İnsülin Direnci Olanlar Nasıl Beslenmeli?
İnsülin Direnci Olanlar Nasıl Beslenmeli?
Bizi Takip Et
İnsülin direnci nelere yol açar? İnsülin direnci olanlar ne sıklıkla ve nasıl beslenmeliler? Diyabetliler şeker yiyebilir mi? Diyabeti düşürdüğü iddia edilen besinler var mı? Tedavi olarak bu besinler kullanılabiliyor mu? Kan şekeri ve insülin direncinde uzak durulması gereken gıda ve içecekler nelerdir? Şeker hastalarının kilo vermek için yaptıkları en önemli diyet hataları neler? Kadınlar ve erkekler arasında beslenme anlamında bir fark var mı?
Özel Diyabet Diyetisyenliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Emel Özer Sağlığım İçin Herşey’in sorularını yanıtladı.
. İnsülin direnci nelere yol açar?
‘‘İnsülin direnci tanısı konularak diyetisyene gelen bireylerde görülen en önemli özellik obezitedir. Çünkü insülin direnci, insülinin vücutta yapacağı fonksiyonları yerine getirememesidir. İnsülin işini yapmadığı zaman glikoz da kullanılamaz. İnsüline dirençli bireylerde vücut ağırlığında, yağ dokusunda azalma sağlanmalıdır. Hastaya besinlerin hastalığı üzerindeki etkileri anlatılmalıdır. Normalde, karbonhidrat içeren besinler bir öğünde fazla kullanıldığında vücutta insülin salınımı artar. Salınan insülin hücrede kendisine kapıyı açan ve hücreye girmesini sağlayan karşılayıcılar tarafından alınır. O insülin, hücrenin içerisine glikozu da almak ister. Ama kan şekerinin birden yükselmesi buna engel olur. Böylelikle hem insülin yükselir hem de zaman içerisinde kan glikoz düzeyinde yükselme olur. Onun için tip2 diyabetlilerin büyük çoğunluğu zaten insülin direnci ile eşlik eder. İnsülin direnci tedavi edilirse tip2 diyabette kan şekeri kontrolü de sağlanabilir.’’
SAĞLIKLI BESLENMEK İÇİN 5-9 PORSİYON SEBZE GEREKİYOR
. İnsülin direnci olanlar ne sıklıkla ve nasıl beslenmeliler?
‘‘Karbonhidrat tüketimine dayalı; ekmek, pilav, makarna, patates ve böreğin bol yendiği bir mutfağa sahibiz. Sebze ve salata tüketimi ise çok fazla değil. Dünyada sağlıklı beslenmek için 5-9 porsiyon sebze önerilir. Sabah kahvaltısında bir tabak dolusu maydanoz, roka, semizotu gibi yeşillikleri tüketmek gerekir. Öğlen ve akşam ise bir kase salata yenmelidir. Ama hem damak tadımız hem de aileden gelen alışkanlıklar sebze ve salata yeme ağırlıklı değil. Meyve de düzenli olarak yenmiyor. Meyvenin içindeki fruktozu almakta bir sakınca yoktur. Ancak günde 6 porsiyondan fazla meyve tüketmek kandaki trigliserit düzeyini yükseltir. İnsülin direnci için sebze, meyve ve lif ağırlıklı beslenilmelidir. Tam tahıl ekmeği tüketilmelidir. Kaliteli bir tam tahıl ekmeği biraz elastik olur. Dolayısıyla lif içeriği daha istenilen orandadır. Bu da özellikle hem insülin direnci olanlarda hem de diyabetlerde kan şekerini daha geç ve daha yavaş yükseltir. Ne yendiği değil ne kadar yendiği önemlidir.’’
. Diyabetliler şeker yiyebilir mi?
‘‘Yıllardır diyabetlilere şeker yasaklandı. Ama diyabetliler şeker tüketebilir. Dünya Sağlık Örgütü günlük enerjinin yüzde 10’unu geçmediği sürece şeker alımının bir sakıncası olmadığını bildirmiştir. Ortalama hesaplandığında günlük enerji gereksinimi 1600 kcal olan bir diyabetli bunun 160 kalorisini şekerden sağlayabilir. Bu da 40 gram şeker demektir. Yaklaşık 6 kesme şeker 15 gram karbonhidrat içerir. Diyabetli günde 3 bardak çay içiyorsa bunu 2 kesme şekeri atarak, 6 bardak çay içiyorsa 1 kesme şeker kullanarak içebilir. Geriye kalan 25 gramlık şekeri de bir öğününde muhallebi olarak tüketebilir. Ama her gün yüzde 10’luk şeker hakkı var diye bu hakkı doldurmak doğru değildir. Yasak olmadığını ve bu düzeylerde kullanabileceğini bilmek diyabetliye motivasyon sağlar.’’
DİYABETLE YAŞAMAYI KOLAY HALE GETİRMEK MÜMKÜN
. Beslenme konusunda hastaların bilgisi nasıl?
‘‘Türkiye’de hatta dünya genelinde ilk başlarda şekerin yasaklandığı dönemde diyet listeleri verilirdi. Bu örnek liste üzerinden de değişiklikleri nasıl yapacağı hastaya anlatılırdı. Günümüzde hastanın beslenme alışkanlığını değiştirmek için neyi sevip sevmediğini, ruhsal durumuna göre yemek seçiminde değişiklik yapıp yapmadığını sormak gerekiyor. Diyabet bir süreç olduğundan diyabetlinin kan şekeri kısa sürede regüle edilemez. Karbonhidrat ağırlıklı beslenen hastaya kan şekerinin hızla yükselmemesi için miktarı nasıl azaltıp sebze yemeğini biraz daha arttıracağı anlatılmalıdır. Yasak olarak iletilince yapamayacağını düşünüyor ve dayanamayıp yiyor. Hasta bu sefer önce hekime gidip beslenmeyi ikinci plana atıyor. Kan şekerini kontrol altın almak için bir ilacı ya da insülini kullanıyor. Farklı merkezlerden ziyade tedavide diyabet çalışanının merkezde olduğu, hasta ile birlikte tedavinin yürütüldüğü ve birlikte hedefe ulaşıldığı bir tedavi sistemi benimsenmelidir. Diyabetliye ciddi zaman harcamak gerekir. Diyabetlinin başından itibaren onu izleyen hekimin, diyetisyenin aynı kişiler olması gelişiminin ne olduğunu başından beri bilmesi çok önemlidir. Diyabetle yaşamayı kolay hale getirmek mümkündür. Yediğinin miktarını azaltarak, günlük yaşamda bir şeyleri sağlığı için değiştirmenin kabulünü hastada sağlayarak kolaylaştırılabilir. Bunu kabul etmemiş hastada gelişim sağlanamaz.’’
AMBALAJLI ÜRÜNLER TÜKETİLMEMELİ
. Diyabeti düşürdüğü iddia edilen besinler var mı? Tedavi olarak bu besinler kullanılabiliyor mu?
‘‘Bugün diyabete yönelik rehberlerde yer alan bir besin veya bir bitki yok. Ancak tarçının kan şekeri üzerine etkileri biliniyor. Ama burada önemli olan miktardır. Ne kadar kullanılırsa etkili? Buna inanarak kullanıyorsa olumlu etkisini gören insanlar olabilir.’’
. Kan şekeri ve insülin direncinde uzak durulması gereken gıda ve içecekler nelerdir?
‘‘Sadece insülin direnci ve diyabet açısından değil, sağlıklı yaşam için de marketten alınan ambalajlı ürünler tüketilmemelidir. Paketlenmiş gıdalarda raf ömrü için fruktoz şurubu kullanılır. Diyet gıdalar da diyet gıdası değildir. Daha az yağlı bir ürün tüketilmek isteniyorsa içindeki şekere, karbonhidrata bakılmalıdır. Lezzeti sağlayanlar yağ, şeker ve tuzdur. Onun için mümkün olduğu kadar doğal, içinde ne oldukları, nasıl yapıldıkları bilinen ürünler tüketilmelidir. İçecekler de karbonatlı yani gazlıdır. Eğer kullanılıyorsa miktar olarak daha aza indirmekte fayda vardır.’’
‘‘NE YEDİĞİN DEĞİL NE KADAR YEDİĞİN ÖNEMLİ’’
. Glisemik indeksi yüksek beslenme tarzı için de bilgi verir misiniz?
‘‘Glisemik indeks, 50 gram karbonhidrat içeren bir besinin kan şekerine etkisini gösterir. 50 gram karbonhidrat 3 dilim beyaz ekmektir. 3 dilim beyaz ekmek bir oturuşta yenilir. Ama 50 gram karbonhidrat şekeri içeren öyle besinler vardır ki bir oturuşta tüketilemez. Glisemik indeks de artık yanlış kullanılmaktadır. Örneğin şeker 50 gram değil de 15 gram tüketildiğinde o yükseltici etkiyi yapmaz. Zaten bu nedenle ne yediğin değil ne kadar yediğin önemli denir. İlk çalışmada A vitamininden zengin havuç yasaklandı. Ama havuç 50 gram karbonhidrat içerecek miktarda yenmez. En fazla 10 gram karbonhidrat içerecek miktarda yenir. Bunun da etkisi 50 gramla aynı değildir.
Günümüzde kullanılan kavram glisemik yük kavramıdır. Glisemik yük, miktarı ayarlamayı gerektirir. Kan şekerini yükseltici bir besin az miktarda yenilir. Glisemik indeksi ve kan şekerini yükseltici etkisi düşük olan kuru fasulye veya nohut, humus yapılarak yenildiğinde glisemik yükü yüksek bir besin yenilir. Tam tersi etki yapabilir. Onun için ne yediğin değil, nasıl pişirdiğin ve ne miktarda yediğin önemlidir. Hangi hastalık olursa olsun beslenmekte besin grupları önemlidir. Tahıllar, sebze, meyve, et ve süt temel 5 besin grubudur. Her bir besin grubunun hücrelerimize verdiği farklı değerler vardır. Tek bir besin grubunda kalınmamalı bu besin grupları gün içerisinde yayılmalıdır. Gereksinime göre ve miktarı ayarlanarak yenilmelidir.’’
. Gelecek nesillerin daha doğru beslenmesi açısından toplumsal örgütlenme de gerekiyor. Bu yönde çalışmalar yapılıyor mu?
‘‘Çevresel faktörler kadar ailenin sağlıklı beslenme bilinci de önemlidir. Aile Sağlığı Merkezleri son derece önemlidir. Ama ne yazık ki bu merkezlerde çalışan diyetisyen bulunmamaktadır. Aslında hastalık olduktan sonra hastanın nasıl iyileştirileceği değil, o insanı hasta olmadan önce koruma programına almak önemlidir. ASM’lerde bugün diyetisyenlerin olması ve bir anneye ne yiyorsunuz, ne pişiriyorsunuz diye sorması bile bilgi artışını arttırır.’’
ŞEKER HASTALARI HANGİ DİYET HATALARINI YAPIYOR?
. Şeker hastalarının kilo vermek için yaptıkları en önemli diyet hataları neler?
‘‘En temel yanlış, kan şekerini yükseltiyor diye ekmek ve patates yememeleridir. Ama vücut karbonhidratla çalışır. Bir insan kas dokusu kaybı yaşamamak için minimum 130 gram karbonhidrat almalıdır. Sırf protein ya da karbonhidrat ağırlıklı beslenme modelleri uygulanmamalıdır. Karbonhidratı almadığı zaman vücut ilk önce karaciğerdeki glikoz deposunu bir süre sonra da yağları kullandığı için zayıflama olur. Ama yaşam tarzı değiştirilmediği için vücuttaki denge bozulur. Zaten diyabette şekerin yüksek gitmesinin en önemli nedeni vücudun ihtiyacından daha fazla karbonhidrat verilmesidir. Bu karbonhidratı kontrol edecek sistemin de zaten bozuklukları var. Protein içeren besinlerde de yağ bulunur. Tip2 diyabetlide, otomatik olarak kardiyovasküler hastalık var kabul edilir. Tip2 diyabet kalp damar hastalığı ile eşdeğerdir. Kişi, doymuş yağı fazla aldığında kardiyovasküler sistem üzerinde daha olumsuz etki olur.
Tip2 diyabetli uzun süre herhangi bir şey yemezse kan şekerini daha kontrol altına alacağına inanır.
Oysa uzun süre yenmediğinde kan şekeri yine yükselir. Kan şekeri yükselince insülin buna müdahale etmeye çalışır. Bu sefer insülin salgı yeterliliğine göre insülin düzeyleri ile metabolizmayı değiştiren bir durum ortaya çıkar.
MEYVE YEMEKTEN ÇEKİNMEYİN…
En sık yapılan hatalardan biri de özellikle yüksek fruktozlu mısır şurubunun tartışılmasıyla birlikte insanların meyve yemekten çekinir olmalarıdır.
Orada kastedilen ambalajlı gıdalarda kullanılan fruktozdur. Meyvelerde olan fruktozun insan için sakıncası yoktur. Meyvede lif, vitamin ve mineral vardır. Onun için meyveleri çekinmeden tüketebilirler. Sadece kullandıkları miktara dikkat etmeliler. Ortalama bir porsiyon meyve bir avcun içine girecek kadar meyve demektir. Meyve seçiminde üzüm, şeftali şekeri yükseltir, ekşileri tercih edeyim gibi inançlar var. Ekşi tatlı meyvenin çok büyük bir anlamı yoktur. Sadece günde yedikleri meyve miktarına dikkat edilmelidir. Enerji gereksinimi yüksek ve 2000-2300 oranında olan kişiler 6 porsiyon meyvenin üstüne çıkmamalıdır. Bu da 6 fincan demektir. Çok büyük bir elma ise yarısını, bir muz ise o muzun büyüklüğüne ve kalınlığına göre kiminde yarım kiminde 3’te 1’i ölçüsünde yemek gerekir. Kurutulmuş meyvelerin şeker içeriği yüksektir. Ama bunlar da tüketilebilir. Kurutulmuş meyvede oranlar çok daha az, 4’te 1 ölçüsündedir. Ayrıca son zamanlarda medyada cevizin veya bademin geceden suyun içerisine konulup suyunun içilmesi önerilmektedir. Bunlar lifli besinler olduğundan suda şişerler. Bunun zayıflamaya hiçbir faydası yoktur. Kolesterol üzerinde de etkili değildir. Bunlara inanılmasının nedeni psikolojiktir. Yoksa sudan dolayı tüm gece kimyasal reaksiyon olup kilo vermenin üzerinde etki yaratacağı bir durum söz konusu değildir.
Bir diğer hata, temel besin üyesi karbonhidratlar konusunda bilgilerinin olmamasıdır.
Hangi besin şekeri etkileyebilir, hangi besinde karbonhidrat var ve ne kadar var gibi kan şekerini etkileyen karbonhidratlar hakkında doğru bilgileri olmadığı için hatalar yapmaktadırlar. Ayrıca özellikle medyada çıkan her türlü zayıflamaya yönelik bilgiyi uygulamaya çalışmaktadırlar.
ÖĞÜN ATLAMAYIN…
Diyabetlilerin yaptığı bir başka hata öğün atlamaktır.
Son zamanlarda bu alanda çalışan ve bir unvana sahip bazı hocaların medyada, 2 öğün yemek daha uygundur demesi insanların öğün sayısında azalmaya neden oldu. Öğün sayısını azaltmaktan maksat, sık sık yememektir. Günde 2 öğün yenilirse o 2 öğün arasında hücrelerin enerji gereksinimi ve ihtiyacı artar. O zaman vücut depoya başvurur. Bu depo, besin alımının sağlanamadığı durumda vücudu enerjisiz bırakmamak için vardır. Depodan çıkarken de çıkma hızı pankreası uyarır. Pankreas onu kontrol altına alacağım diye birden insülin üretir. Her diyabetli mutlaka 3 ana 3 ara öğün beslenmeli diye bir kural da söz konusu değildir. Kullandığı insülin belki onun 3 ana 2 ara öğün beslenmesini gerektirebilir. Veya aldığı ilaç ona uygun olan sadece sabah akşam yiyip aralarda 2 ufak öğün almasını da gerektirebilir. Önemli olan 3-4 saati geçen uzun açlık sürelerinin uygun olmadığının bilinmesidir. Bu durum sağlıklı insanlar için de geçerlidir. Hücreler enerji ile çalışır. Yoğun bakımda yatan bir bireyin bile enerji gereksinimi olur. Üstelik onun enerji gereksinimi sağlıklı insanınkinden daha fazladır. Açlık sırasında enerji depolardan kullanılır ama o depolar da 1-2 günlük açlığı tolere edemez. Algılama düşer, iş gücü kaybı olur.
AKŞAM YEMEĞİNİ GECİKTİRMEYİN…
Akşam yemeği saati çok fazla geciktirilmemelidir.
20.00-21.00 saatlerinde yapmamakta fayda vardır. Akşamları hareketsiz olunduğundan, bir de yorgun yatılıyorsa alınan enerji harcanmadığı için vücudun enerji dengesi alınan yönde arttar. Bu da kiloya neden olur. 1 gram yağ dokusunun oluşması için günlük enerji gereksiniminden 7 kalori fazla alınmış olmalıdır. Örneğin günlük enerji miktarı 1500 iken 1570 kalori alınırsa günde 10 gram alınıyor demektir. Sadece bütün günkü enerji gereksiniminizden 70 kalori fazla aldınız. Bir dilim ekmek fazla yediniz. Ekmeğin inceliğini ayarlamadınız. Bu 1 ayda 300 gram, 10 ayda 3 kilo ve 1 yılda 3,5 kilo almanıza neden olur.’’
. Kadınlar ve erkekler arasında beslenme anlamında bir fark var mı?
‘‘Erkeklerin kas dokusu fazla olduğu için çok büyük fark vardır. Kilolu erkeklerin vücut ağırlığında azalma sağlamak daha kolaydır. Yağ dokusunda azalma istediğiniz erkek egzersize yönlendirildiğinde kasın harcadığı enerji artacağı için çok rahat kilo kaybeder. Yemekteki yağa dikkat eden, yemeğin suyunu kullanmayan, ekmeği küçük lokmalar halinde tüketen erkekler daha başarılı olurlar. Genellikle erkeklerin yağlı yeme ve büyük lokmaları yiyip iyi çiğnemeden yutma gibi alışkanlıkları da vardır. Kadınlarda işin psikolojik boyutu da söz konusudur. Kadınlarda yemek bir de stres yönetimidir. Bu ev kadını için de iş kadını için de aynıdır. Ne zaman daha fazla yediklerini, ne zaman besin seçiminde farklılık yaptıklarını bilmek ve onun yerine sevdiği başka bir şey koymasını sağlamak gerekir. Böylece vücut ağırlığında değişim yapmak mümkün olur.’’
DİYABETLİ VE EGZERSİZ
. Egzersiz diyabette önemli. Daha hızlı ve daha enerji yakmaya yönelik sporlar mı tercih ediliyor?
‘‘Diyabetin nöropatik ve retinopatik komplikasyonları olduğu için daha hızlı ve daha enerji yakmaya yönelik sporlar önerilemez. Çünkü eklemlerde ve kemiklerde farklı şeylere neden olunabilir. Dengenin kaybolması, düşme söz konusu olur. Onun için egzersiz yapacak kişiler mutlaka hekimleri ile görüşmelidir. Ancak diyabetin korunmasında ve tedavisinde 10 bin adım şarttır. Metabolik adaptasyon için egzersizin süreklilik kazanması gerekir. Vücudun alıştığı sistem ancak bu şekilde değiştirilebilir.’’
. İhtiyacımız olan enerjiyi nasıl anlayacağız?
‘‘Besinlerin vücutta kullanılması için sindirim sırasında bir enerji harcanır. Buna besinlerin termik etkisi denilir. Bu bazal metabolizmanın ortalama yüzde 10’udur. Bir de fiziksel aktivite düzeyi vardır. Yatan bir kişi için fiziksel aktivitede kullanılan kat sayı ile sürekli hareket eden bir kişi için farklıdır. Tüm bunların bileşkesi enerji gereksinimini belirler. Bir de bunun üzerine ciddi enfeksiyon ya da ateşli bir hastalık geçirilen durumlar da bazal metabolizmanın, enerji gereksiniminin artmasına neden olur. Onun için herkese uygun tek bir enerji gereksinimi var denilemez. Enerji ihtiyacı hesaplanırken kişinin boyu, kilosu, yaşı ve cinsiyetinin bilinmesi gerekir. Bazal metabolizma bunlara göre değişir. Bazı kişilerin 1200, bazılarının da 1500 kcal’ye ihtiyacı vardır. Sağlıklı kilo vermenin aylık önerilen düzeyi 3 kilodur. Ayda 8 kilo vermenin geri dönüşü de daha fazla olur. Medyadan değil de; bir beslenme danışmanından enerji ihtiyacının hangi besinlerden ne miktarda alınacağı öğrenilmelidir.’’
İçeriği Paylaşın