Epilepsi Nöbetinden Cerrahi İle Kurtulmak Mümkün

Epilepsi Nöbetinden Cerrahi İle Kurtulmak Mümkün

Epilepsi Nöbetinden Cerrahi İle Kurtulmak Mümkün

Bizi Takip Et


Ülkemizde yaklaşık 800 bin epilepsi (sara) hastası nöbetlerle hayatını sürdürmeye çalışıyor. İlaç tedavisinden yanıt alınamayan ve sık nöbet geçiren epilepsi hastaları, cerrahi müdahale ile beyindeki sorunlu bölgenin çıkarılmasıyla nöbet kabusundan tamamen kurtuluyor.

Epilepsi, beynin normal aktivitesinin sinir hücrelerinde aşırı, ani elektriksel boşalması ile bozulması sonucu ortaya çıkan nörolojik bir hastalık. Toplumda her yüz kişiden biri bir veya birden fazla sayıda epilepsi nöbeti geçiriyor.

“TÜRKİYE’DE HER YIL 35 BİN YENİ EPİLEPSİ HASTASI”  

Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersin Erdoğan, epilepsinin dünyanın her bölgesinde, erkek ve kadında, her türlü ırkta ve yaklaşık 100 kişide bir oranında görülebilen bir hastalık olduğunu belirterek, “Epilepsi hastalığının toplumdaki yıllık eklenen hasta oranı 45/100000 civarındadır. Yaklaşık 80 milyon nüfuslu ülkemizde yıllık 35 bine yakın kişinin epilepsili hasta grubuna eklendiği söylenebilir. Ayrıca yaklaşık 20 kişiden birinde yaşam boyunca bir kez nöbet görülebilir ve bu kişilerde daha sonra nöbet tekrarlamayabilir. Hastalarda nöbetler kol ya da bacaklarda kasılma, şuur kaybı ile kendini göstermektedir. Jeneralize nöbet diye isimlendirilen durumda, beynin tüm katmanları etkilenmektedir, kolda ve bacakta kasılma, ağızdan salya gelmesi ve idrarı tutamama söz konusu olabilmektedir. Küçük nöbetlerde ise hasta 5 ila 20 saniye bir yere dalarak bakabilir ya da bir kolunda hareket tarzında aksama olabilmekte ama şuurunu kaybetmemektedir. Hastanın ağzını şapırdatma ya da anormal hareketler sergilemesi halinde de şuur kaybı söz konusu olabilmektedir. Bu durum, hastanın burnuna anormal koku gelmesi ya da ani korku hissi ile kendini gösterebilmektedir. Bu sırada, anormal sesler çıkarabilmekte ve nöbet süresi 1 ya da 3 dakika sürebilmektedir. Ancak büyük nöbetlerde kişinin uyanması belli bir süre almaktadır. Nöbetlerin sıklığı değişkenlik göstermekte, kimi hastalar yılda bir, kimi hastalar ise gün içinde 50 kez nöbet geçirebilmektedir. Epilepsiye bağlı nöbetler bazıları genetiktir, ancak büyük bir kısmı doğum sırasında ya da anne karnında gelişen olumsuzluklara, enfeksiyonlara, tümörlere, beyindeki tıkanmalara, kafa travması sonrasında beyinde gelişen sorunlara bağlı ortaya çıkmaktadır. dedi.

“İLACA DİRENÇLİ EPİLEPSİLERDE ANİ ÖLÜM RİSKİ VAR!”

İlaca dirençli epilepsilerde ani ölüm riskinin yaklaşık yüzde 3 olduğunu belirten Prof. Dr. Erdoğan, “Bu durum, genellikle uykudayken hayatını kaybetme tarzında olabilmektedir. Nöbete bağlı yüksekten düşme, trafik kazası, boğulma da bu oranın dışındadır. Epilepsi tanısı konulan hastaların ilaç tedavisi görmekte, ancak kimi durumlarda buna direnç gelişmektedir. İlaçların etki oranı yüzde 70 olup geri kalan hastalar ise ilaca dirençlidirler. İlaca dirençli hastalar, cerrahi tedavi ile müdahaleye alınmaktadır. Cerrahi uygulama öncesinde çeşitli görüntüleme tekniklerinin yanı sıra özellikle EEG-video monitörizasyon denilen tetkik kullanılarak hastanın durumu detaylı olarak incelenmektedir. Hastanın ilaca dirençli olması ve sık nöbet geçirmesi durumunda, bu kişinin nöbetinin hastane ortamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, kişi EEG-video monitörizasyon ile üç nöbetini kaydedecek kadar hastaneye yatırılmaktadır. Uygulamanın yapılabilmesi için, hastanın haftada üçten fazla nöbet geçiriyor olması lazımdır. Hastanın nöbetleri incelenerek nöbet sırasında hangi hareketleri yaptığına bakılmaktadır. Bu sorunun beynin neresinden kaynaklandığını belirlenmektedir. Özel görüntüleme teknikleriyle belirlenen lezyon, epilepsi yapılan diğer tetkiklerle uyuştuğunda cerrahi uygulanmaktadır.” diye belirtti.

“HASTALARIN DOĞRU TEDAVİYE ULAŞMASI 20 YIL GECİKEBİLİYOR!”

Tüm yöntemler içinde kesin çözümün, sorunlu bölgenin çıkarılması ile mümkün olduğunu açıklayan Prof. Dr. Erdoğan şöyle devam etti:

“Bu durumda, hastanın bir daha nöbet geçirme riski yüzde 90 oranında engellenmektedir. Elbette, çıkarılacak bölümün, hastaya zarar vermeyecek bir kısım olması gerekmektedir. Bu teknikte, operasyon başarısı yüzde 85’tir. Bu uygulama sonrasında, hastaların nöbet geçirmeleri kesilmektedir. Ancak bu bölümün çıkarılamayacak bir özellik taşıması halinde de ilgili kısımlar arasındaki bağlantı cerrahi ile kesilmektedir. Bu teknikte başarı oranı yaklaşık yüzde 50’dir. Epilepsi cerrahisi sonuçları çok iyi olmasına rağmen, dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de epilepsi hastaları ve tedavi uygulayan hekimler tarafından çok az kullanılmaktadır. Tam teşekküllü epilepsi tanı ve tedavi merkezlerinin nöbet kontrolünü sağladığı gösterilse de, ilaca dayanıklı epilepsili kişilerin yüzde 1’den azı bu merkezlere sevk edilmektedir. Bu kişiler genellikle epilepsi başlangıcından ortalama 20 yıldan fazla zaman geçtikten sonra gelmektedirler. Erken sevk, geri döndürülemez psikolojik ve sosyal problemlerden, bir ömür boyu sakatlıktan ve erken ölümden kaçınmak için en iyi imkanı sağlamaktadır. Tam teşekküllü epilepsi merkezleri; nörologlar, klinik nörofizyologlar, beyin cerrahları, nöroradyologlar, psikologlar, psikiyatrlar, sosyal hizmet uzmanları ve danışmanlardan oluşmaktadır.”


İçeriği Paylaşın