İğne Biyopsisi Gereksiz Tiroit Ameliyatlarını Önlüyor
İğne Biyopsisi Gereksiz Tiroit Ameliyatlarını Önlüyor
Bizi Takip Et
Bazen tehlikeli durumlar oluşturabilen tiroit nodüllerinin erken teşhisi hastalığın tedavisinde büyük önem taşıyor. Tiroit nodüllerinin teşhisinde en sık kullanılan yöntem olan iğne biyopsisi, gereksiz yere ameliyat yapılmasını önlüyor. Uygun hastalarda uygulanan iğne biyopsisi ile ameliyata gönderilen hasta sayısı yüzde 40 azalıyor. Ayrıca operasyonda nasıl bir yöntem izleneceğini de önceden belirlemeye yardımcı oluyor.
Türkiye’de çok sık görülen sağlık sorunlarından biri olan tiroit nodüllerini, tiroit bezinde oluşan yumrular oluşturuyor ve bir veya birden fazla olarak ortaya çıkabiliyor. Tiroit nodüllerinin tedavisinde erken teşhisin büyük avantaj sağladığını belirten Türkiye İş Bankası iştiraki Bayındır İçerenköy Hastanesi ve Levent Tıp Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Tufan Hacıahmetoğlu tiroit nodülleri ve tedavi yöntemleri ile ilgili bilgiler verdi:
En yaygın görülen klinik sorunlardan biri olan tiroit nodülü, kişiden kişiye değişse bile genellikle boyunda şişlik, vakaların çok azında ağrı ve etraf organlara bası sonucu nefes darlığı, yutma güçlüğü gibi şikayetlerle ortaya çıkıyor. Bazı hastalarda ise herhangi bir şikayete sebep olmuyor. Ancak bazı durumlarda nodüller, hipertiroidi (aşırı tiroit hormonu salgılanması) veya hipotiroidi (tiroit hormonun az salgılanması) tablosuna neden olabiliyor.
AZI DA ZARAR FAZLASI DA
Hipertiroit belirtileri arasında; ciltte nemlenme artışı, ellerde terleme, sıcağa tahammülsüzlük, ellerde titreme, sinirlilik, uykusuzluk, zayıflama, çarpıntı, nabız sayısında artış, saçlarda incelme ve dökülme, adet düzensizlikleri, gebe kalma güçlüğü ve kas güçsüzlüğü yer alıyor.
Hipotiroidi ise halsizlik, ciltte kuruma, konsantrasyon ve hafıza güçlüğü, tırnaklarda kırılma, nabız sayısında azalma, depresyon, seste kabalaşma, adet düzensizlikleri, soğuğa tahammülsüzlük, yüz ifadesinde değişiklik, hareketlerde yavaşlama ve güçsüzlük, kilo alma, kabızlık, gebe kalma güçlüğü ve saçta kabalaşma olarak kendini gösteriyor.
ERKEKLERDE DAHA RİSKLİ
Tiroid nodülleri kadınlarda daha sık görülen bir rahatsızlıktır. Nodül görülme oranına paralel olarak tiroit kanseri de kadınlarda daha fazla görülür. Tiroit kanseri nadir görülen bir kanserdir. Tüm kanserler içinde oranı yüzde 1’dir. Ancak 15-24 yaş kadınlarda toplumda en sık görülen kanser, tiroit kanseridir, 24- 49 yaş arası kadınlarda da meme kanserinden sonra ikinci sıradadır.
Bir diğer önemli nokta da; erkeklerde nodüller kadınlara göre daha az sıklıkta görülse de, erkeklerde saptanan nodüllerin kanserleşme oranı kadınlardakinden daha fazladır.
NE ZAMAN AMELİYAT EDİLMELİ?
- Nodüllerden birisinde kanser belirlenmesi,
- Nodüllerde kanser şüphesi olması (foliküler neoplazm durumunda),
- Nodülün çapında giderek artan bir büyüme görülmesi,
- Çok nodüllü (multinodüler) guatr durumunda hipertiroidi olması
- Kozmetik kusur yaratması,
- Nodüllere bağlı yutma güçlüğü veya ses kısıklığı gelişmesi veya kozmetik kusur yaratması halinde ameliyat gerekiyor.
TANI NASIL KONULUR?
Muayene: 1cm’den büyük nodüller palpe (elle muayene) edilebiliyor.
Kan tahlilleri: Özellikle tiroksin (T4) ve tiroid stimülan hormon (TSH) düzeyleri araştırılıyor.
Ultrasonografi: Tüm hastalardan isteniyor. Fizik muayene ile ele gelmeyen nodüllerin görülmesini sağlıyor, kanser riskini ortaya koymaya yardımcı oluyor.
Sintigrafi: Radyoaktif bir test ve saptanan nodülün hormonal aktifliğinin (sıcak, soğuk, fonksiyonel nodül) olup olmadığı değerlendiriliyor.
İnce iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB): Direkt olarak veya ultrasonografiyle iğne ile nodül üzerinden biyopsi alınıp patoloji tahliline gönderiliyor.
İĞNE BİYOPSİSİ GEREKSİZ AMELİYATLARI ÖNLÜYOR
Baş boyun radyoterapisi görenler, ailesinde tiroit kanseri olanlar, hızlı büyüyen nodüller, sert ve etrafa yapışık nodüller, ses felci, yutma güçlüğü ve öksürüğü olanlar, bölgesel lenf bezi veya uzak metastazı olan kişiler klinik risk faktörü taşıyor. Klinik risk faktörleri ve ultrasonografik kanser belirtisi olmayan 1 cm altındaki nodüllere sahip hastalara İİAB yapılmıyor. Ancak klinik risk faktörü olanlarda nodül hangi çapta olursa olsun İİAB yapılıyor. İİAB, tiroit nodüllerinin ayırıcı tanısında çok sık kullanılan bir yöntem.
Tiroit nodüllerinin yaklaşık yüzde 5’i saldırgan, yüzde 95’i ise sakin yapıda oluyor. Başka bir deyimle tiroit nodülü olan her hasta operasyona gönderildiği takdirde bu nodüllerin yüzde 95’i zararsız olarak gelecek ve hasta boşuna operasyon riski altına girmiş olacak. İİAB yöntemi ile saldırgan olmayan nodüller, saldırgan olan nodüllerden yüzde 75 duyarlılıkla ayrılabiliyor. Geri kalan yüzde 25 vakada ise tanı koymada güçlük çekiliyor veya yetersiz hücre alınıyor.
İİAB ile operasyona gönderilen hasta sayısı yüzde 40 azalıyor ayrıca operasyonda nasıl bir yöntem izleneceğini de önceden belirlemeye yardımcı oluyor. Gelen sonuçlara göre tedavi yöntemi belirleniyor. Eğer İİAB’de tanısal olmayan sonuç gelirse İİAB tekrar ediliyor. Kanser şüphesine rastlandığında ya da kanser çıkarsa cerrahi tedavi uygulanmaya başlıyor.
AMELİYAT SONRASI BİR GÜNDE EVE DÖNÜŞ
Kullanılan yöntemle birlikte küçük değişiklikler gösterse de ameliyat ortalama 1.5 saat sürüyor. Hastalar genellikle bir gün hastanede kalıp, ertesi gün rutin aktivitelerine geri dönebiliyorlar. Üçüncü günde ise iş başı bile yapabiliyorlar.
Hızlı bir iyileşme süreci gösterse bile her ameliyatta olduğu gibi tiroit nodülleri ameliyatının da bazı riskleri bulunuyor. Bu riskler arasında kanama, üst gırtlak siniri, alt gırtlak siniri ve paratiroid yaralanması, tiroid krizi ve enfeksiyon bulunuyor. Bu durumlarda gerektiğinde ilaç tedavisi gerektiğinde ise cerrahi müdahale yapılıyor.
Özellikle total tiroidektomi yapılan hastaların ömür boyu ağızdan tiroit hormon hapı kullanması gerekiyor. Ayrıca kanser vakalarında ameliyat sonrası radyoaktif iyot tedavisi de uygulanabiliyor.
AMELİYAT YÖNTEMLERİ
Tiroit nodüllerini almak için dört farklı yöntem kullanılıyor:
Total tiroidektomi: Tiroit bezinin tamamının alınması anlamına geliyor. Kanser vakalarında, kanser şüphesinde ve bazen de çok nodüllü guatr (multinodüler guatr) durumunda tercih ediliyor.
Totale yakın tiroidektomi: Tiroit bezinin tamamına yakının alınması ve az bir kısmının bırakılmasıdır. Çok nodüllü guatr (multinodüler guatr) durumlarında tercih ediliyor.
Lobektomi: Tiroit bezinin sadece bir lobunun alınması anlamına geliyor. Tek taraflı büyük nodüllerde bu teknik tercih ediliyor.
Total tiroidektomi + boyun diseksiyonu: Boyun lenf bezleri tutulan tömörlerde tiroit bezinin alınması ve bezelerin temizlenmesi gerekiyor.
İçeriği Paylaşın