Engelliler Başkasına Muhtaç Olmadan Nasıl Yaşayabilirler?
Engelliler Başkasına Muhtaç Olmadan Nasıl Yaşayabilirler?
Bizi Takip Et
RÖPORTAJ: Demet DEMİRKIR
İsmini adaptasyon evinin kısaltılmasından alan AdaEv, omurilik felçlilerinin, başka bir bireye muhtaç olmadan yaşamlarını devam ettirmelerini sağlayacak eğitimler veriyor.
İstanbul Fizik Tedavi-Rehabilitasyon Eğitim Araştırma Hastanesi, İstanbul Valiliği, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve Omurilik Felçlileri Derneği’nin ortak çalışması olan; Omurilik Travmalı Bireyler için Bağımsız Yaşam Adaptasyon Evi kısaca AdaEv Projesi, 2010-2011 döneminde Leonardo Da Vinci/ Vetpro – Avrupa Birliği projesini kazandı.
AdaEv’in kökleri, 2008 yılında; İstanbul Fizik Tedavi-Rehabilitasyon Eğitim Araştırma Hastanesi bünyesinde, “Engelli Kişilerin Bireysel Yaşam Yetilerini Yeniden Keşfetmesi’’ isimli amatör projeye uzanıyor.
AdaEv Projesi’nin yazarlığını ve koordinatörlüğünü yapan Dr. Sibel Değim, 2006 yılında AdaEv projesini düşünmeye başladığını; 2007’de ise ilgili izinleri aldığını böylece eskiden sera olan alanı değerlendirerek 240 metrekarelik bir alana AdaEv’i kurduklarını söylüyor.
AdaEv’de engelli kişilerin yaşamını kolaylaştırmak adına; bağımsız yaşam eğitimleri, tıbbi rehabilitasyon amaçlı eğitimler ve sosyal rehabilitasyon amaçlı eğitimler veriliyor. Eğitimlerden bazıları şöyle; kitap, sinema kulüpleri, satranç, tavla, dart turnuvaları, temel bilgisayar ve internet eğitimi, ahşap boyama, ebru sanatı, takı tasarımı, müzik eğitimleri.
Dr. Sibel Değim, AdaEv projesi ve işleyişiyle ilgili soruları yanıtladı…
. AdaEv projesi nasıl doğdu?
“Her şey; 2006 yılında okyanus aşırı yaptığım yolculuklardan birisinin, kendi iç yolculuklarımdan birisi ile çakışması ile başladı. Bilirsiniz, projeler hep küçük fikir uyanışlarının nefes alanı bulması ile devamlılık kazanır. Konumuz; omurilik yaralanmalı bireyler ve unutmamalıyız ki hepimiz birer potansiyel omurilik travmalı yani her an tekerlekli sandalyeye bağımlı bireyler haline gelebiliriz.
O günlerde fark ettiğim iki vaka aklımda yer etmişti. Bunlardan birisi; tekerlekli sandalyede yaşamını geçirmek zorunda olan omurilik felçli bir kadın hasta, ona bakan eşi kalp krizinden vefat edince, o da kendi kendine bakamayacağını düşünüp intihar yolunu seçiyor.
Bir diğeri de genç ve en dinamik çağında bir iş adamı, bir sabah en emniyetli ve modern markalı arabası içerisinde geçirdiği trafik kazası sonucu omurilik felçlilerin dünyası ile tanışıyor. Söylediği şeyler şunlardı: “Hastanede kaldığım 6 ay boyunca felçli olmayı kabullendiğimi sanıyordum, oysa hastaneden çıkıp eve döndüğümde her şey farklıydı ve benim için evimin her köşesi dahil her şey kullanılamaz olmuştu, zaman geçmek bilmiyordu, yapacak hiç bir meşguliyetim yoktu, yaşamım işte o dakikada anlamsızlaştı, artık her şeyin bittiğini o an anladım” diyordu.
Uzun yıllar oldu diyebileceğim bir süredir Fizik Tedavi Hastanesi’nde çalışıyorum. Duyduğum, bildiğim ancak bu kadar kalbine yakın yüzleşmediğim, görmezden gelinemeyecek bazı gerçeklerle karşılaştım. Ruhlarının ve bedenlerinin çok genç, tutkulu, dinamik, üretken ve umut dolu dönemlerinde felç olan insanları tanıdım burada. Tüm hekim, fizyoterapist, hemşire ve diğer yardımcı personelimizin gayret ve özveri ile devam eden tedavilerini izlerken Onların gözlerine misafir oldum. O gözlerde gördüğüm hüzün, umut kırılmaları, tutku, kaygı, heyecan ruhumu derinden etkiledi.
Omurilik felçli bireylerin, bağımsız bir şekilde yaşama adaptasyonları konusunda ek bir şeyler yapabilir miyiz sorusunu sorgulamayla başladım. Bu yıllarda yurtdışına yaptığım bir kaç ziyaret sırasında, oradaki engellilerin tamamen yaşamın içinde olmalarından daha da öte bir şeylerin olduğunu fark ettim. Bu da kendi başlarına neredeyse hemen her şeyin üstesinden gelebilmenin, onların gözlerine yansımış olan güveni idi.
Eksiğimiz ne diye düşündüm, bizim ülkemizde de engelliler dışarıda dolaşabilir, alt yapıda bazı eksikler tamamlanabilir ama yine de bir eksiğimiz var gibi… Kişinin bağımsız olarak yaşama adaptasyonunda, gerek ülkemizin aile yapısından kaynaklanan, gerekse eğitimsel eksikliklerden ya da ara basamak eksikliğinden kaynaklanan bir şeyleri tamamlayabilir miyiz sorusuna yanıt aradım. Bazen engelli bireye olan adanmışlık davranışları ile onun üzerine titreyen bir aile, tamamen bakıcı rolünü üstlenip bireyi daha engelli hale getirebiliyor. Ya da evde rol kaybına uğrayan birey artık bunu bulamamanın verdiği psikolojik yükü taşımaya çalışıyor.
İşte AdaEv Bağımsız Yaşam Adaptasyon Birimi fikri bu şekilde doğdu. Ülkemizde bir kamu hastanesi bünyesinde “Bağımsız Yaşam Adaptasyon Birimi” olarak bir ilk oldu. Yani fikir olmaktan çıkıp gerçeğe dönüştü, Avrupa Birliği (AB) projesi ile gelişti ve farkındalığı arttı.”
. Projenin hazırlık aşamasında neler oldu?
“2007 yılında Başhekimimiz Op. Dr. Sırrı Aksu’ya bu proje hazırlamak istediğimi söyledim. Son derece pozitif karşılayarak yapabileceklerimizi ve bu projeye sponsor bulma konusunu araştırmamı istedi. Konuyu araştırdım. Ne gibi alanlar oluşturulmalı, ergonomik sistem nasıl olmalı diye düşündüm. Yurtdışından bu konuya kafa yormuş uğramış kişilerle mailleştim, konuştum. Bir çoğu hekim değildi. Bir kısmı omurilik travmalı ve kendini bu işe adamış kişilerdi. Zaman almış olsa da donanımlı bilgilerle ilk amatör projenin donelerini oluşturmuş oldum. Bunları yazıya döktükten sonra, sponsor arayışıma başladım.
Bu süreçte; rahmetli Prof. Dr. Sn. İhsan Doğramacı’dan çok hızlı bir yanıt aldım ve kendisi bana bu amatör projeyi çok beğendiğini söyledi, o an kendisinin de yaşlılık nedeni ile tekerlekli sandalyede olduğunu söyleyerek ne hissettiğimi mektubumdan çok iyi anladığını söyledi, proje lideri olarak nelere ihtiyacımız olduğunu bana sordu ve kişisel bütçesinden bize bu özel evi oluşturmak üzere yardımda bulundu.
AdaEv’in hastanedeki yeri, yıllardır kullanılamayan bir seraydı, gerekli izinler alındı ve inşaata başlandı. 240 metrekarelik bir alana bu yapıyı kurduk. Projenin ilk adı, “Engelli bireylerin bağımsız olarak yaşam yetilerini yeniden keşfetmeleri” idi. Burada sosyal rehabilitasyon ve klinik rehabilitasyon olmak üzere elimizden geldiğince yapabildiğimiz eğitimlere başladık.
Aynı zamanda ergonomik simülasyon evi olarak da planladığımız şekilde eğitimlere başladık. Her şey, engelli bireylerin en uygun kullanabileceği şartlara göre hazırlandı.
Amacımız, bireyin hastanedeki tıbbi tedavisinden sonraki bu yeni hayatına uyum sağlaması adına, yalnız başına bile kalsa yaşamını sürdürebileceğinin işaretlerini ona yeniden hissettirmekti. Bu amaçla AdaEv de Tıbbi ve Sosyal rehabilitasyon programları yanı sıra yaşam, model ev simülasyonu programları özel ergonomik alanlarda uygulanmaktadır.”
KİŞİLER ALDIKLARI EĞİTİMLE BAŞKASINA İHTİYAÇ DUYMUYOR
. AdaEv’de uygulanan eğitim programlarını anlatır mısınız?
“Aslında kişinin “rekreasyon” dediğimiz yeniden yapılanarak yaşama uyumu için gerekli eğitimlerden geçmesini istiyoruz. Adaptasyon evi uzun bir süreç olan rehabilitasyonun ilk aşamasının gerçekleştirilmesinden sonra bireyle hayat arasında bir köprü kurmak üzere tasarlanmıştır.
Geçirdiği travmanın psikolojik, fiziksel ve sosyal yüküne uyum sürecini yaşayan birey bu projede, bir grup içinde hayata yeniden tutunmaya motive edilmekte, topluma aidiyet duygusunu kazanmasının yanı sıra, ergonomik model ev simülasyonu ile yaşamını güvenle sürdürmesi amaçlanmaktadır. Özetleyecek olursak;
1) Simülasyon ev özelliği ile bağımsız yaşam eğitimleri:
Engelli birey, yeni yaşamına adaptasyonunda, evine döndüğü zaman ciddi zorluklar, ne yapacağını bilememezlik, artık işe yaramama duyguları içerisindedir.
• AdaEv model ev özelliği ile engelli bireyler için oluşturulmuş ergonomik bir simülasyon evidir. Simülasyon evindeki tasarım bireyi evinde tek başına kaldığında yapmak zorunda olduğu, hayatın devamı için kaçınılmaz olan ve uygulandıkça yeterlilik duygusunu pekiştiren faaliyetleri içerir. Bu uygulamalarda engelli bireyin kendi başına kalmış bile olsa hayatını idame ettirebileceğinin işaretleri verilir ve bu duygu kazandırılır.
• Bağımsız yaşamın en önemli alanlarından birisi; kendi yemeğini yapabilmek yani uygulamalı mutfak eğitimi oluyor. Yurtdışında mutfak eğitimi verilmiyor çünkü kişi erkek bile olsa kendi yemeğini kendi yapacak şekilde yetiştiği için genellikle buna gerek kalmıyor. Burada önce kendisine zarar vermeden mutfağı ve ev eşyalarını kullanmanın yollarını öğrenmelerini sağlamak, ardından gerçek uygulamalı eğitimi yapabilmek. Uygulamalı mutfak eğitimlerini başaran hastalar hastaneden ayrılmadan önce kendi yaptıkları bir mutfak ürünü eşliğinde özel bir bitirme partisi ile yüreklendirilirler.
• Tek başına evin her alanında ör; evin tuvaletini, banyosunu kullanabilme, kendini salondaki koltuğa aktarabilme başlı başı bu güveni kazandıran eğitimlerdir.
• Ev işleri dersleri veriyoruz. ;Ütü, çamaşır, bulaşık gibi ev işlerini de yapabilmelerini sağlıyoruz.
• Basit ve pahalı olmayan çözümlerle evini nasıl kendisi için ergonomik hale getireceğinin eğitimleri verilir.
Kişilerin tekerlekli sandalyede dahi olsa kendi başlarına, aile bireylerine ihtiyaç duymadan işlerini yapar hale gelecek eğitimi veriyor ve bir anlamda mezun kabul ediyoruz.
2) Tıbbi Rehabilitasyon amaçlı eğitimler:
• AdaEv uğraş terapisi eğitimlerinde, el fonksiyonları yetersiz olan hastaların yardımcı aparatarla günlük hayattaki işlere (kaşık tutma, saç tarama, düğme ilikleme vs…gibi ince motor fonksiyonları yardımcı cihazları kullanmayı öğrenerek gerçekleştirme ) adaptasyonunu artırmak amaçlanır. Bu konuda bir yardımcı iş uğraş terapisi teknisyeni görev yapmaktadır.
• Bunun dışında tekerlekli sandalye eğitimlerinin bir kısmı ve fizyoterapist eğitimlerinin yaşamla bağlantılı olanlarının hemşirelik birimimizce verilecek beden hijyeni gibi seminerlerin bir kısmının burada yapılması Hastane Yönetim Birimimiz kararınca plan dahiline alınmıştır.
3) Sosyal Rehabilitasyon amaçlı eğitimler:
Engelli Bireyin yakınlarının yardımı olmasa dahi bağımsız olarak yaşama tutunabilmesi, psikolojisinin düzelmesi, zihninin özellikle akut dönemde onun sakatlık düşüncesinden uzaklaştırılması, onun bireysel yeteneklerin ön plana çıkarıldığı, dikkatin yapılan fiziksel etkinliğe odaklandığı, daha sonra kendi evinde de yaparak zamanını değerlendirebileceği, kaliteli zaman geçirdiği etkinliklere yönlendirerek sosyal rehabilitasyonu amaçlamaktadır.
Engelli bireyin tasarlanan aktivitelerle hayatın bir köşesinden tutabilmesini, tek başına evinde gerçekleştirebileceği en az bir hobisini keşfetmesini sağlamak bireyin hayata bağlanmasını sağlamak demektir. Burada bireyin yaratıcılığının sınırlarını açığa çıkararak kendi başına kaldığında da iyi vakit geçirmesini sağlayacak, yapmaktan mutlu olacağı hobileri ile yaşamın başka bir ucundan tutunmayı sağlamak amaçlardan sadece birisidir. Görevli eğitimciler tarafından tutulan notlar ile hastanın gelişimi izlenir. Bireyler uygun hobilere yönlendirilir, öneriler ve beceriler kayıt formunun arkasındaki bölüme not alınır.
Bu etkinlikler şöyle;
• AdaEv aynı zamanda engelli bireyin, topluma yeniden aidiyet duygusunu kazandırma amaçlı bir sosyal rehabilitasyon kulübüdür: satranç, kitap kulübü, sinema klübü yanı sıra AdaEv de hareketleri kısıtlanmış hastaların çevre ile irtibat kurarak yaşama daha kolay erişimlerini sağlayan internet ve temel bilgisayar eğitimleri verilir.
• Ahşap boyama, resim, geleneksel Türk ebru sanatı, takı, rölyef tasarımı, drama, müzik dersleri, maket uçak, model kursları, fotoğraf klübü, dia gösterileri özel tasarımlı veranda da çiçek ekim eğitim sahalarında bitki ve toprakla uğraşlar çalışmalar sayılabilir.
• Sosyal hizmet uzmanlarımız ve psikologumuzca verilen kişisel gelişim seminerleri, engellinin hukuki platformdaki yeri ve hakları seminerleri diyetisyenimiz ile sağlıklı beslenme seminerleri yol gösterici olmaktadır.
• Spor etkinlikleri için daha çok kol gücüne hitap eden spor etkinlikleri seçilmiştir. Arka bahçesinde ergonomik masa tenisi hazırlanmıştır. Ayrıca uluslar arası standartlara uygun dart sporu yarışmaları, iç ortamda ya da dışarıda gerçekleştirilebilmektedir.
• Ailelere yönelik eğitimler ve söyleşiler gerçekleştirilmektedir. Bu söyleşileri konularında bilgili, toplumda saygın, ünlü kişiler arasından seçmek tercih edilendir.
• Ritim terapi ek projesi (Engelsiz sevgi davulları) ; Vurmalı çalgılarla derinin deriye teması sağlanır. Vurma sırasında çıkan enerji, birlikte grup içinde bir ekip ruhu oluşturmak ve çaldığı farklı bir enstrumanla o toplum içersinde olduğunu kabul etmek ve ettirmek mümkündür. Gruba aidiyet ile bir orkestranın bir elemanını oluşturmak, bu müzik enstrumanını evde tek başına çalabilmek de ritim terapinin ana temalarındandır.
Burada sadece engelli bireyler değil program elverdiğince hastanede çalışan diğer sağlık içi ve sağlık dışı personel de çalışmalara katılır. Engelli bireyler ve engelli olmaya aday olan diğer insanların temsilcileri hastanemiz çalışanları bir arada bulunurlar. Bir arada eğlenceli aktivasyonlar, söyleşiler, paylaşımlar, eğitimler ve hobiler yapılabilmektedir.
Senede bir gerçekleştirilecek bir bahar şenliği ile bir yandan eğlence diğer yandan birliktelik ruhu, moral ve destek sağlanırken katılımcı, eğitici desteğin ve ülkemizde örnek oluşturduğumuzun bilinci ile AdaEv duyuruları yapılmaktadır.”
. Engelli bireylere özel yaklaşımlarla hazırlanan etkinlikler neler?
“Kişinin omurilik tutulum şekline göre, kendi tekerlekli sandalyesinin özellikleri eşliğinde örneğin buzdolabına nasıl yaklaşacağı, kendi durumuna göre ona en uygun yaklaşım nasıl olur bunu gösteriyoruz, takip ediyoruz. Bu bazen çok basit bir şey olabildiği gibi bazen de çok kompleks bir şey olabiliyor. Bu eğitimleri aldıktan sonra bireyler daha iyi hareket edebiliyor. Hasta evinde en ucuza, en kolay ergonomik bir ev için neler yapması gerektiğini bilir hale geliyor.
Aynı zamanda kişiyi, uygun hobiye yönlendiriyoruz mesela eli tam olarak tutmayan kişilere uygun olan hobiyi seçiyoruz. Bir el rehabilitasyonu kısmımız da var.”
ADAEV’DEKİ TÜM ETKİNLİKLER ÜCRETSİZ
. Bu etkinlikler ücretsiz mi? Engelliler tarafından çok talep görüyor mu?
“Tüm bu etkinliklerimiz ücretsiz, hastane çalışanları ve gönüllü hocalar tarafından yürütülen etkinlikler bunlar. Biz dışarıya da açığız ancak özel bir servisimiz yok ama belediyenin sağladığı araçlar oluyor. Program saatlerini öğrenip buraya gelebiliyorlar.
Yine de ulaşım çok kolay olmuyor. Bizim en fazla 30 kişiyi alacak bir alanımız var, bazı günler hastaların hastanede tedavi saatleri ile programlar denk geliyor. Ama birini kaçırsa diğerine katılması mümkün, zorlama yok. Birkaç kişi bile olsa bizim programımız devam ediyor; kimi günler çok kalabalık oluyor.”
. Engelliler AdaEv’e yalnız mı gelmeyi tercih ediyor yoksa aileleriyle mi geliyor?
“Genellikle hastanede yatan hastalar refakatçileri yanlarında iken geliyorlar. Burayı bahçe içinde farklı bir konumda çölün içerisindeki bir vahaymış gibi tutuyoruz. AdaEv’in hastaneye de yakın, emniyetli bir uzaklıkta olmasını istedik çünkü bu hastaların sistemleri değişik; örneğin aniden tansiyonları düşebiliyor, farklı reaksiyonlar geliştirebiliyorlar ama hastaneye yakın olduğumuz için onlar da kendilerini emniyette hissediyorlar. Bu tür acil durumlar dahil gerekli talimatlar ile İSO belgesini hastanemizin bir ek birimi olarak AdaEv de almış durumdadır.
Hastaların yalnız iken katılmalarının uygun olduğu veya yakınlarıyla birlikte yaptığımız programlar var ayrıca sadece refakatçilere verdiğimiz eğitimler var. Aileler için; “Engel SİZ olmayın” gibi Onlara ne kadar yakın olmalılar, ne zaman yalnız bırakmalılar şeklinde eğitimler var kimi zaman ise hastaları tek alıyoruz.”
ENGELLİ ÇOCUKLARA FARKLI ETKİNLİKLER DÜZENLENİYOR
. AdaEv imkanlarından yararlanmak için belli bir yaş sınırı var mı?
“AdaEv’de çocuklar için ayrı bir grubumuz oluyor. Çizgi film günleri, resim günleri, yüz boyama gibi programlar yapıyoruz. Yaştan ziyade kişinin sağlık ve ruhsal durumunun buraya adapte olabilecek seviyede olması gerekiyor. Çünkü aksi takdirde kontrolsüz bir çalışma hastanın moralini daha da düşürebilir.”
. Özellikle gelmesini istediğiniz engelli grubu hangisi?
“Bedensel engelliler özellikle de omurilik travmalı hastalar, hastane popülasyonunu oluşturduğu için daha çok onlara yoğunlaşmış bir program yürütmekteyiz.”
. AdaEv’de eğitime başlayan kişiler ne kadar zamanda kendi işlerini yapar hale geliyorlar?
“Bu, kişilerin öncesinden getirileriyle ilişkili, kişilik yapıları ve becerileriyle de ilgili olduğu için tutulum seviyeleri ve o anki hayata bakış açılarıyla da çok bağlantılı oluyor. Buraya gelen engelli bireyler ilk başta çekinerek gelseler de daha sonra buranın çekiciliğine kapılıyorlar ve gitmek istemiyorlar, saatlerini öğrenip tekrar geliyorlar.
Bizim ülkemizdeki yaşama adaptasyondaki en büyük sorunlardan biri bence bireyin tekerlekli sandalyesi ile barışık olmaması oluyor. Yani sürekli yürüyebileceğini hayal ettiğinden bu cihaza düşman oluyor adeta. Oysa kabullendiğinde onu bir organı gibi görebildiğinde daha dikkatli, yaşama bağlı oluyor. Çünkü artık yapabileceği üstesinden bu halde bile gelebileceği şeyler olduğunu görüp bunlarla ilgilenebiliyor.
ENGELLİ BİREYLERİN ÖZGÜVENLERİ ARTIYOR
. AdaEv’deki programlara katılan engelli kişilerin kendilerine olan güvenleri artıyor mu?
“Kesinlikle artıyor. Çok az hastada mekanizma ağır işliyor Bunun nedeni de daha önce değindiğim kabullenememe ama birçok hastada bize geri dönüşler çok çok iyi. Engelli kişi hastaneden taburcu olsa da aradan bir sene geçse de bize geri geliyor. Büyük bir sevgi ve dostluk ortamı olduğunu söylüyorlar, fotoğraflar çektirmeye çalışıyoruz.
Birlikteliğimizin haberleşmemizin sürmesini istiyorlar. Biz onların gelişimlerini izliyoruz ve geldikleri andan çok daha farklı olduklarını görüyoruz ve çok seviniyoruz. Belki fırsat bulup bilimsel bir yayın yapmak lazım, hastaların psikolojik ve tıbbi verilerini başlangıç ve sonrasında nasıl olduğuna dair çalışma yapıp bunu daha net belirlemek daha iyi olur ama şimdilik sadece gözlemlerimiz üzerinden konuşabiliyoruz ve bunlar çok olumlu.
Belki bunların bir işareti olarak kabul edilebilecek olan birkaç şey var. Bizim oluşturduğumuz bir duygular dosyası var, engelli bireylerin kendi kelimeleriyle bize yansıttıkları yazılar, teşekkürler ve kendilerini ilk ağızdan ifade etme biçimleri var. Yazı yazmayı bilmeyen ailesinin sayesinde yazı yazanlar var. Örneğin; Bize ifade ettikleri şekliyle şöyle bir erkek hasta vardı ki, “ben 10 yıllık bir omurilik felçli hastayım ama burada ne zaman kendi başıma yemek yaptım, o zaman ben engelli değilmişim dedim ve kendimi tamamen sağlıklı hissettim” diyor.
Ayrıca psikolojik olarak zayıflamış durumda iken hayatında hiç yapmadığı Ebru sanatı ile zoraki olarak tanışan ve sonra ondan kopamayan, yaşama bağlanan ve hatta sonrasında bu yeteneğini ve bu sanatın terapi gücünü keşfederek Ebru sanatı hocası olan bir hastamız var mesela.
Bir diğer örnekte; hayatında eline dart almamış bir engelli birey bu konudaki üstün yeteneğini bizimle beraber keşfetti ve şimdi şampiyonalara katılmakta. Herkesin şampiyon yada hoca düzeyine gelmesi değil önemli olan, yaşamın kıyısından tutunabilmesi elbet. Adaev’den faydalanan birçok birey kendi şehrine kasabasına dönünce bu tür bir evin kurulabilmesi için bizimle irtibat kuruyor, uğraş gösteriyor.”
. AdaEv projesi ile kaç engelliye ulaştınız?
“Yıllık istatistiğimizde 2008 yılından bu yana her yıl ortalama 125 engelli birey bizimle tanışmış programlarımıza katılmış durumdadır. Yani 2008’deki açılışından şu ana değin AdaEv yaklaşık 500 kişiye ulaşmış durumdadır.”
. Programa katılımları neler etkiliyor?
“Aktivitelerde aktivitenin şekline göre tercihe, yaşa, o anki psikolojik kabullenme durumuna, yapabilirliğe göre katılım sayısı çok etkenli olarak değişiyor.
Örneğin en çok katılım bulan aktiviteler sevgi davullarıyla ritim terapi ve geleneksel Türk ebru sanatıdır. Bu etkinliklerde 25-30 kişilik katılım sayısını aşabiliyoruz. Yaz aylarında katılım biraz azalıyor. Burada hem iklim, hem de gönüllü eğitimcilerimizin gelebilme durumları etken oluyor. Hastaneden katılan eğitimcilerimiz yazın izinde olabiliyor.”
İçeriği Paylaşın