Erkeklerde Kısırlık ve Fitoterapi

Erkeklerde kısırlığın nedenlerini ve fitoterapinin erkek kısırlığındaki yerini İç Hastalıkları ve Fitoterapi Uzmanı Dr. Ertan Cevizci ile konuştuk.

Erkeklerde Kısırlık ve Fitoterapi

Bizi Takip Et


Erkeklerde kısırlığın nedenlerini ve fitoterapinin erkek kısırlığındaki yerini İç Hastalıkları ve Fitoterapi Uzmanı Dr. Ertan Cevizci ile konuştuk.

‘‘BEŞ EVLİLİKTEN BİRİ KISIRLIK SORUNU YAŞIYOR’’

. Erkeklerde kısırlığa ne oranda rastlanıyor? 

‘‘Genel anlamda kısırlığın ülkemizde görülme oranı yüzde 20’dir. 5 evlilikten birinde kısırlık sorunuyla karşı karşıya kalıyoruz. Bu sayı giderek de artış gösteriyor. 25-30 sene önce bu oran yüzde 2-3 civarındaydı. Bu artışın nedeni köy toplumundan sanayi toplumuna geçişimiz, teknolojiyle çok karşı karşıya kalmamız, gıdaların bozulması, havanın, toprağın, suyun kirlenmesi ve birtakım toksik maddelere maruz kalmamızdır. Bu gibi nedenler hem erkek hem de kadın kısırlığında ciddi artışa yol açtı. Kısırlık sebepleri araştırıldığında ise yarısı erkeklerde yarısı da kadınlarda çıkıyor.’’

ERKEKLERDE EN ÖNEMLİ SORUN VARİKOSEL

. Erkekler hangi sorunlarla başvuruyorlar? 

‘‘Öncelikle, testislerin etrafındaki yapıda kirli kanı toplayan venler (damarlar) varis tarzında genişlediği zaman (varikosel) orada biriken toksik maddeler içeride testislere etki yaparak sperm üretimini bozuyor. Varikosel ayrıca orada toplanan kan ısı artışına sebep oluyor. Sperm de ısıyı sevmediği için birtakım sorunlar meydana geliyor. Normalde vücut ısımız 37 derece, testislerin ısısı ise 34 derecedir. Vücudumuzun dışında olan tek organ olduğundan orada biriken kan ısıyı arttırarak spermlerde üreme problemlerine yol açıyor.’’

FİTOTERAPİ HANGİ SORUNLARA KARŞI ETKİLİ? 

. Fitoterapinin erkek kısırlığındaki yeri nedir?

‘‘Fitoterapi ile üretimi bozulan spermin ana kök hücrelerine etki yaparak onların sayısının artmasına yol açıyoruz. Hareket bozukluğu varsa onu arttırmaya yönelik tedaviler veriyoruz. Şekil bozukluğu varsa onu düzeltiyoruz. Normal bir spermin baş kısmında tüm genetik kodların yapıldığı merkezler vardır. Bir gövde kısmı ve hareketini sağlayan bir kuyruk kısmı vardır. Burada birtakım şekil bozukluklarının meydana gelmesi ile sıkıntılar da başlıyor. Örneğin spermin baş kısmında değişik yapısal anomaliler, bu spermin normal fonksiyonunu yapmasına engel oluyor. Böyle bir sorunda sağlıklı bir üreme sistemi oluşmuyor. Azospermi de (spermin hiç olmaması) çok önemli bir tablo olarak karşımıza çıkıyor. Ama testislerde sperm ana kök hücrelerine etki yapılarak uyarılırsa oradan birtakım üretim başlayabiliyor. Sıfır olan sayı 50-100 bine bazen 1-2 milyona çıkarılabiliyor. Dolayısıyla o çiftin tüp bebek için bir şansı oluyor. 

SPERM SAYISI ARTTIRILABİLİR Mİ? 

Oligospermide ise sperm sayısı düşük oluyor. 1921’de bir mililitrede 120 milyon civarında sperm varken 2000’de bu rakam 45 milyona düşmüş durumda. Dünya Sağlık Örgütü’nün verdiği 2015 yılındaki sayı ise 15 milyon. Bu rakam 10- 5 milyona düşerse çok ciddi sorunlarla karşılaşacağız. Oligospermide de yine testislerde üretime etki yaparak birtakım tedavilerle sayıyı arttırmaya çalışıyoruz. Sayı normal ama kadın rahmine düşen spermlerin hareketinde bir sıkıntı varsa, ilerleyerek yumurtayı çatlatamıyor, birleşme meydana gelmiyor. Dolayısıyla da gebelik oluşmuyor. Bununla birlikte yine şekil bozukluğu olan vakalarda sayı istediği kadar yüksek olsun o sperm normal görevini ve fonksiyonunu yapamıyor.’’

HANGİ BİTKİLER KULLANILIYOR?

. Fitoterapi yöntemiyle sperm sayısı ve kalitesi arttırılabilir mi? 

‘‘Fitoterapi yöntemiyle hem sperm sayısı arttırılabilir hem de hareket ve şekil bozukluğu ortadan kaldırılabilir. Mesela Peru’da, Bolivya’da, And Dağları’nda yetişen maca kökü bitkisi vardır. Maca kökünde çinko, magnezyum, kalsiyum gibi çok faydalı mineral ve vitaminler ile çok önemli olan lepidyum etkin maddesi bulunuyor. Lepidyum, sperm üretimini arttırıyor. Spermlerin hareketini hızlandırıyor ve şekil bozukluğu varsa ortadan kaldırıyor. Bunların dışında keşiş külahı adını verdiğimiz ve içinde epimedium olan azgın teke otu, çakşır otu, çoban çantası, aslan pençesi ve demir dikeni de tedavide kullandığımız tıbbi bitki ekstraktlarıdır. Erkeklerde bunun dışında A, E, C, D vitaminleri de uygun dozlarda tedavi kürlerine ilave edilir. Sarımsakta bulunan selenyum da sperm hareketlerini son derece arttıran bir mineraldir. Kuruyemişte ve deniz ürünlerinde bulunan çinkoyu da kullanıyoruz. Yine sperm sayısını ve kalitesini arttıran birtakım aminoasitlerimiz var. Bu tür bitki ekstraktlarını belli formülasyonlarla, eczacıların, farmakologların ve doktorların kontrolünde bir tedavi kürü halinde bu sorunla karşı karşıya kalan hastaların tedavilerinde yönlendiriyoruz.’’

‘‘AZOSPERMİ EN AĞIR VAKALARDAN BİRİ’’

. Azospermi (spermin olmaması) durumunda fitoterapiden faydalanılıyor mu?

‘‘Azospermi en ağır vakalardan biridir. Azospermide normal yolla hamile kalınamadığı gibi tüp bebek için de bir umut olmaz. Bu nedenle sperm sayısının az da olsa oluşturulması gerekir. En azından orada 5-10 tane sperm oluşturulmalıdır ki onlar özel yöntemlerle alınıp dış ortamda birleştirildikten sonra ana rahmine konulabilsin. Tedavi, bu tıbbi bitkilerin ana kök hücrelerine etki edilerek yapıldığı için uzun sürelidir; minimum 6-8 ay devam edilmesi gerekir. Zor gibi gözükse de imkansız değildir. Sıfır olan vakalar 500 bine hatta 1- 2 milyona çıkabilmektedir. Bu mucizevi bir durum değildir. Aldıkları klasik tedavi varsa onlar değiştirilmez ya da kesilmez. Bu zaten doğru da etik de olmaz. Biz tamamlayıcı bir tedavi olarak devreye giriyoruz. Soruna yönelik doğada binlerce bitki var. Onları tespit edip o sorunun üstüne kullandığınız zaman olumlu yanıtlar elde ediyorsunuz.’’

‘‘ÇİFTLER ÇOK ERKEN DÖNEMDE GELMELİLER’’

. Kısırlık sorunu yaşayan bir çift hangi aşamada size başvurmalıdır?

‘‘Çok erken safhada gelsinler isteriz ama maalesef klasik birtakım tedavi yöntemlerini denemiş, kadın doğumcu ya da ürolog tarafından bazı tedavilere başlanmış, birkaç kez tüp bebek denemeleri yapılmış olarak geliyorlar. Vakalar erken geldiğinde tedavi için daha uzun süremiz oluyor. Çünkü uzun süreli bir evlilikte kadının yaşı da ilerliyor ve yumurta rezervi ve kalitesi iyice azalıyor. Azaldığı zaman da hamilelik şansı ortadan kalkıyor.’’

‘‘EVDE KENDİ KENDİNE TEDAVİ SON DERECE YANLIŞ’’

. Fitoterapide kullanılan bitkiler çok güçlü bir içeriğe sahip oldukları için bunların bir uzman eşliğinde kullanılmaması sağlık sorunlarına yol açabilir mi?

‘‘Birtakım bitki isimlerini duyduktan sonra hemen ertesi gün aktardan ya da baharatçıdan alıp evde karıştırarak kendi kendisini tedavi etmeye kalkanlar var. Bu son derece yanlış. Çünkü bitkiler arasında birbirlerinin etkilerini arttırdığı gibi birbirlerinin etkilerini ortadan kaldıranlar var. Bu ürünlerin bazıları kanı sulandırıyor; yan yana kullanıldığında yan etkileri olabiliyor. Karaciğere ve böbreğe toksik olanları var. Bizim yaptıklarımız ise bilimsel çalışmalarla özel formülasyonlarla dozları ayarlanmış ilaçlar. Bir ürün oluşturulurken içine 3-5 tane bitki özütü konuluyor. Bunlar belli miktarlarda koyulduğu için herhangi bir zararı yok. İnternetten araştırarak ya da sağdan soldan arkadaşlarının önerileriyle böyle bir tedavi şekline girdikleri zaman fayda bulayım derken kendilerine zarar veriyorlar. Fayda bulabilmeleri için mutlaka bir uzman hekimin kontrolünde bu tedavileri almalılar.’’


İçeriği Paylaşın