Hipertansiyon Tedavisi
Hipertansiyon Tedavisi
Bizi Takip Et
Hipertansiyon tedavisindeki gelişmeler ve hipertansiyondan korunmak için yapılması gerekenler konusunda Hipertansiyon ve Ateroskleroz Derneği Başkanı aynı zamanda Avrupa Hipertansiyon Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Erdine bilgi verdi.
Büyük ve küçük tansiyon nedir? Büyük tansiyon küçük tansiyona göre daha riskli midir?
Büyük tansiyon ya da tıp dilinde sistolik kan basıncı dediğimiz tansiyondur. Kalp dakikada normalde genel olarak 70-80 ya da 60’la 100 arasında kasılır. Kasılması sırasında damarlar üzerine yapmış olduğu basınçtır. Küçük tansiyon ya da tıp dilinde diastolik kan basıncı ise kalbin gevşemesi sırasında damarlarda mevcut olan basınçtır. Civalı manometreler veya otomatik cihazlar aracılığıyla kan basıncı ölçümü yapılabilir. Her ikisinin de yüksek olması zararlıdır. Büyük tansiyonun yüksek olduğu hallerde özellikle inme riski artabilir ve hedef organ hasarları olabilir. Aynı şekilde küçük tansiyonun yüksek olduğu hallerde de yine hedef organ hasarı çok olmaktadır. Bu nedenle her ikisinin birden düşürülmesi gerekir. Hatta bazı olgularda sadece büyük tansiyon yüksek olabiliyor, küçük tansiyon normal ya da normal değerlerin altında olabiliyor. Buna izole sistolik hipertansiyon deniliyor. Küçük tansiyon düşükse yine bu hastalarda özellikle yaşlılarda veya damar duvarındaki esnekliğin azaldığı durumlarda olur ve mutlaka büyük tansiyonunda kontrol altına alınması gereklidir.
İDEAL TANSİYON DEĞERLERİ
Günümüzde hipertansiyon tedavi kılavuzlarına bakıldığında hangi değerin üstünde hipertansiyon tanısı konuluyor?
140 milimetre ya da halk arasında 14, küçük tansiyon için ise 90 milimetre cıvanın üzerinde olması yani 9’u üzeri yüksek tansiyondur. Ancak istenen eğerler 120’ye 80 milimetre cıvadır. Bunlar klinikteki ölçümlere göredir. Ama ev ölçümlerinde ise bu değerler biraz daha düşüktür. 135 milimetre ve 85 milimetrenin üzeri yüksek olarak tanımlanır. 24 saatlik kan basıncı ölçüm cihazlarında ise 130-80 milimetrenin üstünü yüksek olarak tanımlanır.
Hipertansiyon tanısı bir hastaya nasıl konuluyor? Heyecanlı olabilir, strese dayalı faktörleri olabilir. Nasıl bir süreç işliyor?
Tek bir ölçümle tanı konulmaz. Çünkü efor sonrası kan basıncının belirli düzeylerde yükselmesi doğal bir reaksiyondur ya da heyecanlanma, üzülme, sinirlenme gibi faktörlerin de etkisi olabilir. Klinikte yapılan ölçümlerde 5 dakika ara ile en az 3 ölçümle kan basıncı ölçülür. Ölçüm için istirahat gereklidir. Evde genelde efor sonrası peş peşe ölçümler yapılır ve sonucu görünce kişi daha da paniğe kapılır. Bazı hastaların evlerinde ölçümleri normal, klinikte yüksek çıkıyor. Bunu sadece klinikte görülen hipertansiyon olarak isimlendiriyoruz. Bu durumda hemen tedaviye başlanmaz. Ama çok sıkı yakın kontrol altında tutulur. Çünkü bu grup hastalarda daha ileriki dönemlerde kalp ve damar hastalıklarının görülme riski fazladır. Bunun karşıtı bir durum daha var buna da maskeli hipertansiyon denilir. Maskeli hipertansiyonda da normalde klinikte normal değerler görülür; ama hastalar ev ölçümlerinde yüksek olduğunu söyler. Tabi ki bu hastaların tanısı çok zor; ama hipertansiyonu olan hastaların yüzde15-20’sinde maskeli hipertansiyon görülmektedir. Bu grup hastalarda da hipertansiyonun yol açmış olduğu hedef organ hasarları var mı, yok mu çok iyi değerlendirilmeli ve mutlaka tedaviye başlanmalıdır.
HİPERTANSİYON NE TÜR BELİRTİLER VERİR?
Hipertansiyon her vakada bir belirtiyle ortaya çıkar mı? Ne tür yakınmalara yol açar?
Hipertansiyonlu bir hastanın kimi zaman en ufak bir yakınması olmayabilir. Bu nedenle daha çok sessiz öldürücü gibi isimlerle anılır. Kimi zaman da kan basıncı yüksekliğine bağlı enseden başlayan bir baş ağrısı görülebilir. Ama baş ağrılarının başka nedenlerden kaynaklanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Çok su içme, çok idrara çıkma gibi şikayetler olabilir tabi bunlar kötü iki arkadaş olarak isimlendirilen diyabet hastalığının varlığından da kaynaklanabilir.
Hipertansiyonlu hastaların yüzde 90’ında herhangi bir neden bulunamamaktadır. Bu nedenlerin dışında kalan duruma yapısal hipertansiyon ya da esansiyel hipertansiyon denilir. Geri kalan yüzde 5-10’unda ise hipertansiyona yol açan bir neden vardır; yani ikincil hipertansiyondur. Bu, bir böbrek hastalığı ya da hormonal hastalık olabilir. Bu hastalıkların yapmış olduğu belirtiler olabilir. Bir diğer belirti grubu da hipertansiyonun uzun dönemde yol açmış olduğu inme, kalp krizleri, kalp yetersizliği, böbrek yetersizliği, çevresel damar hastalığı ya da bilişsel bozukluklar gibi çeşitli hedef organ hasarları olabilir.
HİPERTANSİYON TEDAVİSİ
Tedavi kişiye özel mir şekilde mi planlanıyor? Tedavide ne gibi gelişmeler var?
Hipertansiyonlu hastaların tedavisinde tabi ki düzeylerine göre belirlenir. Bugün birinci derece, ikinci derece, üçüncü derece hipertansiyon, çok hafif düşük riskli hipertansiyon ya da orta derecede riskli, çok yüksek riskli hipertansiyon hastaları gibi sınıflanır. Buna göre tedavi stratejisi değişir. Daha önce çok düşük riski olan ya da hafif hipertansiyon düzeyinde olan kişilerde tedaviye başlanmıyordu. Ancak yapılan son çalışmalar ışığında çok daha erken dönemde tedavinin yapılması gerekliliği ortaya konuldu. Hipertansiyon, kalp damar hastalığı sürecinin ilk noktasıdır ve tüm diğer risk faktörleriyle birlikte herhangi bir yakınmaya neden olmayan organ hasarları yaratabilir. İleride inme, kalp yetersizliği, kalp krizleri ya da kan basıncı kontrol altına alınmazsa hiç istemesek de ölümle sonuçlanabilir. Bu nedenle erken dönemde tedaviye başlamak önemlidir.
Öncelikle dirençli hipertansiyon tanısının konulması gereklidir. İlaçla kontrol altına alınamayan hipertansiyona dirençli hipertansiyon denilir. Ancak birde yalancı dirençli hipertansiyon var. Hipertansiyon kontrolünü etkileyen en önemli etkenlerden bir tanesi hastanın tedaviye uyumudur. Hastanın her gün ilacını alması, yan etkilerin takip etmesi ve bunu hekimiyle paylaşması gerekir. Kısacası hastanın tedaviye uyumu son derece önemlidir. Eğer hastanın tedaviye uyumunda bir sorun yoksa ve ilaçlarını düzenli kullanıyorsa ve hala kan basıncı yüksekse buna dirençli hipertansiyon denilir.
Hafif düzeydeki kan basıncı yüksekliğinde de artık tedaviye başlanıyor. Birden fazla etken maddeyi içeren ilaç gruplarıyla orta derecede hipertansiyonda tedavi sağlanıyor. Bu grup ilaç formu, tek bir ilaçla kan basıncının düşmesini beklemek yerine daha hızlı bir kan basıncı düşüşünü sağlar. Tedavideki en önemli gelişmelerden bir tanesi özellikle yaşlı hastalar için gerçekleşti. Örneğin; 80 yaşın üzerindeki hastalarda tedavi yapılırken kronolojik yaştan çok biyolojik yaş üzerinde durulmaktadır. Çünkü çok kırılgan, çok düşkün hasta gruplarında kan basıncını düşürürken çok daha dikkatli olunması gerekir. Büyük tansiyon eğer çok fazla düşürülürse beyin dolaşımı bozulur, küçük tansiyon çok düşürülürse kalbi besleyen ince kılcal damarlar koroner damarların beslenmesi bozulur. Bu da kalpte beslenme bozukluğuna yol açar. Bu nedenle tansiyon dengesi önemlidir.
Hipertansiyonu olan kişilere internetteki bilgi tuzaklarına karşı neler söylemek istersiniz?
Öncelikle bilgisayar başında oturmak kişiyi sedanter bir yaşama sürüklüyor. Bu nedenle çok ölçülü bir şekilde kullanmak gerekir. İnternette bu konu hakkında çok yanlış bilgi var. Doğru kanalları bilmek önemlidir. İnternetten bir şeyler okuyarak kendilerine tanı koymaları ya da tedavi belirlemeleri çok yanlış. Her hastalıkta olduğu gibi bu konuda da ikinci görüş alınabilir. Bugün tüm dünyada Tele Tıp Uygulamaları ile uzaktan görüş alınan platformlar var. Özellikle hipertansiyon; kardiyoloji, nefroloji, endokrin gibi çok çeşitli branşları içeren bir hastalık. Bu nedenle de ikinci görüş son derece önemlidir.
İçeriği Paylaşın