Hastalık Bize Ne Öğretir?
Bizi Takip Et
Hiç beklenmedik bir anda kapıyı çalan bir hastalık, hemen herkeste bir travma etkisi yaratır.
Bir hastalık ya da kaza nedeniyle hastaneye yatanlar “Niçin ben?” sorusuna demir atar. Kan ve idrar tahlillerinden tomografiye kadar yapılan tetkikler, geçirilen cerrahi müdahaleler hastalara “Ne kadar şanssız olduklarını” düşündürtür.
Acaba, hastalıklar gerçekten başa gelebilecek en büyük bela mıdır? Yoksa, bizlere bir şeyler öğreten, yaşadığınız acılardan daha güçlü çıkmanızı sağlayan süreçler midir? Bu açıdan hastalığa bakmak, iyileşmeyi kolaylaşıp hızlandırabilir mi?
Dr. Martin Rossman, okuduğumda çok etkilendiğim “İmgelemenin İyileştirici Gücü” isimli kitabında bu sorunun yanıtı olarak “Hastalıklardan ikincil olarak çıkaracağımız faydalar iyileşme yönünde motivasyonumuzu arttırabilir” diyor.
Kitabında Simonton’un “Sağlığa Kavuşmak” başlıklı eserinden de bahseden Rossman, kanserli hastalara kanser olmanın olumlu yönlerini düşünmelerini tavsiye ederek şunları söylüyor:
“Kanserin yaşama kattığı olumluklar şöyle sıralanabilir. Sorunlardan ve rahatsızlık uyandıran koşullardan uzaklaşma fırsatı… Diğer insanların ilgi, dikkat ve bakımına kavuşma… Psikolojik olarak sorunlara hazırlanma ya da yeni perspektifler geliştirme olanağı… İstenmeyen alışkanlıkları değiştirme ya da kişisel gelişim yolunda teşvik görme… Kendileri ya da başkaları hakkında aşırı beklentiye kapılmama…”
Gerçekten de eğer hastalığı bir talihsizlik olarak görme yanlışına düşmezsek, ölümle yaşam arasında gidip gelinen o ince çizgide yaşanan sıkıntıların bize hangi doğruları gösterdiğini de fark edebiliriz.
Hastalık, bazılarımıza gerçek mutluluğun yaşamın onca stresi, koşuşturmacı içinde hiç de fark etmediğimiz basit, sıradan ayrıntılarda gizli olduğunu gösterir.
Hasta odasında seruma bağlı yatanlar için mutluluk, bir bardak demli çayı içebilecek sağlığa sahip olabilmektir. Kalp krizi sonrasında yoğun bakımda tedavi görenler içinse, boğaz kıyısında erguvanları seyrederek balık yiyebilmektir mutluluk.
Sedyeyle ameliyathaneye doğru götürülürken, iş yaşamında terfi etmekten, maaşınıza zam yapılmasından, herkesin imrendiği bir villanın sahibi olma duygusundan çok daha farklı şeylerin mutluluğu simgelediğini fark eder insan. Mutluluk denen şey aslında köpeğinizin başını sevgiyle okşadığınız, balkonunuzdaki kırmızı sakız sardunyalarına su verirken mis gibi kokularını içinize çektiğiniz anların içindedir. Mutluluk, vapurdan atılan simitlere kanat çırpan martıları yüzünüzde mutlu bir tebbüsümle izlediğiniz dakikalardadır. Bundan gerisi teferruattır. Anlamak için, ne yazık ki, bir hastalığın kapımızı çalması gerekir.
Hastalık, kimilerine de gerçek dostlarını, içtenlikle sevenlerini gösterir. Evinizde verdiğiniz davete koşanların acaba kaçı hastanedeki zorlu anlarınızda yanınızdadır? Para, güç, kariyer basamaklarını tırmanırken sizin yanınızda olmak için can atanlar, bir hastalık tüm düzeninizi alt üst edip sizi yatağa mahkum ettiğinde acaba nerededir?
Hastalık dost maskesi takanların oyununu bozarken, bir yandan da gerçek dostlarla tanıştırır sizi. O güne kadar hiç yakınlık duymadığınız, sevgilerinin sıcaklığını görmezden geldiğiniz insanların ameliyathane kapısında eşinizin, babanızın yanındaki içten bekleyişine tanık edebilir sizi.
Hastalık, bazıları için de bir mola, dinlenme, soluklanma zamanıdır. İşte hazırlanmayı bekleyen yığınla dosyalar, çocukların dersi, çamaşır, ütü, yemek derken nerdeyse soluk bile almaya vakti olmayanlara, hiçbir iş yapamadan oturmaları, uzanıp dinlenebilmeleri için bir fırsat sunar hastalık.
Hastalık, bazen de ilgi görme, şımartılma, sevildiğimizi hissetme ihtiyacımızı karşılar. Yeterince önem verilmediğini zanneden üşüyen, yorgun, yalnız ruhlarımız için aslında ne kadar sevildiğini anlayabilme imkanı sunar.
Herhangi bir sağlık sorunu kapınızı çaldığında, “Ne kadar şansızım” diye düşünmek yerine hastalığa bu açılardan bakabilmek son derece önemli. Rosmann, kitabında hastalığın öğrettiklerinin aslında sağlığımızı kaybetmemize yol açan unsurlar olabileceğine de dikkat çekiyor.
Hasta anlarımızda bile olumlu düşünerek hem iyileşme enerjisini çekmek; hem de acı da olsa bazı gerçeklerle yüzleşip mutluluğu yanlış adreste arama hatasından kurtulmak mümkün.
İçeriği Paylaşın