Glokom ve Sarı Nokta Hastalığının Tedavisindeki Gelişmeler

Glokom ve Sarı Nokta Hastalığının Tedavisindeki Gelişmeler

Glokom ve Sarı Nokta Hastalığının Tedavisindeki Gelişmeler

Bizi Takip Et


Batıgöz Altunizade Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tayfun Bavbek glokom ve sarı nokta hastalığını ve tedavi yöntemlerini Sağlığım İçin Herşey’e anlattı.

Glokom nasıl bir hastalıktır?
Göz, yuvarlak bir küredir. Bu kürenin içinde kürenin şeklini, görmeyi sağlayan saydam yüzeylerin düzgünlüğünü muhafaza etmek için belirli bir basınç olması gereklidir. Bu basıncı sağlayan bir sıvı dolaşımı vardır. Gözün beslenmesini sağlayan damarların bu görevini devam ettirebilmesi için de bu basıncın bir dengede olması gerekir. Bu basınç düzeyinin gözün içine gelen kan damarlarını beslemeyi sağlayacak düzeyde olması; yani oksijen taşımasını engellenmeyecek düzeyde olması gerekir. Eğer gözün içindeki bu basınç, normal sınırların üstünde olursa göz içinde başta görme sinirleri olmak üzere hayati dokuların aşınması ve yıpranmasına yol açar. Göz içi basıncı için ideal olan 12-20 arasında bir orandır. Eğer 30-35 gibi bir göz içi basıncı var ve görme sinirlerinde aşınma başlamış, yani bir nevi beslenme bozukluğu varsa buna Glokom hastalığı denilir. Göz içi basıncının fazla olması ile beraber göz içindeki basıncın hayati dokuların beslenmesinin bozulmasına bağlı olarak gelişen bir hastalıktır.

GLOKOMUN EN SIK GÖRÜLEN TİPLERİ

Glokom hastalığına ne sıklıkla rastlanır ve glokomun tipleri var mıdır?
Glokom hastalığının tipleri var. En sık rastlanan tipi açık açılı glokomdur. Gözün içindeki basıncı muhafaza etmek için gözün içinde üretilen bir sıvı vardır ve bu sıvının da gözün dışına atıldığı birtakım kanallar vardır. Bu kanallar açık; ama ağlarında daralmalar olursa buna bağlı olarak sıvının dışa akımı azalır. Bu duruma açık açılı glokom denilir. En sık görülen ve maalesef genelde hiçbir belirti vermeyen bir türüdür. Çok sinsi ilerlemektedir. Kimi zaman sadece rutin bir göz muayenesi ile tanısı konulabiliyor. 40 yaş sonrası kadın, erkek cinsiyet farkı gözetmeden oldukça sık görülüyor. İkinci türü ise kapalı açılı glokomdur. Göz içi sıvısının dışarı atıldığı bir durum vardır. Akut ya da dar açılı glokom olarak da bilinir. Açının normale göre daha dar olması nedeniyle göz içi sıvısı iris dediğimiz renkli kısma arkasına hapsolur ve göz basıncında ani artışlara yol açar. Bu da şiddetli ağrı, kızarıklık, ışıktan rahatsız olma gibi şikayetler yaratabilir.

GLOKOMDA RİSK FAKTÖRLERİ

Miyop ya da yüksek hipermetrop olmak glokom için bir risk faktörü müdür? Kimler risk altındadır?
Kadın, erkek farkı gözetmeksizin yüksek miyop hastalar en riskli gruptur. Şeker hastaları da göz tansiyonu hastalığı açısından risk altındalar. İleri yaşlarda katarakt geliştikten sonra göz içindeki merceğin şişmesine bağlı olarak da glokom gelişebiliyor. Gözün içindeki merceğin kapsülünün; yani zarının dokularının dökülmesine bağlı olarak kepeksi birtakım maddeler kanalların tıkanmasına neden olabiliyor. Kısacası katarakta bağlı olarak da glokom oluşabiliyor. Hipermetroplarda da göz küresi küçük olduğu için açı dar olabiliyor. Dolayısı ile hipermetrop olmak da bir risk faktörüdür. Ancak bu anlamda göz kırma kusuru olan kişiler her sene en az bir kere bile olsa gözlük değişimi sebebiyle muayeneye gittikleri için daha şanslılar. Çünkü eğer bir göz tansiyonu riskleri varsa teşhis konulabiliyor.

Migren hastalarında özellikle göz içi basıncının artmasının görme sınırına etkisi daha fazla oluyor. Çünkü migrende damarlarda aniden genel bir daralma olur ve beslenme bozulur. Damarlar genişlemeye başladığı zaman da şiddetli baş ağrıları ortaya çıkar. Bu damarların aniden daralma anında göz içindeki görme sinirinin beslenmesi bozulabiliyor dolayısı ile migren hastaları glokom hastalığına daha eğilimli oluyor.

 

Prof. Dr. Tayfun Baybek

GLOKOM TEDAVİSİ

Glokom tedavisi nasıl yapılıyor?
Göz tansiyonu hastalığı; yani glokom hastalığında öncelikle göz içi tansiyonu düşürmeye çalışılır. Bunun için ilaç tedavisinden faydalanılır. Kişinin durumuna göre uygun ilaç tercih ediliyor. Bu ilaçların bazısı göz içi sıvısının üretimini azaltır kimi ise göz içi sıvısının dışa akımını arttırır. Bu ilaç tedavisi ile amaç uzun süre göze zarar vermeyecek bir tansiyon değeri yakalamaktır. Ama bazen ilaçlara direnç gelişebiliyor ve kullanacak bir ilaç da kalmayabiliyor. Bu durumda göz içi basıncını düşürebilmek için ameliyat gerekiyor.

Üretilen göz içi sıvısının dışa akımını kolaylaştıran bir ameliyat ile yeni bir kanal açılır. Bu ameliyatın etkisi kalıcıdır; yani etkisi uzun süre devam ediyor. Göz içi sıvısının dışa akım yollarında lazerle minik delikler de açılabiliyor; ancak bu lazerin etkisi ameliyat kadar uzun sürmüyor. Tedavide öncelikle esas alınan yöntem ilaç tedavisidir.

SARI NOKTA HASTALIĞI YAŞA BAĞLI OLARAK GELİŞİYOR

Sarı nokta hastalığı nasıl bir hastalıktır?
Makula, gözün arkasında yer alan ve bir yere baktığımızda detayları görmemize sağlayan bir alandır. Sarı nokta diğer bir adıyla yaşa bağlı makula dejenerasyonu hastalığı, gözün içindeki ağ tabakanın yani gören tabakanın makula denilen bölgesinde gerçekleşir. Bu bölgenin çok yüksek bir enerji tüketimi söz konusudur. Çünkü bu alanda elektriksel uyarılar üretilip, beyindeki görme merkezine gider ve görme duyusu oluşur. Çok yüksek potansiyeli olan bu enerji santralinin de tabi ki atıkları olur. Vücutta bu atıkları yok eden, antioksidan denilen oksidasyonu engelleyen birtakım mekanizmalar vardır. Ama yaş ilerledikçe bu mekanizmalar da yavaşlar ve giderek bu atıklar birikmeye başlar. Tıpkı yaşlandıkça ciltte benler oluşmaya, renkleri değişmeye başlıyorsa bu benzeri durum görme merkezinde yani makula dediğimiz bölgede de oluşuyor. Eğer bu benler damarsız olursa çok yavaş ilerler ve görmeyi çok çok az oranda etkiler; ama bu benler damarlı olursa kanama yapabilir ve su toplanmasına, ödeme sebep olabilir. Bu duruma yaş tip, kana ve su toplanması olmayan duruma da kuru tip denilir.

KURU YA DA YAŞ TİP SARI NOKTA HASTALIĞI

Yaş tip ya da kuru tipte ne tür yakınmalar oluyor? Tipine göre tedaviye yaklaşımı, tedavideki gelişimleri nasıldır?
Kuru tipte koruma ve destekleme tedavisi vardır; yani hastalığı tamamen yok edecek bir tedavi yok. Kuru tip çok yavaş ilerlediği için çok yavaş bir görmemezlik şikâyeti yapar. Eğer bakılan yerde görüntüde karanlık bir alan varsa, görme birdenbire eğri büğrü olmuşsa, düz çizgileri yamuk görme veya yerde girintiler çıkıntılar görme gibi bir şikâyet varsa kanama ya su toplanmasını işaret edebilir. Dolayısı ile bu yaş tipi gösterir. Kuru tip tedavisinde, enerji santralinin temizlik elemanlarını destekleyecek birtakım vitamin destekleri, yeni geliştirilen birtakım ilaçları var. Güneş, ultraviyole ışınları bu antioksidan maddelerin çalışmasını engelleyebilir. Aynı zamanda sigara çok ciddi bir faktördür. Yaş tipte ise oluşan kanamayı ve ödemi, su toplanmasını azaltmak için birtakım ilaçlarımız var. Bu ilaçlar direkt gözün içine enjekte edilir. Son derece basittir, ağrılı veya zor bir işlem değildir. Bu ilaçlar belli periyotlarla uygulanır. Dolayısı ile kanama ve su toplanmasını oluşturan damarlar yok edilir. Aslında yaşa bağlı bir hastalıktır. Ancak kimi zaman bazı kişilerde 50 yaşında bile görülebiliyor bazı kişilerde ise 80 yaşına gelse de hiç olmayabiliyor. Sigara, güneş gibi dış faktörlerin etkisi kadar genetik faktörlerinde çok etkisi vardır. Her hastalıkta olduğu gibi erken teşhis çok önemlidir. Erken teşhis için mutlaka her sene bir problem olsun olmasın göz muayenesi önemlidir.

Glokom ya da sarı nokta hastalığı için Türkiye’ye gelecek olan hastalara neler önerirsiniz? Nelere dikkat etmeliler?
Türkiye’deki sağlık kurumlarımızın hemen hemen hepsinde son derece teknolojik olarak gelişmiş altyapı ve son derece tecrübeli ve bilgili hekimlerimiz mevcut. Dolayısı ile Türkiye’ye geldikleri zaman hemen ihmal etmeden ilk göz muayenelerini olmalılar. Bir tedavi gerekiyorsa da en ağır vakalarda bile 1 hafta, 10 günlük bir süre tedaviler için yeterli olacaktır.


İçeriği Paylaşın