İç Sesinize Karşı Sağır Olmayın!


Bizi Takip Et


Esra Kazancıbaşı ile sağlık

Son günlerde en sıradan olaylara bile hemen sinirli tepkiler vermeye mi başladınız? Eşinizle ya da iş arkadaşlarınızla sürekli gergin anlar yaşıyor, yaptıkları ufak bir yaramazlıkta avaz avaz bağırarak çocuklarınızı azarlıyor musunuz?

Eskiden keyif aldığınız ortamlardan, kişilerden uzak mı kalmak istiyorsunuz? İçinizden sık sık ağlamak geliyor, geceleri uyumakta zorlanıyor musunuz? Ya da tam tersine, yataktan kalmak sizin için bir işkence haline mi dönüştü? Sürekli uyuma arzunuz mu var? İştahınızda artma ya da tam tersine azalma oldu mu? Mide ağrılarınız, gaz şikayetleriniz fazlalaştı mı? Nerdeyse ağrısız bir gün geçirmez mi oldunuz? Kaygılar ve korkular sizi esir almak üzere mi?

Aslında bu tür değişiklikler, iç dünyanızdaki bazı problemlerin göstergesi… Ya da bir başka deyişle ruhsal danışmanlık almanız gerektiğini gösteren belirtiler. Acaba kaçımız bu işaretleri fark edip, en önemlisi kabullenip bir psikiyatriste ya da bir psikoloğa başvuruyoruz?

RUHUN HASTAYSA, SONUNDA BEDENİN DE HASTALANIR!

 “Son zamanlarda çok sinirli ve kırıcı oldun. Bir psikiyatriste başvursan iyi olur” önerisine çoğu insan agresif tepkiler veriyor. Kimi “Ben deli miyim? Ne işim var ruh doktorunda?” diye çıkışıyor; kimi de kendisine yol gösteren kişiye karşı saldırıya geçiyor: “Asıl sorun sende. Ruh doktoruna sen git!” Oysa, bu kısır tartışmalar ve tedavi olmayan depresyon sonunda kişilerin işlerinden, eşlerinden, ailelerinden olmalarına bile yol açabiliyor.

İç dünyamızla ilgili sorunların, psikolojimizi bozan hastalıkların faturası bazen beden sağlığımızdan da çıkabiliyor. Depresyondan kaygı bozukluğuna, fobilere kadar çeşitli ruhsal problemlerin tedavi edilmediği takdirde ağrı, ürtiker, yüksek tansiyon, kalp ve kanser gibi hastalıklara yol açabildiği de bir gerçek.

PSİKİYATRİSTE GİTTİĞİNİ SIR GİBİ SAKLAYANLAR…

Bir insanın nasıl midesinde, gözlerinde, akciğerinde çeşitli sağlık problemleri gelişebilirse, ruhu da hastalanabilir. Ancak nedense en eğitimli kişiler bile, ruhsal hastalıkların bir ayıp, bir kusur olabileceğini düşünüyor; bu yüzden doktora gitmeyi şiddetle reddediyor. Bir uzmandan danışmanlık aldıklarında da, bunu en yakınlarından bile bir sır gibi saklamaya özel bir gayret sarf ediyorlar.

PSİKİYATRİST SAYISI YETERSİZ…

 Tabii, bir de madalyonun diğer tarafına bakmak lazım. Ülkemizde psikiyatrist sayısının azlığı da önemli bir problem olarak ortaya çıkıyor. 2014 verilerine göre Türkiye’de 1 milyon kişiye 15 psikiyatrist ve 16 psikolog düşüyor. Çocuk ve ergen psikiyatristleri açısından durum daha da kötü. 1 milyon kişiye düşen çocuk ve ergen psikiyatrist sayısı sadece 3. İdealde bu oranın Avrupa ülkelerindeki gibi 1 milyonda 100 olması gerekiyor.

Diğer problemlere gelince. Devlet ve üniversitelere bağlı kurumlarda aylar sonrasına verilen randevular… Muayene sürelerinin azlığı… Özel hastanelerde ya da muayenehanelerde psikolog ve psikiyatristlerin seans ücretlerinin 300 TL’den başlaması…

RUHUNUZDAKİ GRİ BULUTLARIN DAĞILMASI İÇİN…

Bir psikiyatri uzmanına ulaşmak zor olsa da, iç sesinizin isyanına karşı sağır olmayın! Ruhunuzun verdiği alarm sinyallerini dikkate alıp sosyal güvencenize, bütçenize, özel ya da kamu tercihinize göre bir uzmandan mutlaka destek alın!

Ruhunuzdaki gri bulutlar belki terapiyle, belki uzmanınızın yazacağı ilaçla, belki başlayacağınız nefes egzersizi, meditasyon, yürüyüş ya da dans kursuyla dağılacaktır. Dünyaya karanlık bakan gözlüklerden kurtulup, hayatın iyi ve güzel yanlarını da farketmek için haydi artık harekete geçin!

Esra Kazancıbaşı Öztekin

sagligimicin@gmail.com

Not: Bu yazı 20 Ağustos  2016 tarihinde Yenibirlik Gazetesinde yayımlandı.


İçeriği Paylaşın