Hastalıklardan Korunmada Fitoterapi
Hastalıklardan Korunmada Fitoterapi
Bizi Takip Et
Fitoterapi konusunda merak edilenleri Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik Anabilim Dalı Prof. Dr. İrem Tatlı Çankaya anlattı.
Fitoterapi nedir? Nasıl bir yöntemdir? Kimler fitoterapi uzmanı oluyorlar?
Hastalıklardan korunmak, tedavi olmak amacıyla bitkiler geleneksel yaklaşımla kullanılır. Standardize ekstre formunda içeriğinde taşıyan preparatlar, yani bitkisel ilaçlarla olan tedavi biçimine çağdaş yaklaşımla “fitofarmakoterapi “veya “fitoterapi” denilmektedir. 2014 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından bir yönetmelik hazırlanmış ve resmi gazetede basılmıştır. Bu yönetmeliğe göre geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarından içerisinde fitoterapi de bulunan 15 tane uygulamanın Sağlık Bakanlığı tarafından verilen sertifikalı eğitimini almış, tamamlamış ve sertifikası bakanlık tarafından imzalanmış olan hekimler kendi alanında uygulamak üzere sadece diş hekimleri bu uygulamayı yapabilir.
Türkiye’de bu konuya çok büyük talep var. Bir yanda aktarlar, bir yanda adının önünde profesör, doçent yazan ama tıp fakültesiyle, eczacılıkla hiçbir ilgisi olmayan uzmanlar var. Fitoterapinin burada bu gruptan ayrılan yanları nelerdir?
Ülkemiz bu anlamda çok şanslı bir ülke. Çünkü ülkemizdeki bitki çeşitliliği açısından baktığımızda Avrupa kıtasına eş değer bir bitki floramız var. Bunu elbette ki tedavi amaçlı kullanabiliyor olmamız lazım. Yüzde 30’u endemik türler olan bir bitki çeşitliliğine sahibiz. Bitkiler nedir, doğal olarak kullanılıyor mu dediğinizde, ilaç hammaddesi olarak bizim bakış açımız doğal ve sentetik hammaddeler olarak ayrılır. Burada doğal hammaddelerin yaklaşık yüzde 75-80’ini ise bitkiler oluşturur. Zaten şöyle bir eskiye dönüp baktığımızda ise lokman hekimler, hekimler sentetik kaynakları kullanmamışlar. Tedavi olmak amacıyla doğal kaynakları kullanmışlar. Yani biz bu doğal kaynakları günümüzde yeniden keşfetmiyoruz, doğal olanı kullanıyoruz.
Bu alanın fitoterapi eğitiminin verildiği tek fakülte eczacılık fakültesidir. Bu eğitimi alan tek meslek grubu eczacılardır. Kendi alanında uygulamak üzere bu eğitimleri sertifikalarını almış hekimler de uygulamaktadır. Bu 280 saatlik eğitim programının içinde bizler ve hekimler yer alır. Konusunda uzman değilse adının önünde profesör, doktor olması onun tıp fakültesinden ya da eczacılık fakültesinden mezun olduğu anlamına gelmez. Her alan için doktora yapılabilir. Ama maalesef şu anda medyada bu bilgi kirliliğine çok daha rastlamaktayız. Alanında uzman olmayan kişilerin önerileriyle halkın sağlığı çok ciddi bir noktaya getirilmektedir.
BİTKİLERE YÜKSEK ETKİ İÇİN SENTETİK MADDELER EKLENİYOR
Her bitki bir yandan şifa kaynağı bir yandan da bir zehir. Uzman olmayan kişilerin yaptığı bu tür bitkisel tedaviler, çaylar halk sağlığını nasıl tehdit eder değindiğiniz noktada? Hangi problemlere yol açabilir.
Bitki de bir canlıdır, doğal yaşam döngüsü içinde bazı maddeleri sentezler. Dolayısıyla bitkileri kullanmak doğaldır, zararsızdır ya da yararsızdır gibi çok net şeyler söylememiz mümkün değil. İçeriğinde taşıdığı sekonder metabolikler nedeniyle etkilerini göstermektedirler. Dolayısıyla bunları da birer madde olarak kabul ettiğimizde elbette ki ilaçlarla veya gıdalarla etkileşimler olabilir. Bitkiler de eğer bir bitkisel ilaç olarak kullanılacaklarsa farmakolojik etkilerini gösterebilirler. Dozuna ve miktarına bağlı olarak toksikolojik etki gösterebilirler. Halk sağlığı problemlerinde en büyük etkileri ise karıştırmadır. Bitkilere daha yüksek bir etki için bazı sentetik maddeler karıştırılıyor. Örneğin; piyasada bulunan ve çoğu da zayıflama ürünü olarak nitelendirilen bu ürün grubu içerisinde sentetik maddeler vardır. Bir bitkiden bu kadar kısa bir süre içinde zayıflama etkisi beklemek mümkün değildir.
Bitkiler masumdur, suçlu olan ürünlerdir. Aslında bitkilerin bu ürünler içinde eğer hedefe yönelik olarak bir etkisi belirlenecek ve dozajı ayarlanacaksa aslında bitkisel ilaç, ilaçtan farklı değildir. Ama içerisine bazı sentetik maddeler gereğinden fazla oranda konursa yan etkilerle beraber, ölüme yol açan sonuçları olur. Burada dışarıdan ürünün içine karıştırılan sentetik maddeler sorumludur. Üzerinde durduğumuz şey, farmasotik kalite ve standardizasyondur. Kronik bir hastalığınız var. Her gün almanız gereken bir ilacı alıyorsunuz. Sabah, öğle akşam, sabah-akşam ya da günde 1 defa. Her gün aldığınız miktarı nasıl biliyorsanız, bitkisel ilaçlar için de her gün aldığınız miktarı bilmeniz lazım. Yani bir gün bitkiden 10 gram ertesi gün 15 gram almanız söz konusu değildir. Standardize bitki ekstreleriyle hazırlandığı için bitkisel ilaçlar bu preparatlarda dozu bellidir. Her gün alacağınız etkili madde miktarını bilmelisiniz.
Bitkisel karışımlar karaciğer, böbrek yetersizliğine neden olabiliyor. Sürekli hep aynı bitki çayının sürekli tüketilmesi belli bir süre sonra toksik etki yapabilir mi? Kullandığı ürün kalp, tansiyon diyabet gibi ilaçlarla da etkileşime girebilir mi?
Zaten en problemli grup budur. Piyasada satılan ve zayıflamaya yönelik olarak hazırlanan bitki çaylarının içinde sinameki dediğimiz ya da barut ağacı dediğimiz bazı bitkiler muhakkak surette bu formülasyonlara girer. Bu bitkiler 6-8 haftadan uzun süre kullanımları sonucunda potasyum azlığına sebep olabilir. Bu da ritim bozukluğuna yol açabilir veya kalp hastası olan bir kişi bunu kullanabilir. Kalp ilaçlarıyla etkileşebilir. Bir başka bitki örneği ise ekinezya. Kışın bütün aktarlar camlarına ‘kış çayı geldi’ diye yazarlar. Ekinezyanın 6-8 haftadan uzun süre kullanımı toksiklenme sonucu verebilir. Yani karaciğere toksik etkisiyle karşılaşabiliriz. Dolayısıyla bunların uygun süre içinde kullanılması gerekir. Bütün ilaçlar gibi bu bitkisel ilaçlar da karaciğerde metabolize oldukları için karaciğer enzimlerini doğrudan etkilemektedirler. Sarı kantaron bitkisinin de pek çok kullanımı vardır. Antidepresan olarak kullanımı vardır ve pek çok etkileşim göstermektedir. Gösterdiği en önemli etkileşimlerden biri de organ naklinde vücudun organı kabul etmemesidir.
Hangi sağlık problemlerinin tedavisinde ya da önlenmesinde kullanılıyor?
Genel olarak bütün sağlık problemlerinin tedavisinde koruyucu olarak tedavi edici özellikte yer alabilirler. Sadece çok net üzerinde konuşmak istemediğimiz grup, onkoloji yani kanser hastalarıdır. Bu noktada da tedaviye yardımcı tamamlayıcı özellikleri olabilir. Ama bizim en fazla konuşmaktan çekindiğimiz grup onkolojidir. Bunun dışında üst solunum yolu rahatsızlıkları, çocuk hastalıkları, göz hastalıkları, metabolik rahatsızlıklar, kas hastalıkları, üriner sistem rahatsızlıkları gibi durumlarda kontrollü bir şekilde uygun dozda ve gerekli formülasyonlarda kullanmak mümkündür.
Fitoterapi ürünleri nasıl bulunabilir? Piyasada satılan Tarım ve Orman Bakanlığı onaylı ürünler var. Bir de eczacılar olarak sizin de yaptığınız fitoterapi alanındaki ürünler var. Bunlar kişiye özel tedaviler olarak mı planlanırlar yoksa bunların da temin edilebileceği yerler var mıdır?
Tarladan ilaca giden yol ya da bitkiden ilaca giden yol olarak hedefimizi belirleriz. Bitkilerin tarlada yetişmesi toplanma zamanlarından; yani tarım ve toplama uygulamalarından, iyi üretim koşullarında buna uygun tesislerde üretilmiş bitkisel ilaçlar veya geleneksel bitkisel tıbbi ürünler olarak bunları değerlendiriyoruz. Hepsi Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsat alan ürünler. Stadardizasyon veya farmasotik kalite önemli, net bir doz ayarlaması gerekiyor. Bunun yapılmadığı takviye edici gıda olarak geçen ürün grupları da var. Bunlar ise bugün Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan izin alan gruplardır. Dolayısıyla da herhangi bir endikasyon belirtmezler. Farmasotik kalite eksikliği ya da kalitede problem varsa özellikle de bitkiler doğru teşhis edilmemişse ya da tanımlanmadıysa sorun oluşturabilir. Çünkü her şeyin başı o bitkinin doğru tanımlanması. Siz mükemmel bir tesise sahip olabilirsiniz. Ama baştaki doğru değilse sondaki ürün zaten doğru değildir. Arada harcadığınız maddi manevi tüm masraflar boşa gider. Dolayısıyla en başta doğru bitki belirlenmelidir. Farmasötik botanik anabilim dalı tıbbi bitkilerin kullanımında doğru teşhis ve tanımlanmalarıyla ilgilenir. Yayılışlarıyla, içeriğindeki etkin maddeler ve etkileriyle ilgilenir. Bunları da farmakognozi anabilim dalıyla ortak çalışarak yapabiliriz. Dolayısıyla bitkiyi tam olarak inceleriz. İçindeki her şeyi belirler, tarladan ilaca kadar her noktada standart olacak şekilde ürünümüzü hazırlamaya çalışırız.
İçeriği Paylaşın