Hangi Sporu Nasıl Yapmalı?

Hangi Sporu Nasıl Yapmalı?

Hangi Sporu Nasıl Yapmalı?

Bizi Takip Et


Sağlıklı yaşam adına spor yapmak son zamanlarda oldukça moda. Zaten bu nedenle spor salonlarına yazılıyoruz, sabahları sahilde yürüyüşe çıkıyoruz, bisiklete biniyoruz, tenis öğreniyoruz… Peki spor yapmaya nasıl karar veriyoruz? Neredeyse hiçbirimiz bir spor sağlığı merkezine gidip kendimiz için en uygun olan sporu seçmiyoruz, spor yaparken dikkat edilecek noktaları öğrenmiyoruz. Sevgilimiz bisiklet seviyorsa bir bakıyoruz bisiklet tepesindeyiz, arkadaşlarımız jogging hevesinde ise kendimizi sahilde yürüyüş yaparken buluyoruz. Oysa spor bilinçli yapıldığı takdirde yararlı. Zira, sağlıklı yaşam uğruna sakat kalmak riski doğuyor. Kırık bir bacak, tutulmuş bir bel ya da çıkmış bir omuz sahibi olmak istemezsiniz değil mi? O halde Acıbadem Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanları Prof. Dr. Ömer Taşer ve Prof. Dr. Remzi Tözün’ün söylediklerini dikkate almanızda yarar var.

ISINMADAN SPORA BAŞLAMAYIN
Artık kararınızı verdiniz. Jogginge başlıyorsunuz. İlk sabah eşofmanlarınızı giyip,başladınız hızlı ve tempolu adımlarla yürümeye… Tebrik ederiz, ilk günde ayak bileklerinizi burktunuz. Neden mi? Çünkü ısınmadınız! Hangi sporu tercih ederseniz edin ısınmadan başlamayın. Isınmak için ne yapmalısınız? Prof. Dr. Taşer bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Yavaş tempoda birkaç dakika koşun. Kollarınızı, bacaklarınızı ve gövdenizi ayrı ayrı ısındırmaya dikkat edin. Isınma hareketleri ile kalp daha iyi çalışır, dolaşım hızlanır, kaslar elastikiyet kazanır.” Spor öncesi egzersizlere daima hafif hareketlerle başlamaya, süre ve şiddetini yavaş yavaş artırmaya özen gösterin.

EGZERSİZ YAPARKEN DİKKAT
Egzersize başladıktan sonra da dikkat etmeniz gereken noktalar var. Her şeyden önce egzersiz sırasında zaman zaman durup, derin nefes almanız gerekiyor. Düzenli salınma beyne daha iyi oksijen gitmesini sağlıyor ve kan basıncını düşürüyor. Spor yaparken vücudun susuz kalmasını ve güneş çarpmasını engellemek şart. Bu sebeple spordan 15 dakika önce bir bardak su için. Egzersiz sırasında her 20 dakikada bir ve bittikten sonra tekrar su içmeyi ihmal etmeyin.

ÖNLEM ALIN

Egzersiz yaparken spor yaralanmalarını önleyici tedbirleri almak da gerekiyor. İşte alınması gereken önlemler:
* Spor yaparken uygun kıyafet giyin. Örneğin hangi sporu yapıyorsanız onun ayakkabısını giyin, bisiklete biniyorsanız kask takın.
* Günde 30 dakika egzersiz yapmaya özen gösterin.
* Egzersiz süresini haftada yüzde 10 oranından fazla artırmayın.
* Sürekli aynı egzersizi yapmayın. Bazen yürürseniz, bazen ağırlık çalışması yapın.
* Ağrı şişme gibi durumlarda egzersizi durdurun. Durum devam ederse sebebini araştırın.
* Spor sırasında ağrınız geçmezse bir doktora danışmayı ihmal etmeyin.

YAŞA GÖRE SPOR YAPIN

Spor yapmak gerekli ve önemli. Ancak yaşa ve vücut yapısına göre spor yapmak çok daha önemli. Prof. Dr. Taşer konunun önemine değinerek şöyle diyor: “Vücudumuzun bazı limitleri var. Bunda genetik yapının, içinde yaşadığımız çevrenin etkileri var. Kısa ve sert adale yapılı bir çocuğa esneklik gerektiren jimnastik sporunu yaptırmak kesinlikle doğru olmaz. Örneğin spor yapacak kişi bir çocuk ise ilgi duyduğu ve hekim tarafından uygun bulunan bir spor dalını tercih etmeli. Bu, hem keyif almasını hem de olası sakatlanmaları önleyecektir.” Elbette bu durum sadece çocukluk çağı için değil her yaş için geçerli. Ayrıca spor hocasının belirli bir anatomik bilgiye sahip olması gerekiyor. Kişiyi nasıl ısındıracağı, hangi hareketleri yaptıracağı gibi konularda dikkatli olmalı.

FUTBOL RİSKLİ SPOR

Spor yapmayı tercih eden kişiler –özellikle erkekler – kontakt sporlar denilen futbol, basketbol gibi sporları tercih ediliyorlar. Hele ki halı sahada futbol çoğu insan için bir tutku haline geldi. Oysa ki futbolda sakatlanma riski biraz daha fazla. Üstelik halı sahanın çok uygun olmaması ek sakatlanmaların oluşmasını sağlıyor. Prof. Dr. Ömer Taşer oynanan zemine dikkat edilmesini ve mutlaka ısınarak maça çıkılmasını tavsiye ediyor. Aksi halde adale yırtıkları ve menisküs gibi sakatlanmalar görülüyor. Yani menisküs olmak için ille de profesyonel anlamda spor yapmak gerekmiyor. Peki bu adını sıkça duyduğumuz menisküs nedir? Prof. Dr. Remzi Tözün bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “ Menisküs diz ekleminde iki kemik arasında amartisör vazifesi gören bir yapı. Eklem içinde kayganlığı arttırıcı, ekleme binen yükü her tarafa eşit dağıtıcı, ani darbelerde ekleme gelen şoku absorve edip zarar gelmesini engelleyici bir doku parçası. Bu özelliklerinden dolayı önemli bir yapı.” Prof. Dr. Taşer menisküsün öneminin son 15 senede ortaya çıktığını belirterek şöyle devam ediyor: “ Eskiden ameliyatla menisküs tamamen alınıyordu ve menisküs dokusundan kişi tamamen mahrum kalıyordu. Başlangıç açısından iyi sonuçlar veriyordu ama uzun süreler geçtikten sonra o menisküsün görevini yapacak bir organ orada oluşmadığı için sürtünmenin artmasına bağlı halk arasında kireçlenme adıyla bilenen bazı problemler ortaya çıktı. Şimdi artroskopi denilen ameliyatla menisküs cerrahisinde büyük yenilikler getirdi. Menisküsün sadece yırtık bölümünü alınıyor. Hatta artık menisküs dikiliyor. Bu sakatlığın tedavisi oldukça kolaylaştı” diyebiliriz.” Encak, elbette ki ne sakatlığın tedavisi kolay olsa da sakatlanmamak için tedbir almak en iyisi!

Kaynak: Acıbadem Hastanesi web sitesi
(www.acibadem.com.tr)


İçeriği Paylaşın