Ekranlarda Teşhis Ve Tedavi Şarlatanlığı!
Bizi Takip Et
Telefondaki izleyici sırtında bir ağrı olduğunu, bunun günlerdir geçmediğini söylüyordu.
Stüdyodaki uzman ciddi bir ifade ile izleyicinin yakınmasını dinlerken, birden araya girdi:
“Şu an televizyonunuz açık değil mi? Bana dikkatle bakın lütfen” dedikten sonra milyonlarca kişinin önünde doktorculuk oyunu oyuna başladı.
Ellerinin birini hasta yerine koyup, diğer eliyle sırta denk gelen yere sözde enerji veriyordu. Bir dakika sürdü bu enerji şovu… Ellerini aşağa indirip sordu, “Kendinizi nasıl hissediyorsunuz şimdi?”
İzleyicinin “ağrısının azaldığını ve sırtını bir sıcaklık kapladığını belirten sözleri karşısında, büyük tıp otoritesi edasıyla buyurdu:
“Şimdi ağrınız azalarak devam edecek… Sıcaklık yaygınlaştıktan sonra bedeninizi terk edecek ve ağrıdan kurtulacaksınız”
Televizyondaki bu son derece tehlikeli sonuçları olabilecek “doktorculuk” oyununu izlerken dehşete kapıldım. Kanser gibi ciddi ve önemli hastalıkları henüz teşhis edilmemiş hastalar adına… Hekimlerin tedavilerini uygulamak yerine, otlarla, enerjilerle şifa tacirliği yapanların tuzağına düşen hastalar ve hasta yakınları adına…
Ekran kanser, astım, kısırlık gibi hastalıklarda otlarla uyduruk tedavi reçeteleri öneren sözde uzmanlardan geçilmiyor. Bazılarının isimlerinin başındaki Dr, Prof gibi ünvanlar hastaları ve yakınlarını yanıltmaktan başka bir işe yaramıyor. Çoğu kişi onları tıp doktoru sanıyor. Oysa içlerinde tıp doktoru olan yok. Kimya, endüstri gibi başka alanlarda uzman onlar. Eğer, program yapanlar, haberlere, söyleşilere imza atanlar söylemezler ise, bu gerçeği halk nasıl bilecek?
Diyabet, organ nakli, kalp cerrahisi gibi konularda Türkiye’nin yüz akı olan hekimlerden canlı yayınlarını, manşetlerini esirgeyen medya, ne yazık ki otlarla şifa sömürüsü yapanlara televizyonların en çok izlendiği saatlerini açıyor. Gazetelerde, dergilerde günler süren yazı dizilerine yer veriyor.
Peki ya, özellikle bölgesel ya da erişimi sınırlı, az sayıda kişiye hitap eden kanallara ne demeli? Bu tür kanallarda umut tacirleri karşınıza her an programcı, sunucu olarak çıkabilir.
İşte, benim elimde kumanda ile zap yolculuğuna çıktığımda gördüğüm program da böyle kanallardan birinde yayınlanıyordu.
Ekrandan enerjiyle teşhis ve tedavi!!! Sırt ağrısından yakınan kişide henüz teşhis edilmemiş bir kanser varsa, bunun vebalini kim ödeyecek söyler misiniz?
O kişiyi bir doktora gitmeye yönlendirmek yerine, ekran karşısında saçma sapan bir enerji yöntemiyle tedavi ettiğini ve ağrısının geçeceğini söylemek hangi vicdana sığar Allahaşkına?
Bu arada şunu da belirtmeliyim. Şifalı otlarında da olumlu etkisine inanırım, enerjinin de… Ancak bana göre bunlar, sadece tıbbi tedavilerin yanında doktorların denetiminde destekleyici bir yöntem olabilir. Placebo etkisi yaparak, moral düzeltmek amacıyla bile işe yarayabilir. Yeter ki, hastalıklara teşhis konsun ve tıbbın imkanları seferber edilsin.
Her bitkinin aynı zamanda bir zehir olduğu unutulmamalı. HaberTürk’te yayınlanan Medikal programına geçtiğimiz günlerde konuk olan gastroenteroloji uzmanı Prof. Dr. Yılmaz Çakaloğlu, bitkisel ilaçların ve otların bilinçsizce alınmasının karaciğer yetmezliğine neden olabileceği konusunda önemli bir uyarıda bulunmuştu. Bu nedenle insanların karaciğer nakli olmak zorunda kalabileceğine dikkat çekmişti.
Umut tacirleri, işini iyi biliyor doğrusu. Kanser gibi ölümle yaşam arasında gidip gelinen hastalıklarda ameliyatsız, ilaçsız; sadece otla ve enerjiyle şifa vaad ediyorlar. Halkın iyileşme umutlarını, ameliyat korkularını, ucuz tedaviye muhtaçlıklarını sömürüyorlar.
Bunlar içinde şifalı taş, yüzük ve bilezik gibi ürünler pazarlayanlar da var. Şifa tacirlerinin tuzağına düşüp, evini, arsasını, otomobilini satanlar bile ne yazık ki bulunuyor.
Umut tacirliği yapan şarlatanların ellerine düşecek kadar halkı cahil, sağlık eğitiminden yoksun bırakanlar utansın! Rating, tiraj uğruna sayfalarını, ekranlarını bu sağlık simsarlarına emanet eden medyanın temsilcileri utansın!
İçeriği Paylaşın