Kadınlarda Kalp Hastalıklarının Belirtileri Teşhisi Tedavisi ve Seyri Erkeklerden Farklı Mı?
Kadınlarda Kalp Hastalıklarının Belirtileri Teşhisi Tedavisi ve Seyri Erkeklerden Farklı Mı?
Bizi Takip Et
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı’ndan ve Türk Kardiyoloji Derneği Kadın ve Kalp Sağlığı Proje Ekibi Üyesi Prof. Dr. Necla Özer, kadınlarda kalp hastalıklarıyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
. Kadın kalbi için kırmızı alarm verilmesine neden olan “Kadınlar ve Kalp Damar Hastalıkları Çalışması” nedir?
“2007 yılında Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) , Avrupa Kalp Ağı (EHN) ile birlikte, kadın kalp sağlığına dikkat çekmek için Avrupa Kalp Sağlığı Projesi içinde "Kadınlar ve Kalp Damar Hastalıkları" programını başlatmış ve bu konu ile ilgili uzmanlara, kamu otoritelerine ve araştırmacılara yönelik önerileri de içeren “Kadın kalbi için kırmızı alarm” raporu yayınlaşmıştır. Burada amaç, kadınlarda risk belirleme, tanı, tedavi ve klinik çalışmalar konusunda yeni stratejiler oluşturup mevcut durumun daha iyiye gitmesini sağlamaktır. Bu raporun ayrıntılı şekline Türk Kardiyoloji Derneğinin web sitesinden ulaşılabilir."
. Neden böyle bir projeye gereksinim duyulmuştur? Kadın kalbi için kırmızı alarm verilmesine yol açan başlıca sorunlar nelerdir?
“Kardiyovasküler hastalıklar, kadınlardaki bir numaralı ölüm nedenidir. Toplumsal değişiklik göstermekle birlikte her 2.6 kadından biri kardiyovasküler hastalıktan ölürken, kadınların en korktukları hastalık olan meme kanseri için bu oran 1/30’dur. Gelişmiş toplumlarda son 20 yılda genel olarak kardiyovasküler ölümlerin azaldığı bildirilmesine rağmen menopoz öncesi kadınlarda kardiyovasküler ölümlerin tüm dünyada giderek arttığı görülmektedir.
Kardiyovasküler hastalıkların oluşum mekanizması her iki cinsiyette aynı olmakla birlikte; kadınlarda hastalıktan şüphelenme oranları düşük kalmakta, klinik bulgular farklı olmakta, tanı ve tedavi yaklaşımları değişebilmektedir. Ancak kadınların, yapılan çalışmalarda sayıca düşük temsil edilmeleri nedeniyle, bu farklılıklarla ilgili veri eksikliği vardır.
Kardiyovasküler risk faktörlerinin tanımlanması ve kontrolü, koruyucu strateji geliştirmenin esasını teşkil etmektedir. Ancak, maalesef kadınlar, erkeklere göre kendi risk faktörlerini daha az fark etmekte ve tarama programlarına daha az katılmaktadırlar. Tüm bu nedenlerle kadın kalp sağlığı açısından farkındalığı artırmak amacıyla bu rapor düzenlenmiştir.”
KALP HASTALIKLARI KADINLARDA SİNSİ İLERLİYOR
. Kadınlarda kalp ve damar hastalıkları erkeklere göre farklılık gösteriyor mu?
“Kadınlarda koroner kalp hastalığı, erkeklere göre yaklaşık 10 yıl geç ortaya çıkar ama kadınlarda hastalığın seyri erkeklere göre daha kötü, hastalığa bağlı ölüm de daha fazladır. Bu 10 yıllık gecikmenin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, kadınlık hormonu adını verebileceğimiz östrojenin doğurganlık dönemindeki koruyucu etkisine bağlanmaktadır. Kadınlarda hastaneye varamadan ani kardiyak ölüm gelişme oranı daha yüksektir. Kadınlardaki kalp hastalığı olmasına rağmen damarlarda önemli bir darlık veya tıkanma olmayabilir. Fakat damarlarda fazla hastalık yokmuş gibi görünse de bu hastaların seyri kötü olabilmektedir. Yaşa ve eşlik eden hastalıklarda gözönüne alındıktan sonra bile kadınlarda kalp krizi sonrası ölüm ve tekrar kalp krizi geçirme riski erken ve uzun vadede erkeklerden fazladır.
Kadınlarda ölümün daha fazla olması; kadınlarda kalp hastalığının daha ileri yaşta görülmesi, diyabetin sık olması, eşlik eden hastalıkların fazlalığı gibi nedenlere bağlı olabilir. Semptomların kadınlarda atipik yani beklenenden farklı olması, kadınların genel olarak hastaneye veya hekime geç başvurması, kadınlara geç ve yetersiz tedavi uygulanması gibi faktörler de bunda rol oynayabilir.”
. Kadınlarda kalp ve damar hastalıkları hangi yakınmalara neden olur?
“Kadınlarda kalp damar hastalıklarına bağlı semptomlar sıklıkla atipiktir yani klasik olarak kalp hastalarında görülen tarzdaki şikayetlerden biraz farklılık gösterebilir. Tipik olmayan şikayetlerin varlığı, tanıyı güçleştirir ve geciktirir. Kadınlar, en sık ‘anjinal yakınma’ adını verdiğimiz göğüs ağrısı şikayeti ile hastaneye başvururlar. Ama sırt ağrısı, çene ağrısı, karın ağrısı, nefes darlığı veya sadece bulantı, kusma ile de gelebilirler. Koroner kalp hastalığı, kadınlarda erkeklere göre daha ileri yaş döneminde geliştiği için kalp krizi semptomları diğer hastalıklar tarafından maskelenebilmektedir. Üstelik, kadınlarda hiç bir şikayet olmadan ‘miyokard iskemisi’ adını verdiğimiz kalp krizi gelişebilmektedir. Farkedilmeden geçirilen kalp krizleri erkeklerle kıyaslandığında kadınlarda daha sık görülmektedir.”
. Kadınlar kendilerinde kalp hastalığı sinyali olabilecek bulguları yeterince dikkate alıyorlar mı? Yoksa, eşindeki, babasındaki, annesindeki kalple ilgili bir yakınmayı dikkate alan çoğu kadın, kendindeki alarm sinyallerine yeterince önem vermiyor mu?
“Kadınlarda şikayetlerin normalden biraz farklı olabileceğini hatta erkeklere göre hiç bir şikayet olmadan kalp krizi bile geçirebileceklerini belirtmiştik. Bu nedenle semptomlar genellikle kadınlar tarafından çok ciddiye alınmıyor hatta bazen de hekimler tarafından bile bu şikayetler psikolojik nedenlere bağlanabiliyor.”
KADINLARDA TEŞHİS
. Kalp damar hastalıklarında başvurulan teşhis yöntemlerinin başarısı, hastalığı göstermesi gibi konularda kadınlar ve erkekler arasında fark var mı? Bazı teşhis yöntemleri erkek kalbinde daha başarılı sonuç verebilir mi?
“Kadınlarda genel olarak kalp hastalığı için kullanılan tanı yöntemlerine daha az başvurulmaktadır. Koroner anjiyografi bile daha az önerilmektedir.
Kalp hastalıklarının tanısında kullanılan yöntemlerinin başarısı açısından da farklılıklar görmekteyiz. Mesela kalp hastalıklarının tanısında sıklıkla kullanılan efor testi kadınlarda daha az güvenilir sonuçlar vermektedir. Kadınlarda sıklıkla yanlış pozitif cevaplar oluşabilmektedir.Yanlış pozitiften kastımız hastalık olmadan hastalık varmış gibi bir sonuç elde edebiliriz.
Nükleer tıp bölümünce yapılan bir tetkik olan miyokard perfüzyon sintigrafisinde de bazı farklılıklar vardır. Kadınlarda kalp damarlarında önmeli bir darlık veya tıkanma olmadan da kalp hastalığının olabileceğini söylemiştik. Küçük damarlardaki hastalığa bağlı olarak bu testte anormal sonuçlar görülebilir. Ayrıca tanı için talyum-201 adlı madde kullanıldığında meme dokusuna bağlı “yalancı pozitif” sonuç oluşabilir (hastalık olmamasına rağmen varmış gibi görünmesi). Kadınların kalplerinin küçük olması ufak dolaşımı bozuk alanların atlanmasına yol açabilmektedir, ama özel tekniklerle bu sorunlar aşılabilir.
Kadınlarda tanı yöntemleriyle ilgili vurgulanması gereken önemli noktalardan birisi de bilgisayarlı tomografi ile yapılan koroner anjiyografi veya miyokard perfüzyon sintigrafisi gibi yöntemlerde alınan radyasyondur. Kadınlar aynı yaş grubundaki erkeklerle kıyaslandığında radyasyona daha hassastır ve alınan radyasyona bağlı uzun dönemde kanser gelişme riski daha fazladır. Özellikle genç kadınlarda bu risk çok yüksektirr. Kadınlarda tanı yöntemi olarak öncellikli tercih radyasyon kullanılmayan tetkikler olmalıdır.”
KALP İLAÇLARININ KADINLARDA YAN ETKİLERİNE DİKKAT!
. Kalp damar hastalıklarının ilaçla tedavisinin başarı oranlarına bakıldığında kadın ve erkek hastalar arasında bir fark var mı? Varsa neden kaynaklanmaktadır bu durum?
“Pek çok ilaç kadınlarda erkeklere benzer etkinlik göstermektedir. Fakat kadınlarda yan etkinin biraz daha fazla bildirildiği ilaç grupları bulunmaktadır. Özellikle kan sulandırıcı etkisi olan ilaç gruplarında kadınlarda daha fazla kanama olabilmektedir.”
. Kadınların erkeklere kıyasla ilaç tedavisine başlanması ve başlandıktan sonra uyumları nasıl?
“Kadınların tedaviden gördükleri yarar pek çok çalışmada açıkça ortaya konmuştur. Ancak burdaki sorun, ilaç tedavisinin kadınlara yetersiz uygulanmasıdır. Bunun nedenleri araştırıldığında kadınların fizyolojik yapı farklarından dolayı ilaçlardan farklı etkilenebileceğinden duyulan çekince öne sürülebilir. Ama aslında hiçbir ajan bu nedenle uygun dozlarda ve uygun takiplerle kullanımında sorunlu değildir.
Aslında genel olarak medikal tedavi ile ilgili kanıtlar kadınlarda erkeklere göre daha azdır. Bunun nedeni de ilaç çalışmalarının büyük bir bölümünün erkeklerde yapılmış olmasıdır. Az sayıda kadın hormonal durumlarının, olası gebelik ihtimallerinin yapılan çalışmanın düzenini bozma endişesi gibi nedenlerden ötürü klinik araştırmalara dahil edilmektedir. Kadın denek oranı her zaman için düşük olmuştur.
Son 10 yılda Amerika ve Avrupa Kardiyoloji dernekleri bu açığı fark ederek kadınlarda görülen kalp hastalıklarına karşı hekimlerin ve toplumun bilinçlendirilmesine yönelik “Go Red For Women ve Red Alert” kampanyalarını başlatmışlardır. Bu kampanyalar kapsamında kadınların kalp damar hastalıklarına dair daha fazla veri elde edilmiş olmakla birlikte, hala tedavi açığının devam ettiği görülmektedir.
Yeni bir çalışmada taburcu edilirken hastalara verilen ilaçlar cinsiyete göre incelendiğinde kadınlara erkeklere göre daha az aspirin (yüzde 87,5’e karşın yüzde 90,4), daha az beta bloker (yüzde 80,5’e karşın yüzde 82,7) ve daha az statin-kolesterol düşürücü ilaç (yüzde 55,9’a karşın yüzde 69,4) reçetelendiği görülmüştür. Oysa ki, bu ilaçlar kalp damar hastalarının tedavisinde mihenk taşı olan ilaçlardır.”
BALON, STENT VE BYPASS DA KOMPLİKASYON ORANI ERKEKLERDEN FAZLA…
. Kalp damar hastalıklarının tedavisi için uygulanan cerrrahi yöntemler, girişimler; örneğin stent takılması, by-pass ve kalp kapağı ameliyatları dikkate alındığında kadınlarla erkeklerin iyileşme oranları arasında değişkenlik bulunuyor mu?
"Kadınlar, erkeklere göre revaskülarizasyon adını verdiğimiz balon, stent uygulaması veya bypass ameliyatı gibi girişimlere daha az yönlendirilmektedir. Kadınların özellikle damar boyutlarının ufak olmasının bunda etken olduğu düşünülmektedir. Ancak, hem cerrahi hem de balon veya stent uygulanması gibi girişimlerde kadınlarda komplikasyon oranları erkeklere göre yüksektir.”
. Hamilelikte ortaya çıkan diyabet, hipertansiyonda bir risk faktörü müdür erkeklere kıyasla?
“Hamilikte ortaya çıkan hipertansiyon öyküsü, daha ileri dönemlerde hem hipertansiyon hem de kalp damar hastalığı gelişme riskini fazlalaştırır.
Gebeliği döneminde hipertansiyonu olan kadınlar, ilerki yaşamlarında hipertansiyon gelişme olasılığına karşı sıkı izlem altında tutulmalıdırlar.
Benzer şekilde hamililelikte diyabet (şeker hastalığı) gelişen kadınlarda ileri dönemde diyabet gelişme riski daha yüksektir. Bu sayede kadınlara inceleme yapılarak diyet, yaşam tarzı ve ilaç tedavisi gibi girişimlerin erken uygulanmasıyla diyabet gelişimi önlenebilir veya geciktirilebilir.”
SİGARA TİRYAKİSİ KADINLARIN KALBİ TEHLİKEDE!
. Avrupa Kardiyoloji Derneği ve Avrupa Kalp Ağı`nın hazırladığı "Kadın Kalbinde Kırmızı Alarm" sonuç raporlarına göre, sigara içen erkeklere kıyasla sigara tiryakisi kadınlar arasında ölüm oranı daha yüksek. Neden kadınların kalp sağlığı sigaradan daha fazla etkilenmektedir?
“Yapılan çalışmalara göre sigara koroner arter hastalığı riskini 2 kat, koroner arter hastalığına bağlı ölümleri yüzde 70 oranında artırmaktadır. Halen sigara içiyor olma kadınlarda hem ölümcül hem de ölümcül olmayan kalp krizi riskini artırmaktadır. Bu risk 1-4/gün sigara içen kadınlarda bile hiç içmeyenlere oranla 2 kat fazladır. INTERHEART çalışmasında da 1-19 sigara/gün ve fazla içen kadınlarda risk 5 kat artmış bulunmuştur. Bir milyondan fazla Amerikalı’nın 6 yıl izlendiği bir çalışmada da 65 yaşın üstündeki kadınlarda sigara içiciliğinin koroner arter hastalığı riskini yüzde 70 artırdığı gösterilmiştir.”
. Doğum kontrol hapları ve sigara konusunda neler söylemek isterseniz?
"Kadınlar nikotini erkeklere oranla daha hızlı metabolize etmektedirler. Eğer kadın doğum kontrol hapı kullanıyorsa nikotinin metabolize edilmesi daha da hızlanmaktadır. Sigara ve doğum kontrol hapları kardiyovasküler hastalık riski üzerine sinerjik yani birbirlerinin olumsuz etkilerini katlayarak artırma şeklinde bir etki gösterirler. Sigara içen ve doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda bacaklardaki toplar damarlarda pıhtı oluşması ve bu pıhtının toplardamar yoluyla kalbe, oradan da akciğer giderek akciğer dokusunda olumsuz etkilere neden olması da sıktır. Bu nedenle sigara içen kişiler doğum kontrol hapı konusunda çok dikkatli olmalıdırlar.”
. Diyabet hastalarında kalp ve damar hastalıklarının ortaya çıkma riski açısından kadınlar ve erkekler arasında bir fark var mı? Bunun nedeni nedir?
“Diyabet her yaş grubundaki kadın için kalp damar hastalıkları açısından önemli bir risk faktörüdür. Diyabet öyküsü olan kadınlarda kalp damar hastalıklarına bağlı ölüm yüzde 37 oranında artmaktadır. Diyabetik erkeklerde kardiyovasküler hastalık riski 2-3 kat artarken, kadınlardaki risk artışı 3-7 kattır. Diyabetik kadınlarda, diyabetik erkeklere göre kalp krizi sonrası seyir daha kötüdür ve kardiyovasküler hastalıklara bağlı ölüm riski daha yüksektir.
Kadınlarda var olan bu artmış ölüm riskinin cinsiyete özgü artış mı olduğu yoksa diyabetik kadınlarda eşlik eden risk faktörlerinin erkeklerden daha fazla olmasına mı bağlı olduğu kesin değildir.”
. Kadın-erkek arasında kalp hastalıkları riski açısından başka farklardan bahsetmek mümkün mü?
“Üzerinde durulması gereken en önemli şeylerden birisi de Türk kadınlarında şişmanlığın (obezitenin) ciddi bir sorun olduğudur. Türkiye’de 40 yaşın üzerinde kadınların yüzde 46,6’sı obez kapsamına girmektedir. Fiziksel hareketsizlik açısından da; Türk kadınlarının üçte ikisinin 40 yaşından sonra ya çok az ya da az fiziksel aktivite yaptığı bilinmektedir. Obezite ve fiziksel inaktiviteye paralel olarak her yaş grubundaki Türk kadınlarında diyabet gelişme riski de erkeklerden fazladır.
Kadınlarda stresin ve depresyonun da kalp damar hastalıklarıyla ilgili mortaliteyi artırdığı da gösterilmiştir.”
KALP SAĞLIĞI İÇİN NASIL BESLENMELİ?
. Sağlıklı bir kalp için kadınlara önerileriniz nelerdir?
“Kadın kalp sağlığı açısında atılacak en önemli adımlardan birisi sigaranın bırakılmasıdır. Hem yurtdışında, hem de Türkiye’de yapılan çalışmalar kadınların sigara içme oranlarının giderek arttığını göstermektedir. Sigara bırakıldıktan sonra kalp hastalıkları üzerine olan olumsuz etkilerinin 2-3 yıl içinde kaybolduğu gösterilmiştir. Kadınlar sigarayı bırakmada erkeklere oranla daha zorlanmaktadır. Bunda en önemli etken kilo alma korkusudur. Sigarayı bıraktırma çabaları sırasında kilo artışının önlenmesi de kuvvetle teşvik edilmelidir.
Dengeli beslenme ve düzenli egzersiz kalp sağlığının korunması açısından oldukça önemlidir. Egzersizle ilgili genel bazı önerileri özetleyecek olursak kalp sağlığını korumak için haftada en az 3 gün 30 dakika ile bir saat arasında tempolu yürümeliyiz. Yürümek yerine, yüzme ve bisiklet kullanma da olabilir. İlk kez spora başlayanların dikkat etmesi gereken bazı noktaları vurgulamakta fayda var: İlk bir kaç gün yavaş yavaş ve daha az süreyle yürümeliyiz. Yani egzersize birden yüklenerek kendimizi çok zorlanmamak gerekiyor. Kalp hastalığı veya şeker hastalığı olanlar spora başlarken mutlaka doktorlarına danışmalıdır. Ayrıca yeni spora başlayan kişi 35 yaşın üstünde ise gene bir hekime danışmasında fayda vardır.
Aşırı kilo hem kalp hastalıkları açısından bir risk teşkil ederken hem de diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği gibi diğer risk faktörlerine de neden olarak dolaylı olarak kalp hastalıklarına neden olabilmektedir. Bu yüzdene kilo vermek yapılması gereken en önemli şeylerden birisidir. Kilo vermek için mucizevi ama sağlıksız diyetler yerine, dengeli ve sağlıklı beslenme ve egzersiz yapılması gereken şeylerdir.
Beslenme konusunda dikkat edeceğimiz şeylerden birisi de kolesterol tüketimimizi kontrol altına almak olmalıdır. Bu açıdan dikat edeceğimiz bazı şeyleri özetleyecek olursak:
Etlerdeki görünen yağlar pişirilmeden önce ayrılmalı, sakatat tüketimi çok azaltılmalıdır. Sosis, salam, sucuk gibi işlenmiş et ürünleri de az tüketilmelidir.
Tavuk, hindi ve balık eti, koyun ve sığır etine tercih edilmelidir. Kızartma yerine ızgara, haşlama, buğulama gibi pişirme şekilleri kullanılmalıdır. Balık eti kalp sağlığı açısından en yararlı ettir.
Tahıl, sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır. Bu besinler yağ bakımından fakir, vitamin ve posa bakımından zengindirler. Eriyebilen posanın kolesterolü düşürdüğü çeşitli araştırmalarda gösterilmiştir. Yulaf, çavdar, fasulye, bezelye, pirinç kabuğu, turunçgiller, çilek, eriyebilen posadan zengindir. Kepek, havuç, turp, lahana, karnabahar, meyve kabukları ise erimeyen posa içerirler; bu tür posanın kolesterol üzerine etkisi yoktur, ancak bağırsakların normal çalışmasını sağlar.
Tam yağlı sütten hazırlanmış süt ürünleri yerine, az yağlı veya yağsız sütten hazırlananlar tercih edilmelidir.
Pasta, krema, dondurma çoğunlukla doymuş yağlar ve yumurta sarısı içerdiğinden az tüketilmelidir. Haftada iki veya üç adetten fazla yumurta yenmemelidir.
Ayrıca sigara, kolesterolün damar duvarında birikmesine ve biriken yağ plaklarının çatlayarak damarı tıkamasına neden olduğundan kullanılmamalıdır. Sigara içmek kandaki iyi kolesterol düzeyinin düşmesine neden olur. Fizik aktivitenin artırılması da kötü kolesterolün düşmesine, iyi kolesterolün yükselmesine yol açar. Az miktarda alınan alkolün iyi kolesterol düzeyini yükselttiği çeşitli araştırmalarda gösterilmiştir. Ancak bu şekilde yükseltilen iyi kolesterolün kalp damar hastalığından koruyucu etkisi bilinmediğinden ve alkolün diğer zararlı etkileri nedeniyle kalp hastalığından korunmada önerilmez.
Diyet ve diğer yaşam tarzı değişikliklerine rağmen kolesterol oranları istenen düzeye indirilemezse, hekimler tarafından verilen ilaçların kullanılması gerekir.
Kalp sağlığının korunması açısından vurgulanması gereken diğer bir önemli nokta da, tuz tüketiminin azaltılmasıdır. Tuz normal miktarlarda kullanıldığında vücutta pek çok faydaları olan bir tüketim maddesidir. Fakat fazla miktarda kullanılması özellikle hipertansiyon gelişimine neden olabilmektedir. Ülkemiz dünyada kişi başına en çok tuz tüketilen ülkelerinden birisi. Günlük tuz tüketimimiz 6 gr (yaklaşık 1 çay kaşığı tuz) dan az olmalıdır. Tabi bu miktar sadece yemeklere eklediğimiz tuz değildir. Bu miktara doğal gıdalarla aldığımız tuz da dahildir. Zeytin, turşu, salamura besinler, konserveler, tuzlanmış balık, tütsülenmiş besinler, peynir, salam,sucuk, sosis, ev salçası, soda, şalgam suyu, et suyu tabletleri, karbonat, kabartma tozu, hazır soslar, ketçap, hardal, soya sosu, fast food ürünleri, tuzlu kuruyemişler gibi aşırı tuzlu yiyeceklerden mümkün olduğunca kaçınmamız gerekir.
Kalp hastası olmadan önlem alınması en önemli şey aslında. Düzenli kontroller hastalık oluşmadan veya hastalığın erken tanısında pek çok diğer hastalıkta olduğu gibi oldukça önemlidir.”
İçeriği Paylaşın