İnsülin Tedavisiyle İlgili 6 Gerçek!

İnsülin Tedavisiyle İlgili 6 Gerçek!

İnsülin Tedavisiyle İlgili 6 Gerçek!

Bizi Takip Et


Tip 1 diyabette tek tedavi seçeneği olan insülinin Tip 2 diyabetteki yeri nedir? İnsülin bağımlılık yapar mı? İnsülin uygulamalarında nelere dikkat edilmelidir? Şeker hastası hamilelerin kullandığı insülin, anne karnındaki bebeğe zarar verir mi?  Türk Diyabet Cemiyeti Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı; Endokrinoloji, Metabolizma ve Diyabet Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Oşar Siva, diyabet ve insülin tedavisi hakkında merak edilen bu tür soruları yanıtlıyor.

 1. Diyabet tedavisinde insülinin yeri nedir? Hangi hastalara insülin tedavisi önerilir?

“Vücudumuzda hem açken hem de yemekten sonraki gereksinime göre insülin sürekli olarak üretilir. Tip 1 diyabetli bireylerin pankreaslarındaki beta hücreleri ise hiç insülin üretmemektedir. İnsülin tedavisi bu yüzden Tip 1 diyabetli hastalar için yaşamsal gereksinimdir. Bu nedenle tip 1 diyabetli bireylerin, hem açlıkta, hem de yemekten sonra ortaya çıkan insülin ihtiyacını karşılamak günde en az dört defa insülin kullanmaları gerekmektedir.

1922 yılında ilk kez kullanılan insülin, diyabet hastalarının yaşam sürelerini uzatan en önemli keşiflerden biridir. Bu döneme kadar Tip 1 diyabetli hastalar, tanı koyulduktan birkaç ay sonra maalesef hayatlarını kaybetmekteydi.  Günümüzde ise Tip 1 diyabetliler tek tedavi olan seçeneği insülin sayesinde son derece sağlıklı ve uzun bir hayat sürebilmektedirler.

Tip 2 diyabette ise durum biraz daha farklıdır. Tip 2 diyabetlilerin pankreasları insülin üretmektedir. Ancak bu üretim, altta yatan insülin direnci başta olmak üzere hastalığa neden olan bozuklukların ortaya çıkardığı ek ihtiyacı karşılamaya yetmez ve şeker yükselir. Yani her ne kadar kanda insülin varsa da bu insülin gerek miktar gerekse özellik açısından metabolizmayı düzenlemek ve şekeri kontrol etmek için yeterli değildir. Tip 2 diyabetin tedavisinde başlangıçta haplar ve insülin dışı tedaviler şekeri kontrol etmeye yeter. Ancak aradan yaklaşık 10 yıl gibi bir süre geçtikten sonra Tip 2 diyabet hastalarının yüzde 50’sinde insülin ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Hastanın kan şekeri insülin dışı tedavilere rağmen yükseliyorsa, vücudun insülin üretimindeki bozukluğun ilerlediğini gösterir. Bu gruba giren Tip 2 diyabetli hastalarda da tedavi amacıyla kesinlikle insülin kullanılması gerekmektedir.Ayrıca sağlığı tehdit eden bazı özel durumlarda, örneğin ciddi bir ameliyat, kalp krizi, akut damar tıkanıklığı, inme, ciddi bir enfeksiyon gibi durumlarda da insülin tedavisine geçmek gerekir. Durum kontrol altına alındıktan sonra yine eski tedaviye dönmek mümkündür. Gebelik ise tip 2 diyabette kesinlikle insülin gerektirir. Hatta gebeliği planlama aşamasında insüline geçeriz, süt verme sürecinde de devam ettiririz.  ”

2. Tip 2 diyabetli hastaların insülin tedavisiyle ilgili yaptıkları yanlışlar nelerdir? Bunlar hangi sağlık problemlerini beraberinde getirmektedir?

“İnsülin doğru zamanda, doğru miktarda uygulanmalıdır. Önerildiği dozda ve zamanda uygulanmadığı için kan şekeri yüksek seyrederse; vücutta insüline değil ama yüksek şekere bağlı çeşitli komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Kan şekeri yüksekliği sonucu, gözler, böbrekler ve sinir uçları hasar görebilir. Bunun neticesinde de ‘retinopati’ dediğimiz körlüge ilerleyebilen göz problemleri, nefropati, yani böbrek hasarı ve nöropati  sinir hasarı gelişebilir. Ayrıca damar sertliğine bağlı olarak inme, kalp krizi gibi kalp-damar hastalıkları daha sık görülür.”

Prof. Dr. Zeynep Oşar Siva

İNSÜLİN, ANNE KARNINDAKİ BEBEĞE ZARAR VERİR Mİ?

3. Diyabet hastası hamilelerde  ya da gebelikte şeker hastalığı gelişen kadınlarda insülin tedavisi anne karnındaki bebeğe zarar verir mi?

“Diyabet tedavisinde kullanılan hapların bebeğe geçtiğini bilinmektedir. İşte bu yüzden hamilelikte diyabet hapları kesilip, insüline başlanmaktadır. Anneye verilen insülinin plasenta yoluyla bebeğe geçmesi konusu değildir ama anne kanındaki şeker yüksekliği  bebeğin sağlığını tehdit eden önemli bir sorundur. Şeker, fetusa direkt geçerek bir takım bozukluklara yol açmaktadır. Anne şekerinin gebeliğin ilk üç ayındaki yüksekliği özellikle çok önemlidir, çünkü bebeğin organ gelişimi bu sürede tamamlanır ve yüksek şeker ciddi gelişme bozuklukları yaratabilir. Diyabetli olduğu bilinen kadınlarda gebe kalmadan önce başlanan yoğun insülin tedavisi ile şeker kontrolü sağlanması işte bu yüzden çok önemlidir. Gestasyonel diyabette, yani gebeliğin 24.-28. haftası arasında ortaya çıkan diyabette ise şeker diyetle ve gerekiyorsa insülinle kontrol edilir. Aksi halde 4 kg’dan  iri bebek, zor doğum, yenidoğan döneminde aşırı şeker düşüklüğü, kalsiyum düşüklüğü, solunum problemleri ortaya çıkabilir. Ayrıca iri bebekler sıklıkla şişman erişkinler olurlar ve diyabet riskleri artar.

Eğer, gebelikte insülin doğru dozda verilir ve kan şekeri iyi ayarlanırsa, bebek annedeki diyabetten etkilenmeyecektir. İnsülin, gebelik döneminde en güvenli diyabet tedavisidir.”

İNSÜLİN UYGULAMASINDA NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

4. Doğru insülin uygulaması nasıl yapılmalıdır?

.Diyabetli kullandığı insülini tanımalı, etkisinin ne zaman başlayıp, kaç saat devam edeceğini mutlaka bilmelidir. En önemlisi açlıktaki şekeri mi yoksa yemek sonrası şekerini mi kontrol ettiğini bilerek uygulamalıdır. Her insülin enjeksiyonundan önce mutlaka kan şekeri ölçülmelidir. Eğer, insülin öğün öncesi yapılacaksa alınacak karbonhidrat miktarı hesaplanarak uygulanmalıdır. İnsülin uygulamalarında, 4 mm’lik iğneler yeterli olmaktadır. Özellikle zayıf birinin kullandığı daha uzun iğne, yağ dokusunu aşıp kasa ulaşarak ağrı ve kanamaya neden olabilmektedir. Bir diğer konu da, insülinin uygulandığı bölgedir. Göbek çevresi, uyluk bülgesi, kolun dış kısmı ve kalça insülin uygulanan bölgelerdir. Karından yapılan insülin hızlı emilir. Bu yüzden yemek öncesi yapılan insülin için bu bölge seçilir. Ancak insülin her zaman aynı noktaya uygulanmamalıdır. Aksi takdirde kaşıntı gibi alerjik reaksiyonlar, deride yağ birikimi gibi sorunlar görülebilmektedir. Aynı bölgeye uygulama yapılmaya devam edilmesi, insülin emiliminde bozukluğa da yol açabilmektedir.

“İNSÜLİN BAĞIMLILIK YAPMAZ”

5. İnsülin bağımlılık yapar mı?

“İnsülin zaten kanımızda olan bir hormondur, dolayısıyla bağımlılık gelişmesi söz konusu değildir. Öncelikle Tip 1 diyabet hastalarını bu konudan ayrı tuttuğumuzu, onların mutlaka insülin kullanmaları  gerektiğinin altını çizmek isterim. Tip 2 diyabette insülin gerekip gerekmediğini bize hastanın durumu gösterir. Bazı durumlarda insülinin kesilmesi mümkün olmaktadır. Örneğin, dört doz insülin verilen bir hastanın ihtiyacı azalıp kullanacağı doz bire indirilebilmektedir. Az evvel belirttiğim gibi insülin gerektiren ameliyatlar, enfeksiyonlar, kalp krizi gibi durumlar sırasında başlanan insülin, sonrasında kesilebilmektedir. Buna karşın sağlıklarının izin vermemesi nedeniyle insülini kesemediğimiz Tip 2 diyabetliler de bulunmaktadır. Ancak bu, insülin bağımlılık yaptığı için değil, hastanın genel sağlık durumu insülin tedavisini gerektirdiği içindir.”

6. Geçtiğimiz günlerde medyada bazı diyabet hastalarına gereksiz yere insüline başlandığı iddia edildi. Bu iddialar diyabetli bireylerin ve hasta yakınlarının kafasını karıştırıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

“Bu iddialar çok yersiz ve bilimsel hiçbir temele dayanmayan iddialardır. Ne yazık ki, sadece hastalara zarar verir niteliktedir. Insülin gerektiren durumlar bilimsel olarak hiçbir tartışma götürmeyecek denli nettir.”


İçeriği Paylaşın