Evlerde Beslenen Kuşlar Alerjik Reaksiyona Neden Olabilir
Evlerde Beslenen Kuşlar Alerjik Reaksiyona Neden Olabilir
Bizi Takip Et
Köpekler ve kedilerin yanı sıra, kuşlar da sıkça evcil hayvan olarak tercih edilen önemli bir grubu oluşturur. Evlerinizde veya yakınında beslediğiniz kuş türleri de alerjik reaksiyonlara neden olabiliyor. Alerji ve Astım Derneği Başkan Yardımcısı ve Yetişkin Alerji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kürşat Epöztürk kuş alerjilerini detaylı bir şekilde sizler için anlattı.
KUŞ TÜYÜ ALERJİSİ NEDİR?
Kedi ve köpek alerjilerinde olduğu gibi, evde kuş besleyen ve alerji eğilimi olan insanlarda da kuş alerjenlerine duyarlılık olabilir. Bunun sonucunda alerjik konjunktivit, alerjik rinit ve alerjik astım yakınmaları oluşabilir. Yani özellikle hayvan yakındayken veya kafesini temizlerken gözlerde yaşarma, kaşıntı ve kızarıklık; burunda kaşıntı, hapşırık, akıntı ve tıkanıklık; nefes darlığı, hırıltı, öksürük, göğüste sıkışma hissi gibi şikâyetler olur. Bu tarz alerjik belirtileri olan hastalara uygulanacak alerji testi paneli evde beslenen hayvanı da içerecek şekilde hazırlanmalıdır. Yapılan bir çalışmada alerjik belirtileri olan ve evde kanarya veya muhabbet kuşu besleyen hastaların beşte birinde bu kuşların tüylerine karşı duyarlılığı olduğu tespit edilmiştir. Meslekleri gereği bu kuşlarla daha yoğun olarak teması olan kişilerde bu oranın daha sık olacağı tahmin edilebilir. Örneğin hayvanat bahçesinde kuşlarla ilgilenen çalışanların beşte ikisinin kuş alerjenlerine duyarlı olduğu ve bunların yarısında alerjik belirtilerin de ortaya çıkmış olduğu saptanmıştır.
Kuş tüyü alerjisi olanlarda gelişen alerjik hastalıklardaki temel yaklaşım diğer evcil hayvan alerjilerinde olduğu gibi sorumlu hayvanın (ve kafesinin) hastadan uzaklaştırılmasıdır. Hayvanın gönderilmesi henüz mümkün değilse alınabilecek bazı ikincil derecede önlemler vardır:
- Kuş ve kafesi hastanın yattığı odaya sokulmamalıdır.
- Kuşa elledikten sonra eller iyice yıkanmadan göze, burna, ağza, yüze götürülmemelidir.
- Kuşun olduğu odada düzenli temizlik yapılmalıdır.
- HEPA filtreli elektrikli süpürge kullanılmalıdır.
- Kuş kafesi düzenli olarak (hasta dışındaki biri tarafından) temizlenmelidir.
Oluşan belirtilerin tipine ve yoğunluğuna göre göz damlaları, burun spreyleri, antihistamin denen alerji ilaçları ve astım ilaçları kullanılır.
KUŞLA İLİŞKİLİ ALERJİLER NELERDİR?
Kuş besleyen insanlarda alerjik nezle ve alerjik astım gibi hastalıkları tetikleyen bir başka etken de akar alerjileri olabilir. Ev tozu akarları tüylü hayvanların deri artıklarından da beslendiğinden kedi, köpek, kuş beslenen evlerde sayılarının daha yüksek olması beklenebilir. Ayrıca kuşların tüylerinde farklı akar türleri de bulunabilir. Bu akarların hem ev tozu akarlarınınkine benzer hem de kendilerine özgü alerjenler üretebildiği gösterilmiştir.
Kuşla ilişkili bir başka alerjik durum ise kuş yeminden kaynaklanabilir. Beslediği muhabbet kuşunun kafesini temizlerken astım atağı geçiren bir hastanın kuşa değil yem olarak kullandığı tahıla alerjisi olduğu saptanmıştır.
KUŞ-YUMURTA SENDROMU NEDİR?
Benzer protein yapısında olan alerjenlere çapraz duyarlılıklar olabilir. Bu durumun bir örneği de kuş-yumurta sendromu olarak adlandırılan tablodur; bu durum, kuşlarda ve yumurta sarısında bulunan bir alerjenin ortaklığından kaynaklanır. Yetişkinlik döneminde evde beslenen kuşa karşı solunum yoluyla gelişen duyarlılık bu çapraz tabloya neden olur. Çiğ veya sarısı az pişmiş yumurtayı yemek bu durumdaki hastalarda ciddi alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Sorumlu olan alerjen ısıya dayanıksız olduğu için iyi pişmiş yumurta genellikle sorunsuz tüketilir. Pişmiş tavuk eti de genellikle reaksiyona neden olmaz veya ağız içinde hafif yakınmalara sebep olur ama çiğ tavuk etine dokunmak deride kaşıntı ve kızarıklık oluşturabilir.
HİPERSENSİTİVİTE PNÖMONİSİ
Bir çeşit alerjik aşırı duyarlanma sonucu, akciğerlerde pnömoniye (zatürree) benzeyen ama mikrobik olmayan bir tablo oluşabilir. Etkilenen kişide ateş, öksürük, nefes darlığı, halsizlik gibi belirtiler görülür. Özellikle canlı kökenli maddelerle yoğun bir şekilde uğraşan çiftçiler, mantar toplayıcıları, kürkçüler, ipek böceği üreticileri, ağaç işçileri, tütün işçileri gibi meslek gruplarında daha sık görülen bu tablo başta güvercin olmak üzere kuş yetiştiricilerinde de görülebilmektedir.
Hastalık kendini akut (ani başlangıçlı) veya kronik (müzmin) şekilde gösterebilir. Akut formu duyarlı kişi hastalığa neden olan maddeye aralıklı ve yoğun şekilde maruz kaldığında oluşur. Belirtiler maruziyetten sonra birkaç saat içinde ortaya çıkar. Hasta etkilendiği ortamdan uzaklaştığında bir gün içinde kendiliğinden iyileşir. Kronik formunda kişi hastalığa neden olan maddeye düşük dozda ama sürekli maruz kalmıştır. Geri dönüşsüz akciğer hasarı oluşur ve sebep olan etkenden uzaklaşmak hastalığı düzeltmeye yetmez. Subakut denen ara bir form da bulunur; düşük dozlarda maruziyet ile belirtiler sinsi şekilde ilerler ve ortamdan uzaklaşınca tablo düzelir.
Hipersensitivite pnömonisi tanısında laboratuvar testleri sadece yardımcıdır. Genellikle teşhis öyküye göre konur. Bronkoskopik olarak alınan yıkama ve doku örnekleri tanı koydurucu olabilir ama genellikle parça alınması gerekmez. Hastalığa ait radyolojik bulgular akciğer filminde ve özellikle yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografide izlenebilir.
Kuş besleyicilerinde görülen hipersensitivite pnömonisi eğer belirtilerin süresi altı haftadan azsa ve hastanın kuşlardan ve beslenen ortamdan uzak kalması sağlanırsa tam iyileşme ile düzelir. Daha uzun süreli hastalık durumunda ve sorumlu olan etkenden uzaklaşmak yetmiyorsa kortizon tedavisi ile akciğerdeki tutulum düzeltilmeye çalışılır. Kronik olgularda uzun süre ve yüksek doz kortizon vermek gerekir. Akciğerlerde ileri derecede geri dönüşsüz hasar oluşmuşsa bu hastalık ölüme neden olabilir.
İçeriği Paylaşın