra hayatınızda ne değişti?

UĞUR: İnsanlar benimle dalga geçmiyor, şişman demiyorlar. Pantolonlarım olmuyordu artık oluyor. Merdivenlerden çıkabiliyorum, daha rahat hareket ediyorum.

. Dans etmeyi seviyor musunuz?

UĞUR: Dans etmeyi çok seviyorum. Kolbastı ve apaçi dansı daha çok seviyorum.

. Fazla kilolu insanlara, “siz de az yemek yiyin, dans edin ve zayıflayın” der misiniz?

UĞUR: Az yiyin, çok yemeyin çok yemek yemek zararlıdır.


İçeriği Paylaşın