Her 2 Saniyede Bir Kişi İnme Geçiriyor!
Her 2 Saniyede Bir Kişi İnme Geçiriyor!
Bizi Takip Et
Uluslararası katılımlı İnme Tromboliz ve Nörorevaskülarizasyon Akademisi, Türk Nöroloji Derneği tarafından 7-10 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da düzenlendi. İnme tedavisinde güncel yaklaşımlar ve tedavilerin tartışıldığı Akademi kapsamında düzenlenen basın toplantısına Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, Türk Nöroloji Derneği İnme Çalışma Grubu Moderatörü Prof. Dr. Mehmet Akif Topçuoğlu, Türk Nöroloji Derneği Yoğun Bakım Çalışma Grubu Moderatörü Prof. Dr. Ethem Murat Arsava, Türk Nöroloji Derneği Girişimsel Nöroloji Moderatörü Prof. Dr. Özcan Özdemir konuşmacı olarak katıldı.
İNME, DÜNYADA EN FAZLA SAĞLIKLI YAŞAM KAYBINA NEDEN OLAN, OYSAKİ DOĞRU BİR ORGANİZASYONLA ÖNLENEBİLEN VE TEDAVİ EDİLEBİLEN BİR DURUMDUR
Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, beyin damar hastalıklarının dünyada en fazla fonksiyon kaybına neden olan, yaşam kalitesini en fazla etkileyen ve ölüm nedeni olarak da ikinci sırada yer alan hastalık grubu olduğunu belirterek şu bilgileri verdi:
“Dünyada bir yılda 17 milyon kişi inme geçirmekte ve 6 milyon kişi inme nedeniyle hayatını kaybetmektedir yani yeni raporlara göre her 2 saniyede bir kişi inme geçirmektedir. Ne yazık ki ülkemizde de durum farklı değildir. Son açıklanan TUİK raporlarına göre Türkiye’de beyin damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybeden kişilerin sayısı 2016 yılında yaklaşık 40.000’e ulaşmıştır.
İnme hastalarının risk faktörlerini azaltacak yaşam tarzı değişiklikleri konusunda aydınlatılmaları ve bu konuda toplumun bütün organlarının uygun ortamı hazırlaması ve sürdürmesinin ilaç tedavileri kadar etkili olduğu kanıtlanmıştır. Bütün bu önlemlerle inmelerin yüzde doksanının önlenebileceği gösterilmiştir. Okullardan başlamak üzere sebze ve meyveyi yeterince içeren doğru beslenme alışkanlıklarının edindirilmesi, sigara ve alkol kullanımının önlenmesine yönelik bilgilendirme, fiziksel aktiviteyi artıracak aktiviteler ve ortamların sağlanması, hipertansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalıklarının düzenli kontrolü ve uygun tedavisi, obeziteyi önleyecek stratejiler sadece sağlık merkezleri ile değil, okullar, parklar, spor merkezleri, halk eğitim stratejileri ile bir bütün olarak ele alınmalıdır.
İnme belirtileri nedir, nasıl fark edilir?
Aniden konuşmanız bozulursa, bir tarafınızdaki kol veya bacağınızda güçsüzlük, uyuşukluk fark ederseniz, yüzünüzde özellikle de ağız köşesinde asimetri, baş dönmeniz, dengesizliğiniz, ani görme kaybı veya çift görmeniz olursa ne yaparsınız? Bu soruyla ne yazık ki her altı kişiden biri hayatı boyunca en az bir kere karşılaşmak durumundadır. Sorunun doğru cevabı ise inme geçiriyor olabileceğiniz ve mümkünse ambulans ile ve en hızlı şekilde nöroloji uzmanının çalıştığı ve inme ünitesi, ideali inme merkezi olan bir hastaneye götürülmeniz ve etkin tedaviye bir an önce ulaşmanızın sağlanmasıdır. Bu durum çok önemlidir; çünkü inme beyin damar hastalıklarının ani olarak ortaya çıkan ve çok hızlı tedavi gerektiren bir tablosudur. İnme tedavisinde en önemli faktör tedaviye çabuk ulaşabilmektir ki biz bunu “Zaman Beyindir” şeklinde ifade ederiz. Yani kaybedilen her dakika beyinde milyonlarca hücrenin ölümü demektir.
İnme belirtilerinin toplum tarafından tanınması, hastaların tedavi olanaklarına vakit kaybetmeden ulaşmasında en önemli faktördür. Günümüzde İnme tedavisini etkin olarak uygulayabilmek için asgari şartlar mevcut olduğu halde, inmenin kanıtlanmış, en etkili tedavisi olan trombolitik tedavi yani damar içindeki pıhtıyı giderici tedavi ne yazık ki çok düşük oranlarda uygulanabilmektedir, vasküler girişimsel tedavi oranları ise çok daha düşüktür. Bu durum antibiyotik ile tedavi edilecek bir hastaya antibiyotik vermemek kadar kabul edilemezdir. Ancak, bu tedavi imkanlarının daha yaygın olarak uygulanabilmesi için nöroloji uzmanı yönetiminde, inme konusunda özelleşmiş ünitelerin ve yine nöroloji uzmanı yönetiminde multidisipliner inme merkezlerinin sayısı ve olanakları artırılmalı, yeterli insan gücü sağlanabilmesi için eğitimler sürdürülmelidir.
Türk Nöroloji Derneği İnme Çalışma Grubu Moderatörü Prof. Dr. Mehmet Akif Topçuoğlu yaptığı konuşmada Akut İnme sıklığının ülkemizde artığına dikkat çekti: “Her dakika onlarca insanımız inme sebebiyle ya sakat kalıyor ya da hayatını kaybediyor. Damar hastalıklarından korunmayı, İnme olunca nasıl anlayacağımızı ve ne yapacağımızı çok iyi öğrenmeliyiz. İnme ile karşılaşınca hiç vakit geçirmeden 112 aranmalıdır. Çünkü uygun zamanda müdahale ile inmeye yol açan, beyin damarlarını tıkayan pıhtılar hem damardan ilaç verilerek eritilebilir hem de anjografi ile çekilerek alınabilir. Tek şart uygun zamanda uygun hastaneye gidebilmektir. Bu tedavileri yapacak nöroloji uzmanları, görüntüleme imkanları ve nöroyoğunbakım üniteleri sadece belli merkezlerde bulunur. Bu nedenle yaşadığınız yerde bunların hangi merkezler olduğunu öğrenmek önemlidir ya da 112 aranmalıdır, ekip hastayı en uygun hastaneye yetiştirecektir.”
“İNMEDE PIHTI ERİTİCİ TEDAVİ – İNTRAVENÖZ TROMBOLİTİK”
Türk Nöroloji Derneği Yoğun Bakım Çalışma Grubu Moderatörü Prof. Dr. Ethem Murat Arsava ise Beyin felcinde (inme), kol damarlarından serum içerisinde verilen pıhtı eritici bir ilaç ile beyindeki damar tıkanıklığının açılmaya çalışılması işlemine “intravenöz trombolitik” tedavi adı verildiğini anlatarak tedavi ile ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Kalp krizi, akciğer embolisi gibi vücudun çeşitli yerlerinde oluşan damar tıkanıklıkları için kullanılan bu tedavinin beyin felci için de etkili bir tedavi olduğu 1995 yılında ortaya konulmuştur. Aradan geçen 20 yılı aşkın süre zarfında dünya üzerinde trombolitik tedavinin uygulanmış olduğu yüzbinlerce hastada yapılan gözlemler bu tedavinin etkin olduğu gerçeğini pekiştirmiş, ölüm ve ciddi sakatlık ile sonuçlanma riski çok yüksek olan bu hastalıkta tedavi ile hastaların yaklaşık üçte birinin iyileşme gösterdiğini ve hatta yüzde 10’unun tama yakın düzeldiğini göstermiştir.
Etkinliği konusunda günümüzde soru işareti kalmamış bu tedavi ile ilgili gerek ülkemizde gerekse tüm dünyada yaşanan en büyük güçlük trombolitik tedavinin yaygın bir şekilde kullanıma girememiş olmasıdır. Bu güçlüğün altında çeşitli nedenler olmak ile birlikte, tedavinin verilmesi için kısıtlı bir zaman dilimi olması gerçeği ana nedeni oluşturmaktadır. Beyin dokusu narin bir doku olup, sağ kalımı için kesintisiz bir kan akımına ihtiyaç duymaktadır; pıhtının eritilme işlemine erken zamanda başlanamaz ise beyin dokusunda geri dönülmez bir hasar ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, intravenöz trombolitik tedaviye felç başlangıcından sonra en geç 4,5 saat içerisinde başlanması gereklidir. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa elde edilen fayda da o kadar fazla olmaktadır.
Zamana karşı yapılan bu yarış ile ilgili hem hasta ve yakınlarına hem de sağlık hizmeti sağlayıcılarına büyük görev düşmektedir. Ani gelişen konuşma bozukluğu, yüzde eğilme, kol veya bacaklarda kuvvetsizlik gibi beyin felcini düşündüren bulgular ortaya çıktığında zaman kaybetmeksizin 112’ye haber verilerek acil sağlık hizmetlerine ulaşılmalıdır; şikayetlerin geçmesinin beklenmesi, ayaktan poliklinik randevusu için uğraşılması gibi süreçler tedavi fırsatının kaybedilmesi anlamına gelecektir. Sağlık hizmeti sağlanması bağlamında ise dikkat edilmesi gereken en önemli unsur erken dönemdeki inme hastalarının trombolitik tedavi uygulama kapasitesi olan sağlık kuruluşlarına yönlendirilmesidir. Erken dönemdeki inme tedavisi, gerektirdiği altyapı ve personel organizasyonu nedeniyle her sağlık kuruluşunda uygulanabilir bir tedavi değildir. İlk 4,5 saat içerisinde başvuran hastaların bir kısmında belirli nedenlerle bu tedavinin uygulanması mümkün değildir; tedavi uygulanan hastaların bir kısmında ise tedaviye bağlı, kanama başta olmak üzere, çeşitli komplikasyonlar gelişebilir. Tüm bu nedenlerden dolayı erken dönem inme tedavisi özelleşmiş merkezlerde gerçekleştirilmelidir; bu merkezler nörolog önderliğinde hastanın tedavi için engel bir durumu olup olmadığını değerlendirir, tedaviye zaman kaybetmeksizin başlamak için gerekli organizasyonları yapar, tedavinin etkinliği ve ortaya çıkabilecek olası komplikasyonlar açısından hastayı takip eder.
Sonuç olarak unutulmaması gereken nokta felç tedavi edilebilir bir hastalıktır; ancak bu tedavi edilebilirlik erken dönemde hastanın sağlık hizmetine ulaşması ile mümkündür. Hastanın ileriki dönemdeki yaşamı ve hayat kalitesi açısından fark yaratabilecek bu erken dönem tedavinin mihenk taşını ise ilk 4,5 saat içerisinde uygulanabilecek trombolitik tedavi oluşturmaktadır.”
Türk Nöroloji Derneği Girişimsel Nöroloji Moderatörü Prof. Dr. Özcan Özdemir, İnme tedavisinde son yıllarda çok önemli gelişmeler olduğunu belirterek 2015 yılı sonrasında ana beyin damarlarında tıkanıklığı olan hastalarda beyin çok ciddi hasar görmeden kateter yoluyla müdahale ile pıhtının değişik cihazlarla alınarak beyin damarının açılmasının mümkün olduğunu ifade etti:
“Kateter yolu ile yapılan bu tedavi yöntemiyle hastaların %50-60’ı yaşamlarına kimseye bağlı olmadan ya da çok az bir destekle devam etmişlerdir. Son yıllardaki tıp ile ilgili en heyecan verici gelişmeler iskemik inme (beyin krizi) ile ilgilidir. Ciddi özürlülüğe ve ölüme neden olacak büyük damar tıkanıklığında uygun hastalara uygun zaman diliminde kateter yoluyla yapılan müdahale sonucu hastalarda dramatik iyileşmeler gözlenmiştir.
Ülkemizde de inme konusunda dünyanın ileri ülkeleri gibi bu tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. İyi bir organizasyon, tecrübe, bilgi birikimi, eğitim ve teknik altyapı ile uygulanabilen kateter yolu ile damar açıcı tedaviler ülkemizde ancak belli merkezlerde uygulanmaktadır. Bölgesel inme merkezleri olarak adlandırılan bu merkezlerin sayısının artması için çok nitelikli bir eğitim gerekmektedir. Bu amaçla Türk Nöroloji Derneği bünyesinde beyin damarlarına kateter yolu ile müdahale eden Nörolog sayısını arttırmak için eğitim programları düzenlenmiştir. Ülkemizde Türkiye’nin değişik bölgelerinde Bölgesel İnme Merkezlerinin kurulması ve zaman kaybı olmadan inme hastalarının bu merkezlere ulaştırılması ve tedavi edilmesi inme ile mücadelede en önemli unsurdur.”
İçeriği Paylaşın