Horlama Tedavisinde Radyofrekans Yöntemi

Horlama Tedavisinde Radyofrekans Yöntemi

Horlama Tedavisinde Radyofrekans Yöntemi

Bizi Takip Et


Uyandığınızda kendinizi yorgun mu hissediyorsunuz? Gün içinde sık sık uykunuz mu geliyor? Geceleri nefes alamadığınızı hissedip uyandığınız oluyor mu? Eğer bu sorulara “Evet” cevabı veriyorsanız, toplumda görülme sıklığı yüzde 30’a ulaşan uyku bozukluklarından birini yaşıyor olabilirsiniz. Acıbadem Hastanesi uzmanları uyku bozukluklarını ve tedavi yöntemlerini anlattılar.

Uyku bozukluklarını nasıl tanımlıyorsunuz?
International Hospital Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu: Uyku bozukluğu, normal fizyolojik bir süreç olan uykunun doğal seyrini engelleyen bir problem yaşanmasıdır. Bu, uykudan elde edilen kazanç olan organizmanın dinlenmesinin yerine getirilememesidir. Uykusuzluktan uyku terörü dediğimiz kâbus görmeye, kendini kaybetmeye, kişilere zarar vermeye, uyurgezerliğe, konuşmaya kadar çok sayıda uyku bozukluğu var. Ama en çok uyku bozukluğu dediğimizde aklımıza gelen ve en yaygın olanı ise horlama ve uyku apnesidir.

Uyku apnesi nedir?
Prof. Dr. Tutluoğlu: Uyku esnasında solunumun 10 saniye veya daha fazla durmasına apne diyoruz. Yine uykuda 10 saniye veya daha fazla süre nefes yoluyla aldığımız hava akımının yüzde 50 veya daha fazla azalmasını da hiphonpe diye tanımlıyoruz. Uyku apnesi olan kişilerde bir saatte beşten fazla apne veya hiphopne oluyor. Toplam sayı beşi geçinde uyku apnesi sendromundan bahsediyoruz. Bunun da dereceleri var; 5-15 arası hafif, 15-30 arası orta derecede, 30’un üzerinde oluyorsa ağır uyku apne sendromundan bahsediyoruz. İki tür uyku apnesi sendromu var. Tıkayıcı ve direkt beyinden gelen solunumun durması var. Eğer beyinden gelen sinyallere bağlı bir sorun olursa buna da santral uyku apnesi diyoruz. Ama bizim daha çok karşılaştığımız tıkayıcı uyku apnesi.

Bu sendromun belirtileri nelerdir?
Prof. Dr. Tutluoğlu: Horlama en büyük belirtilerden biridir. Bu öyle bir horlama ki, çoğunlukla alt ve üst komşular rahatsız olur. Literatürde, eşinin horlamasından dolayı kulaklarında işitme problemi olanlar bile yer alıyor. Kişi fark etmese bile, gece boyu bir çok kez uyanma, solunumun durması, 10 saat uyusa bile kişinin uyandığında kendini yorgun hissetmesi, şiddetli baş ağrısı ile uyanmak, gece terlemeleri ve geceleri en az bir kez tuvalete gitmek de diğer belirtiler arasında sayılabilir. Bu kişiler gün içinde uykuya meyilli olur. Araba kullanırken, kırmızı ışıkta bile uyuyakalabilirler.

Apnenin neden olduğu başka hastalıklar var mı?
Prof. Dr. Tutluoğlu: Hipertansiyon, uyku apnesinin önemli bir sonucu. Özellikle kontrol altına alınamayan tansiyon yüksekliğinde uyku apnesinin araştırılması gerekiyor. Uyku apnesi sendromu hem kadınlarda hem de erkeklerde cinsel fonksiyon bozukluğuna neden oluyor. Uyku apne sendromu trafik ve iş kazalarının da bir nedeni.

Tanı nasıl konuyor?
Prof. Dr. Tutluoğlu: Kişinin uyku laboratuvarında polisomnografi denilen alete bağlanması gerekiyor. Değişik yerlerine, beyne, çenenin altına, göğüs kenarlarına elektrot bağlıyoruz. Kalp elektrosunu alıyoruz. Tansiyonunu, bacak hareketlerini, karın ve göğüs hareketlerini kontrol edebiliyoruz. Hastanın video görüntüsü de alınıyor uyku esnasında. Bazen beyin dalgaları karışınca video görüntüsüne bakıyoruz. Gece boyunca bu söylediğim parametreler takip ediliyor. Ertesi gün onları 2.5-3 saate varan sürede değerlendirip ona göre hastanın durumunu belirten bir rapor hazırlıyoruz.

Tedavi yöntemleri neler?
Prof. Dr. Tutluoğlu: Hafif uyku apnesi varsa, yaşam kalitesi etkileniyorsa ağız içi cihazlar kullanılabiliyor. Dilin arkaya doğru kaçmasını engelleyen veya çeneyi öne doğru çeken cihazlar bunlar. Bu şekilde hava yolunun açık kalmasını sağlıyorlar. Orta ve ağır durumlarda CPAP dediğimiz cihazları kullanıyoruz. Sürekli pozitif havayolu basıncı demek. Böylece havayolu açık kalıyor kişinin. Horlama kalmıyor. Cihazın gürültüsü yok. Kişinin yaşam kalitesi artıyor. Dinlenmiş kalkıyor kişi. “Dünya varmış, daha önce hiç uyumamışım” diyenler oluyor.

ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR
Uykuda solunum bozukluğunu, nedenleri ve tedavi yöntemlerine göre gruplara ayırmak mümkün mü?

Acıbadem Bakırköy Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ferhan Öz: Mekanik nedenlerden dolayı olan solunum bozukluklarını üç gruba ayırmamız gerekiyor; çocuklar, yetişkinler ve yaşlılar. Uyku bozuklukları çocukların yetişmelerini, gelişmelerini ve öğrenme yeteneklerini olumsuz etkiliyor. Yetişkinlerin günlük yaşam kalitesini bozuyor. Yaşlılarda, uykuda ölümlerin altta yatan nedenlerinden biri de uyku bozuklukları.

Çocuklarda neden uyku bozukluğu görülüyor?
Prof. Dr. Öz: Bunun altta yatan nedeni, bademciğin büyük olması, geniz etinin olması, üst solunum yolu enfeksiyonu ya da alerji olabiliyor. Bu çocuklar geceleri terliyorlar, sağdan sola dönüyorlar, üstlerini örtmüyorlar, huzursuz uyuyorlar, altlarına işeyebiliyorlar. Büyüme hormonu oksijen yetersizliğinden dolayı yeteri kadar salgılanamadığı için büyüyemiyor ve gelişemiyorlar. Zayıf oluyorlar. İlkokula başladıklarında derslerde uyumsuzluk yaşıyor, genellikle ders disiplinini de bozuyorlar. Okulda başarıyı, öğrenme yeteneğini azaltıyor bu sorun.

Yetişkinlerde durum nedir?
Prof. Dr. Öz: Yetişkinlerde daha çok erkeklerde görülüyor. Bunun nedeni kilonun boyun bölgesinde erkeklerde daha fazla toplanması olabilir. Erkeklerde boyunda yağ birikimi ile hava pasajı azalıyor. Erişkinlerde hastalarımız genelde kiloludur. Geceleyin onlar da terler, sağdan sola döner, huzursuz uyurlar.

Yetişkinlerde uykuda solunum durmaları çocuklardan daha fazla problem yaratıyor. Bu hastalar kendilerini birçok şeye karşı isteksiz hissediyor. Gündüz uykuya meyilleri olabiliyorlar. Bu nedenle de iş ve trafik kazaları yaşanıyor. Dolayısıyla uykuda solunum bozukluğunun ele alınması toplum sağlığı açısından ulusal bir politika olmalı.

Şüphelen kişiler neler yapmalı?
Prof. Dr. Öz: Aileler, çocuklarının uykularını izlemeli, eşler birbirlerini izlemeli. Kişilerin kendilerine, “Gece terlemesi oluyor mu, gündüz kendimi yorgun mu hissediyorum, şekerleme yapma ihtiyacı hissediyor muyum, kısa bir araba yolculuğunda hemen uyuyor muyum, genellikle kendimi depresif hissediyor muyum?” diye sorması gerekiyor. Bu kişiler bütün gece yorulurlar, gündüz dinlenirler. Geceleri, sürekli olarak soluk alıp oksijen almak için inanılmaz efor sarf ederler.

Peki, hangi doktora başvurulmalı?
Prof. Dr. Öz: Eğer horlama ve solunum durması oluyorsa, kulak burun boğaz uzmanı ana adrestir. İlk önce KBB muayenesi olup,  kişinin burnunda, boğazında, solunumunu etkileyecek bir problem var mı diye bakmak lazım.

Hastalığın nedenleri yetişkinlerde farklı mı?
Prof. Dr. Öz: Erişkinlerde büyük bademcikler bir nedendir ama geniz eti pek olmaz. Yetişkinlerde burundaki etlerin şişmesi ve kişinin nefes alamaması, ayrıca sinüs enfeksiyonundan dolayı nefes alamaması da nedenler arasında. Kilo almadan dolayı büyümüş olan dil kökü ve boyun yan duvarlarının aşırı genişlemesinden dolayı kişi rahat nefes alamaz.

80 ÇEŞİT UYKU BOZUKLUĞU VAR
Her horlayan kişide uyku apnesi var mıdır?
Acıbadem Bursa Hastanesi Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Levent Erişen: Uyku apnesi hastalığı olan kişi yatak arkadaşını rahatsız eden horlamanın yanında gece nefes kesilmeleri yaşar. Hasta bunu genelde kendisi fark etmez, hastayla yaşayan ev halkı fark eder. Kişi gece derin uykuyu uyuyamadığı için sabahleyin dinlenmiş olarak kalkmak yerine dayak yemiş gibi kalkar. Kaliteli ve dinlendirici uyku uyuyamadığı için bu hastalarda istem dışı kısa kestirmelere eğilim olur. Bu durumlarda artık işin boyutunun horlama hastalığından çıktığını, uykuda nefes kesilmesi hastalığı olabileceğini düşünmemiz gerekir.

Kişi neden uyuduğu halde dinlenmemiş olarak kalkıyor?
Prof. Dr. Erişen: Vücutta otomatik olarak çalışan birçok refleks vardır. Vücut kendisini tehlikeye atacak durumlara karşı bu refleksleri geliştirmiştir. Bu refleksler uykuda da geçerlidir. Kişi uykuda nefesi kesildiğinde, apne olduğunda oksijen düşmeye başladığında vücuttaki birçok uyarı merkezi harekete geçer ve kişiyi derin uykudan yüzeysel uykuya alır böylece apneyi yani nefes kesilmesini çözmeye çalışır. Kişi yeteri kadar derin-dinlendirici uyku uyuyamaz.

Tanı konulma aşamasında nelere dikkat edilmesi gerekiyor?
Prof. Dr. Erişen: Burun ve dudak ucundan başlayarak ses tellerine kadar uzanan hava yoluna biz üst solunum yolu diyoruz. Buradaki daralma apneye çanak tutuyor fakat tek bir neden yok. Bu boşluktaki yumuşak dokuların aşırı hacimli olması veya bu boşlukları çevreleyen iskelet sisteminin dar olmasına da bağlı olabiliyor apne. Bunun dışında aşırı kilo da önemlidir. Horlama ya da uyku apnesi kilo almayla ortaya çıkar ya da kötüleşir. Bu hastalarda mutlaka üst solunum yolunun değerlendirilmesi, kulak, burun boğaz ve baş-boyun cerrahisi uzmanı tarafından görülmesi gerekiyor.

UYKU APNESİ TEDAVİSİNDE KİLO ÖNEM TAŞIYOR
Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Uyku Bozuklukları Uzmanı Dr. Ceyda Erel Kırışoğlu, uyku apnesinin gelişiminde aşırı kilonun olumsuz etkileri olduğunu anlattı: “Uyku apnesi özellikle obezite, hipertansiyon, reflü ve sigara içimi ile yakından ilişkilidir. Obez kişilerin %40’ ında uyku apnesi görülür. Aşırı kilo boyun çevresindeki yağ dokusunun artmasına neden olarak dar olan havayolunun daha da daraltır. Yine özellikle erkeklerde görülen karında aşırı yağ birikimi gece akciğerlerin yeterince genişlemesine izin vermeyerek solunum işinin artmasına neden olur.
Boyun çevresi kadınlarda 38, erkeklerde ise 43 santimin üzerinde olması apne gelişimi için bağımsız risk faktörüdür. Erkeklerde daha sık görülmekle birlikte menopoz sonrası dönemde kadınlarda da apne sıklığı artmaktadır. Bunda hormonların koruyucu etkisinin ortadan kalkmasının yanı sıra kilo artışı da rol oynar. Tedavide %10 luk kilo kaybı uyku apnesini yaklaşık %30 azaltır. Kilo vermenin bire üç faydası var diyebiliriz.

Hipertansiyonu olan her 4 hastadan birinde uyku apnesi saptanırken tedavisiz kalan apne hastalarının yarısında komplikasyon olarak hipertansiyon gelişir. İlaca cevap vermeyen dirençli hipertansiyon hastalarının ise %83’ünde uyku apnesi saptanır.

Tıkayıcı Uyku Apne Sendromu tedavisiz kalınan her 5-8 yıl için ölüm riski  % 6’dır.

CPAP tedavisine başlanması ile kan basıncında ortalama 10mmHg düşüş kaydedilir. Bu kalp krizi geçirme riskini %37, felç geçirme riskini ise %57 azaltır.
TEDAVİDE YENİ YÖNTEMLER

Uyku bozukluğu tedavisinde yeni bir yöntem var mı?
Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Hasan Tanyeri: 1990’lı yılların sonu 2000 yıllarından itibaren cerrahi, fakat basit yöntemler uyguluyoruz. Günümüzde popülaritesi artan implant dediğimiz bir yöntem var. Horlama ve uyku apnesine neden olan yer boğazda yumuşak damak, küçük dilin olduğu bölgelerdir. Bu bölgelerin içerisine üç adet implant koyuyoruz. İmplantlar dokuyla uyumludur. Bu yöntem hasta tarafından algılanmaz, yemek yer, istediğini yapar. Gündüz her hareketimiz bizim kontrolümüz altındadır; fakat gece uykusunun amacı bütün vücudu ertesi güne hazırlamaktır. Özellikle derin uykuda sadece burun, nefes borusu, solunum adaleleri ve akciğerler çalışır. Fakat solunumla ilgili bölgelerde sarkmaya müsait bir durum varsa, bu bölgeler çöker. Bu çökmeyi engellemek için implant dediğimiz yöntemi uyguluyoruz.

Radyofrekans yöntemini de kullanıyor musunuz?
Doç. Dr. Tanyeri: İmplant ile birlikte kombine olarak uyguladığımız radyofrekans yöntemi var. Bu yöntemde amaç düşük ısı enerjisini mikrodalga fırın gibi dokuların içerisine vererek dokuları haşlamaktır. İmplant yöntemi uygulanmadan önce sadece radyofrekans yöntemini kullanıyorduk. Ama bazı yerleri çok fazla radyofrekans yapmak gerekiyor o da pratik olmuyor; çünkü hasta sürekli gelemiyor. Şimdi ise implant koyup, sarkacak yerlere radyofrekans yapıyoruz.

Radyofrekans yönteminin normal ameliyatlardan farkı nedir?
Doç. Dr. Tanyeri: Uyku apnesindeki en önemli yenilik, bu tedavi şeklidir. Hasta açısından ameliyat riski, ameliyattan sonraki ağrı ve anestezi gibi sorunlar ortadan kalkıyor. Çünkü hem implant hem de radyofrekans yöntemleri lokal anestesi ile yapılıyor.

İmplant ve radyofrekans yönteminden sonra horlama tekrarlıyor mu?
Doç. Dr. Tanyeri: Hastaların yaklaşık yüzde 70 ya da 80’inde eşi tarafından horlamanın uygun seviyelere düştüğü ya da kaybolduğu belirtiliyor. Aslında bu tedavi yöntemleri, apneleri tedavi ediyor.

Uyku apnesi başka hastalıkları da beraberinde getiriyor mu?
Doç. Dr. Tanyeri: Uyku apnesi olan hastaların, genç yaşta yüksek tansiyonları oluyor. Gece oksijenlenemediği için yüksek tansiyon çıkıyor. Kalpte ritim bozuklukları görülüyor. Beyne az kan gitmesi, inme, enfaktüs görülebiliyor. Çünkü hem az kan gidiyor hem de iyi oksijenlenmemiş kan gidince hasta 90 yaşında enfaktüs geçireceğine 48 yaşında geçiriyor. Fakat kimse bu kişide uyku apnesi vardı diye düşünmüyor.

Kaynak: Acıbadem Hastanesi web sitesi
(www.acibadem.com.tr)


İçeriği Paylaşın