Horlama
Horlama
Bizi Takip Et
Her geçen gün artan uyku sorunları ve uykudaki sorunların günlük yaşama olan olumsuz etkileri, biz hekimleri uyku konusuna son yıllarda fazlaca yönlendirmektedir. Uykuda rastlanan sorunlar uyku kalitesini bozarak, trafik kazasından, iş kazasına, depresyondan cinsel isteksizliğe, hipertansiyondan çarpıntıya bir çok şikayetin temelini oluşturmaktadır. Kısaca uykudaki sorun, yalnızca uykuya ait değildir.
Fakültemiz Göğüs Hastalıkları ve Kulak Burun Boğaz üniteleri yıllardır birlikte çalışarak, özellikle uykuda rastlanan solunum sorunları konusunda halkımıza hizmet vermektedir. 1993 yılında kurulan ve bugün 4 yatak ile çalışmakta olan uyku merkezimiz; 1999 yılından bu yana çalışan uyku sorunları konseyimiz 5000`den fazla yurttaşımıza ulaşmıştır.
NORMAL UYKU
Ne kadar uykuya ihtiyacınız var?
İnsanlar, biyolojik saat dediğimiz gece ve gündüzden oluşan 24 saatlik periodlara uyum sağlamışlardır. Bu saat, her gece ortalama 8 saatlik (6 ila 9 saat arasında) bir uyku dönemini başlatır. Her insan kendi uyku ihtiyacını belirler. Doğal olarak, insandan insana uyku süresi farklıdır. Ne kadar uyursanız uyuyun, ertesi gün kendinizi dinlenmiş hissetmiyorsanız, uyku bozukluklarının da içerdiği tibbi araştırmaya ihtiyaç duyabilirsiniz.
Hafta sonları 30 dakika daha fazla uyumaya gereksinimimiz olur. Bu hafta içi biriken uyku eksikliğine bağlanmaktadır. Ancak unutulmamalı ki, zaman zaman fazla uyuyarak ileriki zamanlar için uyku depolayamayacağımız gibi, kaçırdığımız uyku zamanını sonradan yakalamamız da mümkün değildir. Çünkü kaybedilen uyku süresi, ertesi gün hemen etkilerini gösterir (araba kullanırken, iş performansı, öğrenme, hafıza gibi). Çalışmalar göstermektedir ki uykusuzluk, sorumluluklarınızı yerine getirme, araç kullanımı, dikkat ve görmede problemlere neden olmaktadır.
Normal gece uykusu nedir?
Geceleri, uykunun derinliği ve karakterinde tahmin edilebilir boyutlarda değişikler oluşabilir. Sağlıklı genç bir erişkin, ışıklar kapatıldıktan 10-20 dakika sonra uyuyabilir. Daha sonra 5 evreden oluşan uyku dönemleri gece boyunca devam eder.
Uykuya dalarken, düşüncelerimiz aklımızda gezinmeye başlar ve çevreyle olan iletişimimiz azalır (Evre 1). Gecenin yaklaşık %50-60`ı evre 2 uykudan oluşmakta olup, uykunun hafif dönemini oluşturmaktadır. (Örneğin uykudan kolay uyanılır).
Evre 3 ve 4, çoğunlukla gecenin ilk yarısında olup, `derin uyku` dediğimiz dönemdir. Bu dönemde uyanmak için daha yoğun, güçlü bir uyarıya ihtiyaç duyulmaktadır.
Evre1`den 4`e kadar olan süreç, uykunun non-REM dönemini oluşturmaktadır. REM (hızlı göz hareketi) dönemi gece boyunca 90 dakikalık dönemler tekrarlanır. Her gece ortalama 4-5 REM dönemi olur. İlk REM çok kısa olup 10 dakikadan kısa sürerken son REM periodu ise bir saatten fazla olabilir. Bu da, REM uykusunun çoğunluğunun gecenin ikinci yarısında olduğunu gösterir.
REM uykusu rüya görme ile ilişkili olup, çoğunlukla en canlı ve kötü rüyalarımızı bu dönemde görürüz. Fakat rüyalar ve zihinsel hayaller uykunun her evresinde olabilir.
YAŞAM BOYU MEYDANA GELEN UYKU DEĞİŞİKLİKLERİ
Biz yaşlandıkça uykunun süresi ve zamanı belirgin olarak değişir. Yenidoğan bir bebek, günde 16 saat kadar uyayabilir. Erişkinler ise günde ortalama 9 saat uyku ihtiyacı varken, genelde daha geç yatıp daha geç kalkma eğilimindedirler. Bu eğilim, genç erişkinlerde de benzer olup, kronik uykusuzluğa neden olur. İleri yaşlarda uyku süresi azalır (ortalama 6 saat) ve derin uykuda geçen süre kısalır. Geceleri yüzeysel uykuya geçiş sayı ve sürelerinde artmalar olur ve buna bağlı olarak, gündüzleri hastalarda uyuklama şikayeti artar. İleri yaşlarda daha erken yatıp, daha erken uyanırlar. Eğer geceleri daha az uyumanıza rağmen gündüz aktivitenizde sorun yaşamıyorsanız, bu değişiklikler çok anlamlı değildir. Geceleri uyku bölünmesi yaşanıyorsa, gündüz uyuklamaları ile ihtiyaç tamamlanır.
Gündüzleri uyuklama
Gün içi uyuklama, birçok çocuk için doğal bir olaydır. 6 ila 12 yaş arasında gece uykusu tek başına bir dönemdir. Gündüz uyuklamaları, sadece geceleri uykuya dalma ve gece boyu uyku sorunu olmayan kişilerde kabul edilebilir. Gündüzleri uyuklamada geçen zaman, geceleri uyku süremizden alıp götürmektedir. Gündüz uyuklama süresi ortalama 10 ile 20 dakika arasında değişmektedir. 20 dakikalık bir şekerleme, kişinin kendini dinlenmiş hissetmesi için yeterli süredir. Bu süre, kişinin işte kendini uyanık hissetmesi için gereken minimum süredir. Eğer gündüzleri uzun bir şekerleme yapmadan kendinizi iyi hissetmiyorsanız ve buna rağmen geceleri uzun süre uyuma ihtiyacı duyuyorsanız, bunun uyku hastalıkları açısından değerlendirilmesi gerekir. Uykuda solunum sorunları (apne), uykuda bacak hareketleri gibi sorunlar, uyku kalitesini bozarak, gündüz uyuklamaya neden olabilirler.
İYİ BİR UYKU İÇİN TAVSİYER
1. Uykuya öncelik verin: Günümüz yoğun iş temposunda birçok insan, uyku için yeterli süreyi ayıramamaktadır. Uykuya dalmak için yatakta kendimize yeterli süreyi ayırabiliyor muyuz? Gün içi ne zaman yattığımızı, ne zaman kalktığımızı ve günlük uyuklamalarımızı kaydederek uyku günlüğümüzü oluşturabiliriz. Ayrıca ana öğünlerimizi, yaptığımız egzersizleri, alkol ve kafein (kahve) tükemimizi kaydebiliriz. Genel kural olarak, düzenli bir uyku-uyanıklık şeması oluşturmak gerekir. Eğer uyuyamama sorununuz varsa, bu şema daha da önemlidir. Uykusuzluğun nedeni, bu şemalar yardımı ile anlaşılabilir. Uykusuzuk sorunu olan, bu nedenle geç uykuya dalan kişiler, sabahları aynı saatte yataktan kalkmaya dikkat etmelidirler. Böylece ek bir çaba olmadan uyku sorunları basitce düzelebilir.
2. İyi uyku hijyeninin (sağlıklı uyku) pratiğini yapmak: Eğer uykuya dalma sorunu yaşıyorsanız, uyku hijyeni pratiği yapmak sizin için çok daha önemlidir.
• Sadece uykulu hissettiğinizde yatağa gidin ve yatakta rutin bir rahatlama periodunuz olsun. (Örneğin öncesinde ılık bir duş almak gibi)
• Uyumanız için gereken rahat bir ortam oluşturun. (Işık, ısı, gürültü gibi faktörler)
• Uyarıcı madde içeren yiyecek, çerez ve ilaçlar kullanmayın.
• Uyku öncesi alkol ve sigara kullanmayın.
• Daha az veya hiç kafein tüketmeyin.
• Gün ortası veya öğleden sonra düzenli olarak egzersiz yapın. Fakat yoğun egzersiz yapmaktan kaçının.
• Zihinsel veya fiziksel rahatlama yöntemlerini kullanın.
• Yatmadan önce ağır yemek yemek ve sıvı içecek tüketiminden kaçının.
• Öğleden sonra ve akşamları şekerleme yapmayın.
• Yatağı sadece uyku için kullanın. Yemek yemek, televizyon izlemek, kitap okumak gibi aktiviteleri yatakta yapmayın
• Düzenli bir uyanma şeması oluşturun.
UYKUDA SOLUNUM SORUNLARI
Horlama
Uyku bedenimizin ve zihnimizin dinlendiği, düzenlendiği, yenilendiği bizleri ertesi güne hazırlayan bir süreçtir. Uykudaki sorunlar yalnızca gecemizi değil, gündüzümüzü de olumsuz etkiler. Uykusuzluk, uykuya dalma güçlüğü, en ufak sesle uyanabilme, uyur-gezerlik, hareketli uyuma, uykuda bacak hareketleri, uykuda saptanan epilepsi, uyku krampları, narkolepsi, korkulu rüya görme, horlama, uykuda gelen nefes darlıkları uykuda rastlanabilecek 100`den fazla sorundan bazılarıdır. Bu broşürde, uykuda solunum sorunlarının en sık rastlananı olan horlama ve uykuda nefes durması (uyku apnesi) ile ilgili soruları ve yanıtlarını bulacaksınız.
HORLAMA NEDİR, NASIL OLUŞUR?
Normalde uyku ya da uyanıklıkta soluk alıp verirken duyulabilir bir ses olmaz. Ancak bazı insanlarda, uyku sırasında oldukça gürültülü soluk alıp verme söz konusudur. Bu soluk alıp verme sırasında üst hava yollarının çevresindeki dokuların titreşimi nedeni ile olur. Bu dokular arasında; küçük dil, büyük dil kökü, gırtlak kıkırdakları ve yutağın içini döşeyen dokuyu sayabiliriz. Normalde üst hava yolundan hava girip çıkarken bir sorun olmaz. Ancak üst hava yolunda bir daralma olursa ya da normal olmayan sarkık dokular varsa, (örneğin küçük dil) hava girip çıkarken buraları zorlar ve titreştirir. Böylece horlama meydana gelir.
Uykuda zaman zaman rastlanan horlamaya göre daha az şiddetli bir ses olan hırıltı (ya da ıslık sesi) duyulailir. Alt hava yollarından gelen, astım ve KOAH`lı hastalarda duyulan bir sestir.
Horlama herkeste olur mu?
Horlama yeni doğan bebekten, ileri yaştaki insana dek herkeste olabilir. Özellikle yorgun günün gecesinde, alkol ve sigaranın çok kullanıldığı günün gecesinde üst hava yolunda daralma artacağından, sağlıklı insanda da horlama olabilir. Ancak bu olgularda horlama, haftada 1-2 günle kısıtlıdır. Yani yaşamında bir gece horlayan ya da bir gecede 5-10 dakika horlayan insanda horlama, bir sağlık sorunu olarak düşünülüp korkuya kapılınmamalıdır. Hekimlerin ilgi alanına giren horlama, olguyu ve yakınlarını rahatsız eden, haftanın yarısından fazlasında, gecenin önemli bir kısmında olan horlamadır.
Horlama kimde daha sıktır?
Şişman insanlarda, çenesi küçük ya da geride olanlarda, geniz eti ve bademcikleri büyük olanlarda, üst hava yolunun genişliği az olduğundan, horlamaya daha sık rastlanır. Bazı insanlarda hiç bir sorun olmaksızın da horlama olabilir.
Niçin sırt üstü yatınca horlama daha fazla olur?
Horlamanın temelinde, üst hava yolundaki daralma eğilimi yatar. Sırt üstü uzanınca yer çekimi ve uykuda kaslarda ortaya çıkan gevşeme nedeni ile, çene ve üst hava yolundaki yumuşak dokular geriye doğru gider. Bu da üst hava yolunda daralmaya neden olur. Bu durum yan yatarken daha az daralma yaptığından, sırt üstü yatarken horlama daha fazla olacaktır.
Horlama ne zaman bir hastalıktır?
Haftada 3-4 geceden fazla ve uykunun uzunca bir bölümünde horlama oluyorsa, horlamalar nefes durmaları ile kesiliyorsa, horlayan hasta sabah uykusunu alamadan kalkıyorsa, horlama bir sağlık sorunu oluşturuyor demektir. Horlama aileyi hatta bazı olgularda komşuları rahatsız edici boyutta olabilir. Bu durumda sorun, kişiyi ilgilendiren bir sağlık sorunu olmanın ötesinde, toplumsal bir boyut da kazanmış demektir.
Uykuda nefes durması nasıl olur? Horlama ile ilgisi nedir?
Horlama için üst hava yollarında bir daralma eğiliminden söz etmiştik. Üst hava yolundaki bu daralma yalnızca horlamaya yol açmaz. Bazen hava yolundan geçen hava azalır (hipopne), bazen de hava yolu tamamen tıkanır (apne) ve hastada uykuda solunum sorunları ortaya çıkar.
Uykuda solunum sorunlarının (apne-hipopne) sağlık açısından önemi nedir?
Uykudaki bu sorunlar, akciğere taze hava gitmesini engeller, kandaki oksijen azalır. Azalmış oksijen, tüm organların yetersiz çalışmasına neden olur. Kalp, beyin, hormonal bezler yetersiz çalıştığında, bir dizi sağlık sorunu ortaya çıkacaktır.
Hava yolunun tıkanmasına rağmen solunumun devam etme çabası, olgunun bedeninde mekanik olarak da sorun yaratır. Kalbe gelen kan, karın göğüs hareketleri artar. Bu bir taraftan hastanın uykusunu bozar, bir taraftan da kalp – damar sisteminde sorun yaratır.
Uykuda soluk durması bir hastalık mıdır? Bulguları nelerdir?
Uykuda soluk durması, yukarıda tanımlandığı gibi uykuda ciddi sorunlara yol açar. Bu sorunların uykuda sık sık tekrarlaması, kalıcı sonuçlar doğurur.
Uyku sorunu ile başvuran hastada soluk durması durumu saatte 5`den fazla ise bu soruna `uyku apne sendromu` denilir. Horlama, uykuda nefes durmasının başkaları tarafından gözlemlenmesi, uykudan boğulma hissi ile uyanma, gündüz uykululuk hali, dinlendirici uyku uyuyamama, uyku apne sendromunu düşündüren şikayetlerdir. Bunlardan biri ya da bir kaçı varsa, bu hastalık düşünülmelidir.
Gündüz uykululuk neden olur?
Otururken, kitap okurken, derste, toplantıda, araç kullanırken, işte olur olmadık yerlerde beklenmedik uyuma isteği önemli bir sorundur. Trafik ve iş kazasına neden olarak, ölümle sonuçlanabilir. Okul ve işte başarısızlığa yol açabilir. Yaşamı birincil olarak etkiler. Horlama ve uyku apne sendromu hastalarda gündüz uykululuğa yol açar. Bu sorunların tedavisi, hastada gündüz uykululuğu ortadan kaldırır.
Uykuda nefes durması kalp ve damar sorunu yapar mı?
Uyku apnesi, hipertansiyon, artmi, uykuda ani ölüme yol açabilir. Uyku apnesi tedavi edildiğinde, tansiyonun düzeldiği gösterilmiştir.
Uyku apnesi ile cinsel yaşam arasında ilişki var mıdır?
Uyku kalite bozukluğu ve uykuda azalan oksijen oranı, kadın ve erkekte cinsel isteği azaltır. Cinsel ilişkide başarıyı olumsuz etkiler.
Uykuda solunum sorunlarının başka belirtileri var mıdır?
Gece terlemesi, sabah baş ağrısı, uykuda sık idrara çıkma, kalp yetmezliği ve depresyon eğilimi uyku apnesinin belirti ya da sonucudur.
UYKU SORUNU OLANLAR NE YAPMALI?
Bugün ülkemizde Göğüs Hastalıkları, Nöroloji, Kulak Burun Boğaz, Çocuk Hastalıkları bölümlerinde uyku laboratuarları bulunmakta; uyku sorunları olanlar bu birimlere baş vurmaktadır. Üniversitemizde, İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Çocuk Hastalıkları bölümlerinde, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi`nde Nöroloji ve Göğüs Hastalıkları bölümlerinde uyku laboratuarları bulunmaktadır.
Uykuda horlama ve/veya nefes durması sorunu olan olgular, bu bölümlere ya da Kulak Burun Boğaz birimine başvurabilirler.
Uykuda solunum sorunu olanların hem uyku birimi hem de Kulak Burun Boğaz birimince ele alınması doğru olanıdır.
Horlama ya da uyku apne sendromunun, sağlık açısından önemli olup olmadığı nasıl anlaşılır?
Olgulara yapılan muayene sonrasında hekim gerekli görürse, uyku çalışması (polisomnografi) yaptırabilir.
Polisomnografi ne demektir? Nasıl yapılır?
Polisomnografi, uyku sırasında hastanın, beyin dalgalarının, solunum, kalp, kas ve göz fonksiyonlarının izlenmesi anlamına gelir. Uyku laboratuarlarında yapılır. Hasta bu inceleme için bir gece laboratuarda yatmalıdır. İnceleme sırasında ağrılı, acılı bir işlem yoktur. Ölçüm aygıtları flasterlerle ya da özel yapıştırıcılarla yapıştırılır. Çalışma sırasında 6 ile 30 arasında elektrod yapıştırılabilir.
Uyku apne sendromu kimlerde sık görülür?
Şişman insanlarda, çenesi küçük ya da geride olanlarda, büyük bademciği ya da geniz eti olanlarda bu hastalık daha sık görülür. Bu durumlar olmasa da uyku apne sendromunun görülebileceği unutulmamalıdır. Yani görünürde hiç bir sorun olmasa da insanlarda uykuda solunum sorunu olabilir. Bu olgularda yapılan polisomnografide gerçek ortaya çıkacaktır.
Horlama ve uyku apne sendromunun tedavisi nasıl yapılır?
Her iki durumda da tedaviye bir uyku uzmanı ile birlikte karar verilmelidir. Yanlızca horlama varsa uykuda nefes durmuyorsa, tedavi küçük dilin ufaltılması ya da ortadan kaldırılmasıdır. Bu tedaviyi Kulak Burun Boğaz uzmanı yapar. Ancak uyku çalışması olmaksızın uykuda nefesin durup durmadığı anlaşılamaz. Bu nedenle, horlaması olan hastaların incelemesiz ameliyat edilmesi doğru değildir. Horlama kesilse bile olguda nefes durmaları devam edebilir.
Tüm hastalara özel tedaviler yapmadan önce, alkol ve sigarayı bırakmaları salık verilmelidir. Şişman hastaların kilo vermeleri için yardım edilmelidir.
Kilo vererek bu sorunlar düzelebilir mi?
Elbette. Ancak Uyku apne sendromunda bazı hormonal bozukluklar olmaktadır. Bu hastanın kilo vermesini zorlaştırır. Hastanın bir yandan apnesi tedavi edilirken diğer yanda da zayıflaması için çaba göstermek en doğru olanıdır.
Uyku apne sendromunda CPAP yöntemi nedir? Nasıl yapılır?
Uykuda üst hava yolunun kapanmasının ciddi sorunlara yol açacağı yukarıda anıldı. Üst hava yolunda tıkanıklığa yol açacak anatomik sorun yoksa, olguda nefes durmasını engelleyecek tek yol, maske ile CPAP aygıtı kullanmaktır.
CPAP denilen aygıt, burundan maske ile üst hava yoluna hafif basınçlı hava vermektedir. Böylece üst hava yolunun tıkanması engellenir ve tüm sorunlar çözülür. Aygıtın verdiği basınçın tek amacı, üst hava yolunun tıkanmasını engellemektir. Ülkemizde 3000`den fazla insan, dünyada onbinlerce insan bu aygıtı kullanmaktadır.
CPAP aygıtını kullanmak zor mudur?
Ülkemizde ve dünyada yapılan araştırmalarda CPAP kullanım uyumu %70`dir. Bu aygıtın kullanımının zor olmadığını gösterir. Aygıtın yarattığı ve kolayca çözümlenemeyecek sorun yoktur. Uyku apnesinin yarattığı sorunlar göz önüne alınırsa, CPAP kullanımının önemi anlaşılacaktır.
Uyku apne sendromu tedavi edilmezse ne olur?
Tedavisiz hastalarda zamanla hipertansiyon, çarpıntı, unutkanlık, işte ve okulda başarısızlık ortaya çıkar. Bu hastaların trafik kazası yapma olasılığı, diğer insanlardan 5-7 kat fazladır. Ağır hastalarda uykuda ani ölüm olduğu bildirilmiştir.
Uyku apne tedavisi yapıldığında, daha ilk günden uyku eğilimi, gece idrara çıkma düzelir. İzleyen günlerde zayıflama eğilimi başlar, tansiyon ve şeker düzeni yerine gelir.
Bebekte ve çocukta bu sorunlar olur mu?
Olur. Çocuklarda en çok geniz eti ve bademcikler buna neden olur. Çocukta okulda başarısızlık, uykuda ensenin terlemesi, hırçınlık bu sorunların en çok rastlanan gündüz bulgularıdır. Çocukta tedavi, genelde geniz eti ve bademciğin alınması ile yapılır. Bu yaş grubunda cerrahi tedavi yetişkinlerden daha başarılıdır.
Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu
Acıbadem Maslak Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı
www.acibadem.com.tr
İçeriği Paylaşın