HIV İle AIDS Arasındaki Fark Nedir?

HIV İle AIDS Arasındaki Fark Nedir?

HIV İle AIDS Arasındaki Fark Nedir?

Bizi Takip Et


ATV Avrupa erkânlarında yayınlanan “Esra Kazancıbaşı ile Sağlığım İçin Herşey” programına HIV ve AIDS konusunda uzman iki isim konuk oldu.

Konuklardan biri; HIV Enfeksiyon Derneği İkinci Başkanı ve Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Hayat Kumbasar. Diğer konuk ise; HIV Enfeksiyon Derneği Genel Sekreteri / Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Özlem Altuntaş Aydın.

Uzmanlar, Esra Kazancıbaşı’nın HIV ve AIDS konusundaki sorularını yanıtladılar.

İşte yanıtlar…

. HIV ve AIDS nedir, birbirlerinden farkları var mıdır? 
Dr. Özlem Altuntaş Aydın: “AIDS, edimsel yetmezliğin sendromunun baş harflerinin birleşiminden oluşan bir tanımdır. Her ikisinde de aynı virüs etkendir.  HIV enfeksiyonu olan kişide immün yetmezliği virüsü etkendir. Hastalığın erken devresinde HIV enfeksiyonu diyoruz. İlerlemiş evresine de AIDS evresi ortaya çıkmış oluyor.

1980’lerde hep geç evrelerde hastalığa tanı koyuyorduk ve AIDS’i  ileri evre hastalık olarak tanımlıyorduk. Artık günümüzde erken tanılar ve tedaviye erişim nedeniyle artık hastalar daha erken dönmede tanımlanmakta ve daha erken evreleri de HIV enfeksiyonu olarak tanımlamaktayız.”

. HIV enfeksiyonu erken evrede nasıl anlaşılabilir? Hastalık daha ilerlediğinde AIDS tablosu oluştuğunda ise ne tür belirtiler ortaya çıkar?
Dr. Hayat Kumbasar: “HIV enfeksiyonu bir kişiye bulaştıktan sonra yaklaşık olarak 10 yıl kadar asemptomatik dediğimiz yani hiçbir belirti vermeden bir süreç yaşanıyor. Bu dönemde eğer hasta bir şekilde bir hastaneye başvurup herhangi bir nedenle bir test yaptırmazsa erken dönemde tanı alamıyor.

Yaklaşık 10 yıl kadar sonra hastada bir takım belirtiler ortaya çıkmaya başlıyor. Bunlar çok çeşitli olabilir, burada saymak mümkün değil. Normal bireylerde olmayıp bağışıklık yetersizliği çöktüğü için bu hastalıkla ilişkili olabilen çok sayıda fırsatçı enfeksiyonlar, kanserler ve birçok eşlik eden hastalıklarla hasta hastaneye başvurabiliyor. Bunları geç dönem için söylüyorum.

Erken dönemde tanı almak tabi mümkün ama bunun için toplumda farkındalık yaratmak ve bilinçlendirmek gerekiyor. İnsanların, özellikle de kendini risk grubunda görenlerin gidip test yaptırması konusunda teşvik edilmesi gerekiyor.”

. Peki, tıbben risk gurubuna kimler giriyor?
Dr. Özlem Altuntaş Aydın: “Korumasız cinsel temasta bulunanlar, damar içi ilaç kullanımı olanlar öncelikli risk grubudur.  Aslında damar içi ilaç kullanımı ülkemiz için pek ön planda değil  ama sonuçta bir risk grubu. Özellikle güvensiz kan almış kişiler aslında bu da artık günümüzde çok yaygın bir bulaşma şekli değil artık kanlar güvenli bir şekilde taranmakta ama yine de öyle bir risk var.”

. Dövme ve  piercing ile de bulaşabiliyor değil mi?
Dr. Özlem Altuntaş Aydın: “Tabi bulaşabiliyor.”

“KORUYUCU TEDAVİLERLE HASTALIKLARDAN KORUNMAK MÜMKÜN” 

. Bir kişi şüpheli bir durumla karşılaştıysa ve acaba bana HIV virüsü geçti mi diye düşünüyorsa, virüsle temasından ne kadar süre içersinde bir hastaneye başvurması gerekiyor?
Dr. Hayat Kumbasar: “Aslında hastaneye hemen başvurması gerekiyor çünkü tanı hemen konulamıyor ama hastaya koruyucu tedavi verilmesi bununla hastalıktan korunması mümkündür.  Bu nedenle önce hemen hastaneye başvurması ve tetkik yaptırması bazalde hastalığın olmadığının kanıtlanması ve olmadığı takdirde de hastaya koruyucu tedavinin başlanması gerekiyor.

Onun ardında tabi hastalık hastaya bulaştıktan sonra kuruyucu antikorlar dediğimiz koruyucu hücrelerin ortaya çıkması birkaç hafta sürebiliyor. Yeni testlerde bulaştıktan 2 hafta sonra eliza testiyle tanıyı koymak mümkün.  Biz hastayı genellikle 1 ay sonra yeniden tetkik yaptırması için çağırırız. Ardından 3. ayda tekrar çağırırız. Üçüncü ay da negatifse, “negatif” deriz ama bağışıklık yetersizliği olan hasta gruplarında bu testler 6 aya veya 1 yıla kadar uzayabilir.”

. Türkiye, 1980’li yıllarda aktör Rock Hudson’in AIDS olduğu haberiyle bu hastalığı tanıdı ve hastalık eşcinsellere özgü bir hastalıkmış gibi algılandı. AIDS, sadece eş cinsellerde görülen bir hastalık mıdır?
Dr. Özlem Altuntaş Aydın: “Eşcinseller arasında buluşama riski tabiî ki daha yüksek. Ancak diğer kesimlerde de görülebilir. Heteroseksüel ilişkilerde de bulaşma riski var. Anneden bebeğe bulaşma riski var. Kan transfüzyonuyla bulaşma riski var. Ama Homoseksüel ilişkilerde bulaşma riski daha fazladır.”

. HIV virüsü, meni ya da tükürük gibi vücut salgılarıyla da geçer mi?
Dr. Özlem Altuntaş Aydın: “Meniyle evet ama tükürükle bulaşmaz olarak kabul ediliyor. Aslında çok büyük miktarda tükürüğün kişiden kişiye transfer edilmesi lazım ki bulaşsın. Ama eğer tükürük içinde kan varsa o zaman bulaşma riski artıyor.”

ORTAK ALANLARI KULLANMAK BİR RİSK TAŞIR MI? 

. HIV enfeksiyonu, aynı tuvaleti kullanmakla ya da bu enfeksiyonu ya da virüsü taşıyan bir kişiyle aynı ortamda bulunup aynı çay ocağından çay içmekle geçer mi?
Dr. Hayat Kumbasar: “Hayır. HIV, temel olarak kan ve kan ürünleriyle cinsel temasla ve anneden bebeğe geçebilir. Bunun dışında hiçbir şekilde HIV enfeksiyonu bulaşması mümkün değil. Bu nedenle toplum içinde yaşamakla, yediklerimizi birlikte yiyip içmekle sarılmakla, öpüşmekle, aynı tuvaleti kullanmakla, aynı havuza girmekle bulaşmadığı biliniyor.”

. Bir kişi HIV pozitifse sürekli olarak HIV pozitif kalabilir m? Yani hastalığa yakalanmadan ömür boyu yaşayabilir mi?
Dr. Özlem Aydın: “Edinilen virüse göre hastalığın seyri her hastada birbirinden farklıdır. Kimi hastalarda 10 yıl ila 15 yıl hastalık hiç belirti vermeden devam edebiliyor. Kimi hastalarda özellikle kan yoluyla hastalık edinmiş olan kişilerde edinildikten 1 ila 2 yıl sonra enfeksiyon bulguları ortaya çıkıyor.

Bunun dışında tedavi evresine gelmiş olan kişiler, tedavilerini almaya başladıktan sonrada yine bizler gibi herhangi bir anormal bir durum yaşamadan normal yaşamlarına devam edebiliyorlar. Normal yaşam süresini etkilemiyor. Araya fırsatçı bir enfeksiyon, fırsatçı bir başka durum girmediği sürece yaşamı süresini kısaltmıyor.”

. HIV enfeksiyonunun anneden bebeğe geçişi daha çok doğum sırasında mı oluyor? HIV pozitif bir kişi ya da AIDS tablosu oluşmuş bir kadın hamile kalabilir mi? Hamileliği sırasınca bebeğin HIV pozitif doğmasını önlemek mümkün müdür?
Dr. Özlem Altuntaş Aydın: “Eğer annede HIV enfeksiyonun varsa. Hiçbir tedavi almıyorsa bebeğine bulaştırma riski yaklaşık yüzde 30 civarındadır. Eğer anne HIV enfeksiyonuna yönelik tedavi alıyorsa ve uygun koşullarda doğum gerçekleşirse -bu özellikle sezeryan olarak önerilmekte- çocuğa bulaşma riski yüzde 1’ler civarındadır.

Annenin virüs yükünün artık ölçülemez seviyelere indiği durumlarda artık normal doğum da önerilmekte. Ancak sezeryan daha güvenli olduğu için sezeyanla doğumu tercih ediyoruz.”

“ANNE SÜTÜYLE BEBEĞE VİRÜS GEÇEBİLİR”

. Peki, annenin kullandığı HIV virüsüne yönelik ilaçlar anne karnındaki bebeği etkiler mi? Virüs, anne sütünden bebeğe geçer mi?
Dr. Özlem Altuntaş Aydın: “Duruma yönelik ilaçları tercih ediyoruz. Anne sütünden bebeğe geçebilir. O yüzden doğum yaptıktan sonra anneye bebeğini anne sütüyle beslememesini öneriyoruz.”

. HIV testi ne kadar zamanda sonuç verir, bu test kan tahliliyle mi yapılıyor?
“Evet kan testiyle yapılıyor. Aşama aşama ilk başta eliza testi zaten toplum eliza konusunda bilinçli fakat bununla pozitif ya da negatif sonuç vermek mümkün değil. Mutlaka bu testin doğrulanması gerekiyor. Eliza testi pozitif çıktıktan sonra doğrulama testine gönderildiğinde işte o zaman 10 gün hatta 2 hafta kadar sürebiliyor. O dönemi doğru yönetmek çok önemli. Hastalar bu dönemde çok endişeli oluyor ve o süreci beklerken mutlaka danışmanlık almaları gerekiyor. Hastalık hakkında bilgilenmeleri gerekiyor.”

. İlk testin pozitif çıkmasına, HIV enfeksiyonu dışında başka faktörler de neden olabilir mi? Yani yanıltıcı pozitif de olabiliyor mu?
Dr. Hayat Kumbasar: “Tabi yalancı pozitiflikler de var, yalancı negatiflikler de var ama eğer hastada HIV’le  ilişkili herhangi bir klinik belirti yoksa, ciddi bir şüphemiz yoksa Eliza negatif diye sonuç verebiliyoruz.  Ama pozitif olduğunda mutlaka bunun bir ileri aşama  testleri ile doğrulanması gerekiyor.”

. Bir kişi virüsü aldıktan ne kadar süre sonra başkalarına bulaştırmaya başlıyor?
Dr. Özlem Altuntaş Aydın: Virüsü edindikten sonra artık bulaştırma dönemi başlamış oluyor. Virüs, vücuda girdikten ve  çoğalmaya başladıktan sonra hasta artık virüsü bulaştırma dönemindedir.”

. Kendisine HIV virüsü bulaştığından şüphelenen kişi, hastaneye başvurarak koruyucu tedavi alırsa, virüsü başkasına bulaştırması engellenmiş olur mu?
Dr. Özlem Altuntaş Aydın: “O dönmede  koruyucu tedavi alsa da hastaya bütün ilişkilerinde korunmayla yani prezervatifle birlikte olmasını öneriyoruz. Çünkü hiçbir yöntem yüzde yüz güvenli değildir.”

“TOPLUM, BULAŞMA YOLLARI HAKKINDA BİLGİLENDİRİLMELİ”

. Gözlemlerinize göre ülkemizde neler yanlış biliniyor, ne tür önyargılar,  toplumsal kalıplar ve yanlışlıklar var?
Dr. Hayat Kumbasar: “Bir kere toplum hastalığın bulaşma yolları konusunda yeterince bilgili değil.  En çok bu nedenle korkuluyor. Çünkü hastalık bulaşıcı bir hastalık ama sonuçta bulaşma yolları belli; kan yoluyla, cinsel yolla ve anneden bebeğe bulaşabilir başka hiçbir şekilde bulaşmasını  beklemiyoruz. Ama tabi insanlara buna inandırmak çok güç oluyor.

Hasta, yakınlarıyla birlikte geldiğinde biz her ne kadar onları ikna etmeye çalışsak da hastalık onlar için çok ürkütücü göründüğünden ya bulaşırsa endişesi taşıyorlar.  Bulaşma yolları hakkında biraz daha toplumu bilinçlendirmek gerekiyor. Medya yoluyla daha geniş kitlelere ulaşabilmek önemli.


İçeriği Paylaşın