Hastanelerde Dizi ve Film Çekimleri Yapılabilir mi?


Bizi Takip Et


Esra Kazancıbaşı İle Sağlık

Genelde dizi seyretmem. Aile kontenjanı nedeniyle izlemem gerekenler hariç. Bu açıdan televizyonda takip ettiğim iki yapım var; biri Seksenler, diğeri Hayat Şarkısı. Ancak ikisinin de artık sıkı bir takipçisi oldum. Seksenler’de; bugünlerde özlem duyduğumuz aile bağlarını, dostluk ilişkilerini, mahalleli dayanışmasını, saf ve gerçek aşkları buluyorum. Bana çocukluğumu anımsatan dizi, mafyasız, silahsız sahneleriyle ruhuma da iyi geliyor. Hayat Şarkısı’nda ise senaryo, çekimler ve oyuncuların performansları son derece başarılı. Yaşamı, insanların iyi ve kötü yanlarını hızlı bir kurgu içinde duygusallığı da içine katarak veriyor.

DİZİDE BEBEĞİNİZİN OYNAMASINI İSTER MİYDİNİZ?

Hayat Şarkısı’nın son bölümünde hastanede ve yenidoğan yoğun bakım servisinde yapılan sahneler dikkatimi çekti. Erken ve düşük tartılı doğan bebeğin yanına, anne ve babanın yanısıra dede, eski gelin de girebiliyor; ellerinde eldiven de olsa bebeği sevebiliyorlardı.

Yenidoğan yoğun bakım servisinin henüz faaliyette olmadığını ve burada başta bir bebeğin tedavi görmediğini varsayalım. Bebeğin de erken doğan değil, birkaç aylık bir bebek olduğunu varsayalım. Yani, en iyimser bir şekilde düşünelim. O çocuğun annesi ya da babası olsaydınız, dünyaya kısa süre önce merhaba diyen, yeni geldiği ortama alışmaya çalışan bebeğinizin saatler süren çekimde kullanılmasını(!) ister miydiniz?

Böyle bir çekim saatler sürer. Metrelerce kablolar… Işıklar… Kameraman, oyuncu başta olmak üzere yenidoğan yoğun bakım servisinde ondan fazla kişinin gürültüsü, nefesi, aksırığı, öksürüğü… Soruyorum sizlere. Bebeğinizin dizide oynamasına izin verir miydiniz? Yoksa akrabalarınıza, arkadaşlarınıza popüler kültürün temsilcisi olarak “Çocuğumuz dizide rol aldı. İlk günden meşhur oldu!” diyebilmek için böyle bir öneriyi kabul mu ederdiniz? Yoksa bu minik rol karşılığında bir telif ücreti mi isterdiniz? Çoğu anne ve babanın evlatlarının sağlığını böyle bir riske atmayacağına eminim. Bu konuda benim kişisel görüşüm ise, sağlıkla ilgili belgesel vb. hariç, filmlerde kesinlikle bebeklerin kullanılmamasıdır.

FİLMLERDE HASTANE SAHNELERİ NEREDE ÇEKİLMELİ?

Aslında bu örnekten yola çıkarak gündeme getirmek istediğim konu şu: “Hastaneler, dizi ve filmlerin set yeri olarak kullanılmalı mı? Hastaneler, logolarının görünmesi, çekim mekanı olarak kullanılma ücreti gibi gerekçelerle kapılarını dizi ve sinema sektörüne açmalı mı? Çünkü pek çok dizide hastane odası, doğumhane, ameliyathanede yapılan çekimlere rastlayabiliyoruz.

Bu konuyu sosyal medyada gündeme getirdim. Hastane yöneticisi dostlarımdan birbirinden değerli yorumlar geldi. Sağlık sektöründe köklü geçmişleri olan çoğu hastanenin yöneticisi, hasta hakları ve hastane enfeksiyonlarının kontrolü gereği film yapım şirketlerine asla kapılarını açmadıklarını belirttiler. İçlerinde dizi veya film çekimlerinin uygun koşullar sağlanıp tüm tarafların rızaları alınarak hastanelerde yapılabilmesinin karşısında olmayanlar da vardı.

Alman ve Vatan Hastaneleri’ni de içeren halen kapalı olan Universal Sağlık Grubu’nda bu tür çekimlerin yapılmasını tavsiye eden de… ‘‘Ülkemizde bu işe uygun eğitim ve simulasyon merkezleri var. Bu merkezlerde her türlü hastane ortamını oluşturmak mümkün. Örneğin Acıbadem Üniversitesi bünyesinde bulunan CASE’yi buna örnek gösterebiliriz” diyenler de…“Bir zahmet yapımcı biraz para harcasın, hastane sahnesini çekmek için plato kurup, gerekli düzenlemeleri yapsın” şeklinde tepki gösterenler de.

Yoğun bakımdaki hastanızın yaşamı için endişe içinde gözyaşı dökerken… Kalp krizi geçiren babanızın stent girişiminden çıkmasını heyecanla beklerken… Onlarca kablo, yoğun ışıklar, “Bu taraftan geçemezsiniz çekim var” ikazları, kafetaryadaki, hastane koridorundaki veya giriş kapısındaki yapım ekibinin oluşturduğu kalabalık, otoparkta yer bulmanızı engelleyen yapım ekibi araçları…

Böyle bir ruh hali içindeyken yukarıdaki gibi bir ortamla karşılaşacağınız hastaneye hasta yakını ya da hasta olarak gitmek ister miydiniz? Ya da bu tür sıkıntıları yaşadığınız bir sağlık kuruluşuna bir daha adım atar mıydınız?

Esra Kazancıbaşı Öztekin

sagligimicin@gmail.com

Not: Bu yazı 4 Şubat 2017  tarihinde Yenibirlik Gazetesinde yayımlandı.


İçeriği Paylaşın