Egzersiz Kanseri Önler Mi?

Egzersiz Kanseri Önler Mi?

Egzersiz Kanseri Önler Mi?

Bizi Takip Et


Egzersizin sağlığımızdaki önemine değinen Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Fizyolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hızır Kurtel, egzersizin ilaç olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Kurtel, egzersizin hastalığın engellenmesinde yardımcı olabildiği gibi tanı konmuş hastalarda da tedaviye yardımcı olduğunu belirtti.  Ölüm nedenlerinin başında kalp ve damar hastalıklarının geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Hızır Kurtel, egzersizin kalp damar hastalıkları ve kanserin önlenmesi konusunda büyük bir etkisi olduğunu kaydetti.

Egzersizin diğer faydalarını sayan Prof. Dr. Kurtel, “Daha az depresyon, hayata bağlı olma, endişeyi azaltma, kendinden daha memnun olma, mutlu olma gibi psikolojik faktörler açısından da faydalı. Kas kitlesini koruma, yaşlılığı geciktirme, kas kemik sağlığına ve esnekliğe de faydası dokunmaktadır” şeklinde konuştu.

Haftada 5 gün egzersiz öneren Prof. Dr. Kurtel, insanların hoşlandıkları şeyi yapmalarını söyleyerek; köpek gezdirme, sevilen bir spor türünü yapma şeklinde örnek verdi.

İşte Prof. Dr. Hızır Kurtel’den egzersiz ve yaşam üzerine öneriler…

. Egzersizin sağlığımızda nasıl bir yeri var?
“Egzersizin sağlığımızda çok önemli bir yeri vardır, egzersiz hastalıkların engellenmesi, daha kaliteli bir yaşam sunulması açısından son derece önemlidir. Hatta son yıllarda ‘Egzersiz ilaçtır’ diye bir slogan var. Gerçekten de egzersiz birçok hastalığın engellenmesinde veya tanı konmuş hastalıkların tedavisinde çok önemlidir.”

“EGZERSİZ DEPRESYONU AZALTIYOR”

. Egzersiz hangi hastalıklardan korunmamızı sağlar? Hangi hastalıkların tedavisine katkı sağlar?
“En başta kalp ve damar hastalıkları geliyor. İnsanoğlunun ölüm nedenlerinin en başında kalp ve damar hastalıkları, ikinci sırada da kanser geliyor. Egzersiz her ikisinde de gerek damar sağlığını korumak açısından gerek kanserin engellenmesi açısından önemlidir. Ayrıca daha az depresyon, hayata bağlı olma, endişeyi azaltma, kendinden daha memnun olma, mutlu olma gibi psikolojik faktörler açısından da faydalıdır. Psikiyatrik hastalıklarda da egzersiz öneriliyor bu anlamda.

Psikolojik etkileri yanı sıra kas kitlesini korur, fonksiyonel olarak kişinin daha iyi düzeyde olmasını sağlar, yaşlılığı geciktirir, kas kemik sağlığına ve esnekliğe fayda sağlar diyebiliriz.”

“EGZERSİZ, KANSER HÜCRELERİYLE SAVAŞAN HÜCRELERİ ARTIRIYOR”

. Kanserli hastaların egzersiz yapamayacağı düşünülür oysa meme kanserinin tedavisinde kemoterapi ve radyoterapiye bağlı yorgunluk hissinin egzersiz yapanlarda daha az hissedildiği söyleniyor. Bu doğru mu? Egzersizin tedaviye nasıl bir katkısı oluyor?
“Meme kanseri ve egzersiz bağlantısı araştırılmıştır. Meme kanseri tanısı almış hastalarda nasıl bir egzersiz programı düşünülmeli, nelere dikkat edilmeli şeklinde düşünürüz, bu kısmı ikiye ayırabiliriz. Birincisi tedavi görmekte olan hastalar, ikincisi tedaviyi görmüş olan hastalardır. İkisinde bazı farklılıklar olabiliyor. Genel olarak çalışmalara baktığımız zaman tedavi süreci sırasında egzersiz faydalıdır ve çalışmalar bunun güvenli olduğunu gösteriyor. Bunun dışında fonksiyonel olarak hastayı daha iyi bir yere getirir.

Tedavi görmekte olan hastalarda kan değerlerinde düzelmeler, NK hücreleri dediğimiz kanser hücreleriyle savaşan hücrelerin sayısında artma, daha az depresyon, anksiyete de azalma gibi önemli faydalı etkileri gözlemlenmiştir.”

. Meme kanseri olan kişilere ne tür egzersizler öneriliyor?
“Kanser tedavisi agresif ve güncel olması gereken bir tedavidir. Değişik tedaviler çıkabilir, egzersiz verecek olan hekimin hastanın nasıl bir tedavi gördüğünü biliyor olması lazım. Tanı öncesi egzersiz geçmişini bilmesi, tedavinin yan etkileriyle ilgili olaya hakim olması gerekiyor. Bütün bunlardan sonra bir egzersiz reçetesi oluşturulur yani reçete kişiye özel olur.

Egzersiz reçetelendirilmesi denildiğinde egzersizin tipi, sıklığı, süresi, yoğunluğu ve süreç içerisinde nasıl bir yol izleneceği gibi ayrı başlıklar açılması gerekiyor. Bu konularda hastanın nasıl bir tedavi gördüğü çok önemli, mesela radyoterapi deriyle ilgili sıkıntılara neden olabilir, yapışıklıklara neden olabilir, halsizlik, kan düzeylerinde düşüşe sebep olabilir bu nedenle de kalple ilgili akciğerle ilgili araştırmalar gerekebilir. Fakat bütün bunlar yapıldıktan sonra bazı durumlarda biz hastaya bir egzersiz testi önerebiliyoruz. Egzersiz testinin amacı bir kalp damar hastalığı tanısı koymak değil, hastaya nasıl bir egzersiz verileceğinin ana hatlarını çizmektir.”

. Egzersiz testi nasıl yapılıyor, zor bir işlem midir?
“Eforlu elektroya çok benziyor. Egzersiz testini bahsettiğimiz parametreleri belirlemek için yapıyoruz. Egzersiz testinin iki ana nedeni vardır. Sonuç olarak egzersiz fiziksel bir stres türü olduğundan vücut bir stres altına girmiş oluyor, bizim de temel amaçlarımızdan bir tanesi bu fiziksel stres türü sırasında vücutta nasıl fiziksel değişiklikler olduğunu görmektir. Kan basıncı, kalp hızı, solunum sistemi değişiklikleri, kalp elektrosu gibi parametreleri görmektir.

Bu test, bir yürüme bandı ya da bisikletle birkaç dakikada bir yoğunluğu artan bir test tipi oluyor. Fiziksel stres altında hastada ne gibi değişiklikler var ona bakıyoruz.

İkinci ana nedenimiz ise hasta egzersizi nasıl algılıyor, biz fiziksel değişiklikleri normal görüyor olabiliriz ama belki de hasta çok yoruluyordur. Ya da bunun tam tersi olabilir. Hasta fizyolojik sınırlardayken daha devam edebileceğini söyleyebilir. Bu durum egzersiz reçetesi oluşturulması sırasında çok önemli. Burada sınırları görmüş oluyoruz, hem algılaması nasıl hem de nasıl bir egzersiz programı oluşturmalıyız fikrinin ayrıntılarını görmüş oluyoruz.”

“EGZERSİZ YAPMAYI DÜŞÜNEN HERKES RİSK ANALİZ TESTİ YAPTIRMALI”

. Risk analiz testi nedir, bilgi verir misiniz?
“Egzersiz yapmayı düşünen herkesin risk analizi testini yaptırması gerekiyor; hasta olabilir, olmayabilir. Bunu kendi kendimize bile yapabiliriz.

Tansiyonu yüksek mi, kan şekeri nedir, bel çevresi ne kadardır, şeker hastalığı var mı, ailesinde erkekse 45 - kadınsa 55 yaşından önce vefat etmiş ani ölüm var mı şeklinde 6-7 kalem sorumuz vardır, bunların her biri 1 puandır.

Buradan yola çıkarak insanları 3 ana risk kategorisine sokuyoruz, mesela bunlardan birisi yaştır. 45 yaşın üzerindeyseniz otomatikman orta risk grubuna giriyorsunuz ama buna rağmen çok iyi bir sağlığınız olabilir. 1 puan alanlar düşük risk grubuna giriyor. 2 ve üzeri alanlar orta risk grubuna giriyor. Herhangi bir tanı konmuş ya da hastalığın belirtisi olan insanlar ise yüksek risk grubuna giriyor. Egzersiz reçetelendirmesini yaparken ‘Üç risk grubumuz var ama üç tip de aktivitemiz var’ diyoruz.”

. Nedir bu aktiviteler?
“Bir tanesi enerji tüketiminin çok fazla değişmediği aktivitelerdir. Örneğin; yürümek, düz yolda bisiklete binmek, evdeki sabit bisikleti kullanmak gibi aktiviteler fazla değişikliğe yol açmıyor.

İkinci tip aktiviteler, bireysel özelliklerin fark ettirdiği aktivitelerdir. Örneğin yüzmek; birisi çok rahat yüzerken diğer kişi çok fazla efor harcayarak yüzüyordur.

Halı saha maç da aynı şekilde, o gün iddialı bir maç vardır ve kişi kendisini fazla yorabilir. Enerji tüketimi sabit değildir, değişebilir.

Üçüncü tipi ise ikinci tipin daha ileri formu gibi düşünebiliriz. Eğer hasta orta risk grubuna giriyorsa ve iki puan veya üzerini almışsa o zaman biz bu hastaya genelde tip 1 aktivite öneriyoruz.”

“EGZERSİZ İLAÇ GİBİ DÜŞÜNÜLMELİ”

. Diyabet, hipertansiyon ve kalp hastalıklarından gerek korunmada gerek tedavide egzersizin nasıl bir önemi olduğunu anlatır mısınız? Özellikle tedavi aşamasında egzersiz nasıl olmalıdır?
“Biz hastalara, ‘egzersiz sizin ilacınız’ diyoruz. Özellikle tip 2 diyabetlilere ‘Nasıl ki diyabet ilaçlarınızı alıyorsanız; egzersizi de o şekilde aksatmadan mümkünse haftanın 5 günü hatta her gün ilaç şeklinde düşünüp egzersiz yapmanız gerekir’ diyoruz. Egzersizin ‘bugün ilacımı aldım mı?’ mantığıyla yapılması gerekiyor.

Bir insan 20-30 dakika yürüdüğü zaman en basitinden kan basıncı 1 ya da 10 milimetre cıva düşüyor ve bu 6-8 saat sürüyor. Günde 2 defa yapılırsa ilaçtır…

Aynı zamanda damar sağlığını da korumuş oluyorsunuz. Kardiyologların sevdiği bir şeydir bu, bir insanın kronolojik yaşı aslında damar yaşıdır. 70 yaşında olabilirsiniz ama 50 yaşındaki birinin damar sağlığına sahip olabilirsiniz. Damar sağlığını korumak için hareket etmemiz gerekiyor.

Bizim için egzersiz, yataktan kalktığınız andan itibaren başlıyor. Yeter ki A noktasından B noktasına hareket edin, isterseniz yürüyün isterseniz yüzün.

Ama hoşlanarak yapacağınız bir şey olmalı, köpek gezdirebilirsiniz, yürüyüş yapabilirsiniz, sevdiğiniz sporla uğraşabilirsiniz. En çok yapılan şey yürüyüştür o nedenle yeter ki hareket edin.

Hastalar için mademki egzersiz bir ilaç, ilaçların yan etkisi olduğu gibi egzersizin de yan etkileri olabilir dolayısıyla birtakım yan etkilerin olduğunu da aklımıza getirmemiz lazım.”


İçeriği Paylaşın