Küçük travmalar ya da aşırı yüklenmenin eklemlerinizde oluşturduğu boyun, sırt ve bel ağrıları, omurga hareket alan daralmasının bir işareti olabilir… Anadolu Sağlık Merkezi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı, gün boyu tüm ağırlığımızı taşıyarak bizi ayakta tutan omurgamızın, önlem almadığımızda ve günlük yaşamımızda belirli hususlara dikkat etmediğimizde boyun, sırt ve bel ağrılarına neden olan sağlıksız bir yapıya dönüşebildiğini ve bu ağrıların nedenlerinden biri de, halk arasında “kireçlenme” olarak bilinen ve omurgamızın hareketli olmasını sağlayan eklemlerde ortaya çıkan “faset sendromu” olduğunu belirtiyor.
Omurgamızı oluşturan yapılar içinde yer alan ve boynumuzdan başlayıp bel bölgemize kadar uzanan eklem grubunun (faset eklemi) üzerini örten kıkırdak, çeşitli nedenlerle zaman içinde özelliğini yitirebiliyor. Anadolu Sağlık Merkezi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı, bu sürecin aşırı yüklenme, romatizmal hastalıklar, fizyolojik yaşlanma veya uzun süre aynı pozisyonda çalışma nedeniyle oluştuğuna dikkat çekiyor. Faset eklemindeki bu bozulmalar “faset sendromu” olarak adlandırılan klinik bir tabloya neden oluyor. Faset eklemi hem omuriliğin içinde yer aldığı kanala hem de omurilikten bacaklara veya kollara doğru giden sinirlerin çıktığı kanala oldukça yakın. Bu nedenle faset eklemindeki bozulmalar söz konusu kanalların daralmasına da neden olabiliyor.
Prof. Dr. Semih Akı, “Eğer ana kanalda bir daralma meydana gelirse daha ağır bir tablo ortaya çıkabilir” diyor ve ekliyor: “Ağır sporlar ve bu sebeple meydana gelen küçük travmaların birikimi, bel fıtığı ve disk problemlerinin tetiklediği faset sendromuna sebep olabiliyor. Bel fıtığı nasıl belden çıkıp sinirlerin geçtiği kanalları daraltabiliyorsa faset sendromu da çok ileri yaşlarda kanallara yakın komşuluğundan dolayı fıtık gibi o sinirin geçtiği kanalı daraltıp fıtıktaki benzer şikayetleri beraberinde getirebiliyor.”
Pozisyonel ağrıya ve hareketsiz kalmaya bağlı tutukluluğa dikkat!
Eklemdeki kıkırdağın özelliğini yitirmesine bağlı olarak ortaya çıkan faset sendromunun en belirgin belirtisi baş ağrıları. Bel ve boyun bölgesindeki fıtığa bağlı ağrılarda, ağrı genellikle boyun ve bel öne doğru eğildiğinde artarken; faset sendromunda bunun tam tersi söz konusu. Genellikle hastanın belini arkaya doğru kıvırması veya geriye doğru yaslanması istendiğinde ağrı artışı olması, faset sendromunun karakteristik özelliklerinden biri olarak dikkat çekiyor. Prof. Dr. Akı, bu durumu şöyle açıklıyor: “Bel geriye doğru kıvrıldığında faset eklemini ve eklemi oluşturan iki dudak birbirine yaklaşıyor ve üst üste biniyor. Bu da eklem ara mesafesinin daralmasına neden oluyor. Bel geriye doğru yaslandığında ise yüklenme daha fazla olduğu için ağrı belirgin hale geliyor.” Faset sendromunun diğer önemli belirtisi ise hareketsiz kalmaya bağlı tutukluluk. Harekete başlandığı zaman bir zorlanma ve tutukluluk yaşanırken; daha sonra hareket süresi uzadıkça açılma ve yumuşamayla hasta tekrar rahat hareket eder hale geliyor.
Omurganın tüm hareketlerini bölgede bulunan bağlar ve kaslarla birlikte organize eden faset eklemlerinin dizilimi (konfigrasyonu); boyun, sırt ve bel bölgesinde farklılık gösterir. Tıpkı diz, dirsek ya da kalça eklemlerinde olduğu gibi oynar bir yapıya sahip olan faset eklemlerinin dizilimindeki bu değişiklik boyun, bel ve sırt bölgesinin hareketlerinde farklılıklara neden olur. Buna göre; boyun bölgesi diğer bölgelere göre daha hareketli, sırt bölgesindeki hareketler oldukça kısıtlı, bel bölgesinde ise öne ve arkaya doğru hareketin rahat olmasına karşın yanlara doğru hareket daha kısıtlıdır.
Anadolu Sağlık Merkezi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı, bel fıtığı nasıl ki, belden çıkıp sinirlerin geçtiği kanalları daraltabiliyorsa; faset sendromu da, faset ekleminin kanallara yakın komşuluğundan dolayı çok ileri yaşlarda, o sinirin geçtiği kanalı daraltıp fıtıktakine benzer şikayetlere neden olabildiğini belirtiyor.
Faset sendromunda kasları haraket ettirerek güçlendirmek gerekiyor…
Omurgada faset sendromunun tedavi aşamasında bu bölgeyi ağrısız hareket sınırları içinde mümkün olduğu kadar aktive etmek gerekiyor. Bunun için ise özelikle hareketliliği artırmak adına hastaya uygun egzersizler öneriliyor. Prof. Dr. Akı, tam da bu noktada amacın bölgedeki kasların kuvvetlendirilmesiyle doğal bir korse meydana getirmek olduğunu vurguluyor; “Bu bölgedeki kaslar, kuvvetlendirildiğinde, dışarıdan verilen korsenin görevini fazlasıyla yerine getiriyor. Dışarıdan kullanılan korseler zaman içinde bölgedeki kasların hareketsiz kalmasına sebep olabiliyor. Böylece hareketsiz hale gelen kasları zayıflatarak daha kötü bir sonuca neden oluyor. O yüzden çok uzun süreli korse kullanımını tavsiye etmiyoruz.” Belirli dozlarda spor yapmanın tedavinin asıl yöntemi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Akı, pilates ve yüzme aktivitelerini öneriyor. Özellikle pilates sayesinde omurga ve çevresindeki yapılar güçleniyor. Medikal tedavi olarak ise, bölgedeki ödemi çözen, sıvı birikimini azaltan ilaçlar ve ağrıyı azaltacak ağrı kesiciler kullanılıyor veya röntgen altında ağrıyı azaltacak birtakım maddeler iğneyle faset ekleminin içine enjekte ediliyor. İlk aşamada genellikle ilaç tedavisi ve uygun egzersizler uyguladıklarını ifade eden Prof. Dr. Akı, faset enjeksiyonlarını ise en son aşamada tercih ettiklerinin altını çiziyor.