Horlamaya Sebep Olan Faktörler Nelerdir?
Horlamaya Sebep Olan Faktörler Nelerdir?
Bizi Takip Et
Fazla kilolar, sigara kullanımı, burun tıkanıklığı ve kemik eğriliği gibi nedenlerle görülebilen ve genellikle hastanın kendisi tarafından kabul edilmek istenmeyen horlama, ciddi bir sağlık problemi olduğu kadar önemli bir aile sorunu olarak da ön plana çıkıyor. Uzmanlar özellikle evli çiftlerde tarafların beslenme alışkanlıklarındaki değişiklik, televizyon karşısında geçirilen vakitlerde abur cubur tüketilmesi ve hareketsizlik gibi sebeplerle horlamaya davetiye çıkarıldığını belirterek ve bu durumun boşanmaya kadar gidebildiği konusunda uyarıda bulunuyor. Memorial Etiler Tıp Merkezi KBB Bölümü’nden Op. Dr. Atilla Şengör, “horlama ve tedavisi” hakkında bilgi verdi.
“ÇİFTLERİN ÜÇTE BİRİ HORLAMA NEDENİ İLE YATAKLARINI AYIRIYOR”
Horlama, dönem dönem çiftlerin kabusu olabilir. Bu konudan konuşulması pek hoş olmadığından, siz ve eşiniz gibi çevrenizde yataklarını ayırmış ve hatta farklı odalarda uyumaya başlamış başkalarının da bulunduğunun farkında olmayabilirsiniz. Oysa horlama nedeniyle, evli çiftlerin neredeyse üçte biri zaman içerisinde yataklarını ayırmaktadırlar ve bu durum bazen boşanmaya kadar götüren süreçlerin nedenlerinden biri olabilir.
“HORLAMANIN KAYNAĞI ARAŞTIRILMALI”
Horlamanın genellikle birden çok nedeni vardır. Kısaca düşünüldüğünde, horlamanın yani gürültülü solunumun oluşması için, havanın dar ve titreşen bir yerden hızla geçmesi gerektiği anlaşılır. Sağlıklı bir insanın burundan aldığı nefes, sırasıyla geniz boşluğu, boğaz, gırtlak-yutak, nefes borusu ve bronşlardan geçerek akciğerlere ulaşır ve aynı yollardan geriye giderek burundan verilir. Doğru nefes alıp vermenin ağızdan değil, tamamen burundan yapılması gerektiği de unutulmamalıdır. Solunum havasının geçtiği bölgelerde daralma, tıkanıklık veya sarkmalar varsa, bu durumlarda horlamaya eğilim artar. Örneğin; burun tıkanıklığına yol açan kemik-kıkırdak kaynaklı burun eğrilikleri, burun eti yani diğer adıyla “konka şişmesi”, sinüzitler veya çocuklarda görülen geniz eti sorunu gibi durumlar horlamaya yol açabilir.
Yumuşak damak veya küçük dil sarkması, bademciklerin büyük olması, boğaz bölgesinde hava yolunu daraltabilir ve titreşmeyi artırarak horlamaya olumsuz yönde katkıda bulunur. Ayrıca özellikle fazla kilolu insanlarda dil ve boyun bölgesindeki yağ ve yumuşak dokuların artışı da, özellikle sırtüstü yatar pozisyonda boğaz bölgesine baskı yaparak horlamayı artırabilir. Ses telleri veya nefes borusundaki bazı hastalıklar daha çok hırıltı şeklinde seslere ve solunum sıkıntısına neden olur. Kulak burun boğaz alanında, horlamaya yol açan tüm bu sorunlar rutin muayenede kullanılan ince endoskoplarla doğrudan teşhis edilebilmektedir.
“DÜZENSİZ UYKU, SİGARA KULLANIMI VE HAREKETSİZLİK HORLAMAYI TETİKLEYEBİLİR”
Çeşitli solunum yolu sorunlarının dışında, horlamada etkin rol oynayan pek çok başka faktör bulunabilir. Kişinin yaşı, genel sağlık durumu, alkol kullanımı, bazı ilaçlar, uyku düzeni, sigara içip içmediği veya spor yapıp yapmadığı mutlaka göz önüne alınır. Hafif alkol alınması sonrası, kasların gevşemesi nedeniyle oluşan bir gecelik basit horlamalar veya nezle-grip sırasında geçici burun akıntısı ve tıkanıklığı nedeniyle oluşan horlamalar masum olabilmektedir.
“BESLENME ALIŞKANLIKLARINDAKİ DEĞİŞİKLİK HORLAMAYA NEDEN OLUYOR”
Yaş ilerledikçe vücutta pek çok dokuda sarkma, gevşeme, kas kitlesinde azalma görülebilir. Kişiye 20’li yaşlarında horlaması olup olmadığı sorulduğunda, alınan cevap eğer “yoktu” ise, bu durumda zaman içinde neyin değiştiğini belirlemek gerekir. Bu değişikliğin evli çiftler için, genellikle evlendikten sonra rehavete kavuşmaları ile beslenme alışkanlıklarının değişmesi, televizyon karşısında oturularak abur-cubur yenmesi ve hareketliliklerinin azalması olduğunu söylemek yanlış olmaz. Vücut formu kaybedildiğinde çok sayıda kasla çevrili olan boğaz, gırtlak, dil ve yumuşak damak bölgelerinde de değişimler-gevşemeler olur ve horlama meydana gelir.
“UZMANA BAŞVURMAK GEREKİYOR”
Kişide ergenlik yaşlarında da horlama varsa, bu durumda endoskopik muayenede zaten kolaylıkla görebileceğimiz anatomik bir sorun olması beklenir. Bu aşamada horlama ile yakın ilişkide olan benzer fakat daha ayrıntılı ele alınması gerekli olan “uyku-apne hastalığı”’na da değinmek gerekir. Bu hastalık aynı şekilde solunum yolundaki daralmalar (obstrüktif uyku-apne) nedeniyle de olabildiği gibi; merkezden yani beyinden “solunum yap” uyarısının azaldığı (santral uyku apne) durumlarda da olabilir.
Uykuda soluk durmalarının görüldüğü bu hastalık uyku laboratuvarlarında yapılan testlerle belirlenebilir ve KBB uzmanları tarafından basit horlamadan farklı olarak ele alınır. Horlama sonuçta soluk alıp vermenin hafif veya şiddetli bir şekilde engellenmesi nedeniyle olur. Bu durumda kişinin sağlıklı ve dinlendirici bir uyku uyuduğunu söylemek zordur. Yeterli oksijen alınamamasına bağlı olarak gece kasılmalar (huzursuz bacak, diş sıkma-gıcırdatma, bel ve sırt ağrıları), yorgun kalkma, gündüz uyuklama, dikkat dağınıklığı ve güçsüzlük gibi yakınmalar bulunabilir. Bu durumlar spor yapma isteğini azaltır, kilo alımına yol açabilir ve kişiyi kısırdöngü ve depresyona sokabilir.
“YAŞAM TARZINIZI DÜZENE SOKUN”
Horlamanın tedavisinde tüm bu sorunların beraber ele alınması gerekir. Yani burun tıkanıklığını ortadan kaldırırken, kişiyi genel sağlığını düzeltecek önlemleri almaya da yönlendirmek gerekir. Spor ve hareketliliği artırarak genel vücut kas gerginliğini artırmak da tedavinin bir parçasıdır. Düzenli-sağlıklı beslenme alışkanlığı ve kilo verilmesi, pek çok hastada horlamayı ortadan kaldırabilir. Burun tıkanıklığının nedeninin çoğu kez kemik-kıkırdak eğriliklerine bağlı olduğu sanılır. Bu böyle olmadığı gibi, her burun eğriliği de ameliyat gerektirecek şiddette değildir. Horlama hastalarında burun eti (konka) şişmeleri daha sık görülmektedir ve bu dokular, eğer ilaçla tedavi ile küçülmüyorlarsa, günümüzde konkalar lazer yardımıyla küçülterek burun tıkanıklığı kalıcı olarak tedavi edilebilmektedir. Yumuşak damak sarkmaları ve/veya bademcikler ileri boyuttaysa bunlar da aynı seansta ele alınmaktadır. Uyku-apne hastalarında uyku laboratuvarı sonucuna göre uyku maskesi önerilen hastaların bu maskeyi kullanabilmeleri için, burun solunumunu sağlıklı olarak yapabiliyor olmaları gerekir. Bu hastalarda da yine nedene yönelik tedavi ile burun tıkanıklığını giderilerek uyku maskesini etkin bir şekilde kullanabilmeleri sağlanmaktadır. Solunum problemi düzelen, uykuda oksijen kullanımı artırılabilen hastalar, bu sayede yağlarını yakarak kilo da verebilmekte ve genel vücut sağlıklarına daha kısa sürede kavuşabilmektedir. Ayrıca horlama ortadan kalkıp, vücut formları düzeldiğinde evlilik yaşantılarında da gelişme sağlanabilmektedir.
İçeriği Paylaşın