HIV Pozitifler Çocuk Sahibi Olabiliyorlar
HIV Pozitifler Çocuk Sahibi Olabiliyorlar
Bizi Takip Et
Dünya genelinde AIDS’le mücadele kapsamında yürütülen çalışmalar sayesinde HIV/AIDS ile yaşayan kişiler, HIV taşımayan bebek sahibi olabiliyorlar.
Pozitif Yaşam Derneği’nin yaptığı açıklamaya göre, HIV pozitiflere yönelik yurt dışında uzun yıllardır uygulanan yöntemler artık Türkiye’de de uygulanabiliyor. Doğum sırasında ve sonrasında alınan etkili önlemler ile HIV’in bebeğe geçiş riski yüzde 0,5’in altına kadar düşürülebiliyor.
TÜRKİYE’DE HIV POZİTİF ANNELERDEN DOĞAN BEBEKLERİN SAYISI ARTIYOR
Pozitif Yaşam Derneği’nin yaptığı açıklamada şu bilgiler yer alıyor:
Geçmişte, etkin önlemlerin bulunmaması nedeniyle HIV pozitif annelerden çok sayıda HIV pozitif bebeğin doğduğunu ancak günümüzde gelişmiş ülkelerde, etkili önlemler sayesinde, HIV pozitif olup sağlıklı bebek doğuran pek çok kadın bulunduğunu belirten Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Gökengin şu bilgileri veriyor:
“Bu durum ülkemiz için de geçerlidir. Ülkemizde, anneden bebeğe HIV’in bulaşmasını önleyecek ilaçlar bulunmakta ve kullanılmaktadır. HIV pozitif annelerden doğmuş sağlıklı bebeklerimizin sayısı her geçen gün artmaktadır” diyor ve ekliyor “Gebe kalmanın, HIV pozitif bir kadında hastalığın ilerlemesine yol açması ise söz konusu değildir, çünkü gebe kalan HIV pozitif kadında, hastalığın bebeğe bulaşmasını önlemek için en kısa zamanda tedaviye başlanması gerekir.”
HIV POZİTİF BEBEK DOĞMASINI ÖNLEMEK İÇİN GEBELİĞİ SONLANDIRMAK GEREKMEZ
Uzun yıllardır HIV pozitif kişilerin tedavisini ve takibini yapan Prof. Dr. Deniz Gökengin, doğru yaklaşımın anne adaylarının, HIV durumlarını öğrenmeleri (test yaptırmaları) ve HIV pozitif olmaları durumunda bebeğe bulaşmayı engelleyecek önlemleri vakit kaybetmeden almaları konusunda teşvik edilmeleri olduğunu belirtti.
Gebeliğin planlanmaya başladığı günden, doğuma ve doğum sonrasına kadar aileye danışmanlık verilmesinin önemini vurgulayan Gökengin, “HIV pozitif bebek doğmasını önlemenin yolu, HIV pozitif kadınların gebe kalmasını engellemek ya da gebe kalmış kadınlara bebeğini aldırmasını tavsiye etmek değil, gebeliğe doktor önerileri doğrultusunda karar vermelerini ve doktorun önerdiği önlemlere sıkı sıkıya bağlı kalmalarını öğütlemektir” dedi.
HIV POZİTİF ERKEKLERİN ÇOCUK SAHİBİ OLMALARI
Dünyada yaklaşık 39,5 milyon HIV pozitif kişi bulunduğunu ve bunların da ¾’ünün üreme çağındaki insanlar olduğunu kaydeden İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi – Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Buyru, “HIV pozitif erkeklerin çocuk sahibi olurken hastalığı eşlerine ve doğacak çocuklarına bulaştırmamaları esastır” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Özel sperm hazırlama yöntemleri ile bu sağlanabilmektedir. HIV pozitif erkekten alınan spermler ısı ve santrifüj yöntemleriyle virüsten arındırılabilmektedir. Bu yolla hazırlanan ve virüs taşımayan spermler, polimeraz zincir yöntemi ile kontrol edildikten sonra aşılama (intrauterin inseminasyon-rahim içi dölleme) yöntemi ile eşinin rahmine verilmektedir. Eğer kadının gebe kalmasına engel başka bir problem yoksa, bu yolla bir aylık tedavi ile yüzde 20 civarında gebelik elde edilebilmektedir. Toplam 3-4 ayda yüzde 60 civarında gebelik şansı bulunmaktadır. Bu yolla hem eşine, hem de doğacak bebeğe virüs bulaşma riski bulunmamaktadır.”
Aşılama yönteminin tüp bebek yöntemine göre daha ucuz ve daha kolay uygulanabilir bir yöntem olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Buyru, “Sperm sayısı düşükse, kadının tüplerinde problem varsa veya 3-4 aşılama ile gebelik elde edilemezse tüp bebek uygulamasına geçilmesi gerekmektedir. Bu yöntemle de yıkanmış spermler kullanılarak bulaşma riski ortadan kaldırılmaktadır” dior.
“13 BEBEĞİN DÜNYAYA GELMESİNE TANIKLIK ETTİK”
HIV/AIDS ile yaşayan kişilere ücretsiz destek sağlayan Pozitif Yaşam Derneği Başkanı Arzu R. Kaykı şunları anlattı:
“Pozitif Yaşam Derneği olarak anne ve babası HIV ile yaşayan 13 bebeğin sağlıklı ve HIV negatif (virüsü taşımayan) olarak dünyaya gelmesine tanıklık ettik. 2006 Aralık ayında ilk anne adayımız 9 aylık hamile iken tanı alıp geldiğinde bebek için şuruba erişmek, kabul edecek hastane bulmak, ayrımcılığa uğramadan doğumu gerçekleştirmek derken epey stres olmuştuk. Ancak zaman içinde hastanelerde gerekli enfeksiyon önlemleri alınması standartlaştıkça, sağlıklı bebekler sorunsuz olarak dünyaya gelmeye başladı.
Biz de bu 4 yılda şunu gözlemledik, ister bebek sahibi olmayı istesin, ister istemesin, bebek sahibi olma hakkının ve tıbben imkânının olduğunu bilmek ilk tanı alma sürecinde HIV ile yaşamayı normalleştirmek için çok etkili oluyor. Bebek sahibi olmak isteyen HIV pozitif arkadaşların tedavilerini ona göre düzenlemek, risklerini ve yöntemini konuşmak ve detaylı bilgi almak için doktorları ile görüşmelerini tavsiye ediyoruz.”
“YASAL BİR ENGEL YOK”
HIV pozitif kadınların bebek sahibi olmalarının önünde kanuni hiçbir olarak engel bulunmadığını söyleyen Pozitif Yaşam Derneği Hukuk Danışmanı Av. Habibe Yılmaz Kayar ise şöyle anlatıyor;
“Kadınların doğurganlık haklarını kısıtlayacak şekilde HIV taşıyıcısı kadınları damgalamak ve kasten doğacak çocuğuna HIV bulaştırmakla suçlamak, hatta neredeyse HIV taşıyıcı kadınları kısırlaştırmayı önerecek şiddette tepkiler geliştirmek yerine kadınların sağlık sistemine ve olanaklarına ulaşma olanaklarını geliştirmek, uygun koşullarda gebelik ve doğum takibi yapmak, HIV taşıyıcısı annelerin ve anne adaylarının sağlıklı yaşam hakkının temin edilmesine yönelik ulusal eylem planları yapılması yerinde olacaktır.
5 AYLIK BEBEĞİ OLAN HIV POZİTİF BABA ANLATIYOR:
“Acabalarla başlayan hikâyemiz var. Zor birçok şeye karar vermiş bir çiftin bir yolculuk hikâyesi. Pozitifliğin getirdiği negatifliklere karşı yaşananlardan bir parça, anne baba olabilme hayali. Biz başardıklarımızı paylaşmak başka insanlara ışık olmak istedik.
Ben HIV taşıyıcısı biri, eşim ise virüsü taşımayan biri. Önceleri virüsün sperm hücrelerine bulaşmadığı, yıkama teknolojileriyle arındırabildiği ve aşılama ile bebek sahibi olunabileceği gibi gördüğümüz haberlerin üstüne araştırmalara başladık. Bu konuda bilgi istediğimiz Pozitif Yaşam Derneği görevlilerinin verdiği destek ve olumlu yaklaşım bizim biraz daha ileriye hareket etmemizi sağladı. Derneğin de yönlendirmesiyle doktorumuza ulaştık. Bu isimle yaptığımız görüşme bizim daha gerçekçi adımlar atmamızı sağladı.
Hiçbir fikrimiz olmadan çıktığımız bu yolculukta duygusal anlamda zor zamanlarımızda keyifli anlarımız da oldu. Nice büyük hastaneler, tüp bebek merkezleri olumsuz cevap verebilecek kadar bilgi sahibi olmamaları (ya da cevap vermeyi bilmemeleri), bu hastaları fişlemeye çalışmaları birçok girdiğimiz diyalogu yaşamanıza gerek olmadığını öğrenirsiniz bu yazıyla.
Bu yaşanan uzun bir maratondu bizim için. Bu maratonda ne zaman desteğe ihtiyacımız olsa karşılıksız bir el uzandı. Bulunduğumuz durumun bir kimlik sapmasına neden olması gerekmediği gerçeğini defalarca hatırlatan bir grup var ki bu insanların desteklerinden öte varlıklarına daha sonra hep yanımızda oldukları için emeklerine teşekkür ediyorum. Bizim gibi nice insanlara aktaracakları bilgilere bir yenisini ekleyebilme isteğiyle bu yazıyı gönderiyorum. Biz şimdi 3 aylık bir bebek sahibiyiz bunu isteyen herkesin bu duyguyu yaşayabilmesi dileğiyle.”
DÜNYADA DURUM
Yine Pozitif Yaşam Derneği’nin yaptığı açıklamada yer alan bilgiler şöyle:
İNGİLTERE’DE 144 HIV POZİTİF KADIN NORMAL DOĞUM YAPTI: Ocak 2010’da yayımlanan Doğumbilim ve Jinekoloji Dergisi’nde yer alan makalede; etkili antiretroviral (HIV’i baskılayan) tedavi alan HIV pozitif kadınlarda, normal doğumun planlandığı yer almaktadır.
Londra’daki Newham Üniversitesi Hastanesi tarafından yapılan araştırmada Haziran 2004 ve Haziran 2006 arasında, 144 HIV pozitif kadından 23’ü (yüzde 16) planlı normal doğumu seçmiştir. Normal doğum, gebeliğin yaklaşık 36. haftasında annenin HIV RNA (vücuttaki HIV yoğunluk) değerinin 50 hücre/ml’nin altında olması durumunda önerilmiştir.
Bütün kadınlar antiretroviral tedavi görmüştür 15 (yüzde 65) kadın normal doğum gerçekleştirmiştir. Bebekler 18 ay takip edilmiştir. Bütün bebeklerde antiretreoviral profilaksi (HIV bulaşını engelleyici tedavi) kullanılmıştır. Hiçbir bebek emzirilmemiştir.
Hiçbir bebekte anneden çocuğa aktarım görülmemiştir. Çalışmada, planlanan normal doğumun gebelik sırasında antiretroviral tedavi kullanılması, doğum sırasında virüs yükünün <1000 kopya/ml olması, bebekler için retroviral profilaksi kullanılması ve emzirmeden kaçınılması halinde normal doğumun güvenli olduğu gösterilmiştir.
Kaynak: Doğumbilim ve Jinekoloji Dergisi, Ocak 2010; 30(1): 38-40
Doğumbilim ve Jinekoloji Departmanı, Newham Üniversitesi Hastanesi, Londra, İngiltere
DANİMARKA’DA 2000 YILINDAN BERİ TEDAVİ KILAVUZLARINA UYULDUĞU DURUMLARDA ANNEDEN BEBEĞE HIV GEÇİŞİ OLMUYOR: Araştırmacılar HIV Medicine`de yayınlanan rapora göre, ulusal tedavi kılavuzlarının takibinden beri, Danimarka`da tek bir anneden bebeğe bulaşan HIV vakasının kaydedilmediğini ortaya koydu. Modern HIV tedavi yöntemleriyle, bu oran yüzde 0,5 olarak açıklandı.
Araştırmacılar, bu araştırma kapsamında ulusal tedavi kılavuzlarına göre tedavi alan kadınların hiçbirinden çocuklarına HIV bulaşının olmadığını bildirdi.
Hamilelikte ve doğum sırasında görülen antiretroviral tedavi, uygun koşullarda gerçekleştirilen doğum, bebekleri hastalığa karşı koruma yolları geliştirilmesi ve annenin bebeği emzirmesinden kaçınılması, HIV bulaş riskini %1`den aşağıya çekmektedir.
Bu araştırmada toplamda 210 kadın yer aldı. Bu kadınlar 255 hamilelik ve 258 doğum gerçekleştirdiler. Yıllık doğum miktarı 1994 yılında yedi iken, 2006 yılında 39 olarak kaydedildi.
Araştırmacılar ayrıca, 2000 yılından sonraki dönemde tek bir dikey geçiş vakasına rastlandığını ve “ulusal tedavi kılavuzlarına göre tedavi edilen kadınların hiçbirinden bebeklerine HIV geçişi olmadığını” ortaya koydu.
Kaynak:http://www.aidsmap.com/en/news/9C5CF18F-D6FF-4D4D-86A3-F6B9D4035656.asp
İSRAİL’DE 155 HIV POZİTİF ANNE BEBEK SAHİBİ OLDU: 3-4 Aralık 2009 tarihlerinde Ankara’da gerçekleşen HIV/AIDS Kongresine İsrail Kaplan Medical Center hastanesinden konuşmacı olarak katılan Dr. Daniel Elbirt; 2002-2008 yılları arasında kendi hastanelerinde 155 HIV pozitif annenin bebek sahibi olduğunu ve bebeklerin hiçbirine HIV bulaşının olmadığını söyledi. Doğumların 2/3’ünün sezaryeni ile yapıldığını, 1/3’ünün ise normal doğumla gerçekleştiğini ifade eden Dr. Elbirt, anne adaylarına çocuk sahibi olma konusundaki riskleri aktardıktan sonra kararı çiftlerin kendilerine bıraktıklarını ve doğumun hangi şekilde olacağına da ebeveynlerin ve doktorunun ortak karar verdiklerini belirtti.
Kaynak: http://www.hatam.hacettepe.edu.tr/sunum_1209/4aralik/6_files/frame.htm
Dr. Daniel Elbirt
Neve Or AIDS Center / Kaplan Medical Center – Rehovot, Israel
AMERİKA’DA YAPILAN ÇALIŞMA SONUCU GÖSTERİYOR Kİ; HAMİLELİKTE ANTİRETROVİRAL (HIV’İ BASKILAYAN) TEDAVİYE MARUZ KALAN HIV NEGATİF BEBEKLERİN ZİHİNSEL (BİLİŞSEL VE MOTOR) GELİŞİMLERİ OLUMSUZ ETKİLENMİYOR: Araştırmada, HIV’e maruz kalmış fakat enfekte olmamış 1.840 çocukta sinirsel gelişim işlevleri incelenmiş; rahim içinde antiretrovirale maruz kalan ve kalmayan bebeklerde motor işlevler gözlemlenmiş ve sonuç olarak, antiretrovirale maruz kalanlarda ciddi düzeyde bilişsel veya motor gelişim eksikliği olmadığı görülmüştür.
Kaynak: P. Williams vd. 17. Uluslararası AIDS Konferansı 3-8 Ağustos 2008 Meksika
(özet: http://www.aids2008.org/Pag/Abstracts.aspx?SID=257&AID=6195)
FRANSA’DA 11 BİNE YAKIN HIV NEGATİF BEBEK DOĞDU: 2008 yılında yapılan çalışmada hamilelikte ART’ye maruz kalan bebeklerin kanser olma riski olmadığı bildirilmekte. Fransız Perinatal İşbirliğinin sonucunda, anne karnında antiretrovirallere maruz kalan çocukların diğer çocuklara nazaran daha fazla kanser olma olasılığının olmadığı iddia edilmiştir.
Fransız Perinatal İşbirliği 1984’te kurulmuştur; 11,000 üzerinde anne ve çocuk çiftlere ait olan muazzam bir veritabanı vardır ve perinatal HIV araştırmalarında birinci araçlardan biridir.
Araştırmacılar tarafından, 1984’den 2007’nin ortalarına kadar HIV negatif ve HIV pozitif annelerden doğan 10,979 çocuk tanımlanmıştır.
Kaynak: V. Benhammou vd. AIDS No: 22 Sayfa: 2165-2177, 2008.
(özet: http://www.aidsmap.com/en/news/ADF39145-193B-4C48-9982-9061793E2F32.asp)
MALAWİ VE ZAMBİA 2008; EMZİRME YOLUYLA BULAŞIN ÖNLENMESİ: Hamilelik ve doğum esnasında ART anneden çocuğa HIV geçme riskini önemli bir miktarda azaltmaktadır. Fakat anne sütü ile emzirme yüzünden hala bebek enfekte olabilir. Bu durumun, her yıl HIV enfeksiyonunun 200,000 ila 500,000 çocuğa geçmesine neden olduğu tahmin edilmektedir.
Endüstrileşmiş ülkelerde HIV pozitif kadınların ilaç kullanmaları öğütlenirken, Dünya Sağlık Örgütü, anne sütünün yerine geçebilecek beslenme biçimlerinin kabul edilebilir, ulaşılabilir, sürdürülebilir ve güvenli olmadığı durumlarda anne sütü ile emzirmeyi onaylıyor.
Araştırmacılar göstermiştir ki uzun süreli ART kullanımı anneden çocuğa geçişi azaltır, fakat 4 Temmuz 2008’de gerçekleşen iki çalışmaya göre, 6 aya kadar olan erken süt emme döneminde anneler veya bebekler için bir yarar sağlamaz.
Kaynak: L. Highleyman ‘Extended Antiretroviral Prophylaxis Lowers Risk of Mother-to-child HIV Transmission during Breast-feeding, but Early Weaning Is Detrimental’ HIV and Hepatitits, 6/17/2008 (http://www.hivandhepatitis.com/recent/2008/061708_a.html)
İçeriği Paylaşın