HIV/AIDS Dersinden Sınıfta Kaldık!


Bizi Takip Et


HAFTANIN SAĞLIK KARNESİ

Türkiye’de ilk kez 1985 yılında ortaya çıkan HIV/AIDS tanısı alanların sayısı günümüzde 14 bini aştı. Başkent ve Hacettepe Üniversiteleri’nin Gilead Sciences’ın desteği ile yürüttüğü  araştırma, HIV/AIDS farkındalığı konusunda karnemizin zayıf olduğunu gözler önüne seriyor. 21 bin kişi arasında gerçekleştirilen HIV/AIDS Farkındalık Araştırması’na göre, aradan geçen yıllara rağmen toplumun yüzde 77’si hastalık konusunda bilgi sahibi değil.

Her 100 kişiden 26’sının kan yoluyla, 22,5’inin ise korunmasız cinsel ilişki ile hastalığın bulaşabileceğinden haberi yok. Tam tersine toplumun yüzde 35’i el sıkışma/sarılma, yüzde 59’u ise öpüşme ile hastalığın bulaşabileceğini zannediyor. Her dört kişiden üçü tedavi altındaki hastaların normal bir yaşam sürdürebileceğini bilmiyor. HIV testi yaptırdığında kimliklerini açıklamak zorunda kalacaklarını düşünenlerin oranı ise yüzde 50.  Prof. Dr. Serhat Ünal, “Çoğu kişinin HIV testi yaptırmak için hangi sağlık kuruluşlarında gideceğini bilmemesi de, anketin ortaya çıkardığı bir diğer önemli sonuç” diyor.

HAFTANIN SAĞLIK GÜNDEMİ:

Felç  (İnme) Tedavisine Yaklaşım…

Bazı hastalıklar, siyaset, sahne, spor ve ekonomi dünyasının ünlü isimlerine tanı konduğunda gündeme gelir. İşte, bu nokta hastalar ve yakınları için en kafa karıştırıcı aşamadır. Uzman olan olmayan, hastayı muayene eden etmeyen herkes bir şeyler söyler. Hem hastanın sağlık durumu hakkında, hem de olası tedaviler konusunda. Bunlardan biri de, halk arasında felç olarak bilinen inme. Deniz Baykal’ın yaşadığı sağlık sorunuyla gündeme gelen felçin tedavisi konusunda yapılan açıklamalar, Beyin Damar Hastalıkları Hasta Derneği (BEYİNDER) yetkililerini harekete geçirdi. BEYİNDER Başkanı Prof. Dr. Derya Uğurlu Uludüz’ün felçli hastalara, yakınlarına ve uzmanlara tavsiyeleri şöyle:

“İnme tedavisi, sürecin iyi değerlendirilebilmesi ve kullanılacak tedavi yöntemlerinin hastadan hastaya değişkenlik göstermesi nedeniyle kişiye özgüdür. İnme ile mücadelede tek bir hekim değil; konusunda yetkin farklı uzmanlıklardan oluşan bir ekibin birlikteliği önemlidir. Ülkemizde inme konusunda sadece iki merkezde; Eskişehir Üniversitesi Tıp Fakültesi ile Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde vasküler nöroloji bilim dalı mevcuttur. İnme özellikle son 20 yıldır tıptaki hızlı gelişmeler sayesinde tedavi edilebilir bir hastalık haline gelmiştir. Tedavinin başarılı olması için erken davranılması hayati önem taşır. Acil durumlarda hızlı, başarılı tanı ve tedavi için inme konusunda deneyimli merkezler belirlenmeli ve hastalar acilen bu merkezlere ulaştırılmalıdır. Vasküler nöroloji eğitimi olmayan hekimler ise, inme hastalarına acil müdahale yapabilecek ilgili uzmanlar ile hızlıca iletişime geçmelidir.”

HASTANIN SAĞLIK UYARISI

Sedef Hastalığında Alternatif Tedavilerden Uzak Durun!

Sedef, deride kırmızı renkli lekeler ve hastalığa ismini veren sedef renginde kepeklenmelerle kendini belli eden bir hastalık. Türkiye’de yaklaşık 1 milyon sedef hastası var. Sedef tanısı alanların yüzde 80’inin sadece dizlerinde, dirseklerinde küçük döküntüler bulunuyor ve bunlar hastaların yaşam kalitesini etkilemiyor. Ancak iltihaplı sivilcelerle seyreden veya tüm vücudu tutarak sağlam deri kalmayana dek yayılan sedef türleri de bulunuyor. Eklem tutulumuna ve iltihaplı eklem romatizmasına yol açan sedef hastalığı vakaları ise ayrı bir kategoride değerlendiriliyor. Hem görsel açıdan bireylerin psikolojilerini etkileyen, hem de ciddi sağlık sorunlarına yol açan sedefte, hastaların iyileşme umutlarını sömüren açıkgözler ise en büyük problem. Psoriasis (Sedef Hastalığı) Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Gürer, sedef hastalarının tedavilerinin mutlaka dermatologlar tarafından yapılması gerektiğinin belirterek önemli uyarılarda bulunuyor:

“Basında gördüğümüz bazı umut tacirleri var. ‘Alternatif tedavi’ dedikleri bilim dışı yöntemlerle sedefi tedavi edeceklerini iddia ediyorlar. Bunlara asla itibar etmeyin. Bir dermatoloji uzmanına gidip en kısa zamanda uygun tedaviye başlayın. Hafif sedef hastalarını dışardan kremlerle, pomatlarla tedavi  edilir. Ama hastalık şiddetlendikçe bağışıklık sistemini düzenleyen ilaçlarla sedef kontrol edilmeye çalışılır. 2 binli yıllardan itibaren biyolojik ilaçlar da kullanılmaya başlandı.”

Esra Kazancıbaşı Öztekin

sagligimicin@gmail.com

Not: Bu yazı 30 Ekim 2017 tarihinde Yenibirlik Gazetesinde yayımlandı.


İçeriği Paylaşın