Hastalıklar Bize Ne Öğretir?
Bizi Takip Et
Esra Kazancıbaşı İle Sağlık
Hiç beklenmedik bir anda kapıyı çalan hastalık hemen herkeste travma etkisi yaratır.
Bir hastalık ya da kaza nedeniyle hastaneye yatanlar “Niçin ben?” sorusuna demir atar. Kan ve idrar tahlillerinden
tomografiye kadar yapılan tetkikler, geçirilen cerrahi müdahaleler hastalara “Ne kadar şanssız olduklarını” düşündürür.
Acaba hastalıklar gerçekten başa gelebilecek en büyük bela mıdır? Yoksa bizlere bir şeyler öğreten, yaşadığımız acılardan daha güçlü çıkmamızı sağlayan süreçler midir? Hastalıklara bu açıdan bakmak, iyileşmeyi kolaylaştırıp hızlandırabilir mi?
HASTALIK KAPIMIZI ÇALDIĞINDA…
Hastalık, bazılarımıza gerçek mutluluğun yaşamın onca stresi, koşuşturmacası içinde o güne kadar fark etmediğimiz basit, sıradan ayrıntılarda gizli olduğunu gösterir.
Hasta odasında seruma bağlı yatan biri için mutluluk, evinde torunlarını kucağına alıp her zamanki gibi sevebilmektir. Kalp krizi sonrasında yoğun bakımda tedavi gören bir başka hasta ise mutluluğu, balığa çıktığında yunusların denizle dansına rastlamak şeklinde tanımlayabilir.
Sedyeyle ameliyathaneye doğru götürülürken, iş yaşamında terfi etmekten, maaşına zam yapılmasından, herkesin
imrendiği bir villaya sahip olabilmekten çok daha farklı şeylerin mutluluğu simgelediğini fark eder insan.
Mutluluk denen şey aslında köpeğinizin başını sevgiyle okşadığınız, bahçenizdeki yaseminlerin iç bayıltan kokusunu içinize çekebildiğiniz anlardadır. Mutluluk, vapurdan atılan simitlere doğru kanat çırpan martıları yüzünüzde mutlu bir tebessümle izlediğiniz dakikalardadır. Bundan gerisi
teferruattır. Farkına varmamız için bazen bir hastalığın kapımızı çalması gerekir.
HASTALIK GERÇEK DOSTLARLA TANIŞTIRIR SİZİ…
Hastalık, kimilerine de gerçek dostlarını, kendisini içtenlikle sevenlerini gösterir. Evinizde verdiğiniz davete koşanların acaba kaçı hastanedeki zorlu anlarınızda yanınızdadır? Para, güç, kariyer basamaklarını sağlam ve emin adımlarla
tırmanırken yanınızda olmak için can atanlar, bir hastalık tüm düzeninizi alt üst edip sizi yatağa mahkum ettiğinde acaba nerededir?
Hastalık, dost maskesi takanların oyununu bozarken, bir yandan da gerçek dostlarla tanıştırır sizi. O güne kadar hiç yakınlık duymadığınız, sevgilerinin sıcaklığını görmezden geldiğiniz insanların ameliyathane kapısında sizin, eşinizin veya babanızın yanındaki içten bekleyişine tanık edebilir sizi.
SOLUKLANMA, DİNLENME ZAMANIDIR!
Hastalık, bazıları için de bir mola, dinlenme, soluklanma zamanıdır. Ofiste incelenmeyi bekleyen yığınla raporlar; çocukların dersi, yüzme kursu; çamaşır, ütü, yemek derken nerdeyse soluk bile almaya vakti olmayanlara, hiçbir iş
yapamadan oturmaları, uzanıp dinlenebilmeleri için bir fırsat sunar hastalık.
HAYATININ FİLMİNDE YÖNETMEN KOLTUĞUNA OTURANLAR…
Geçirilen bir sağlık problemi kimi hastaları sigarayı ya da alkolü bırakma gibi olumlu davranış değişikliklerine iter. Kimilerine de hayatının filminde artık yönetmen koltuğuna oturmasının gerektiğini acı deneyimlerle gösterir. Kimilerine de miadı dolan ilişkilerini duygusal çöplüğe atma fırsatı, gücü verir.
İLGİYE, SEVGİYE HASRET YALNIZ RUHLARIN İLACIDIR!
Hastalık, bazen de ilgi görme, şımartılma, sevildiğimizi hissetme ihtiyacımızı karşılar. Yeterince önem verilmediğini zanneden üşüyen, yorgun, yalnız ruhlarımıza aslında ne kadar sevildiğini anlayabilme imkanı verir.
Herhangi bir sağlık sorunu kapınızı çaldığında, “Ne kadar şansızım!” diye düşünmek yerine hastalığa bu açılardan
bakabilmek son derece önemli. Hasta anlarımızda bile olumlu düşünerek hem iyileşme enerjisini çekmek; hem de, acı da olsa bazı gerçeklerle yüzleşip mutluluğu yanlış adreste arama hatasından kurtulmak mümkün.
Esra Kazancıbaşı Öztekin
sagligimicin@gmail.com
Not: Bu yazı 10 Eylül 2016 tarihinde Yenibirlik Gazetesinde yayımlandı.
İçeriği Paylaşın