Hedefe Yönelik Kanser Tedavisi Nedir Kimlere Uygulanabilir?

Hedefe Yönelik Kanser Tedavisi Nedir Kimlere Uygulanabilir?

Hedefe Yönelik Kanser Tedavisi Nedir Kimlere Uygulanabilir?

Bizi Takip Et


Özellikle ileri evredeki kanserlerde uygulanan hedefe yönelik kanser tedavisiyle tümörün hayatta kalmasını sağlayan sinyal noktaları moleküller yardımıyla kesilerek hastalığın kronikleşmesi sağlanıyor ve bu şekilde hasta tümörlü hücreyle yaşamını sürdürmeye devam edebiliyor.

Türk Akciğer Kanseri Başkanı Prof. Dr. Nil Molinas ve Kemoterapi Derneği Genel  Sekreteri Prof. Dr. Gökhan Demir, hedefe yönelik tedavinin detaylarıyla ilgili sorularımızı yanıtladılar.

. Kemoterapi nedir? Kanser tedavisinde kemoteripnin yeri nedir?
Prof. Dr. Nil Molinas: Kemoterapi, kanserin ilaçla tedavisi anlamına geliyor. Kemoterapinin değişik türleri var. Kemoterapi başlığı altında hem hücre öldüren tedaviler hem de hormonal tedaviler var. Kemoterapi sistemik bir tedaviyi akla getiriyor. Kemoterapiyi biz hemen hemen bütün kanser türlerinde kullanıyoruz.

Bunların bazıları çok duyarlı, bazıları az duyarlı kanserlerdir. Bir kısmında şifa şansımız yüksektir. Erkek yumurtalık kanseri sadece kimyasal tedavi ile tedavi edilebilmektedir, metastazları olsa dahi. Lenf ve kan kanseri bugün için gayet başarılı bir şekilde yan etkileri olsa da şifa şansı olan kanserlerdir. Kemoterapi denince herkesin aklına kötü şeyler gelir. Bazı kanser türleri için başarılı bir tedavi yöntemidir.

“KEMOTERAPİYİ HASTALIĞIN FARKLI EVRELERİNDE UYGULAYABİLİYORUZ”
. Kemoterapi bazen de koruma amaçlı yapılabilinir mi?

Prof. Dr. Gökhan Demir: Kemoterapiyi biz hastalığın çok farklı seviyelerinde kullanıyoruz. Çok erken dönemdeki bir kümör ameliyatla tamamen alındıktan sonra hastalığın tekrarlama riskini engellemek amacıyla kimyasal tedavi uygulayabiliyoruz. Var olan bir tümörü daha da küçültmek amacıyla kimyasal tedavi uygulayabiliyoruz. İleriki dönem hastalarımızda da hastalığı kronikleştirerek hastanın hastalıkla yaşmasını sağlıyoruz.

Kemoterapi denince sanki tek bir ilaç, tek bir uygulama gibi algılanıyor. Kemoterapi kapsamı içerisinde birbirinden etkin yan etkileri olan içerisinde 70-80 tane kimyasal barındıran bir tedavi. Kemoterapi denince aklımıza tek bir tedavi gelmemesi lazım. Hastalığın çok farklı evrelerinde kimyasal tedavi kullanıyoruz.

. Hedefe yönelik tedavi nedir, bu tedavide hangi uygulamaları kullanıyorsunuz?

Prof. Dr. Nil Molinas: Bilinen en eski hedefli tedavi, meme kanserinde kullanılmıştır. Eskiden ilaçlar ve günümüzün gelişmiş tedavi seçenekleri yokken yumurtalıklar alınırdı, hormonları bloke etmek amacıyla.

Daha sonra anriostrojen tedavi verilerek bir blokaj sağlanmaya çalışıldı. Bu yöntem hala güncelliğini korumakta. Artık meme kanserinden cilt kanserine kadar bütün kanser  türlerinde tümörün belli özelliklerini hedef alan hücre içerisindeki bir enzim veya hücre yüzeyindeki bir reseptörü hedef tutup onu bloke edecek ve hücrenin çoğalma mekanizmasını engelleyecek bir takım yeni ilaçlar geliştirildi.

. Hedefe yönelik tedavide ilaçlar ağız yoluyla mı alınmalı?

Prof. Dr. Nil Molinas: Hepsi değil. İdeal olanı tabi ağız yoluyla alınması;  yan etki yapmasın, hastalar daha az hastaneye gelsin gibi arzularımız var bu konuda. Ama bunların oldukça etkin olan birkaç tanesi var; lenf kanserinde veya meme kanserinde kullandığımız ilaçları damar yoluyla veriyoruz. Haftalık, onbeş günde bir ya da üç haftada olanları var. Bunların bir kısmı yeni damar gelişmesini engelleyen, bir kısmı hücre yüzeyindeki büyüme faktörlerini bloke eden, bir kısmı hücre içi sinyal iletilerini durduran farklı etki mekanizmalarına sahip ilaçlar.

İlaçlar konusunda sürekli  çalışmalar yapılıyor. Artık her bir molekül için bir ilaç veriliyor. Tümörler çok aktif; bir tarafı bloke ederken tümör başka metastaz yerleri buluyor kendisine. Bu şekilde tekrar üremeye ve çoğalmaya devam edebiliyor.

“HEDEFE YÖNELİK TEDAVİYİ HASTALIĞIN İLERİ EVRESİNDE  KULLANIYORUZ.”
. Hedefe yönelik tedavide nasıl bir yol izleniyor?
Prof. Dr. Gökhan Demir:
Kemoterapi verdiğimiz hastalarda kemoterapinin amacı, hızlı çoğalan bütün hücreleri durdurmak ve yok etmek. Kemoterapi bu mekanizmayla çalışıyor. Tümör hücreleri de en hızlı büyüyen hücreler olduğu için onları daha çok buluyor ve yok ediyor. Ama bu arada hızlı çoğalan diğer bütün hücreler; saç hücreleri, cilt ve ağız hücreleri de bundan etkileniyor.

Hedefli tedavilerdeki mekanizma farklı. Hedefli tedavilerde biz tümör hücresini bir arabaya benzetirsek, o arabanın gaz ve fren pedalının nerede olduğunu bulup o pedalları durdurabilirsek arabanın hızını yavaşlatabileceğimizi öğrendik.

Hastalığın kronikleşmesini sağlıyoruz. Hedefe yönelik tedavileri hastalığın ileri evresinde kullanıyoruz. Bugün artık hedefli tedaviler;  erken dönemde koruyucu olarak da, hastalığın tekrarlamasını engellemek amacıyla da kullanıldığında işe yaradığını gösteren çalışmalar var.

Hedefli tedavi denince sadece hastalığın kronikleştirilmesi anlaşılmaması lazım, hedefli tedaviler hastalığın her aşamasında kullanılabiliyor. Hedefli tedavide tümör hücresinin içerisinde aktif olan hedefler ve mekanizmalar bulunuyor. Bunları seçici olarak durdurmaya çalışıyoruz. Hem tek başına bazı tümör türlerinde hem de kemoterapiyle birlikte kullanılarak iyileşme şansını büyük ölçüde arttırıyor.

. Kemoterapinin etkileri azaltılabiliyor mu?
Prof.  Dr. Nil Molinas:
Saç dökmeyen tedavi hem kemoterapide hem de hedefe yönelik tedavide var. Bazı kanser türlerinde kullandığımız ilaçlar saç dökmez. Fakat bazı tedavilerde de saç dökülüyor ama bunların geçici olduğunu biz hastalarımıza söylüyoruz.Tedavinin başlamasından sonra üç hafta içerisinde dökülmeye başlar, tedavi bittikten bir ay sonrada saçlar çıkmaya başlar. Sadece saç değil bütün vücut tüylerinde bu azalma ve dökülmeleri görebiliyoruz.

Hedefli tedavi herkese uymuyor. Hedefi belirlemek lazım. Hedefli tedavinin de birçok yan etkisi var. Ciltte sivilceler ve cilt kuruluğu, ishal, ağız tadında bozulmalar  yapabiliyor  bu ilaçlar. Ellerde, ayaklarda uyuşmalar, soyulmalar, su toplamaları yapabiliyor.Yan etkileri hastaya öğretirsek önlem alabiliyorlar. Her ilacın iyileştirme etkisi olduğu gibi maalesef yan etkileri de var.

. Kanserin aşıyla tedavisi mümkün mü? Kanserde bitkisel tedavinin yeri var mı?
Prof. Dr. Gökhan Demir:
Bazı hekim arkadaşlar, deneysel tedavileri, hastalığın şifası gibi lanse edebiliyorlar. Türkiye’de gündemde dendritik hücre tedavisi var. Hücre kaynaklı aşı tedavileri, 15-20 yıldır bilinen, uygulanan araştırmaların çoğunda maalesef negatif sonuç verdi.

Günümüzde tümör nörolojisiyle ilgili aktif çalışmalar vardır. Bu konuda çok önemli başarılar da var. Geçen yıl iki tümör grubunda  hastalığın kontrolünün önemli ölçüde sağlanabildiği gösterildi. Bunlardan biri cilt kanseri, ikincisi de prostat kanseridir. Bilimsel olarak bağışıklık sisteminin uyarılması üzerine büyük çalışmalar yapılıyor. Bu yapılan çalışmalarla günümüzde dendritik aşı diye sunulan tedaviler tamamıyla ayrı.

Etnik tedavilerin kullanılması için şunları söyleyebilirim; her ot, her bitki içerisinde molekül barındırır. Bu molekülün vücuda girdiği zaman nereye, nasıl etki edeceği, kullanılan kemoterapiyi nasıl değiştireceği, karaciğeri nasıl etkileyeceği konusunda hiçbir bilimsel veri yok.

Bu bitkisel ilaçları kullanan hastalarımıza, karaciğer değerleri yükselebiliyor. Bütün hastalarımız bitkisel tedavi kararını verirken mutlaka hekimleriyle tedavi sürecini konuşmalılar.


İçeriği Paylaşın