Hasta mı Yoksa Yakını mı Daha Çok Acı Çeker?
Bizi Takip Et
Esra Kazancıbaşı İle Sağlık
Baştan belirteyim. Bu yazının konusu böbrek, karaciğer veya kalp nakli olmayı umutla bekleyen hastalar değildir. Kanser tedavisi gören hastalar da değildir.
Yazımda dikkat çekmek istediğim şey; diyabet, hipertansiyon, KOAH gibi kronik hastalıkları olan kişiler ve yakınlarının inişli çıkışlı öyküsüdür.
Şimdi sıra kritik soruya geldi. Kronik hastalıklarla yaşayan hastalar mı yoksa eşleri, çocukları, anne ya da babaları mı daha çok acı çeker, daha fazla strese girer? “Böyle saçma soru olur mu? Hastalık tanısı alan, avuç dolusu ilaç içen, gerektiğinde cerrahi girişim geçiren, yoğun bakıma alınan hasta dururken, yakının yaşadığı duygunun lafı mı olur!” demeyin lütfen. İsterseniz konuya, hasta yakınlarının gözüyle bakalım. Onların neler hissettiklerini anlamaya çalışalım.
Mesela en çok yıprananlardan başında, şeker hastalarının yakınları gelir. Diyabet gibi sinsice ilerleyen, gözde, böbreklerde, kalp ve damarlarda yaptığı tahribat yıllarca gizli kalan bir hastalıkla tanışanlar nedense doktorlarının koyduğu teşhisi pek önemsemezler. Çünkü diyabet sessizce ilerlediği dönemde gözle görünen hiç bir yakınmaya yol açmaz. Kan şeker değerleri sıkıntılıdır sadece. Bu yüzden çoğu diyabet hastası, hekimlerinin “Acilen kilo vermelisiniz’ uyarılarını ciddi almaz. Diyet yapmadığı gibi, aksine kilo bile almaya devam eder. Yemekli bir toplantıda baklavalara, pastalara adeta hücum eder. Eşi, doktorunun tavsiyelerini anımsattığında ise, kiminin sesi yükselir, kimi gözlerini kocaman açarak “Lokmamı mı sayıyorsun” diye terslenir. Bedenini hoyratça kullanma ihmalkarlığının bedeli de ağır olur. Diyabet nedeniyle böbrekleri iflas eden, görme sorunu yaşamaya başlayan ya da kalp krizi geçiren çoğu hastanın gene başında sağlıklı kalması için çırpınan, bu yüzden sık sık tartıştığı seveni vardır.
SİGARAYI BIRAKMAYAN KOAH HASTALARI VE YAKINLARI…
Benzer sorunlar KOAH’lı hastalarla yakınları arasında da yaşanır. Bazı hastalar solunum sıkıntısı yüzünden acile zor yetiştirildikleri günleri unutup, evde gizlice sigara içer. Bazıları ise sanki kendisine öyle bir tanı konulmamış gibi yaşar.
En sinir bozucu hasta tipi de bu gruba girenlerdir. İster oğlu, ister kardeşi, ister eşi olsun “Akciğerlerin iflas edecek. Bırak artık şu sigarayı” diyen yakınlarını takmazlar. Üstelik iyi olması için çırpınan sevenlerine sanki can düşmanlarıymış gibi davranıp, hasta olduğunu bile bile kendilerine sigara ikram edenlerle ise en yumuşak, en şirin halleriyle sohbet ederler.
SAĞLIKTA İNANILMAZ İHMALKARLIK ÖYKÜLERİ…
Sık sık tuvalete çıkma ihtiyacı hissetmesi nedeniyle yazdığı kitaba konsantre olamadığını söyleyerek idrar söktürücü ilacını içmeyen, sonrasında solunum krizi içinde acile zor yetiştirilen hastalar… Kardiyoloğunun “Enfeksiyonlardan ve üşütmekten kendini koruyun” uyarısına rağmen, Boğaz’da tekne gezisinde giymesi için montunu uzatan eşini herkesin ortasında azarlayanlar… Karaciğerindeki yağlanma nedeniyle doktorun içkiyi yasaklamasına rağmen gittiği her davette alkolsüz duramayanlar… Kontrol muayenelerine gitmemekte inat edenler… Soğuk ve rüzgarlı havaların ikinci bir krize neden olabileceğini bile bile karda bile tuttuğu takımın maçına giden kalp hastaları… Bu liste sağlıkla ilgili akıl almaz ihmalkarlık öyküleriyle uzayıp gider.
ÖLÜMLE DANS EDEN BİR HASTANIN YAKINIYSANIZ…
Hasta yakınları doktorların söylediğini asla unutmaz. Uyku düzenine, gezmesine, yiyip içmesine sınırlama getirilen yasaklardan hoşlanmayan çoğu hasta ise hekiminin tavsiyelerini bilinçaltının derinliklerine gömer. Her fırsatta doktorunun uyarılarını anımsatan annesine, eşine, kızına, oğluna da içten içe bir öfke duyar. Bunun nedeni de hastalığını, ilaçlarını, diyet yapması gerektiğini yani unutmak istediklerini ona birilerinin sürekli hatırlatmasıdır.
Hep söylerim, kronik bir sağlık problemi olan birinin yakını olmak zordur, büyük özveri ister. Kendini sürekli ihmal eden, adeta ölümle dans eden bir hasta ve O’nun sağlıklı kalması için çırpınan, bu sevgisinin, ilgisinin karşılığında da adeta şamar oğlanına dönen yakını. İşte bu yüzden çoğu hasta yakını depresif bir ruh hali içindedir. En sevdiğinden, kaybetmekten korktuğundan, gözünün içi gibi baktığından kırıcı ve agresif bir yaklaşım görmek aynı zamanda incitir de insanı. Şimdi söyleyin lütfen; “Kronik hastalığı olanlar mı yoksa yakınları mı daha çok acı çeker?”
Esra Kazancıbaşı Öztekin
sagligimicin@gmail.com
Not: Bu yazı 16 Nisan 2017 tarihinde Yenibirlik Gazetesinde yayımlandı.
İçeriği Paylaşın