HPV Aşısı Rahim Ağzı Kanserini Önler mi?
HPV Aşısı Rahim Ağzı Kanserini Önler mi?
Bizi Takip Et
Sağlığım için Herşey’e konuk olan Acıbadem Maslak Hastanesi Jinekolojik Onkoloji Bölümü Başkanı ve Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mete Güngör, rahim ağzı kanseri ve rahim ağzı kanserinden korunma yolları hakkında bilgi verdi.
. Rahim ağzı kanserinin, tüm kanserler ve jinekolojik kanserler arasında görülme sıklığı nedir? Rahim ağzı kanseri kaç yaş grubundaki kadınları daha çok tehdit eder?
“Rahim ağzı kanserine daha çok 45 yaş altı kadınlarda rastlanır. Dünyada ikinci sıklıkta görülen bir kanserdir. Ülkemizde de ilk 10 kanser içerisine girmektedir. Dünyada her yıl 500 binden fazla yeni rahim ağzı kanseri vakası görülmekte ve bu hastaların yarısı da kaybedilmektedir. Rahim ağzı kanseri sayı olarak gelişmiş ülkelerde çok ön planda değildir. Ama dünya genelinde özellikle gelişmemiş ve az gelişmiş ülkelerdeki sıklığı nedeniyle gündemdedir. Türkiye’deki oranı da yaklaşık 100 binde 10-14 civarındadır. Bu da senede bin 500 ya da 2 bin kadının rahim ağzı kanserine yakalanacağını göstermektedir.”
. Kadınlar rahim ağzı kanserinde tanıyı geç mi alıyor?
“Rahim ağzı kanserinin nedeni bilindiği için önlenebilir bir hastalıktır. Aslında diğer kanserlerin hastalık gelişim süreci son derece kısadır. Buna karşın rahim ağzı kanserinde, kanser öncesi dönem son derece uzundur. İşte bu yüzden daha kanser gelişmeden tespit edilip önlenebilmektedir. Bu konuda başta gelen yöntem ise, 1950’li yıllardan itibaren kullanılmaya başlanan ‘pap smear tarama’ testidir.”
PAP SMEAR TESTİNİN ÖNEMİ NEDİR?
. Pap smear testinin rahim ağzı kanserinin ön tanısında nasıl bir önemi bulunmaktadır?
“Rahim ağzı kanseri önlenebilir bir kanser olduğu için kadınların kanser taramalarını ihmal etmemeleri gerekir. Rahim ağzı kanseri oluştuktan sonra tedavisi zorlaşır. Bu sebeple biz hekimlerin amacı rahim ağzı kanserinin daha oluşmadan önlenebilmesidir.Rahim ağzı kanserinin en sık görüldüğü dönemlerden biri, 30-40 yaşları arasıdır.
Dolayısıyla bu dönemde daha çocuk sahibi olmamış genç bir hastanın rahmini kaybetme ve menopoza girme ihtimali vardır. Hastaların bir kısmına geniş bir ameliyat yapılması gerekebilir. Bir kısmı ise ışın ve ilaç tedavisi almak zorunda kalır. Oysa, rahim ağzı kanseri önlenebilir bir kanserdir. İşte bu sebeple kadınlar, jinekolojik kontrollerini ve tarama testlerini asla ihmal etmemelidir.”
RAHİM AĞZI KANSERİNİN BELİRTİLERİ
. Rahim ağzı kanserinin belirtileri nelerdir?
“Aslında ideal olan hiç bir belirtinin ortaya çıkmamış olmasıdır. Pap smear testiyle kanserin çok erken aşamada tespit edebilmesidir. Bunun için de kadınların düzenli olarak kontrole gitmeleri gerekir. Buna karşın jinekolojik muayenelerini ihmal eden kadınların çoğu bir belirtinin varlığında doktora başvurmaktadır. Jinekolojik kanserlerde görülen başlıca belirtileri şöyle sıralayabiliriz:
. İlişki sonrası kanama
. Kötü kokulu, rahatsız edici bir akıntı
. Şiddetli kasık ağrısı (Rahim ağzı kanserinin ileri dönemlerinde)
. Üriner sistemle ilgili şikayetler (Rahim ağzı kanserinin ileri dönemlerinde)
Özellikle 40 yaşından sonraki dönemde her türlü anormal kanamanın önemli bir sinyal olabileceği unutulmamalıdır. Rahim ağzı kanserine yakalanan hastanın ileri dönemlerde, ‘obstrüktif üropati’ nedeni ile idrarını yapamama ve böbreklerin idrardan dolayı şişmesiyle şiddetli karın ağrısı gibi problemler yaşama ihtimali vardır. Ama bunlar ileri aşamalarda ortaya çıkan bulgulardır. Çok şükür ki, genellikle bu dönemden daha önce hastaları görme fırsatı buluyoruz.”
“RAHİM AĞZI KANSERİNİN NEDENİ HPV VİRÜSÜDÜR”
. Rahim ağzı kanseri için hangi kadınlar risk grubuna giriyor? Kalıtımın etkisi var mıdır?
“Rahim ağzı kanserinin genetik geçişi yoktur. Hastalığın nedeni ise HPV virüsüdür. Bu virüs cinsel yolla bulaşır. Dolayısıyla cinsel aktivasyonu olan herkesin risk grubuna girmesi son derece doğaldır. Çünkü bir kişiyle birlikte olunsa dahi bu virüsün geçme ihtimali vardır.
Rahim ağzı kanseri riskinin daha yüksek olduğu kişiler şöyle sıralanmaktadır:
. Sık partner değiştirenler
. Partnerinizin sık partner değiştirmesi
. Cinsel yaşamın çok erken yaşta başlamış olması
. Cinsel aktivasyonla birlikte sigara içiyor olmak”
“30 YAŞ SONRASI YAPILAN HPV TESTİ ÖNEMLİDİR.”
. Bir kişide HPV virüsü olup olmadığı nasıl anlaşılır?
“Testi vardır ama belli protokollerde kullanılır. Genellikle cinsel ilişkiye başladıktan sonraki ilk 4 yıl içerisinde kadınların yüzde 50’sinden fazlasında HPV enfeksiyonu olur. HPV enfeksiyonu çok önemli değildir. HPV enfeksiyonu bulunan herkes kanser olmaz. İmmün sistem vücuttan HPV enfeksiyonunu yüzde 90 ihtimalle ortadan kaldırır. Kaldıramadığı takdirde de kadınları kanser öncesi dönem olarak tanımlanan yaklaşık 10-15 senelik bir periyoda sokar. İşte bu süreçte gereken tedbirler alınmazsa kanser gelişir.
Genellikle genç yaştaki kişilerde HPV virüsü görülür. Ama virüsün olması önemli değildir. Özellikle 20-30 yaş arasındaki kişilerde sonuçlar pozitif çıkacağı için HPV testi yapmayız. 30 yaşından sonra ise HPV pozitifliğinin görülme oranı yaklaşık yüzde 5’tir. Dolayısıyla kadınlara 30 yaşından sonra HPV testinin yapılması önemlidir. Aslında smear testi, HPV testiyle birlikte kombine edilir. 30 yaşının üstündeki bir kadını ‘Acaba ne kadar aralıklarla taramaya çağıralım veya çağırmayalım’ kararına varmaya çalışırız.”
. Bir kadının HPV testinin pozitif sonuç vermesi onun rahim ağzı kanseri riski taşıdığına işaret midir? Yoksa HPV’nin de tipleri var mıdır?
“HPV virüsünün sadece 15 tipi rahim ağzı kanserine yol açabilir. Onun dışında genital bölgede enfeksiyon yapan 40 tane HPV virüs tipi vardır. Bahsettiğim 15 virüs tipi dışındakilerin hiç bir önemi yoktur. Çünkü kanser yapmazlar. Tabii buna karşın tehlikeli 15 virüs saptansa bile yüzde 90’ını vücut tarafından ortadan kaldırılmaktadır. Bir başka deyişle kanser yapan tiplerinden herhangi birisiyle temas etseniz bile, bu kanser olacaksınız anlamına gelmez.”
“HPV AŞISI ÜÇ DOZ HALİNDE UYGULANIR”
. Rahim ağzı kanseri aşısı ya da diğer adıyla HPV aşısı kimlere öneriliyor, kaç doz olarak nasıl uygulanıyor? Aşının koruyuculuk süresi nedir?
“Aşının içinde 16 ve 18 tipine karşı koruyuculuk vardır. Bunlar az önce bahsettiğim riskli kanser tiplerinden sadece ikisidir.. Ancak bu iki tip virüs, rahim ağzı kanserlerinin yüzde 70-75’inden sorumludur. Aşının yaptırılması da yüzde 75 oranında görülen rahim ağzı kanser tiplerinden yüzde 100 korunmasını sağlayacaktır.
HPV aşısı önerilenler arasında tercihen daha hiç cinsel ilişkiye girmemiş olan genç yaş grubu başı çeker. Söz konusu yaş grubunda aşıya daha iyi cevap elde edilir.
Bu nedenle koruyuculuğu daha güçlü olur.
‘Aşı, aktif bir cinsel yaşama sahip kişilere yapılabilir mi?’ diye soranlar oluyor. Tabii ki, bu yaş grubundakiler de aşı yaptırabilirler. Yapılan çalışmalar HPV pozitif olan kişilerde aşının 1-2 yıl içerisinde virüsün yüzde 90’ı ortadan kaldırdığını ve sonuçta HPV’nin negatif oyduğunu gösteriyor. Aşı ayrıca, yeni bir virüsünün, enfeksiyona neden olmasını da engeller. Dolayısıyla aşı beklentiler dikkate alınarak her yaş grubunda yaptırılabilir. HPV aşısı üç doz halinde uygulanır. İkinci doz birinci aşıdan 1-2 ay sonra yapılır. Üçüncü ve son doz ise, altı ay sonra uygulanır. Üç doz tamamlandıktan sonra HPV aşısının bir daha yapılmasına gerek yoktur. Koruyuculuğunun ömür boyu devam ettiği düşünülmektedir.”
“ERKEKLERE DE HPV AŞI YAPILABİLİR”
. Erkeklerde HPV enfeksiyonu ne tür problemlere yol açıyor? Erkeklerde de penis kanseri ya da testis kanseri yapma riski var mıdır?
“Bütün gelişmiş ülkelerde sadece genç kızlar değil, genç erkekler de normal aşılama programı içerisindedir. Çünkü cinsel ilişki sonrasında HPV virüsünü insanların birbirine bulaştırmasını önlemek lazım. Erkeklere yaptırılmasının ana amaçlarından bir tanesi, kadınları korumaktır. İkincisi erkeklerde de siğil oluşabilir ve aşı bunu önleyebilir. Yine erkeklerde de çok daha nadir olmakla birlikte penis ve anüs kanseri görülebilir. HPV aşısı da erkekleri siğillerden, penis ve anüs kanserinden korur. Aynı zamanda HPV enfeksiyonun kadınlara bulaşmasını de önler.”
. Oyuncu Hande Doğandemir ile birlikte bir sosyal sorumluluk projesi başlattınız. ‘Aşık Olmadan Önce Aşı Ol’ projesinin içeriğinden ve hedeflerinden bahsedebilir misiniz?
“‘Aşık Olmadan Aşı Ol’ Projesinin hedefi, özellikle genç yaş grubuna seslenebilmek. Hande’nin de genç popülasyon üzerinde bir etkisi var. Hedefimiz gençlere bu konu ile ilgili bilgi verebilmek. Biz anne-babalara çocuklarına aşılarını yaptırmalarını söylüyoruz. Ama bence artık lise, üniversite dönemindeki gençlerin de bu konuyla ilgili bilgi sahibi olması ve kendilerini korumaları lazım. Bu nedenden onları bilinçlendirmek amaçlı üniversite toplantıları yapıyoruz. Söz konusu toplantıların ilkini Acıbadem Üniversitesi’nde başlattık. Son derece ilgi çeken bir toplantıydı. Genç üniversitelere rahim ağzı kanserinden nasıl korunabileceklerini, aşı konusunda merak edilenleri, cinsel fonksiyonlarla ilgili bir takım bilgiler verdik. Projeyle ilgili bir web sitesi de var. Web sitesinde de rahim ağzı kanseri, risk faktörleri, korunma yolları konusunda bilgilendirici yazılar yer alıyor.”
“RAHİM AĞZI KANSERİNİN TEDAVİSİNDE ROBOTİK CERRAHİ”
. Rahim ağzı kanseri tanısı konmuş bir kadın için tedavide ne gibi gelişmeler var?
“Rahim ağzı kanserine aslında kontrollerini düzenli yaptıran kadınlarda geç evrede rastlamaktayız. Tedavi yöntemini rahim ağzı kanserinin erken ya da geç dönem oluşuna göre belirliyoruz. Geç dönemden kastedilen hastanın ameliyat edilemeyecek bir dönemde olmasıdır. Geç dönemdeki hastaların tedavisinde sadece ışın tedavisinden ve kemoterapiden faydalanılır.
İdeal olan rahim ağzı kanserinin erken dönemde yakalanmasıdır. Çünkü bu hastalar genç yaş grubundaki kadınlardır. Işın verildiği zaman hastaların yumurtalık fonksiyonları ve üreme sağlıkları olumsuz etkilenir. Buna karşın erken aşamada tanı konulan vakalarda sadece rahim ağzı alınır, hastanın rahmi ve yumurtalıkları bırakılır. Böylece hastaların sonraki süreçte gebe kalma şansları olabilmektedir. Bunun dışında bazı vakalarda hastaların rahimini, yumurtalıklarını, lenf bezlerini ve vajinanın bir kısmı çıkartılır. Sonrasında başka bir tedavi gerekip gerekmeyeceği patoloji sonucuna göre saptanır.
Robotik cerrahi, rahim ağzı kanseri tedavisi için iyi bir yöntemdir. Yaklaşık bir-iki gün içerisinde hastaların evlerine gitmeleri sağlayan kapalı cerrahi ile gerçekleştirilir.”
İçeriği Paylaşın